18 Ocak 2009 Pazar

İnsanlık Seni Unutmayacak!











Amerika Birleşik Devletleri Başkanı BUŞ (BUSH); Amerika halkına hitaben veda konuşması yapmış. George Bush'un 8 yıllık başkanlığı süresinde; bütün dünya mutsuzluğu yaşarken kan ve gözyaşı ile yıkanan vicdaların; bir kısmı köreldi, bir kısmı da derin acılarla beraber, insanlığın hiç olmadığı kadar insani duyguların muhakeme gücüne neden oldu.
*
*******
*
Sekiz yıllık bu süreç; insanlığın yüzkarası olarak tarihe çoktan geçti. Öyle ki, bundan sonra gelişecek olaylar; dünya üzerinde hem insanlığa, hem de medeniyete ağır darbeler vuracak şekildeki bir dizi tehditleri ve kaygıları BUŞ dönemi tetiklemiş oldu. Göreve gelir gelmez önce "11 Eylül"ü bahane ederek Afganistan'a girdi. Ardından Irak'da nükleer silah bahane gösterilerek okyanus ötesinden aşıp, bölgeye "DEMOKRASİ"yi (!) yerleştirmeye talip oldu. Doğal olarak (!) demokrasi; silah ve askeri güçle gelir aldatmacasıyla, bölgemize yerleşti!!! Bu arada hazır eli deymişken Kafkasyas'ya ya, Balkanlar'a da elini uzattı. Son olarak gider ayak da İsrail eli ile Filistin'e dersini verdi. Bütün bu gelişmeler olurken ve sözde demokrasiyi getirirken , bakınız sonuç nelere mal olmuş; "6.5 milyon çocuk babasız kaldı... Yaklaşık 150 bin kadına tecavüz ve işkence edildi 2.5 milyon kadın dul kaldı, 60 bini psikolojik tedavide." Yeniçağ Gazetesi. (Bu veriler arasında, son Filistin / Gazze katliamı hariç.)
*
*******
*
Buş halkına satır aralarında neler söylemiş; "aldığım zor kararların hepsiyle aynı fikirde olmayabilirsiniz. Ancak daima ülkemizin çıkarlarını göz önüne alarak davrandım, vicdanımı dinledim ve doğru olduğunu düşündüğümü yaptım" diyor. Hani BUŞ halkına istediğini söyleyebilir! Orası elbette bizi ilgilendirmez; ama dünyaya kurduğu hakimiyetin altında sözde insanlığın iyiliğini organize etmek için müdahalelerine kılıf ararken "daima ülkemin çıkarlarını göz önüne alarak davrandım..." ifadesi elbette bizi ilgilindiren kısım oluyor. O halde BUŞ, nereye el attıysa kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmiş oluyor. Doğal olarak da politikalarını bu yönde sürdürerek uygulamış. Mesela "Irak'da ABD askerleri ne arıyor?" sorusuna hemen cevap verelim; "Amerika'nın çıkarlarını gözetmek için!" bunu ben demiyorum, yaptığı konuşmaların içerisinden anladığımız, ABD başkanı BUŞ diyor! Demek ki bütün yapay nedenlerele kaba kuvvet kullanarak, savaş yaşanılması, hep Amerika için yapılmış!!! O halde bunun karşısında direnen bölge halkları da tedhişçi değil, vatan sever onurlu insanlar oluyor!!! Bunu kim açıklıyor? ABD Başkanı BUŞ. Zira kendisi halkının ve ülkesinin menfaatlerini gözetiyorsa, karşı tarafta savunduğu ve karşı koyduğu her davranışı bir onurluluk arz eder.
*
******
*
BUŞ halkının "harika", Amerika'nın ise "büyük devlet" olduğunun altını çizerek konuşmalarını manevi bir sözle "Tanrı Amerika'yi korusun!" mealinde ifadeler kullanarak tamamlıyor. Buradan BUŞ'a söylemek istediğim, halkınız harika olabilir; ama siz harika değilsiniz! Zira insanlık için harika sayılacak hiç bir şeye imza atmadınız! En azından dünyaya el attığınız icraatlar için yaşadıklarımız adına bunu söyleyebilirim. Bir diğer taraftan ülkeniz için belki de bazı şirketlerin menfaatleri doğrultusunda çalıştığınız kesin. Ancak bu hedefleri gerçekleştirirken -sizin de ifade ettiğiniz üzere- insanlığın acı çekmesine yol açtınız! İnsanlık onurunu ayaklar altına aldınız! Yani menfaatleriniz bütün dünyaya acımasızlık, kan ve gözyaşı getirdi! Hani vicdanınızın sesini dinlediğinizi (aldığınız zor kararlar için) haykırıyorsunuz ya! İşte sizin vicdanınız; insanlığın evrensel ve doğal anlamda ki vicdanla hiç mi hiç örtüşmüyor! Ayrca da yaptıklarınız, hangi dinden olursanız olun, hiç bir ilahi anlayışa sığmıyor. O halde gerçek anlamda insanlık ayıbına imza attınız!!! Sayenizde insanlık yok oldu!
*
*******
*
Bush, "iyi zamanlar da oldu, kötü zamanlar da" diye nitelendirdiği 8 yıllık görevi sırasında bazı eksiklikleri bulunduğunu da kabul ederek, "bir şansım daha olsaydı, bazı şeyleri farklı yapardım" dedi, ancak bunların neler olduğunu söylememekle birlikte buradan anladığım şey belki de yaşanılan vahşetten bir nebzede olsa rahatsızlığının itirafı mıdır, diye sorgulamadan da geçemiyorum. Gelelim "büyük devlet" olma nitelendirmesine. Sayın BUŞ; büyük devlet anlayışı dünyaya ve insanlığa verdiğiniz katkılar belirler. Onu da tarih yazacaktır. Ancak büyük devlet tanımına kendi milletimden ve atalarımdan örnek vererek açıklayabilirim; Osmanlı İmparatorluğu bütün milletleri ayrım gözetmeksizin, engin hoşgörüsü ile himayesi altına alıp, her türlü yaşamsal desteğinin yanında onlara kendi örf ve adetleriyle birlikte inançlarını da özgürce yaşamalarını sağlamıştır. İşte size büyük devlet olma anlayışı! Oysa sizler tarih boyu nereye gittiyseniz ve ya nerelere el attıysanız hep ZALİM oldunuz ve ZULÜM getirdiniz! Tıpkı bugün sizin yaptıklarınız gibi!!!
*
******
*
İşte bu münasebetle sayenizde hep birlikte bir TARİH yaşıyoruz. Bununla ne kadar gurur (!) duysanız azdır! Kendinizle övünebilirsiniz! Biliniz ki; bırakınız halkınızı, insanlık sizi hiç UNUTMAYACAK! Artık varsaydığınız vicdanınızla bundan böyle başbaşasınız. Şayet vicdanınız sizi rahat bırakırsa. Zira dünyaya ve halkınıza neredeyse kendinizi "mesih" ilân edecek kadar da dindarlığınızı (!) göreviniz süresince siyasî anlamda kullanarak, elden bırakmadınız.
Sevgi ve saygılarımla!



NOT: Zülfü LİVANELİ'nin Kevın Kosnır'la ilgili, köşe yazısındaki cevabi açıklamaları:
"Costner’la yemek yedik
Haber sitelerinde Kevin Costner’a Atatürk rolü teklif ettiğime dair haberler gördüm.
Kevin Costner’la sadece bir öğle yemeği için buluştuk. Kitaplardan, filmlerden söz ettik. Kendisine Atatürk rolü teklif etmedim."

1 yorum:

  1. BUŞ GİBİ İNSANLIĞA ZARAR VEREN PEK NADİR ÇIKAR. İNSALLAH BİR DAHA ONUN GİBİLERİ TARİH YAZMAYACAK. UMUDUMUZ O YÖNDE. YAZINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER. SERKAN ALPASLAN. BU ARADA ZÜLFÜ LİVANELİ'NİN CEVABINI OKUDUM. SİZİ TEBRİK EDİYORUM...

    YanıtlaSil