31 Aralık 2014 Çarşamba

Yeni Yıl'a Merhaba






2015 Yılı, 

Ülkeme ve dünyamıza barış, sevgi, kardeşlik, huzur, bereket, sağlık ve mutluluk getirmesi dileğiyle,

                                             Yeni Yılınız kutlu olsun...

:)

Sevgi ve saygılarımla!

"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)

30 Aralık 2014 Salı

Bir Yılı Daha...









... 2014...


Kim kime ne demiş, kim kiminle ne yapmış..

Kim nasıl "tarz" giyinmiş, kim kimi nasıl aşağılamış...

Kim kime nasıl küfretmiş...

Kimin düşüncesini kim, nasıl karşılamış..  "Benim mezhebim senin mezhebinden daha değerli!" "benim ırkım var ya.. senin ırkından daha üstün" diyerek birbirini öldürenler ve bundan nasıl gurur duyduğunu cümle aleme ifşa edenler..

El âlem kuyruklu yıldız'a, biz kuyruklu yalan'a...

El âlem mars'ı, biz kadını keşfettik

El âlem uzayın derinliklerini, biz  kızlı erkekli horon oynanır mı, "tartışma"sıyla, kızlı erkekli eğitim "yapılamaz"ı  konuştuk.

Dolayısıyla...

El âlem 500 milyon kilometre uzaktaki kuyruklu yıldıza ulaştı, 

Biz Ermenek'teki işçilerimize ancak 20 günde ulaşabildik...


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)

28 Aralık 2014 Pazar

"ÇOCUKLARA"















İstiklâl Marşı'mızın yazarı Millî Şairimiz, Mehmet Âkif ERSOY'u ölümünün  78. yılında O'nu,
bugün yaşadığımız bunalımlı günlere ışık tutacak  anlamlı bir şiiriyle yad ediyorum..

"ÇOCUKLARA

Ne odunmuş babanız: Olmadı bir baltaya sap!

Ona siz benzemeyin; sonra ateştir yolunuz.

Meşe hâlinde yaşanmaz, o zamanlar geçti;

Gelen incelmiş adam devri, hemen yontulunuz.

Ama dikkatli olun: Bir kafanız yontulacak;

Sakın aldanmayın: İncelmeye gelmez kolunuz!"

Mehmet Âkif ERSOY, Safahat, sf:510


Sevgi ve saygılarımla!



"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)

27 Aralık 2014 Cumartesi

Tehlikeli Gidişat, "PEGİDA"



Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı yaparak haftalardır eylem düzenleyen, Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar (PEGİDA) taraftarları sokaklara dökülerek eylem yapıyorlar.

Bu durumun hem sözde "İslam"cılara, hem de ırkçılara bir fırsat yaratacağını unutmadan, olayları iyi tahlil etmek gerekir. Zira küresel güçlerin istediği de bu...

Dolayısıyla son günlerde İslama yönelik yapılan ciddi saldırılar da bunu gösteriyor.

"İsveç’in başkenti Stockholm’ün Eskilstuna semtinde bir cami kundaklandı, 5 yaralı.."


"Avusturya'nın başkenti Viyana'da Avusturya Türk İslam Birliği'ne (ATİB) bağlı Kocatepe Camii'nin kapısına domuz organları konuldu."

Bir yandan İslam'a saldırırken, öbür  yandan İslam adına vahşet sergilemek..

Koy üst üste...

Aynı anda yapılan bu kabul edilemez olaylar, hiç şüphe yok ki bir yandan  Batılı halkları ürküterek Müslümanlığı  hem aşağılamak, hem aşağılatmak, bir yandan da gerçek Müslümanları canından bezdirmek (!) için tezgahlandığı aşikar

Öte yandan "PEGİDA" isimli oluşum yabancı düşmanı söylemlerle eylemler yapıyor oluşu, tehlikeli bir gidişatın göstergesi.  Dolayısıyla  bu olaya muhalif gözüyle değil, özeleştiriyle bakmak gerekiyor. Ve PEGİDA'nın eylemleri için, "İslam karşıtı yürüyüş yerine, İslam adı altında tedhişe karşı yürüyüş olması gerekliliği üzerinde konuşulmalı. Ve.. Işid, Taliban, Boko Haram gibi tedhiş örgütlerinin İslâm'ı ve Müslümanları temsil etmediklerini her ortamda anlatmak boynumuzun borcu olmalı.. Zira geçtiğimiz yıllarda Hollanda'da ve İngiltere'de boğazı kesilerek öldürülen insanlar oldu...Bunlar, bölgemizde aynı şekilde rol alanların yani  kafa kesen, ciğer yiyenlerin ta kendileri değil mi?

Hal böyle olunca da, insanların ister istemez tepkisine neden oluyor.. Bu yapılanları  İslâm'a "mâl etmek" kabul edilir gibi değil..

Öte yandan bu durumu fırsat bilen ırkçılara,  ırkçılığı tetiklemek için "şahane" bir ortam...

Kim yarattı bu ortamı? 

Nasıl çıkıyor bunca vahşet? Ve neticesi kimlere yarıyor?

Bu cani güruhlar nereden besleniyor? 

Bu vahşilere lojistik destek nereden akıyor? 

Bu örgütlere katılımı parasal anlamda sağlayanlar kimler?

Pekii.. O halde asıl mesele nedir?

Öncelikle vahşet nereden gelirse gelsin bunu desteklemek, sessiz kalmak veya görmezden gelmek, bu yapılanlara ortak olmak demektir, bu bir!

İslâm dini "vahşet" dini değildir, bu iki! 

İslâm, güzel ahlâkı, vicdanı, merhameti esas alan bir dindir, bu üç! 

Dolayısıyla "Allahu ekber" diyerek hunharca işlenen cinayetler,  kabul edilemez, savunulamaz, her ne olursa olsun, "ama" diyerek, satır arası bu canilere  "haklılık" payı çıkarılamaz, bu da dört!



Ve... PEGİDA'nın arkasında bulunan "ırkçı" yaklaşımcılarla birlikte İslam'ı yerle bir etme gayretindeki senaristlerin oyununu iyi okumalı! Tıpkı olaylara sağduyuyla yaklaşan  aklıbaşındaki  Hıristiyanlar  ve Almanlar gibi.

" "Bizim kültürümüz yanımızdaki kişiyi sevmek", "Irkçılığa ve fanatizme karşı" yazılı pankartlar taşınan gösteriye yaklaşık 4 bin kişi katıldı. Bir süre Tiyatro Meydanı’nda eylemlerini sürdüren göstericiler, PEGİDA taraftarlarını protesto etti.
Münih kentinde de 12 bin kişilik PEGİDA karşıtı yürüyüş düzenlenirken, ismini vermeyen bir protestocu, Pediga’nın Almanya’nın imajına zarar verdiğini beliritp ”Almanya zengin bir ülke ve hiçbir mültecinin geri gönderilmesine gerek yok. Biz buraya daha fazla göçmen alınmasını savunuyoruz. Pegida Almanya için utançtır" dedi. "23 Aralık 2014, Sözcü

Diyeceğim o ki...

Bugün İslâm topraklarında tıpkı cahiliye döneminde olduğu  gibi bir süreç yaşamaktayız.. O karanlık yılları aydınlatan Yüce İslam'ı savunmaksa, aklı başında her mü'minin temel görevleri arasındadır..


Sevgi ve saygılarımla!

"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)

23 Aralık 2014 Salı

Ha Derviş Mehmet, Ha IŞİD...


 "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." ATATÜRK


* "2014 yılında dünyanın tanıdığı en zalim terör örgütü Boko Haram oldu. 30-40 kişiyi öldürdüğü bombalama eylemlerinden, 70-80 kişiyi öldürdüğü yatılı okul baskınları yetmezmiş gibi, 274 kızın kaçırılması bütün dünyanın tüylerini diken diken etti."

* "Pakistan Talibanı, ordunun 6 aydır yürüttüğü operasyona askeri okula yaptığı kanlı baskınla karşılık verdi. Peşaver'deki saldırıda 132'si çocuk 141 kişi öldü, cenazeler göz yaşlarıyla toprağa verildi."


* "Dünya IŞİD’in seks köleleri konuştu. 
IŞİD'in elindeki seks kölesi kadınlar: Kendimizi öldürmek istedik"

* "D-8 Genel Sekreteri Musavi, Pakistan'da 132'si çocuk 148 kişinin öldüğü okul baskınına dair, "İslam ülkeleri olarak üzerimize düşeni yaparsak bu tür olaylar da yaşanmayacaktır" dedi."


Ciğer yiyen, kelle kesen tedhiş örgütlerinin kanlı tedhişçileri... 

Sözde "Müslüman" olduklarını iddia eden bu caniler, İslam'ı yerle bir etti... 

Çoluk çocuk demeden katledilen suçsuz masum insanlar.. Yetmedi "Allah adına" diyerek "Allahu ekber" nidalarıyla kafa kesenler... Bunların dinle, Allah'la, Kur'an'la, Peygamber'le,  Cihat'la ne âlâkası var?

Uzaktan yakından bir  ilişkileri olabilir mi?

Hiç şüphe yok ki, olamaz!!!

İslam dini bu değil.. 

Yıl 1930, Aralık'ın 23'ü...

Şeriat naraları eşliğinde tekbir getiren Cumhuriyet düşmanı, hilafet yanlısı tarikat mensubu Derviş Mehmet ve arkadaşları, bundan 84 yıl önce, aynı bugün IŞİD ve Boko Haram tedhiş örgütlerinin yaptıkları gibi,  Genç Asteğmen Öğretmen Mustafa Fehmi KUBİLAY'ın başını keserek ŞEHİT ettiler. Başını kesmekle yetinmeyen bu caniler, ardından kestikleri başı sopaya dikerek, Menemen sokaklarını gezdirdiler... Bu esnada olay yerine koşan Cumhuriyet'in bekçisi Şevki'de ayni yobazlar tarafından katledildi...


Hani  kafa kesenler, "köle" niyetine seks için kadın satanlar, çocuk katledenler...

İslam adını kullanarak, "İslam"ı kirlettiniz, mahvettiniz...

Emperyalist Haçlı güçlerin arayıpta bulamadıkları malzeme... 

Kim bilir yarın.. "İslam"ı vahşet "din"i diye yasaklamanın temel taşlarını el birliği ile döşediniz bile.. 

Ve...

Bu yobazları yüce dinimizden ayıklamayı başaran  Genç Cumhuriyet'in devrim şehidi, Genç KUBİLAY'ı saygıyla anıyorum... 


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)

20 Aralık 2014 Cumartesi

Bir Sen Eksiktin...




"Neo-barbarlık

CIA’nın işkence raporu, "demokrasi ve insan hakları" havariliği yapan ABD’nin ırkçı yüzünü bir kez daha deşifre etti. Altı bin sayfadan 528’i yayımlanan rapordaki kan donduran yöntemler, Washington’un onlarca ülkede kurduğu kiralık hapishanelerde barbarlıkta sınır tanımadığını gösteriyor. BM "sorumlular hesap versin" derken sivil toplum örgütleri, "Açıklananlar sadece buzdağının görünen kısmı" tespitinde bulundu."  Yenişafak, 11 Aralık 2014



Bu bir itiraf... Zira bu yöndeki haberler zaten çarşaf çarşaf basında yer aldı... Üstelik tüm bu işkencelerin  o utanç resimleriyle birlikte..

Dolayısıyla  hani, "Tüm insanların doğuştan hür ve eşit olduğu hakikati üzerine bina edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, 10 Aralık 1948 tarihinde, ilan edilen ve her yıl bu günde sözde "İnsan Hakları ve Demokrasi" adına bol bol nutuklar atılıp, oraya buraya "özgürlük" getiriliyor ya...




















Eyy, dünyanın jandarmalığına soyunan Amerika! 

Ve 

Eyy.. demokrasi ve insan hakları "savunucu"su Avrupa!

N'oldu?!.. 

Bu hazırlanan rapora ne diyorsunuz?


Hani öyle komisyonlar kurup, komiserlerle, gözlemcilerle oraya buraya parmak sallayarak bizlere "insanlık" dersi vermeye kalkanları ve o sayfa sayfa raporları bırak, kendi hazırladığın o utanç rapora cevap ver!

Zira, sizi ne tarih, ne de insanlık affetmeyecek!!!

Öte yandan...

"KKTC Meclisi’nde kürsüye çıktı ‘Türk askeri tecavüzcü’...

KKTC’de Milletvekili Doğuş Derya, Meclis genel kurulundaki konuşmasında, sadece Türk tarafının değil, Rumların, Ermenilerin de kayıplar yaşadığını ve tecavüzlere maruz kaldığını" söylemiş. Dolayısıyla milletin vekili sandığımız kişi, bu güruhların korosuna katılmış, iyi mi?!

Vay be.. Ne inciler saçmış...

Hem de  tarihe "Kanlı Noel" diye geçen o katliamın yıldönümü arefesinde söylüyor bu sözde vekil...

Ne diyor:

"Ama kaybeden yalnızca biz olmadık. Bu ülkede bizden başka yaşayan insanlar da var Kıbrıslı Rumlar, Maruniler, Ermeniler de var ve bu insanlar da en az bizim kadar kayıp yaşadılar.  Bu insanlar evlerinden kovuldular, mülklerinden oldular, tecavüze uğradılar. Kilise ilk kez 74 yılında kürtajı serbest bıraktı. O kadar çok Kıbrıslı Rum kadın vardı ki tecavüze uğrayan." 


Görünen o ki, Vekil Hanım ve şürekası KKTC'nin değil, emperyalistlerin vekili... 

Hanım hanım... geçtim CİA raporunu.. 

Sen önce, öldürülenlerin  Türk olması münasebetiyle, insan hakları denildiğinde mangalda kül bırakmayan ve dünya kamuoyunca yeterince önemsenmeyen 21 Aralık'ta başlayan olaylarla,  24 Aralık  1963'te Lefkoşa'nın Kumsal semtinde Binbaşı İlhan'ın evinin banyo küvetinde ölü olarak bulunan eşi Mürüvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi ile Hakan'dan bahset! 

Sonra 23-25 Aralık tarihleri arasında, Rum-Yunan askerlerinin, savunmasız Türk halkına karşı, tarihe kara leke olarak geçmiş bulunan, insanlığa yakışmayacak şekilde işlediği cinâyetlerin hesabını sor! Sor ki, tarih önünde sorumluluğunu yerine getirmiş ol! Sonra da o süslü sözlerle mensubu olduğun ve Türk askerinin sağladığı "BARIŞ HAREKATI" sayesinde ekmeğini yediğin devletinin askerine ahlâksızca attığın iftiralarına karşın asıl özürü, Yunan'dan, Rum'dan iste... 



Hani diyorsun ya, 

"Federal tezden bakmak karşısındakinin hakikatiyle, acısıyla yüzleşmek demek. Belki utanmayı hatırlamak, vicdanımız olduğunu hatırlamak demektir.  Özür dilemenin de insanlık erdemi olduğunu geçmişi bakarak değil aynı zamanda geleceği kurma iradesini gösterme sorumluluğumuz olduğunu da görmek demektir…" İşte sen önce tarihe geçmiş bu acılarla yüzleş..

Dahası, Irakta'ki savunmasız masum insanlara yapılan tecavüzleri anlat, anlat ki yüzün kızarsın... Ha haberin mi yok?

Sen ne iş yaparsın oralarda! 

Al sana tecavüz....




Sahi.. bir de sana arka çıkan bir güruh takımı daha olmuş..  

"Meclis Genel Kurulu ziyaretçiler bölümüne oturan grup "Susmayacağız haykıracağız" pankartı açarak ağızlarını siyah bantla bağladı.  Oturum başkanının salonun boşaltılması istemesi üzerine “Derya Doğuş yalnız değilsin” sloganları atıldı."




Sorum çok net olarak o güruha;

CİA'nın hazırladığı o resmî rapordaki,  o korkunç işkencelere ve tecavüzlere sesiniz niye çıkmıyor? Dahası bölge kan içinde.. Niye duymaz, görmez oldunuz? Susmayın, bağırın...

En önemlisi de...

Türk Askerine ve  Türkiye'ye atıp tutan bir takım zevatla bir olup, ne hikmetse olmamış gibi davranılan kanlı hadiselerin tarihteki adıyla;

"Kanlı NOEL" katliamına neden sessiz kalıyorsunuz?



MEHMETÇİĞE dil uzatmayı bırakın da, 

CONİ'nin, EOKA'NIN, YORGO'nun tecavüzlerine bakın...

Bir sözüm de KKTC Başbakanı Özkan YORGANCIOĞLU'na:




"KKTC Başbakanı Özkan YORGANCIOĞLU da Derya’ya yönelik saldırıları kınadı.

Kıbrıs Manşet’in haberine göre Yorgancıoğlu, Meclis’te “savaşların acıları” konulu açıklamasında 1970’lere atıf yaptığını ve bu konunun bazı çevreler tarafından çok istismar edildiğini, Derya’nın haksız bir şekilde ve yakışıksız saldırılara maruz kaldığını söyledi. Başbakan Yorgancıoğlu, Derya’ya yönelik saldırıları kınadı ve milletvekillerin söyledikleri sözlerin bu kadar istismar edilmesinin doğru olmadığını kaydetti."

İftiralarla kendi askekerine dil uzattıran Başbakan Özkan YORGANCIOĞLU... bak gör ki, her şeyi açıkça ıspatlanan CİA raporuna rağmen, kendi askerlerine sahip çıkarak, onlara kol kanat geren bir ülke başkanı var.. Üstelik dünyaya meydan okurcasına tüm yapılan vahşetin ve ahlâksızlıkların üzerini örterek, diyor ki:












"CIA'da çalışanları, "ülkenin saygı göstermesi gereken vatanseverler" olarak tanımlayan Bush, Senato raporuyla bu kişilerin itibarlarının zedelenmemesi gerektiğine vurgu yaptı." 

Neymiş?

"vatansever"miş!

Kime diyor?



Ahlâksızca işlenen suçların sahipleri  TECAVÜZCÜLERE

Senden beklenen ise;

Sadece ve sadece doğrulara sahip çıkman...

Yazıklar olsun...


Sevgi ve saygılarımla!


NOT: Bir kadın ve üç tane çocuğa, 3 Rum'un 33 el ateş ettiği,
 10 aylık bebeğin kendi vücudunu siper etmek isteyen annesinin altında kalarak boğularak öldüğü gün olan , 21 Aralık 1963'te Kıbrıs'ta başlayan ve 10 gün kadar süren,
"Kanlı NOEL" olarak anılan günün yarın 51. yıldönümü... 

Dünya kamuoyuna,  KKTC Başbakanı Özkan YORGANCIOĞLU'na, Milletvekili Doğuş DERYA'ya ve onun şürekasına duyurulur... 

SUSMAYIN!!!  T.G.


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)

16 Aralık 2014 Salı

Bilinçsizce "Örnek" Oluyoruz...











Düşünmeyen tutucudur. 
Düsünemeyen aptaldır. 
Düşünmediğine aldırmayan ise köledir.


Tutum yatırım Türk Malları Haftası

Yerli Malı Haftası:12-18 Aralık tarihleri arasında ülkemizde kutlanan belirli gün ve haftalardan birisidir.


"Haftanın amacı; yerli tüketimin bilinçli olarak artmasıdır. Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi vurgulanır. İnsanların parasını, malını, eşyalarını, zamanını ve sağlığını gerektirdiği gibi korumak ve dikkatli kullanmasına tutumlu olmak denir. İhtiyaçlara harcandıktan sonra artakalan para ile yatırım yapmanın önemi üzerinde durulur. Tüketilecek ürünlerin ülkede üretilen ürünlerden seçilmesinin gerekliliği anlatılır. Bu şekilde ülkenin zenginliklerinin artması amaçlanmaktadır. Ayrıca bilinçli tüketicilik konuları üzerinde durulur."

Hal böyleyken.. 

Öğrencilerimle "yerli malı haftası"nın ne anlama geldiğini konuşuyoruz:

- Çocuklar evinizde  kalorifer ya da soba yanarken,  pencerelerinizi  açıyor musunuz?

- Hayır..

- Neden?

- Öğretmenim o zaman kaloriferlerimiz boşa yanmış oluyor..

- Yani paralarımızı çöpe atmış oluyoruz değil mi?

- Evet..

Diyeceğim, Tutum Yatırım Türk Malları Haftası'nı kutluyoruz, kutluyoruz da..

Kamu kurum ve kuruluşlarında israf edilen, sıcak soğuk demeden bütün kış mevsimi boyunca, harıl harıl yanan kaloriferler ve lambalarla hangi tasarruftan söz ediyoruz, tartışılır... 

Özellikle okullarımızda bir yanda kaloriferler yanarken, öbür yanda pencereler açık bir şekilde binlerce öğrencinin gözleri önünde onlara "örnek" olmanın bilinçsizliğiyle,  israfı ve savurganlığı umursamadan yaşayan biz "eğitimci'lerin tutum ve davranışlarını nasıl açıklayacağız?

Dolayısıyla bu sayede, "bana ne"ciliği ve  kendilerine dokunmayan her şeye kayıtsız kalmayı, yani bencilliği çocukların bilinçaltı zihinlerine yerleştirilmiyor mu!

Zira çocuk gördüğünü işler... 

Kısaca ne ekersek onu biçeriz.. 

Biz savurganlığı daha okul sıralarında çocuklara kendi davranışlarımızla veriyoruz.. Çünkü bizatihi biz, kendimizden başkasını düşünemez olduk vesseslam!

Dolayısıyla...

Hani paralarımız boşa gidiyormuş, hani doğalgazı dışarıdan alıyormuşuz, hani borç gırtlağa dayanmış...

Çocuklar... 

"Yerli Malı Haftası"nı kutluyoruz... 

Hepimize kutlu ve mutlu olsun... 



Sevgi ve saygılarımla!


NOT: Konuya ilişkin ilgili sözcüklerin öğrenilmesi için "tasarruf" kelimesinin anlamını ne yazık ki ilkokul için diye tanımlanan sözlüklerde bulamadık.. Bunun yanında "tasavvuf", "tasasız" kelimelerin anlamları var, "tasarruf" yok, iyi mi?.. Demek ki "tasarruf"un anlamını öğrenmeye gerek yok(!)muş... T.G.














"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)