29 Mayıs 2016 Pazar

ALMANYA





"Ulusların yaşam öyküleri bir avuç insanın yaşam öyküsü kapsamı içinde ele alınmaz, çünkü o bir avuç insanla uluslar arasında ne gibi bir ilişki bulunduğu henüz açıklanabilmiş değildir. Bu ilişkinin, halk ortak iradesinin belli bir takım tarihsel kişilere devredilmiş bulunmasına dayandığı varsayımını ileri süren kuram, tarihsel deneylerle doğrulanmayan bir hipotezden ibarettir." Savaş ve Barış 4. Cilt sf:492, TOLSTOY

Eyy Almanya!

Bırakın bu düzmece yalanları!

Bırakın 100 yıl öncesindeki yaşananları da siz, asıl yaşadığımız bugünlere bakın!!!

Bugün enerji coğrayasının asıl sahibi bölge insanları, niçin batıya doğru öbek öbek göçüyor?

Niçin milyonlarca insan evini barkını, vatanını, toprağını terk ediyor?

Niçin insanlar ölümüne kaçıyor?

Bir taraftan da bu insanlara soykırımın daniskası yapılıyor!

Milyonlar öldürüldü...








O sebeple... 

"Tarihin amacı eğer insanoğlunun var olduğu günden beri ulusların süregelen hareketlerini anlatmak ise, -geri kalan bütün öbür noktaların aydınlığa kavuşturulabilmesi için- her şeyden önce şu sorunun cevabını vermesi gerekir; kavimleri harekete geçiren güç nedir?" TOLSTOY Savaş ve Barış 4.Cilt, sf:473


Eyy Almanya!.. 

Senin elin çok kanlı...

Tarihin en büyük, en karanlık ve en insanlık dışı katliamını siz yaptınız!

Dolayısıyla, işlediğiniz insanlık suçunuzu başkalarının üzerine atarak kendi vicdanınızı rahatlatmayı  bırakın!

Asıl sizler... dün olduğu gibi  bugün de insanlığa karşı işlemekte olduğunuz alçakça suçların, katliamların, soykırımların  hesabını önünde sonunda tarih önünde  mutlaka vereceksiniz!





"Türkiye'nin sözde soykırımla suçlanması ise ayrı bir anlam taşımaktadır. Türkiye'yi suçlu ilan etmek için yürütülen "Ermeni soykırımı" kampanyası, Atlantik'in öte yakasında başlatılmıştır ve sürdürülmektedir. 2000 yılı Ekim ayında ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu gündemine gelen "Ermeni Soykırımı'na İlişkin ABD Kayıtlarının Teyidi Kararı" ve son olarak Temsilciler Meclisi'nin Dışilişkiler Komitesi'nde kabul edilen tasarı, ABD eyaletlerinde ve NATO ülkeleri parlamentolarında kabul edilen Ermeni Soykırımı kanun ve kararlarına örnek oluşturmuştur.

Bu karar ve kanunların hedefinde açık olarak Türkiye'nin ulusal devleti bulunmaktadır. ABD tasarının 1. maddesinde soykırımın 1915-23 yılları arasında gerçekleştirildiği ifade edilerek Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı "insanlık suçu", Atatürk ise "soykırım suçlusu" ilan edilmektedir. Bir taraftan da Anadolu'nun işgali aklanmaktadır. Bu şekilde TÜRK ulusal devletinin bir soykırımla kurulduğu karar altına alınırken Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri dinamitlenmektedir. Tasarının 19. maddesinde atıf yapılarak Sevr Antlaşması'nın uluslararası hukukun tepesine oturtulması  bu bakımdan anlam taşımaktadır. 

Batı yönetimleri ve kamuoyu tarafından son zamanlarda dünya gündemine yerleştirilen sözde soykırım iddialarının, diğer tehditlerden bağımsız olmadığı açıktır." Türk-Rus Diplomasisinden Gizli Sayfalar sf:347-348, Mehmet PERİNÇEK

Dolayısıyla...

Biz soykırım yapmadık!

Biz soykırımcı bir millet değiliz!

Biz millet olarak,

Türk milleti olarak,

Alnımız açık, yüzümüz ak!

Ve  kıskanarak baktığınız şanlı tarihimizle,

Yok etmeye çalıştığınız Türklüğümüzle,

Gurur duyuyoruz!

Ne mutlu Türk'üm diyene!


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

26 Mayıs 2016 Perşembe

Ey Gafiller...




Karen Fogg,
"Tarihinizle yüzleşin."
"Resmi dairelerden ATATÜRK resimlerini indirin."
"Ermeni soykırımını tanıyın"

Almanya Parlamentosu; "Ermeni soykırımı tasarısı"ıyla bizleri "soykırım"cılıkla suçlamaya hazırlanıyor.

Öte yandan, Cumhuriyetimize, tarihimize, vatanımıza, bağımsızlığımıza, Cumhuriyetimizin bize kazandırdığı devrimlerimize ve milletiyle birlikte vatanımızın bölünmez bütünlüğüne kastedenlere karşı  her gün 5'er 10'ar şehit vermiyor muyuz?

Veriyoruz!

Pekii,



İstanbul Kartal Anadolu Lisesi, düne kadar "Ulu Önder Atatürk'ün resmi ve Türk Bayrağı bulunan lisenin logosu değiştirildi. Yeni logonun üzerinde kartal çizimi, kepli öğrenci figürü, ve "K" harfinin yer aldığı "Kartal Anadolu Lisesi 1985" yazısı yer aldı." 25 Mayıs 2016

Hal böyleyken...

Amerika'da, "... iyi eğitime erişim giderek artan bir şekilde ebeveynlerin gelir, servet ve eğitimine dayanmaktadır ve bunun böyle olmasının iyi bir nedeni vardır: Özellikle de eyaletler eğitime olan desteklerini azalttığı ve en iyi üniversitelere girmek için en iyi liselere, ilk, orta ve anaokullarına gitmiş olmak gerektiği için üniversite eğitimi almanın maliyeti giderek artmaktadır. Yoksulların ne yüksek kaliteli özel ilk ve ortaokullar için ne de yüksek kaliteli devlet okullarının bulunduğu zengin mahallelerde yaşamak için yeterli parası vardır. Yoksulların önemli bir bölümü geleneksel olarak zenginlere oldukça yakın yerlerde yaşarlardı kısmen onlara hizmet vermekte oldukları için. " Joseph E. STIGLITZ, Eşitsizliğin Bedeli sf:136

Dolayısıyla... 

Ey gafiller, siz Atatürk'ün resmini çıkarıp yerine koyduğunuz "kep"le, yani taklit etmeye çalıştığınız Amerika'nın eğitim sistemiyle varmak istediğiniz HEDEF bu mu?

O burun kıvırdığınız ATATÜRK Cumhuriyeti'nin okullarından yetişen, sınıf ayrımı gözetmeksizin yoksulun, zenginin bir arada aynı şartlarda okutulan eğitim programıyla taa Mardin'in Savur'undan çıkarak, bugün göğsümüzü kabartan varlığıyla gurur duyduğumuz, Cumhuriyet'in yüzakı Prof. Dr. Aziz SANCAR'ın insanlığa yapmış olduğu  hizmetlerini,

Ve yine, aynı Cumhuriyet okullarından yetişen Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU'nun 26 yaşında dünyanın en genç profesörlük ünvanını almasını nereye koyacaksınız?



Diğer taraftan, bayrak uğruna her gün sıra sıra şehit cenazeleri yüreğimizi dağlarken, şanlı bayrağımızı kaldırmak da neyin nesi oluyor?




Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

24 Mayıs 2016 Salı

Teşekkürler Volkan



Tüm insani değerlerin paspas edilmeye çalışıldığı güzel ülkemde bize, insan olduğumuzu hatırlatan örnek yüksek davranışıyla yüreğimizi ısıtan  Volkan DEMİREL..


Soma'daki faciada ölen 301 madencinin kredi kartı borçlarının büyük bir kısmını Fenerbahçe kalecisi Volkan DEMİREL ve eşi Zeynep DEMİREL ödedi. 940 bin liralık  bu borcun kalan kısmını da Fenerbahçeli futbolculardan topladılar ve borçların tamamını kapattı.

Asıl haberi ahlâklı ve değerli kılan asil kısmı ise, Volkan DEMİREL'in yapılan yardımın haber yapılmasını istememesidir.

"Ben ve takım arkadaşlarım destek olmaya devam edeceğiz ama bunun gibi hassas konularda hiç haber yapılmamasını istiyorum" Volkan DEMİREL

Ve...

"Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlâklısını severim." ATATÜRK

Dolayısıyla varlığı varlığımız olan Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK'ün sporcularımız için söylediği o müthiş sözün teyidi olan bu örnek davranışı, sonsuz teşekkürlerimle yürekten kutluyorum.

Diyeceğim o ki...

Bugün yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen hâlâ ayakta dimdik durabiliyorsak,

Emin olunuz ki böyle güzel insanlarımız sayesinde.



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

22 Mayıs 2016 Pazar

Piknikteyiz... :)














Yıl sonu yaklaşıyor... 

Dolayısıyla 4 yıldır beraber olduğumuz kuzucuklarımla birlikte doğanın doyumsuz güzellikleri arasında bir gün geçirmek üzere "Mihraplı Park"ına gittik.. Hep birlikte yeşil alanlarda, evden getirilen malzemelerimizle  günün keyfini çıkarmaya başladık.

 O da ne!...

Yeşil alanları sulamak üzere döner fıskiyeler çalışmaya başladı... Birkaç dakikaya kalmadan her yer su deryasına döndü..

İnanılır gibi değil... 



Park alanı içerisinde çok sayıda insan piknik yapıyor, ama kimse de oralı bile değiller. Çocuklar "öğretmenim her yer su oldu, ne yapacağız? Bu işi neden gece yapmıyorlar..." 

Gidecek kuru bir yer de olmadığı için çocuklarıma ve velilerime,  "ahlanıp vahlanma" yerine ilgili kişiye ulaşmamızın en doğru iş olacağını söyledim.

Önce park içindeki ilgili kişinin yanına gittik... güvenlik görevlisi, "duyarlılığınıza teşekkür ederiz, ben şimdi telefon açacağım" dedi. Döndüğümüzde sulamanın tam hızıyla devam ettiğini ne yazık ki gözlemledik. Üstelik etrafta basacak kuru bir yer kalmamış durumda.. Hal böyle olunca bu defa ilgili yerleri telefonla aramaya başladık...   Ve nihayetinde ulaştık.

Telefondaki ilgili arkadaş, bize bu işlemin mutlaka yapılması gerektiğini anlatıyor... Kendilerine şu anda buradaki insanlar dinlenmek, eğlenmek  için buraya geldiklerini, ancak zamansız yapılan ve uygulanan fıskiyeler sayesinde bu parkın işlevini yitirdiğini söylediğimde görevli arkadaş, "Haklısınız. Ancak bu bir görev. Ve bu görevi yaptığımız her zaman diliminde aynı şikayetler karşımıza çıkıyor." dedi.

Bu defa, "Böyle bir şeyi kabul etmiyorum. Zira sulama hiç şüphe yok ki bu parkın hayat damarı...  Ancak günün her saatinde şikayet var diyerek sulama işleminin  insanların -dinlenme, eğlenme-ihtiyaçlarını karşıladıkları bu saatlere denk getirilmesi, insan aklıyla alay etmekle eşdeğerdir. O sebeple diyeceğim,  gece saatlerinde piknik yapılmaz değil mi?" dediğimde, "Haklısınız öğretmenim, şimdi gereğini yapacağım..." 

Telefonu kapadıktan 2-3 dakika içerisinde fıskiyeler durdu, biz de 1 saat gecikmeyle kaldığımız yerden devam ettik... :))














Tabii görevli arkadaş kısa bir süre sonra "her şey yolunda mı?" nezaketlerini içeren telefon konuşmasıyla kendilerine teşekkür etme fırsatını vermiş oldu.  Sağ olsunlar...

Diyeceğim şu ki... 

O kadar insan orada bu durumla karşılaşmalarına rağmen, kimseden tek bir tepki gelmediğini hayretler içerisinde minik öğrencilerimle birlikte gözlemledik. Tabii ki kendi aralarında şikâyetlenmeler var.. Ama ciddi anlamda sorgulama yok!

Dolayısıyla.. eğlenmek için gittiğimiz mekanda yaşadıklarımız ve küçük de olsa karşılaştığımız bir krizi sorgulayarak çözümlediğimizi yerinde uygulamalı olarak gördük.

Ayrıca bir şeye daha tanıklık etmiş olduk, ki, o da  bulunduğumuz mevkiilerde bize düşen  görevlerimizi elbette yerine getireceğiz... Ancak bu görevleri yerine getirirken, akıl ve mantık çerçevesinde inisiyatif kullanmayı da çok iyi bileceğiz.

Hiçbir sorgulama yapmadan her şeyi harfiyen verilen emirler doğrultusunda yerine getirmek, yani tam anlamıyla "görev adamı" olmak,  kendini sağlama almak demektir. Dolayısıyla bu durumla,   "inisiyatif" kullanmak arasındaki o ince çizgiyi çok iyi ayırt etmek gerekiyor. 

Kısaca sorunlara çözüm üretmek, gerekeni yapmak için inisiyatif alan kimse, işini doğru ve mantıklı ilkeler doğrultusunda yapan kimse demektir. 



Bu anlamda bizlere yardımcı olan Mihraplı Park çalışanlarına ve ilgililere her şey için teşekkür ederiz...


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

19 Mayıs 2016 Perşembe

19 Mayıs ATATÜRK'ü Anma...




"Özgürlük" fikrini yeni kıta Amerika'ya aşılayan Fransız Lafayette'nin soyundan gelen Amerikalı Curtis La France... 

O zamanlar henüz 10 yaşındaydı. Özgürlük hikayeleriyle büyüyen Curtis, 10.000 km uzaktaki Anadolu'da verilen destansı Kurtuluş Savaşı mücadelesine dikkat kesildi. Anadolu'nun küçük bir kasabası olan ANKARA'da yeni, yepyeni özgürlüğün destanını yazmış bir devlet ilan edilmişti. İşte bu yeni devletin Cumhurbaşkanı ile yapılmış bir röportajı gazetelerden okudu Curtis. O küçücük yaşına bakmadan heyecanla oturarak bu yeni, yepyeni ülkenin Cumhurbaşkanı'na bir mektup yazdı:


"Türkiye hakkında yazılan yazıları bir araya topluyoruz. Lütfen imzalı bir resminizle ufak bir mesaj gönderir misiniz?" 28 Ekim 1923, Nev York

ATATÜRK o karışık ve zor günlerde dahi imzalı fotoğrafını isteyen Curtis La France'nin gönlünü hoş etmeyi kendine bir görev saymış, ve bir de tavsiye de bulunmuştur.


"Mr. Curtis La France,

Mektubunuzu aldım. Türkiye hakkındaki ilgi ve dileğinize teşekkür ederim. İsteğiniz üzerine bir fotoğrafımı ilişikte gönderiyorum. Amerika'nın zeki ve çalışkan çocuklarına biricik tavsiyem; Türklere dair her işittiklerine gerçek gözüyle bakmasınlar. Kesin olarak bilimsel ve esaslı incelemeye önem versinler. Hayatta başarıya ve mutluluğa ulaşmanızı dilerim." 27 Kasım 1923 (ANITKABİR KOMUTANLIĞI, Atatürk ve Çocuk sf:40)

Dolayısıyla küçük bir çocuğu dikkate alan, ve onca işin arasında vakit ayırarak bizzat kendi eliyle bu mektubu yazan, bir de bu mektubu İngilizce'ye çevirten Büyük ATATÜRK, Türkiye'nin yabancılar tarafından haksızlığa uğradığı bugünleri daha o zamanlardan gördüğünün kanıtıdır bu mektup.


Bugün 19 Mayıs...

Özgürlük yolunda Kurtuluş mücadelemizin başladığı tarihtir bugün.

Ve tüm dünya bilmelidir ki, özgürlük yolunda yakılan bu ateş hiçbir zaman sönmeyecektir!

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun...

Ne mutlu Türk'üm diyene!




Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

17 Mayıs 2016 Salı

Gözbebeğimiz...















Duygu dolu mektuplarımızı geçtiğimiz aylarda vatanımızın ve milletimizin  bölünmez bütünlüğüne kastedenlere karşı yiğit ordumuzun kahraman mehmetçiklerine postaladık...

Sevgili çocuklarımın o minicik yüreklerindeki kocaman sevgilerini ve o sımsıcak, tertemiz duygularını dile getiren mektuplarının nazik karşılığını Genelkurmay Başkanlığı'ndan telefonla aranarak taçlandığımızı buradan paylaşmak istiyorum.

Ve bu vesileyle  istedim ki, Türk Milletinin gözbebeği Türk Ordusunun hiçbir şeye kayıtsız kalmadığını cümle alem bilsin, görsün ve de anlasın... 




Dolayısıyla... 

Türk ordusunun, kendisine karşı yapılan her türlü haksızlığı da, kötülüğü de, iyiliği de  en iyi şekilde yeri ve zamanı gelince karşılıksız bırakmayacağının bir kanıtı olarak, yaşadığımız bu duygusal anımız herkese kapak olsun!!! 

Mektuplarımızı gönderdikten bir süre sonra Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir  Albay'ımız "Genelkurmay adına" beni telefonla arayarak, mektuplarımızla ilgili inanılmaz güzel duygularını ilettiler. Heyecanla karışık yaptığım telefon konuşmasından öne çıkan cümleleri aynen paylaşmak istiyorum:



"İnşallah bu kötü günler geçecek! Öğrencilerimizin yazdıkları o mektupları askerlerimiz ceplerinde taşıyor..." 

Bu hassas görüşmeyi çocuklarıma aktardıktan sonra, onlara bu tatlı ve gurur verici heyecanı aynen yaşatmak üzere  bu defa ben Sayın Mustafa Albayımızı aradım. Çocuklarımla konuşturdum... Tabii Sayın Albayımız okulumuza Genelkurmay adına bir gurup gönderileceğini, dolayısıyla çocuklarımızı bu davranışlarından ötürü yakınen kutlayacaklarını ifade ettiler. Ayyy.. sevgili çocuklarım sevinçten havaya uçtular...

Mutlulukları, heyecanları sevinç gözyaşlarına çoktan döndü bile...


Evet... vatan sevgisi böyle bir şeymiş...

Ve de Kahraman Türk Ordusu'nun milletine olan bağlılığını ve nezaketini "GENELKURMAY adına" böyle hassas bir davranışla göstermeleri bizlerde, inanılmaz bir etki bıraktı. Bu güzel ve duygusal anı eminim ki sevgili çocuklarım ve aileleri hayatları boyunca asla unutmayacak ve unutturmayacaklardır!


Türk milleti askerini çok seviyor, çooook...

:)) 





Sevgi ve saygılarımla!





"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)