20 Mart 2014 Perşembe

1853'den 2014'e KIRIM











Kırım Savaşı,  Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa ve Sardinya-Piemonte (İtalya) ittifakıyla, dönemin Çarlık Rusyası’na karşı açılan bir savaştır.

Büyük devletlerin çıkar çatışmalarının sonucu olan Kırım Savaşı’nın görünürdeki nedeni;
Rusya’nın, Osmanlı tebaası arasında yer alan Ortodoks cemaatini kendi koruyuculuğu altına alma talebiydi, bu bir.

İkincisi ise Filistin’deki kutsal yerlerde yaşayan Rus Ortodoks ve Katolik kiliselerinin imtiyazları konusunda Rusya ile Fransa’nın anlaşmazlığa düşmesiydi,


"Marks da Londra'da 29 Temmuz 1853 ve New-York Daily Tribune'de 12 Ağustos 1853 günü yayımlanan Rusya'nın Geleneksel Politikası başlıklı yazısında şöyle diyordu:

Rusya daha 1774 yılında Kaynarca'yı imzalarken, Avusturya'nın İstanbul'daki geçici elçisi Baron Thugut, kendi hükümdarına şunları yazmaktaydı:

"Bugünden itibaren Rusya, uygun bir fırsat yakaladığı her seferinde, herhangi bir hazırlığa bile gerek görmeksizin, sadece Karadeniz üzerindeki limanlarından hareket ederek İstanbul üzerine yürüyebilecektir. Bu durumda hiç şüpheniz olmasın ki, Rum kilisesinin şefleriyle birlikte uzun süreden beri yeraltından hazırlanmakta olan bir ayaklanma patlayacak ve Sultan'a sarayını terkedip Asya'nın içlerine çekilerek Avrupa Türkiyesi'nin tahtını daha tecrübeli birine terketmekten başka çare kalmayacaktır. Ve başkent İstanbul bir kez fethedilir edilmez, bir yandan terör, öte yandan Rum Hıristiyanların sadık desteği sayesinde ve büyük bir zahmete katlanmaksızın Rusya, hem Ege adalarını, hem Küçük Asya kıyılarını, hem de Adriyatik'e kadar bütün Yunanistan'ı kesin hakimiyeti altına alabilecektir(...)"


Osmanlı, İstanbul'un ve boğazların Rusya'nın eline geçmesini önleyip Rus yayılımına karşı direnmekle, Avrupa'nın çıkarlarını da korumuş oluyordu. Osmanlı askerleri Kırım Savaşı denilen bu savaşta; Avrupa'nın çıkarlarını korumak ve bunun karşılığında Osmanlı devletinin Avrupa Devletler Konseyi'ne üye yapılmasını sağlamak; böylelikle varlığını, bütünlüğünü Avrupa devletlerinin güvencesi altında sürdürmek... 

İngiltere'nin eski Büyükelçilerinden David Urquart, olup bitenleri bambaşka bir gözle değerlendirirken şunları söylüyordu:

Aynı güçler "müttefik" görüntüsü altında Osmanlı topraklarına kendi askerlerini yerleştirdiler.

İngiltere Savaş Bakanı Lord Herber dedi ki:

"Biz müttefik olduğumuz Osmanlı ile değil, düşmanımız Rusya ile anlaşma halindeyiz." 

İstanbul'da İngiliz elçisi olan Lord Ponsoby de dedi ki: "İngiliz Fransız savaş gemileri Karadeniz'e Türkiye'yi korumak için değil, Rusya'yı korumak için girdi."

Cengiz ÖZAKINCI, Türkiye'nin Siyasi İntiharı Yeni-Osmanlı Tuzağı sf: 38-39-40


"Ruslar Silistre'de bozguna uğrayıp büyük kayıplarla geri çekildiklerine göre, İstanbul'u ele geçirme amacında başarısızlığa uğramış ve bu savaş da burada sona ermiş olmalıydı. Gelgelelim öyle olmadı. Osmanlı devleti ile Rusya arasında barış görüşmeleri yapılması gerekirken, İngiliz Fransızlar -her nedense?- Sivastopol'ü kuşatmaya giriştiler. Osmanlı, İngiliz, Fransız ve Sardinya askerleri, Sivastopol'de savaş alanlarında Rus ordusuna karşı omuz omuza dövüşecekti.

Abdülmecid için İngiliz ve Fransızların Rus yayılımcılığını durdurmak için Osmanlı'yla askeri ittifak yapmış olması, bundan böyle Osmanlı'nın Avrupa Devletler Konseyi'ne alınması ve toprak bütünlüğünün Avrupalı devletlerin güvencesi altında korunması için yeterli bir nedendi. Bu yüzden, "Biz Rusları Silistre'de yendik., savaş bitti. Sivastopol Kuşatması da nereden çıktı?" demeyecekti." C.Ö. sf:45-46

"Rusya'ya karşı girişilen bu savaşta, Batı kaynakları 17.500 İngiliz, 90.000 Fransız, 35.000 Osmanlı-Türk, 2050 Sardinyalı askerin öldüğünü yazıyordu. Gelgelelim öldüğü savlanan 90.000 Fransız askerinin tümüne yakını Cezayirli  Zouaves Berberi kabilelerinden Müslüman savaşçılardı." C.Ö. sf:49



Dünya tarihinin o zamana kadar gördüğü en kanlı savaşlardan biri olan "Kırım Savaşı" 1853-1856 yılları arasında yarım milyon insanın ölümüne yol açtı.


Ve de kolera, tifüs vb. hastalıkların kayıpları katladığı bu savaşın odaklandığı Sivastopol, Fransa, İngiltere, Osmanlı Devleti ve bunların karşısındaki Çarlık Rusyası’nın belleğinde derin izler bırakarak tarihe geçti.

1853 yılında savaş ilanı anlamına gelen ilk notalar verilip talepler geri çevrildiğinde dünyaca ünlü Rus yazar Tolstoy Romanya ordusunda subaydı; savaşın resmen başlamasıyla birlikte Kırım ordusuna naklini isteyip 7 Kasım 1854’te Sivastopol’a geldi.

Savaşın  ulus, ırk, toplumsal statü, inanç farkları tanımayan kıyım mekanizmasının dehşeti karşısında, kendi sözleriyle şöyle demektedir:

"Burada savaşı; kurallı, güzel ve parlak düzeniyle, müzikli trampetli sesleriyle, dalgalanan sancaklarıyla, atlarının sırtındaki generalleriyle görmüyorsunuz. Burada savaşın gerçek ifadesi olan kan, acı ve ölüm gibi kelimelerle bile ifadesi zor olan korkunç bir olayın gerçek yüzünü görüyorsunuz." demiştir.


Umut ederiz ki tarih, yeni bir Kırım Savaşı daha yazmasın...



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)


1 yorum: