14 Nisan 2011 Perşembe

Sevimsiz Algılamadan... "Sevimli Bir Anı"


















"ABD’de yayımlanan dış politika ve siyaset dergisi Foreign Policy büyük bir rezalete imza attı. Dergi, internet sitesinde yer alan "bıyıklı diktatörler" konulu bir listede, Hitler, Franco gibi isimlerin arasına Atatürk’ü de dahil etti." 31 Mart 2011, Hürriyet Dış Haberler


"Diktatör" sıfatı "verilen" Büyük Önder ATATÜRK için Amerika'nın kurucusu ve ilk Başkanı, George Washington'un bile Mustafa Kemal Atatürk'e layık görülen bir tanımlamaya mazhar olamadığı ortada iken,

Ve de...

UNESCO, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kuruluşu(B.M.E.K.Ö.)'nun 152 ülkesinin oybirliği ile yapmış ve dünyaya dağıtmış olduğu Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK tanımlamasına dikkat çekmek isterim:

Atatürk;

Uluslarası anlayış işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi,

Olağanüstü yenilikler gerçekleştirmiş bir devrimci,

Sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk lider,

İnsan haklarına saygılı dünya barışının öncüsü,

Bütün hayatı boyunca insanlar arasında renk, din ve ırk ayırımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamı,

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu.



Hâl böyleyken, Atatürk'e fütursuzca dil uzatma cüretkarlığı gösteren Washington Post grubuna bağlı Foreign Policy dergisine buradan sormak istiyorum:


Amerika Birleşik Devletleri devlet başkanlarının Washington'da bulunan ve resmî ikametgâhı olan Beyaz Saray(The White House)ı mesela ele alalım; burada neden "beyaz" sıfatı kullanımış ki?..

Üstelik de o dönemlere (1800'lü yılların başı) zenciler korkunç şekilde aşağılanırken...

O halde niye ısrarla ve faşistçe "beyaz" sıfatı kullanılıyor?

Yoksa beyazlara ithafen bir isimlendirme olarak mı düşünüldü?!..

Şüphesiz ki o dönemin içinde bulunduğu hassasiyeti dikkate alarak düşünürsek, "beyaz" yerine başka isimlendirme yapılması gerekirdi...

O halde "faşist" tanımlaması belki de ABD'nin kendisini yeniden gözden geçirmesi açısından önemli bir tartışma olarak düşünüyorum...

Ama bu değerlendirmeyi Büyük Önder Atatürk'e çirkin hakaretlerde ve iftiralarda bulunarak değilde, kendi geçmişleri ve sinsi ruh yapılarını gözden geçirerek...

Söz hazır sakal, bıyık üzerinden açılmışken; konuyla ne kadar alakalı bilemem ama... "Atatürk'le Çoban" anısına izninizle değinmek isterim:


"Atatürk arada bir güzel güzel havalarda kırlara çıkmayı severdi. Bir arabaya atlar, bir süre gittikten sonra arabadan iner, biraz da yaya dolaşırdı.

Böyle bir gezinti sırasında dağ başında, kendisini tanımayan bir çobanla ahbaplığa girişmiş, sürüden, koyundan söz ettikten sonra aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:

- Sen Atatürk'ü bilir misin?

- Bilmez miyim efendi? Ona Gazi Paşa da derler.

- Peki, ne yapmış Gazi Paşa?

- Efendi, onun neler yaptığını sen benden iyi bileceğin.

- Onu görmek ister misin?

Ah, Efendi, istemem mi, ama ben onu nerden göreyim?

-Öyleyse bana bak, o bana benzer.

Çoban övünme saydığı bu söz üzerine dudak bükerek:

- Haydi ordan! Senin kılığında Atatürk mü olur?

Sakalın bıyığın bile yok, karşılığını vermiş.

Ata, çobanın bu küçümsemesini sevimli bir anı diye anlatır ve şöyle bitirirdi:

- Çobanın masum hayalini bozmadan ve onun kafasında bıyıklı sakallı kalmaya razı oldum." Mehmet Ali AĞAKAY

:)

"Faşist" algılaması "yaratan" bıyık üzerinden Ata'mıza kinayeli bir şekilde dil uzatan küstahlara... Bu da kapak olsun!


Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

1 yorum: