30 Kasım 2016 Çarşamba

Minicik Yavrularımız Yandı!!!



Boğazım düğüm düğüm...

Yüreğim kor gibi...

Dün akşam Adana-Aladağ'da bir kız öğrenci yurdunda 11 minik çocuğumuz cayır cayır yandı!!!

Allah'ım çocuklarımız bir şekilde ölüyor... 

Hep ölüyor... 


Allah'ım çocuklarımızı...

Sen koru Yarabbim!

Ya... 

Allah aşkına!..

Yangın merdiveni "kilitli" ne ya!..

:((


Öte yandan bugün 30 Kasım...


"Onlardan bir grup var ki, Kitapta olmayan bir şeyi, siz Kitaptan sanasınız diye dillerini Kitapla eğip büker(sözlerini, Kitabın sözü imiş gibi göstermek için kelimeleri dillerinde bükerek okur, onları, Kitabın sözlerine benzetmeğe çalışır)ler ve: "O, Allah katındandır." derler. Oysa o, Allah katından değildir. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler." Ali İmran Suresi, 78. Ayet

30 Kasım 1925, Tekke zaviye ve türbelerin kapatılğı tarihtir. 

"Osmanlı Devleti’nde belli bir mezhep içinde Tanrı’ya erişmek amacıyla değişik yöntemler arayan dini akımlar vardı ve bunlara tarikat deniliyordu.Bu tarikat üyeleri kurucularının uygun gördüğü şeklide çalışır ve onların düşünceleri doğrultusunda yaşamaya özen gösterirdi.İşte bu tarikat üyelerinin bir araya gelerek yaşadıkları ve dini toplantılar yaptıkları yerlere de tekke veya zaviye adı verilirdi."


Hal böyle olunca... Büyük ATATÜRK Nutuk’ta bu konu üzerine  bakın neler söylüyor: 

“Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere hayatlarını emniyet eden insanlardan oluşan bir kitleye medeni bir millet nazarıyla bakılabir mi?” 

"Efendiler ve ey millet; biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler ve müritler memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır (yoludur)" 

"Biz medeniyetin ilim ve fenninden kuvvet alıyoruz ve ona göre yürüyoruz Başka bir şey tanımıyoruz"



Dolayısıyla...

Anneyim... 

Çocuklarımızın ölmesini istemiyorum!

Yüreğim yanıyor...



Sevgi ve saygılarımla!

"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

28 Kasım 2016 Pazartesi

Fidel Castro



Mazlum milletlere önderlik eden Fidel Castro hayatını kaybetti.

"Bugün dünya, kendi halkına yaklaşık 60 yıl baskı uygulamış zalim bir diktatörün ölümüne şahit oldu." 27 Kasım 2016, ABD'nin yeni Başkanı Trump

Dolayısıyla,  Fidel Castro "Zalim bir diktatör"müş, iyi mi!
Bakınız o "zalim" CASTRO, güzel ülkeme göz diken emperyalistlere -Amerikan ve Batılı güçlere- maşalık yapan PKK'lılar için 1994 yılında ne demiş:

"Türkiye’deki olayları yakından izliyorum. Umarım ve dilerim ki, sizin oradaki Kürt Hareketi, Yankee’nin (ABD’nin) petrol bekçisi olmaz."

Dahası bir Atatürk hayranı olan CASTRO,  Atatürk’ü kastederek,

"O’nun yaptıklarını ben başaramazdım. Asıl devrimci Atatürk’tür diyor ve şöyle devam ediyor: "Bu kadar büyük bir devrim yaptım ama Atatürk’ün yaptıklarını başaramazdım." diyor!


Hal böyle olunca...

Bugün ülkemizde ve coğrafyamızda emperyalizme karşı bir savaş sürüyor. Ve ne yazık ki Fidel CASTRO'nun sözleri bugün aynen gerçekleşmiş durumda. Dolayısıyla  coğrafyamız adeta kan gölü... Hem de Amerika'nın ve AB'nin elinde oyuncak olmuş PKK gibi -emperyalizmin emrindeki- kanlı tedhiş örgütlerin eliyle...

Öte yandan...

Bölgemizin yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömürenlere "bekçilik" yapmanın adı ne zamandan beri, "özgürlük savaşçıları" oluyor, eyy AB!..

Demem o ki, bugün mazlum milletlerin onurlu yaşam mücadelesi, bağımsızlık mücadelesi vermek isteyenlerin; ve emperyalizme karşı dik duruş sergilemede  sembol isim olarak tarihe geçen CASTRO’ya Allah'tan rahmet diliyorum...




Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

26 Kasım 2016 Cumartesi

Allah'ım Helak Et!



İmdat!!!

Evet "imdat!" diyesim geliyor...

Her gün işittiğimiz bu ahlaksızlıkları artık ne yüreğimiz, ne de midemiz kaldırır oldu!..

Benim  güzel ülkeme ne oldu böyle?!

Allah'ım  daha 9 yaşında...

Bu yaşanan rezaletlere daha ne kadar dayanabiliriz...

Ve...

Yaşadıklarına daha fazla dayanamayarak kalp kriz geçiren  minik çocuğum...

Allah'ım helak et!..

Her yer pislik, 

Her yer taciz...

Daha dün Nihat GENÇ'in yazısıyla sarsılırken, kendime gelemezken...

Allah'ım sen sabır güç kuvvet ver!..

Küçücük çocuk.. arkadaşına gidiyor..

Arkadaşının dedesi ilk fırsatta bu yavrucağı alıyor, odasına götürüyor ve sapkınlığını gerçekleştiriyor...

Bu nasıl bir şey Allah'ım!..



Her taraftan fışkıran bu sapıklar nerede yetiştiler?!..

Bu tatlı şey, arkadaşına oyun oynamaya gidiyor,

Oracıkta tacize uğruyor.

Dolayısıyla yaşadığı bu korkunç olaydan sonra, bu yavrucağın minik kalbi yaşadıklarına daha fazla dayanamayarak duruşmaya iki gün kala duruyor!!!

Allah'ım bu acıya nasıl dayanılır?..

Bu haberi okuduğum andan itibaren ruhum acıyla doldu...

Benim yüreğim dayanamazken,

Allah'ım!.. 

Bu yavrucağın ailesine lütfen Sen sabır, güç, kuvvet eyle yarabbim!


:((

Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

24 Kasım 2016 Perşembe

Başöğretmenim...





Başöğretmenim Mustafa Kemal ATATÜRK,

Açtığın yolda gösterdiğin hedefte,

Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeye, ant içtim.

Ne mutlu Türk'üm diyene!



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

20 Kasım 2016 Pazar

"Yüz Kızartıcı Suç", Öyle mi?!





"Aksaray’da okuduğu lisenin bankında erkek arkadaşıyla yan yana oturduğu gerekçesiyle okul müdürü tarafından atılmakla tehdit edilen lise öğrencisi Mihriban Şimşek intihar etti." 18 Kasım 2016, Akşam

2,5 aylık bebeğin açlıktan ölmesi,

Baklava çalan çocukların hapis cezasına çarptırılması,

Küçücük çocuklara tecavüz edilmesi,

Küçük çocukların kocaman kocaman adamlara satılarak evlendirilmesi,

Kula kulluk ettirmek,

Öğrencilerin tacize uğramaları "normal"...

Çocuklarımıza doğruluk ve dürüstlüğün aşılanması gereken okullarımızda,

Her sağlıklı toplumun sağlıklı bireyleri gibi,

İnsan doğasının gereği  olan...

Medenice erkek ve kızın birlikte oturup konuşması,  ne zamandan beri "yüz kızartıcı suç" oluyor?

Dolayısıyla...

Yüz kızartıcı suç denildiğinde, evrensel hukuk açısından akla gelen ilk şey; rüşvet, hırsızlık, evrakta sahtecilik, dolandırıcılık, gasp, cinayet, tecavüz, sapıklık gibi insanın insana verdiği acı ve gözyaşı  değil midir?

O sebeple okuduğumuz bu haber üzerine... kendini bilmezlerin arsızlığı karşısında yüzümüz kızarıyor. Zira yapılan yanlış bir  davranış, geri dönülmez bir felaketi beraberinde getirmiştir.


Hâl böyleyken... 

Ahlak nedir?

Din nedir?

Kant'a göre,

"Tanrısal yasa aynı zamanda Tabiatın yasası olarak kabul edilmeli, çünkü keyfi değildir. Bu sebepten ötürü din tamamen ahlak alanına aittir.

Ne var ki ilahiyat ile başlamamalıyız. Sadece ilahiyata dayalı din, ahlaka dair hiçbir şey ihtiva edemez. Bu yüzden ondan bir yandan korku diğer yandan ödül umudu dışında hiçbir şey elde edemeyiz ve bu sadece hurafe kabilinden tapınmadan başka bir şey meydana getirmez. Şu halde ahlak önce gelmeli ve ilahiyat onu takip etmelidir ve bu dindir." Eğitim Üzerine sf:127

Dolayısıyla genç dimağların hayatı özgür ve sevgi dolu yaşamaları için, henüz erken yaşlarda  aklın buyruklarına boyun eğdirmek üzere bu çocuklara, hurafelere dayalı baskı ve taklitten uzak  eğitim-öğretimi  gerçekleştirmeyi, yine Kant'a göre  örnek vermek isterim.

Zira "Onlara önce insanlığın hedefini, amaçlarını ve insanlığı ilgilendiren şeyi öğretmek; yargılarını keskinleştirme; tabiatın işlerinin düzenini ve güzelliğini göstermek; müteakiben bunlara evrenin yapısına dair daha geniş bir bilgiyi eklemek ve ancak bundan sonra ilk defa Yüce Bir Varlık, bir Kanun koyucu fikrini açmak bu çocuklara öğretilecek şeylerin doğru bir sırası" (Eğitim Üzerine, sf:125) olduğunu bir eğitimici olarak hatırlatmayı  görev sayıyorum.



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)


17 Kasım 2016 Perşembe

"Kimsenin babası değildir."



İhlas ne demektir?

"İhlas, samimi olmak, dine içten bağlanmak, dinin esaslarını sırf Allah rızası için uygulamak, her türlü hurafe ve batıl inançlardan samimiyetle arınmaktır."

Gurur duyuyorum...

Geçen yıl mezun ettim, bu yıl 5. sınıf oldular,

Tatlı öğrencim heyecanla anlatmaya başlıyor:

"Öğretmenim, bugün din dersimiz vardı..."

Din dersi kitabımızda İhlas Sûresi'nin Türkçe anlamı şöyle açıklanmış:


"De ki: O Allah'tır, bir tektir. Allah sameddir (Her şey ona muhtaçtır. O hiçbir şeye muhtaç değildir.). Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir.). Kendisi de doğmamıştır (Kimsenin çocuğu değildir.). Hiçbir şey ona denk ve benzer değildir."

Dolayısıyla, "Öğretmenim, Allah erkek mi, "Kimsenin babası değildir" diye yazılmış. Hem Allah'ı insan gibi görmek olur mu? Onun için din dersi öğretmenimize itiraz ettik..."

O sebeple bu önemli detayı sorgulayarak fark ettiren bu muhteşem çocuklarla ne kadar gurur duysam azdır. Zira  bu yaşta, bu kadar derinlemesine idrak ederek sorgulamaları gerçekten olağanüstü!..

Öte yandan...

Burada "Her şey ona muhtaçtır", "Ondan..", "Hiçbir şey ona..." ifadelerindeki "o" ile   Yüce Allah'tan bahsedilmektedir. Dolayısıyla "o" büyük harfle yazılır ve de kesme işareti ile ayrılır. Zira bu durumun, her şekilde özenle ve hassasiyetle çocuğun zihnine yerleştirilmesi esas olandır.

Ayrıca elimde olan iki Kur'an-ı Kerim mealinden ve internet üzerinden yaptığım  araştırmalarımdan edindiğim bilgilere dayanarak diyeceğim,  söz konusu ayet için, "Kimsenin babası değildir.", "Kimsenin çocuğu değildir." ifadelerine rastlamadım. Ancak Diyanet'in sitesindeki "Kur'an portalı"nda bu ifadeleri aynen okudum.

Hâl böyle olunca Yüce Allah'ı cinsiyetle sınıflandırmak gibi bir algının yaratılmasıyla birlikte, diğer Kur'an-ı Kerim  meallerinde göremediğimiz bu türden "ifadeler"e yer vermek ne kadar doğrudur, bilemiyorum...



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

10 Kasım 2016 Perşembe

Sevgin Sonsuz...





Sevgili Ata'm bugün milyonlar seninle buluşuyor...

Türk milleti ordusuyla birlikte tüm kurum ve kuruluşlarıyla tek yürek oldu, senin için kalbi atıyor...

Bugün senin varlığınla bir kez daha gurur duyuyoruz...

"Yurtta sulh, cihanda sulh"... söylemin,

Mazlum milletlere sahip çıkman,

Sevgin sonsuz...


Ve...

"1980’li yılların başında kardeşim ve eşi, Japonya’da Tokyo’da diplomat olarak görev yapıyorlardı. Annem, kardeşimin yanına Tokyo’ya gitti. Annem, bir süre sonra döndüğünde Japonya anılarını anlatırken, Ertuğrul faciasının yaşandığı 18 Eylül günü Oshima’da yapılan anma törenine kardeşimle birlikte katıldığını ve kendisine de üzerinde Japonca Ertuğrul faciasının anısına yazılı bir tabak verildiğini, aradan bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen Japonların bunu unutmadığı ve Türklere büyük saygı duyduğunu anlatmıştı."

Işın Erşen, annesinin Japonya seyahatinden sonra Tokyo Camiinden şöyle bahseder:

Anacığım, uzun süredir hasret kaldığı oğlunun yanında, birlikte geçirdikleri günleri bize ballandıra ballandıra anlatırken, ben de bir gazeteci olarak acaba değişik bir şey yakalayabilir miyim düşüncesiyle dikkatle dinliyordum. Kardeşimin, annemi Tokyo Camiine götürdüğünü duyduğumda hayretler içinde kalarak "Tokyo’da cami de mi varmış?" diye sormuştum. Anacığım, "Hem de Atatürk yaptırmış" dediğinde hayretler içinde kalmıştım. Bu konuyu zaman içinde araştırdım ve bazı bulgular elde ettim.

1931 yılında Türkiye’ye gelip Atatürk’ü ziyaret eden Japon Elçisi Torijori Yamada, yaptığı görüşmede, Atatürk’e Tokyo’ya bir cami yaptırması konusunda Japon Kralının ricasını iletir.

Atatürk’ün harp Akademisinde okurken kısa süre Japonca dersleri verdiği için O’nun "Hocam” diye karşıladığı Torijori Yamada’ya Atatürk “borç harç içindeyiz, devlet parasıyla cami yaptıramam, ancak bu camiyi ben kendi paramla yaptırırım" der.

Atatürk Yamada’ya verdiği sözü tutmuş ve Tokyo Camii’ni yaptırmıştır. Cami 1938 yılında tamamlanmıştır.

Atatürk, yalnız Tokyo’ya camii "Tokyo Jamii Mosque " yaptırmakla kalmamış, Fransa’daki, Paris Camii de (La MosquÈe de Paris) Atatürk’ün yardımlarıyla tamamlanmıştır." Gazteci Yazar Işın ERŞEN, 10 Kasım 2011

Dolayısıyla... 

Büyük Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 78. yılında bu bilgiyi paylaşmaktan onur duyarım...

Sevgili Ata'm seni bir tek biz değil,

 Tüm dünya özlem ve sevgi ile anmaktadır...

Seni minnet ve şükranla anıyoruz...





Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

9 Kasım 2016 Çarşamba

"Kürdistan Faşizme Mezar Olacak" Öyle mi?!..



"Avrupa Birliği Büyükelçileri bugün HDP grup toplantısına katıldı. Tam 38 ülkenin temsilcisi, terör soruşturmasında tutuklanan HDP'lilerin yerlerine oturdu. Toplantıda sık sık "Kürdistan faşizme mezar olacak" sloganları atıldı." 8 Kasım 2016

Bu küstah cümleler ne yazık ki dün yüce meclisimizden yükseldi... 

Hem de yabancı misyonerlerin kontrolü ve gözetimi altında...

Yüreğimiz sızlıyor... 

Yarın Kurucu Önderimiz Atatürk'ümüzü anacağız. Bu anma her zamankinden farklı olacak. Zira bu defa yüreğimizi yakan ateş çok daha büyük...

Dolayısıyla  bağımsızlığımızı ve istikbalimizi tehdit edenler ne yazık ki meclisimize kadar girmiş durumdalar. Hem de aleni şekilde meydan okuma cüretkârlıklarıyla birlikte...

1919'da  Milli Mücadeleyle  kovduğumuz ve denize döktüğümüz düşmanlar,  bugün  aynı kararlılıkla bir şekilde içimize kadar girdiler. Ve gözümüzün içine baka baka, Atatürk'ün  kurduğu TBMM'deki koltuklara oturup, iç'deki hainler aracılığıyla, sinsi emellerini açıkça dile getirme cüretinde bulundular, iyi mi!!!

Dolayısıyla...

Yarın Ulu Önderimizin Anıt Mezarı'nda,

"Ordu millet el ele" ruhuyla birlik olacağımız büyük günü yaşamanın heyecanıyla hüzünle karışık, sevinç ve gururu  hep birlikte  yaşayacağız...

Dolayısıyla Büyük Ata'mızın ileri görüşlülüğünü gösteren o muhteşem ve tarihi sözüyle,  bugün de söz konusu aynı işgalcilerin,  ders alamamış tek "dişi kalmış canavar"ın torunları için de  tekrar etmek isterim ki,

"Geldikleri gibi giderler"

TSK ile birlikte, 

Mustafa Kemal'de buluşmak üzere...


:)


Sevgi ve saygılarımla!





"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

8 Kasım 2016 Salı

Şort, Terlik El Ele...




Anneler kaygılı...

Hani,  "Beni kaldırma ayağa, vallahi terliği yersin..." ;)  ikazları vardır ya...

İşte bu türden uyarıların arkasından  havada uçuşan terlikler, bundan böyle  silah hükmünde yer alıyor.

Dolayısıyla Denizli'de oğluna terlik fırlatan  63 yaşındaki anne, "silahla basit yaralamaya teşebbüs suçundan" yargılanacakmış...


Hâl böyle olunca,

Anılarımızın en güzel yerini süsleyen "uzaktan güdümlü" terliklerin masumiyeti yok oluyor.



Öte yandan...

 Şort giydiği için ölümüne atılan uçan tekmeye ceza yok, iyi mi!

Vallahi hukukun tersi döndü...


Sevgi ve saygılarımla!




"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)


3 Kasım 2016 Perşembe

Tam 8 Yıl Sürdü...





"Ankara ile Bağdat arasındaki gerilim Irak Başbakanı Haydar el İbadi'nin açıklamalarıyla iyice tırmandı. İbadi, "Türkiye ile savaşmak istemiyoruz ancak karşı karşıya gelmemiz halinde buna hazırız" demiş.

Öte yandan...

"İngiliz gazeteci Cockburn: Musul muharebesi Türkiye-Irak savaşını tetikleyebilir"


Hal böyle olunca, aklıma Irak-İran Savaşı geldi.

22 Eylül 1980’de Irak Hava Kuvvetleri’nin baskın şeklinde İran’a hücum etmesiyle başlayan Irak-İran savaşı tam 8 yıl sürdü. Amerika ve diğer Batılı ülkelerin kâh el altından, kâh aleni körükledikleri bu savaşın sonucunda kaybeden ne yazık ki coğrafyamız oldu. Kardeşin kardeşi boğazladığı ve iki ülkenin Şattülarap su yolu üzerindeki hükümranlık anlaşmazlıklarının neden olduğu savaştır bu. Dolayısıyla  her iki tarafın da kesin üstünlük sağlayamadığı bir tür yıpratma savaşı olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır.

Netice itibariyle de "birbirine düşman" edilen  bu iki devlette, "1 milyondan fazla personel kaybına ve en azından 150 milyar dolara mal olmuştur. Ve her iki taraf için de bir trajedi olmuş, yüz binlerce ölüm ve çok miktarda malzemenin tahribi ve imhası ile sonuçlanmıştır."




Diyeceğim...

Dün yedi düvele diz çöktürdük...

Ve...

Bu vatanın her köşesi kanla sulandı...

 Dolayısıyla ne yaparsanız yapın,

Başaramayacaksınız!!!


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)