28 Ağustos 2012 Salı

İngiliz Casus Sait Molla; "Yoksul Türk Bunu Nasıl Başardı?"



















"Benim ninelerim, dedelerim Kırım’dan gelmişler. Benim doğumum 4 Nisan 1922, Bandırma... Yunan gelmiş, yakmış Bandırma’yı... İskelede, Haydar Çavuş Camii’ne toplamış erkekleri ve bombalayıp öldürmüş hepsini. Babam köye kaçarak kurtulmuş.

Averof Zırhlısı bombardıman ederken Bandırma’yı ben 6 aylıkmışım... Anacığım beni çamaşır kazanının altına koymuş, öyle kurtarmış. “Yunan zalimi, Yunan yangını” diye diye büyüdüm ben... Ama bugün için örnek alacağımız bir şey var o günlerden...

Yunan komutanı ezanı yasaklamıştı. Osman Amcam 9 yaşında, Hafız-ı Kuran, sesi de çok güzel. Ahali, “Çocuğu çıkaralım, ezanı o okusun, ona dokunmazlar” demiş. Amcam ezanı okumuş. Yunan, amcamı minareden indirmiş, döve döve öldürmüş, caminin önüne bırakıp gitmiş.Bizimkiler gelmiş, çocuğun ölüsünü götürelim diye, bakmışlar nefes alıyor...

Amcamın hayatı böyle kurtuldu. Ama ölünceye kadar da sakat kaldı.

Şimdi bugünkülere soruyorum...

Atatürk var ya Atatürk, tanıyor musun sen onu?

Ona karşı gelenler var ya, onu hakir görenler... Kimmiş efendim Atatürk, Çanakkale’de zafer mi kazanmış, öyle bir şey yokmuş! Kurtuluş Savaşı mı yapmış? Yok canım, çetelerle savaşmış!

Bunları diyenler var ya... İşte o olmasaydı bugün onlar şans eseri belki hayattaydı haberin olsun. Şans eseri!" 90 Yaşını Tamamlayan Hayrettin KARACA 20 Ağustos 2012, Vatan/Mine Şenocaklı



Başkomutanlık Meydan Muharebesi ya da Dumlupınar Meydan Muharebesi, Kütahya'ya bağlı Dumlupınar yakınında 30 Ağustos 1922'de Türk ve Yunan orduları arasındaki savaştır.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından bizzat yönetildiği için Başkomutanlık Meydan Muharebesi denilir.


"26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Tarruz sonucu Türkler tarafından kesin zafer elde edilmesi üzerine Kuvay-ı Milliye’ye başından beri muhalefet etmiş olan Sait Molla, telaşa düşen diğer bazı muhalifler gibi İngiliz elçiliğine sığındı. Kendisine İngiliz General Harrington tarafından özel bir pasaport verildi. Bu pasaportla Mudanya Mütarekesi öncesinde ülkeyi terk etti." Vikipedi


"ANADOLU'nun dış dünya ile her türlü bağlantıyı kesmesi çeşitli yorumlara yol açtı.

İngilizler ve onların haberalma başarılarına güvenenler, Ankara'da M. Kemal Paşa'ya bir darbe yapıldığını düşünüyorlardı.

Sait Molla öğrendiği bu haberi hemen Ali Kemal Bey'e telefonla bildirdi. Ali Kemal Bey yeni kalkmıştı, uyku sersemiydi, bir avuç baldırı çıplak yüzünden üniversiteden kovulduğu için sinirliydi ama bu haber yüzünü güldürdü.

O da telefonu olan dostlarına yaydı bu güzel haberi." Turgut ÖZAKMAN/Şu Çılgın Türkler, sf:616



"SAİT MOLLA bu gece evinde kalmaktan korktu, Rıza Tevfik'e geldi. Üniversite öğrencilerinin, Bakırköy'de Cenap Şahabettin'in Beyoğlu'nda Ali Kemal'in evinin önünde toplanıp eğlendiklerini duymuş, sinirleri bozulmuştu. Konyak içiyor ve dertleşiyorlardı. Çökmüş haldeydiler. Dışardan sokaklara dökülmüş Türklerin neşeli bağırtıları, gülüşleri geliyordu.

Sait Molla, "Birkaç gün daha bekleyip İngilizlere sığınmaktan başka çare yok" dedi.

Sait Mola inledi:

"Yoksul Türk bunu nasıl başardı?"

Turgut ÖZAKAMAN/Şu Çılgın Türkler, sf: 664




"EMPERYALİSTLERİN donattığı, emperyalizmin yönlendirdiği Yunan ordusu ezilmişti. Türkiye için yepyeni bir dönem başlıyordu. Falih Rıfkı Atay 30 Ağustos zaferi için şöyle yazacaktı:

"Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batının pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğunun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi, 30 Ağustos zaferine borçluyuz." Turgut ÖZAKMAN/Şu çılgın Türkler, sf:644



Kurtuluş Savaşı'nın sonucunu belirleyen Büyük Tarruz'un son günü yapılan Başkomutanlık Meydan Savaşı'nı, ulusal bayram olarak kutluyoruz...


Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK'e sonsuz minnet ve şükran duygularımızla,


Bu yıl 90. yılını kutlayacağımız büyük bayramımız,


30 Ağustos Zafer Bayramı,

Yüce Türk Milletine Kutlu ve Mutlu Olsun...


Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Türk Olmak Böyle Bir şey...




















Ne diyor Büyük ATATÜRK?


"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına TÜRK MİLLETİ denir."


"6 asker ile 2 korucunun şehit düştüğü Geçimli saldırısında, gözyaşartan ayrıntı... O gün, kendisine şiddet uygulayan oğlunu şikayete giden ana ve iki kızı da karakoldaydı. Aile, çatışmanın ortasında kaldı. Şehzanem Ölmez o dakikaları anlattı: Öleceğiz sandım. Askerler üzerimize kapanıp kendilerini siper etti. İkisi yaralandı. Dışarıda cansız askerleri görünce yüreğim yandı...

İşte o sözler:

Çatışma başlayınca komutan bizi sakinleştirmeye çalıştı. Ancak bahçeden içeriye el bombası düşünce olayın ciddi olduğunu anladık. Askerler bahçede çatışırken bizi bir odaya kapatıp başımıza üç asker verdiler. Onlar bizi korudu. Bize bir şey olmasın diye kendilerini siper ettiler. El bombası patladığında biri üzerime kapandı. İkisi yaralandı. Ben de hafif yaralandım. Yaralandığımı gören iki asker bana yardım etmeye çalıştı ve yerden kalkmamam için üzerime kapaklandı. 'Öleceğimi hissediyorum' dedim. 'Korkma, sizi buradan kimse alamaz' dediler." 14 Ağustos 2012, Vatan



"Bingöl'deki kahreden tesadüf acıyı kat be kat artırdı. 11 Aralık 2011'de operasyon sonrası sağ ele geçirilen 15 yaşındaki teröriste "üşümesin diye parkasını vererek günlerce konuşulan o asker, artık aramızda değil... Bingöl'ün Genç ilçesinde çıkan çatışmada ŞEHİT(ki bu evladımız Sütçü İmam Alilerin memleketi Kahramanmaraş Elbistanlı şehit Uzmn Çavuş Kemal Özdoğan.. T.G.) oldu." 25 Nisan 2012, Vatan



"Şırnak'ın Uludere ilçesi Gülyazı Köyü'nde BDP'lilerin Irak sınırındaki hava operasyonunda ölen 34 kişinin ailelerine yapacağı ziyaret nedeniyle güvenlik önlemi almak için köye giden askerleri taşıyan minibüs uçuruma yuvarlandı, 9 asker ile korucu olan minibüs sürücüsü olmak üzere 10 kişi şehit oldu. Kazada 4 asker ile 1 çocuk yaralandı.

Ahmet Türk'ü karşılamak için bekleyen Uludereliler, kaza sonrasında askerleri kurtarmak için seferber oldu .Vatandaşlar şarampole uçan minibüsteki yaralı askerleri sırtlarında taşıyarak hastaneye yetiştirmeye çalıştı." 21 Ağustos 2012, Vatan




İşte "Kürt"üyle, "Türk"üyle, "Alevi"syle, "Sünni"siyle Türkiye Cumhuriyeti'nin yılmaz bekçileri olan ve Türkiye halkına verilen adıyla;

Türk halkı ya da TÜRK MİLLETİ...

Ve işte GÜLYAZILILAR...

Kürt Türk kardeşliğinin resmini, dünyanın gözünün içine soktular!

Alın size kardeşlik örneği...

Onca kan ve gözyaşına ve onca tahriklere rağmen dimdik ayakta Türkiye Cumhuriyti Devleti'ni koruyan ve kollayan Türk milleti!


Gülyazılılar mehmetçiğine sahip çıkarak Türkçe-Kürtçe ağıtlarla "harap minübüs"den çıkardıkları yaralı askerlerini sırtlarında hastaneye taşıdılar.


Tıpkı Foça'daki hain saldırıda yaralı askerlerine kan vermek için, akın akın hastaneler koşan Hasan Tahsinlerin memleketi İzmirli vatandaşlarımız gibi.

Ve yine en son Şahin Beylerin, Karayılanların memleketi Gaziantep'teki o melun saldırının geride bıraktığı masum vatandaşlarımızın yaralarına merhem olmak için yanlarına koşan vatandaşlarımız gibi.


Gülyazılılar kim?

Hani milletimizi birbirine düşmanlaştırmak için her türlü hainliği yapan, etrafı kana bulayan alçakların oyununa gelmeyen Uludereli HAS vatandaşlarımızın ta kendisi...

Öte yandan...

Bölücülerle birlikte olmayı aleni göstermekten çekinmeyen "muhteşem" millet"vekil"lerimiz ise,

Eli kanlı tedhişçilerle sarmaş dolaş öpüşe dursun,

Onlara inat, Uludere-Gülyazılı kardeşlerimizin içtenliği ile...

Bu milleti ayırmak için çaba sarf edenlere,

Bu muhteşem birliğin ve kardeşliğin haberi, kulaklara küpe, resmi de hafızalara kapak olsun!

Sizlerle gurur duyuyor ve kucak dolusu sevgilerimizi gönderiyoruz, Gülyazılı güzel kardeşlerimiz...

Ne mutlu bu millete...

Var mı bir başka örneği dünyada?

Sevgi ve saygılarımla!


Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)

18 Ağustos 2012 Cumartesi

"Haydi Çöpçünüz Geldi, İyi Bayramlar!"



















Başlık biraz insanın içine oturur gibi geldi biliyorum, ama yapacak bir şey yok! Zira benim de bu cümleyi duyuğumda içime bir şeyler oturmuş gibi oldu...


Gelelim ifadenin kaynağına;


Bu cümleye haykırış mı dersiniz, çağrı mı, yoksa dilenmek mi?

Varın siz karar verin artık... Zira bizler bayram hazırlığına koyulurken mahalleden yükselen ses, bizzatihi temizlik görevini yapan arkadaşların ta kendilerinden geldi...

Ne diye bağırıyorlar:

"Haydi çöpçünüz geldi, iyi bayramlar..."

İnsanların onurları, gururları paramparça!

Ki, bu insanların bir aylığı olmasına rağmen, geçinemiyor olmaları...

Diğer taraftan,

Millet olarak inancımızın gereği kutladığımız bayramların amacı;

Sevgiyi, dostluğu, zenginliği, yoksulluğu, acıyı, mutluluğu, yalnızlığı...

Paylaşmak değil midir?

Ve de yapılan yardımların gizli olması gerekmez mi?


Hâl böyle olunca da...

Bu düşündürücü bir o kadar da, içler acısı hallerimize diyecek bir şey bulamıyor,

Sadece yutkunuyorum...

Uff!..


Öte yandan...

Bayram arifesi tanımayan tedhiş yine bir can'ımızı daha aldı...

Bu kez Van'dan gelen acı haberle yanan içimiz...

Netice; şimdilik bir ŞEHİT...


Uff!..

Tüm bu acılar içinde de olsa ulus olarak ortak kaderimizi paylaşan milletimizin birlik ve beraberliğini sağlayan bu güzel bayramımızı dolu dolu bayram tadında yaşayarak kutlamak boynumuzun borcu...

Bu vesileyle,

Ramazan Bayramımız herkese kutlu ve mutlu olsun...

Bu arada bu bayram, kendi geleneğimizin bir parçası olan,

"Türk lokumu"nu tercih ettim... Cevizli lokumlar...

Bir de bol köpüklü "Türk kahvesi" ile bayrama merhaba diyeceğim...


Kalın sağlıcakla...

:)

Sevgi ve saygılarımla!

Not: Bu yazıyla birlikte 500. makaleme imza attığımı paylaşmaktan gurur duyuyorum... Saygılarımla, T.G.

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)

16 Ağustos 2012 Perşembe

Bi Sus Artık...























Basından edindiğimiz bilgilere göre, PKK'lı çeteler tarafından kaçırılan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, kendisini kaçıran PKK'lılardan şikayetçi olmamış, iyi mi?


Sayın Aygün, kendi adına mı şikayetçi olmamış acaba?


Şayet öyleyse, vekillik sıfatıyla "kaçırıldığı" 48 saat süresince, millet olarak niye tedirgin olduk ki? Zira konu şahısla ilgili ise, PKK'lıların kaçırdığı bir tek "şahıs" Aygün değil, onlarca olduğu ifade edilenlerin arasında, kahraman mehmetçiklerimiz de bulunuyor...

Ha, yok milletin vekili olarak şikayetçi olmamışsa, orada bir dursun bakalım!!!


Zira millet kendisi gibi düşünmüyor, bilakis şikayeti bizzat milletin ta kendisi, yani aslı istiyor...


Gelelim olayın özüne:


Bir defa siz, "Dersim" milletvekili falan değilsiniz!!! Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Tunceli ilinin bir milletvekilisiniz!!!


Öte yandan kaçırılma olayını millet anlamaya çalışırken,


Sayın vekil konuyu başka bir yönden ele alarak...


Durmak bilmeksizin vatanın ve milletin kanayan yarasına tuz basar gibi, ha bire konuşuyor...


Ülkemize ve milletimize tam bir ihanet olarak algıladığımız bu konuşmalardan ancak emperyalistler mutlu mesut oluyor; ellerini ovuşturarak aç kurt gibi bekliyorlar..


Sayın vekilimiz ise maşallah, inandığımız değerlerin düşmanı olanların, eli kanlı tedhişçilerin sözcülüğünü, borazanlığını yapıyor da yapıyor!


Aman efendim... ağzından inciler saçıyor konuşurken... Ne diyor bu zat-ı muhterem; milletin bölünmez bütünlüğüne kastedenleri öve öve bitiremiyor, hainlerin mesajlarını milletimize aktarmayı kendine "görev" belliyor...


İyi o vakit çok "memnun" kaldıysan, "kalsaydın oralarda bari..." diyesi geliyor insanın.


Sizin göreviniz bu milleti bölmeye yönelik faaliyetlere maşalık edenlere aracılık etmek midir?


Sizi bu millet bunun için mi seçti, yoksa vekilimiz ol, ülkene ve halkına yararlı işler yap,vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, memleketin huzurunu, sükunetini koru, ve değerlerine sahip çık diye mi?


Şüphesiz ki, git de dağdaki eşkıyalara sahip çık, onların sözcülüğünü yap, diye değil!!!




Haa.. tabi bu halk sizi seçerken "seni, sen" diye de seçmedi...


Senin kim olduğunu bile bilmiyor, hatta kimlere hizmet edeceğinizi sorgulama gereği duymadan seçti..


Ne bilsin ki bu millet, sizin kimlere alet olacağınızı...

Öyle işte...


Millet zannetti ki, benim sorunlarımla ilgilenecek, memleketin davasına sahip çıkacak, kendini Türk milletinin bir ferdi gibi görüp o davaya sahip çıkacak...



Sahi, saçtığınız inciler arasında, dağdaki "arkadaşlar"ınızın "barış" istediğinden dem vuruyor, adeta onları masumlaştırmaya çalışıyorsunuz ya...


İyi de sayın Aygün, ortalığı kana bulayan kimler?


Oraya buraya bomba atıp, Mehmetçiklerimize, hatta kendi vatandaşına kurşun sıkan kimler?


Yetmedi milletin parasına mâl olmuş, kamu mallarına zarar veren kimler?


Yetmedi, camları, çerçeveleri, arabaları kıran döken kimler?


Dahası, milletinin bayrağını yakıp, değerlerini çiğneyerek tanımayanlar kimler?


Daha dahası, el âlemin haçlılarıyla iş birliği içine girip de memleketi böldürmeye kalkan hainler kimler?


Bırakın bu işleri...


Ve artık sus!


Sus da daha fazla borazanlık yapma!


Peki şimdi n'ooldu?

Valla ne olacak, "sarılıp öpüşerek ayrıldı"ğı ve "bizi unutma ağabey" diyen dağdaki "arkadaşlar"dan çok mennun...


İyi de bu memeleketin evlatlarına alçakça kuşun sıkan, ocaklara ateş düşüren, ciğerlerimizi yakan hain saldırıları, vekilin aslı olan halk, zaten hiç unutmuyor!!!

Sayın Aygün bu hainleri, yani"arkadaşlar" dediği kişileri unutsa ne olur, unutmasa ne olur ki...


Vekile değil,

Siz onun asıl sahibinin neyi unutup, neyi unutmadığına bakın, efendiler!!!


Sevgi ve saygılarımla!


Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Park















Ceza


İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama 7 yıl 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler sormuşlar:

"Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?"

Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeydedir:

"kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır." 12 Aralık 2010 Hürriyet, Şükrü KIZILOT



"Adana’nın Ceyhan İlçesi’nde, parkta arkadaşıyla oturan 23 yaşındaki Ö.K.’yı kaçırıp götürdükleri tarlada tecavüz ettiği iddia edilen 2 kişi gözaltına alındı.

Şüphelilerden Murat E., sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuklanırken, suçlamayı kabul etmeyen Ş.Ç. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı." 13 Ağustos 2012, Vatan


Bu korkunç olay, ne yazık ki güpegündüz gerçekleşiyor... Yani gecenin bir vaktinde, el ayak çekilmiş bir zamanda bile değil...


Psikolog Dr. Halis ÖZERK'in söyleminden yola çıkarak,

Bu tip hadiselerde "suçlu" kişilerin alacağı ceza ile birlikte, "ceza"nın ön plana çıkarılarak olayın bu boyutuyla ele alınıp topluma ifşa edilmesi, ne yazık ki HABER yapılmıyor!!!


Ki zaten böyle yapıldığı zaman, bu türden yaşanacak hadiselerin azalacağı "kanaati"ne dikkat çekiyor sn. Hoca'mız...


Yani içerisinde suç olan olay (kadına şiddet vs.), bağıra bağıra haber yapılıyor, ancak daha sonra bu suçun karşılığında ne olduğu, suçluya ne yapıldığı hakkında aynı bağırtkanlık yapılmıyor!


Özetle, caydırıcılığa teşvik edilip,

Suç işleyenin başının büyük belada olduğuna dair kamuoyunun dikkati çekilmediği gibi,


Bilakis; teşvik edici diziler, filmler...


Ve hatta yaygara ile bu ürkütücü haberler, kamuoyunun zihnine bir bir inşa edilerek, özellikle ince ince işleniyor!!!


Sevgi ve saygılarımla!


Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Şaibe... Doping... Ve Harika...

















"Sporcularımızın tarih yazdığı 1500 metre yarışını 10. sırada tamamlayan Büyük Britanyalı atlet Lisa Dobriskey, Aslı Çakır Alpteki’in doping yaptığı imasında bulundu.

Yarışta bazı atletlerin rakiplerini kandırmış olabileceğini iddia eden Dobriskey, “Bunu söylemek hoşuma gitmiyor ama normal bir yarışta koştuğumuza inanmıyorum” dedi.

Daily Mail Gazetesi, "1500 metre finali öncesi atletlerin aldığı tek ilaç yatıştırıcı olmalı. Çünkü olimpiyat tarihinin en yavaş 1500 finalini koşarak stattaki 80 bin seyirciyi uyuttular"yorumunda bulundu." 11 Ağustos 2012, Hürriyet


Sizin hoşunuza gitse de gitmese de Türk atlet Aslı Çakır Alptekin olimpiyat şampiyonu oldu canım... Karalamayı bırakın, işinize bakın!


Biz de atletimiz Aslı Çakır Alptekin'i yürekten kutluyoruz... :)



Dünyaya düzen vermekle kendilerini görevli sayan Batılılarda her şeyin en iyisini "biz yaparız" bizden değilse "rezil" ilan edilir.

Yani kendilerinin dışında "en iyi" olduğu zaman, derhal karalama ile şaibe çıkarmayı bir "kural" haline getirilir...

Bu sayede de ırk ayırımının temelleri toplumların ruhsal derinliklerine nüfuz ediliyor.

Öte yandan bu marazalı anlayışı anında hayata geçiren de yine Batılı güçlerin borazanlığını yapan kendi basın yayın kuruluşları...


Hâl böyleyken...


"Londra 2012 Olimpiyat Oyunları'nda bir kişi var ki performansıyla ağızları açık bıraktı ve herkese şu soruyu sordurdu: Doping mi aldı? 16 yaşındaki Çinli kadın yüzücü Ye Shiwen 400 metre ferdi karışıkta, son 50 metreyi dünyanın en hızlı ikinci derecesini yapan erkek yüzücü Ryan Lochte'den bile hızlı yüzdü."


Konu üzerinde basın aracılığıyla hemen söylentiler başlıyor:


"Eurosport'un haberine göre Shiwen'in doping için numune verdiği ve sonucun beklendiği öğrenildi."



"Dünya bunu tartışırken İngiliz Daily Mail Gazetesi'nden David Jones başka bir gerçeği gün ışığına çıkardı. Çin'de olimpiyatlar için hazırlanan müstakbel miniklerin akıl almaz yöntemlerle yetiştiriliyor. 'Çin işkencesi' sözünü hatırlatan yöntemler minikleri zırıl zırıl ağlatıyor. Öyle ki görüntüleri gördükten sonra 'doping' seçeneği aklınızdan siliniyor gibi."


Anında ortaya çıkan dedikodularla, kendilerinden olmayan başarı,

Şaibe altına alınmaya çalışılıyor...

Diğer taraftan, iş kendilerine gelince, bakınız borazancı basın, nasıl söz ediyor:

Pekin 2008 Yaz Olimpiyatları'nda,

"Yüzmek için yaratılmış bir insan: Michael Phelps

Biz izledikçe yoruluyoruz, o kazandıkça yorulmuyor. Amerikalı yüzücü Michael Phelps. Pekin’e sekiz altın madalya ve sekiz dünya rekoru hedefiyle gelmişti."



Demek ki neymiş?

Kendilerinden olunca;

Aman ne harika... Hayatının her safhası ilahlaşarak,

"Yüzmek için yaratılmış" olur.


Yok eğer kendilerinden değilse;

Eyvahlar olsun! Tukaka...

Şaibenin bini bir para, başarı gölgelenerek,


"Normal bir yarış değil... Uyuttular...",

"Çin işkencesi" olur.

Demem o ki...

Batılı güçlerin her alanda dünyaya vermek istediği mesaj;

Dünyanın tek hakimi biziz! Bizden başkasına hayat tanımayız!

Tabii, "sürü" olur da,

Boyun eğersen...


Sevgi ve saygılarımla!


Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)