20 Mayıs 2010 Perşembe

Bayram Coşkumuz "Karnaval"a Dönüşürken














"Böcek olmayı kabullenenler, ezilince şikayet etmemelidirler."



19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı... Şüphesiz ulus olarak mutlu bir bayramın sevinç ve coşkusunu yaşamayı ruhumuzda hissediyoruz. En önemlisi de bu kıvançlı günü caddelerde, sokaklarda hatta büyük alışveriş merkezlerinde hissetmek, bayramı, şölen havasına büründürüyor... Hâl böyle olunca da her fırsatta dile getirmeye çalıştığım korkunç bir durumu tekrar buradan paylaşmak istiyorum:


Bayram günü Korupark Alışveriş Merkezi'nde gezinmekteyim... Ancak müthiş heyecan ve hareket duygusu içeren yabancı dilde bir müzikle minicik çocuklar, sahnenin orta yerinde "ponpon kızlar"ı aratmayacak şekilde gösteri yapıyorlar... İnsanlar, bu çocukların etrafını çevirerek, kimi görüntü alma peşinde, kimi ilgi ve merakla izleme gayreti gösteriyor... İyi de benim içim niye "cızz" ediyor?! Niçin yüzüm asılarak, ruhumda bayram coşkusunu gölgeleyen bir burukluk oluşuyor! Zira gerçek yüzüme bir anda tokat gibi çarpıyor da ondan!!! Millî bayramın coşkusu yerini çocuklarımıza yabancı kültürün aşılanarak, kimliğinden arınması anlamına geliyor da ondan!


Evet; çocuklarımız artık ne yazık ki kendi öz benliğinden uzak, başkalarının kültürüyle coşup eğlenir durumdalar... Üstelik de duyduklarını anlayamadan; ve kulaklarının duydukları karşısında bilinçsiz bir karmaşayla sorgulamadan uzak, bir gürültü kirliliğiyle ruhları, yıkanmaya teslim edilmiş vaziyette... Bu gidişe "DUR" diyecek kimse yok mu? Çocuklarımıza karşı yapılan bu "ihanet"in önüne geçecek bir engel oluşturulamayacak mı?


Öte yandan bu yaştaki çocukları, bu türden gösterilere alet ederek belki bilnçsizce sisteme uyarak da olsa amaçlanan, geleceğe "konu manken"i mi yetiştirmek, yoksa tribünlere "ponpon kızlar" olarak mı hazırlamak endişesini ne yazık ki henüz algılayamayacak kadar da bilinçsiz bir noktadayız. Zira bu duygularla öne çıkarılan çocuklardan artık geleceğe dair ne beklemek gerekiyor?..


Yaptıkları sözde gösterilerle, amaçsız ve bilinçsizce ve üstelik hoyratça kullanılan çocuklarımıza gösterilen yakın ilginin getireceği neticeye "olumlu" bakmak, tamamıyla hayalperestlikten öteye geçemeyecektir! Ruhları, kapitalizme ve görselliğe teslim edilen bu çocuklarımıza, acıyarak ve buruk bir şekilde bakmamın ötesinde, bayramın coşkusunu kimliğimizden uzak anlayışla kutlayanları görmek, gerçekten yüreğimi acıya boğuyor!..



Büyük Atatürk, bizlere bu bayramları bırakırken her şeyiyle gurur duyacağımız bir coşkuyu, nesileden nesile aktarmamızı arzuladığını düşünmek, olayı daha da vahim kılıyor! Demek ki "aslımızı inkar" eder noktaya geldiğimiz gibi, "özümüzden utanır" konuma da hızla sürükleniyoruz!!! Yani "kabuğunu beğenmeyen tosbağa" misali demekten öteye geçemeyeceğiz!!! Yanılıyor ya da abarttığımı düşünenler için, bir hatırlatmam olacak:


Lütfen, kafanızı kaldırın; ve etrafınıza şöyle bir bakınız! Ne görüyosunuz?!.. Hemen bir düşünürün sözünü de izninizle ilave edebilir miyim? "Ne gördüğümüz, büyük ölçüde ne için baktığımıza bağlıdır."

Sevgi ve saygılarımla!

1 yorum: