28 Ekim 2008 Salı

Büyük Türk Ulusunun Bayramı Kutlu Olsun!











29 Ekim 1923; Türk Halkı Cumhuriyet rejimini benimseyerek kabul etti; ancak, 23 Nisan 1920 Cumhuriyet yönetimine fiili olarak adım atıldığı tarihtir. Bundan sonraki gelişmeler adım adım Türk Halkı'nı Cumhuriyet'e taşımıştır. 1 Kasım 1922 tarihiyle Saltanatın kaldırılması, 24 Mart 1924 tarihiyle Halifeliğin kaldırılması ve nihayet "hukuk devleti" ilkesinin anayasamıza girerek "hukukun üstünlüğü" kavramıyla TÜRKİYE CUMHURİYETİ tarihimizin en büyük dönüşümü olarak kabul edilmiştir. Atatürk'ün bu eşsiz eseri, tüm müslüman alemi içerisinde önder ve örnek oluşuyla da bir üstünlük olarak kabul edilmektedir.


*******

Cumhuriyet, halkın kendi kendisini yönetmesi biçimidir. İşte buradan bakılarak, yönetenler siyasal bakımdan halka sorumlu durumdadırlar. Halkı ise tebaa olmaktan çıkarıp, vatandaşlık durumuna yüceltir. Oysaki monarşik yönetimlerde yönetilenler tebaa durumundadırlar. O halde, burada tebaanın hükümdarı denetleme ve ya iktidarına karşı gelme gibi durumları söz konusu değildir. Zira yöneten de tebaaya karşı siyasal anlamda sorumlu değildir. İşte, büyük Atatürk bu anlayıştaki yönetimi kabul etmeyip, halkın iradesini öne çıkararak yeni bir düzeni Türk Halkı'na sunmuştur. Ve bu konuda şöyle demiştir: "Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir. Bu rejim, halkın gelişimini ve yükselişini sağlayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklaştıran bir yoldur." Görüldüğü üzere tebaa olanlar hükümdarın iktidarına ve tüm buyruklarına buyun eğmek zorundadır. ( Saddam hükümdarıyla idare edilen ve sonu felaketle biten Irak Halkı buna çok yakın bir örnektir.)


**********


Atatürk Devrimleri'nin ana amacının ırksal ve dinsel ögelere bağlı olmayan aklın ve bilimin egemenliğinin kabul edildiği Türk ulusunun yaratılması olduğunu bilerek bir de ümmet ve tebaa anlayışı hakim olan ülkelerin durumuna bir bakalım: Irak en sıcak örnek olarak gözlerimizin önünde büyük bir acı ve kıyımın yaşandığı müslüman ülke. Bakınız, bu ülke halkı cemaat ve etnik ayrımcılık anlayışı ile bir birliktelik sergilemektedir. Ne mi oluyor, işte tebaa olan bu insanlar kendi cemaat liderlerinin istek ve işareti doğrultusunda birbirlerini haklama peşindeler. Oysa ki, topraklarını işgal eden güçleri bir kenara bırakarak birlik ve beraberliklerini parçalayan unsurlara hizmet, artık cemaatlerin bir görevi haline dönüşmüştür. İşte bunu farkeden işgalci güçler müslümanların bu zaafını kullanarak, her daim bu coğrafya da istediklerini çok rahat elde etmeyi sürdürmektedirler. Geride bir tek Türkiye Cumhuriyeti yani Atatürk Cumhuriyeti bu planı bozmaktadır. Onun da tek nedeni Atatürk felsefesi ve ideolojisidir. O yüzden olsa gerek ki, Avrupa Birliği küstahça açıklamalar yaparak "KEMALİZM den vazgeçin ve duvarlarınızdan Atatürk resimlerini kaldırın!" diyebilme fütursuzluğunu sergileyebilmektedir. O halde şu gerçeği çok iyi anlayabilmeliyiz: Bizleri başka türlü bölme cesaretini gösteremeyecekleri için ulus devlet anlayışımızı her alanda saldırılarla zaafiyete uğratarak gerçekleştirebileceklerdir. Tıpkı, diğer islam dünyasında uyguladıkları anlayış gibi. Nitekim de bu planları başarıyla gerçekleşmektedir.


******

1919 yılında Atatürk'ün Samsun'a hareketiyle başlayan Kurtuluş Savaşı, dünya üzerinde emsalsiz bir örnek olarak bizlerin gururu olmuştur. Evet, o yıllarda vatanın her karış toprağı işgal altındaydı. İşte bu bağımsızlık savaşı aslında çağdışı kalmış ve ömrünü tamamlamış bir imparatorluğu kurtarmak için değil, ana yurdumuz olan topraklar üzerinde bağımsız bir Türk devleti kurmak içindi. Osmanlı İmparatorluğu yerine ulusal Türk devleti; Osmanlılık yerine ulusçuluk; ümmet yerine ulus anlayışı benimsenmiştir. Atatürk Devrimi'nin amacı ulus oluşturulmasını sağlamak, ulusal Türk devletini kurmak ve çağdaşlaştırmaktır. Atatürk, "benzerlikleri" kurumsallaştırarak, ulusal kimlik bilincini yaşanmış ve yaşanmakta olan "ortak tarih", "ortak kültür" ve "Türk milleti mensubiyetine" dayandırmıştır. Bu anlamda bir hatırlatma yapacağım: Mareşal TİTO Yugoslavya'da "ayrılıkları" kurumsallaştırmıştı! İşte o yüzden fazla yaşama şansı olmayan Yugoslavya bugün paramparça oldu! O halde Atatürk'ün büyüklüğü bir kez daha ortaya çıkmıştır.

*******

Şimdilerde ulus anlayışının modası geçtiği gibi söylemlerin sadece bizi ayrıştırmak için olduğunu hatırlatarak devam edeceğim. Madem ki, artık küreselliğin gereği "tek bayrak, tek millet, tek vatan" analayışı yanlışsa niçin ABD ve diğer Avrupa ülkeleri kendi menfaatlerine aykırı oluşan tüm unsurları yani ulus anlayışını terk etmezler? AB kendi içinde menfaatlerini tüm hızlarıyla korumakta olduğu bir gerçektir. Oysaki onların ortak olguları olan dinsel anlamdaki birliktelikleridir. Bu sebeple kendi aralarında halklarına vize uygulamadan giriş çıkışlar serbesttir. Ekonomik anlamda birbirlerini destekleselerde kendi öz çıkarları her zaman korunma altındadır. Unutmayalım ki Amerika Birleşik Devletleri'nde her milletten insan vardır. Ancak bu kişiler kendilerini "Amerikalı" diye tanımlamaktadır. AB'nin mantığına ve işleyişine ilk bakışta sanki ulusal kimlik bilinci, yurttaşlık anlayışı geri plana itiliyor gibi gözükse de bazı gerçekler bunun dışındadır. Örneğin, Fransa'da tek ulus anlayışı anayasal güvence altındadır.


*******

Cumhuriyetimizin 85. yılını büyük bir gururla kutlayacağız. Millet olarak bu gururumuzu büyük bir coşkuyla hissederek yaşayacağız. Bunun yanında ait olma kimliğimiz olan vatanımızla, bölünmez bütünlüğümüzle Atatürk Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalacağını bir kez daha kararlılıkla tüm dünyaya göstereceğiz! Bilinmelidir ki! Bu millet gerekirse topyekün bir kurtuluş mücadelesi daha verir; ama vatanıyla millletiyle ulus bilincinden asla taviz vermeyecektir! Bedeli ne olursa olsun, bu kararlık sürdürülecektir! Zira biz Mustafa Kemal'in yolundan yürümeyi yaşamsal bir kararlılık olarak biliyor ve inanıyoruz! Bu kararlılığın içerisinde hiç bir ayrıma yer verilemez! Hepimiz bir bütünüz ve birbirimize saygılıyız! Bunun dışındaki düşünceler zorlama ve dışarıdan enjekte edilen hain planların parçasıdır. İşte bu tuzağın bizler çoktan farkındayız! Ne zamandan beri, derseniz? Yıl 1919'dan beri biz bu oyunu biliyor ve farkındayız!


TÜRK ULUSU'nun Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun! Nice Bayramlara!.. Sevgi ve saygılarımla!

1 yorum:

  1. Ulu Önder, bu halkı ümmetten millete yükseltti ancak üzülerek görmekteyim ki hala kul olmaya çalışan bir kesim var. Cumhuriyet yönetimini bize kazandıran ATAMIZA binlerce defa rahmet diliyorum. Cumhuriyeti ilelebet koruyacağız. Yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil