3 Haziran 2009 Çarşamba

"Rüya" Gibi...























"İnsanlar için en ideal düzen, onların mutlu olduğu düzendir." Albert CAMUS


Beş yıldızlı oteller; ne kadar da cazip ve insanın kulağına güzel geliyor! Harika!.. "Valizinizi hazırlayın ve rüya gibi bir tatil yapın!" işte bu mantıkla ve heyecanla tatil anlayışımız bir çırpıda "rüya"ya dönüşebiliyor. Nasıl bir rüyaya kapılacağımızı bile artık sorgulayamaz olduk. Zira birileri bizi uzaktan kumanda ile zaten yönlendiriyor. Yani siz hiç yorulmayın; ne zihnen, ne de bedenen! Siz sadece kendinize deniz kıyısı bir otel ayarlayın. Durun durun deniz kıyısı olması da o kadar şart değil. Zira otellerin havuzları da sizi idare edecek kadar büyük.



Alın size beş yıldızlı yarı açık bir tutukevi. Nasıl olur diye hemen kaşlarınızı sakın çatmayın!.. Bakınız, biz bu rüya tatile bir çuval para ayırmadık mı? Ayırdık. Tamam şimdi, bu otele adım atar atmaz, artık dışarıyla irtibatımız tamamen sıfırlandı demektir. Aradığımız her bir şey otelde mevcut... Üstelik herşey dahil! Ne yer içersek, hepsi de fiyatlara dahil! Hatta hiç durmaksızın tıka basa bütün gün yiyip içeceğiz! Gözümüz doyana kadar! Zira midemizin alacağı miktar belli; ama olsun, bizler her gördüğümüzü biraz da olsa tabaklarımıza doldurup, sonra bir güzel çöpe gitmesine vicdanımız elvermese de "yapacak bir şey yok" diyerek israfa kapı açacağız!



İyi, şimdi devam edelim. Ondan sonra günün her saati otel hizmeti olarak, sen hoşlan yada hoşlanma kitlesel faaliyetlerde bulunmak durumuna girmek zorundasın! Ardından havuz veya denize girmek için de bir zaman ayırıp, derken yine tatili unutup, ciddi bir mekana gider gibi akşam yemeğine hazırlanarak, tıka basa yedikten sonra toplu halde eğlenmeye yönelip, oradan klimalı odana giderek bir sonraki günde aynı şeyleri yapmaya devam...



Böylece otel tatiline devam ediyorsun. Bu itibarla dışarıyla irtibatın tamamen kesilerek, o canım doğal güzellikleri sadece otel çevresindekiyle karşılamış olacaksın!.. Haa bu arada, küçük esnaf tezgahını açmış; gelen misafirlere, turistlere satış yapmak için bekleye dursun!.. Bir tek onlar mı? Bölgenin tüm esnafı aynı duygularla beklentiye cevap aramaktalar. Küçük işlemeciler, daha çok beklerler!.. Zira bizler ne yaptığımızı bilmeden, bir "sürü" halinde kapitalizmin kancasına takılmış, toplu tatili bu şekilde yaptığımız süre içerisinde; adı turizm olan bu uzaktan kumanda anlayışlı "rüya" geziyle sadece ve sadece belirli bir kesime hizmet ederek, asıl olan yöre esnafı ve halkına verdiğimiz korkunç zararın farkında dahi değiliz!



Bakınız bizim bildiğimiz tatil anlayışı böyle miydi? Gezmek, görmek, eğlenmek, dinlenmek, spor yapmak, tanımak ve müzik dinlemek amacıyla yapılan seyahatlerdi, tatil. Tatil, bu anlayışla değerlendirildiğinde, ülkemizin bir turizm cenneti olduğunu görmemek için kör olunması gerekir. Her tarafı bir cennet ve rengarenk kültürlerle dolu olan bu toprakları, gez gez bitiremezsiniz. Tatil demek bir tek deniz anlayışı olmamalı! Ne yazık ki, bu anlayışla beynimize hükmedenler, bir başka tarafta bizlerin de, hem küçük işletmecilerin çalışmalarına, hem de yöre halkının kalkınmalarına engel olmaktan başka bir şey olamaz.



Gezilecek, görülecek, tadılacak o kadar çok tadları bir kenara bırakarak, beş yıldızlı otellerin lezzeti olmayan, ama bir o kadar da çeşitlerle midemizi dolduracak yiyecekleri "rüya" olarak sunulmaya çalışılmasını hiç sorguladık mı dersiniz? Mesela yerinde yenen bir maraş dondurmasının, türlü etlerin, çeşit çeşit lezzetli yemeklerinin tadlarını beş yıldızlı otellerde bulabililirmisiniz? Yine binbir doğal güzellikleri, tarihi eserleri, tabii kaynakları beş yıldızlı otellerde görebilmek mümkün müdür? Kafanı dinleyerek belki çiçek kokuları belki de çekirge sesleri arasındaki, lüksden uzak; ama ne kimseye ne de zamana bağlı kalmadan uykunu alabilmek, serinliği doğadan alarak açık pencerden havayı teneffüs etmek, bambaşka bir duygu olsa gerek! Ya küçük esnafı gezerken, yöresel eşyalara bakınırken, yaptığın pazarlıkların heyecanıyla alışverişlerin zevkini bu otellerde bulabilir misin? Doğal yorgunlukla toplu halde fitnıs sentırlarda yapılan beden yorgunluğu birbirine eşdeğer midir sizce?




Kısaca her anlamda zaman ve programa bağlı kalınarak yapılan sözde tatiller, tatil mi oldu dersiniz? İşte herşey de olduğu üzere bu türden yapılan tatiller aslında hiç kimsenin gerçek anlamda dinlendiği değil de zihnen yorulduğu, gösterişe dayalı, çileden başka bir şey değildir! Tabii, sözlerim gerçekten mukayese yapmasını bilen ve sorgulayanlar için geçerlidir!

Sevgi ve saygılarımla!

1 yorum:

  1. Merhaba hocam ,nekadar güzel anlatmışsınız görüşlerinize katılmamak mümkün değil çünki bizler sizin dediklerinizi yapıyorum sözde tatile gidiyoruz otele kapatılıyoruz hiç bir yeri gezmeden ,görmeden ve hatta tatil günlerimizin son günlerini çok sıkılarak geçirerek yogun bitkin evimize dönüyoruz.
    ellerinize sağlık çok güzel anlatmışsınız tatil böyle olmamalı,
    adı üstünde tatil .saygılarımla dilek doğru

    YanıtlaSil