30 Mart 2017 Perşembe

"Va'z ü Nasihat"


Bugün Regaip gecesi...

Gazetelere bakıyorum...

"Regaip kandili için neler yapmak lazım gelir? İşte Regaip kandilinde yapılan ibadetler ile ilgili detaylar...
...
Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı
Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; 
Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı."


Allah aşkına, 

Açlıktan insanlar kötü yollara düşerken.... coğrafyamız bombalanırken, ortalık inanılmaz kirlenmiş, cinayetler, gasplar, tecavüzler... gırla giderken, ülkemiz adeta işgal provasıyla boğuşurken, nasıl oluyor da kişisel hesaplar üzerinde duruluyor!!!

Dolayısıyla, "komşusu açken tok yatan bizden değildir", "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır"  hadisleri neden hatırlatılmaz? 

Bu mudur, "va’z ü nasihat" dediğiniz bütün mesele?

Dolayısıyla...

Bu güzel günde,

Allah'ım Sen ülkemi düşman çizmesinden koru Yarabbim, amin!

Allah'ım Sen milletimizi, vatanımızı Suriye, Irak, Libya, Mısır'daki yaşanan zulme terk etme Yarabbim, amin! 

Allah'ım vatanımda özgürce okunan ezanları susturma, özgürce dalgalanan bayrağımızı göklerden indirme Yarabbim, Amin!

Allah'ım bizi senden başka kimseye kulluk ettirme Yarabbim, amin!

Allah'ım Sen'den başka kimsenin merhametine teslim etme Yarabbim, amin!

Allah'ım kalpleri fitne, ruhları riyakâr, emelleri kirli, ağızları "din, iman" diyen sahtekarlardan bizi Sen koru Yarabbim, amin!

Allah'ım bizi birbirimizden ayırmaya çalışan sahtekarlardan Sen koru Yarabbim, amin!

Regaip gecemizde Yüce Allah ülkeme, milletime ve tüm dünyaya dolayısıyla  insanlığa güzel günler göstersin inşallah, amin!


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

27 Mart 2017 Pazartesi

"Tüm Yaşam Bir Rüyadır"



"Barok dönemi politik açıdan da pek çok karşıtlık barındıran bir dönemdi.. Birincisi, Avrupa'da savaşlar oluyordu. Bunlardan en kötüsü 1618'den 1648'e dek süren "otuz yıl savaşları" idi...

    - Neden savaşıyorlardı?
    - Öncelikle Protestanlık ve Katoliklikti savaşan. Ama politik gücü ele geçirmek de savaşların önemli bir nedenini oluşturuyordu. 
    - Lübnan'daki gibi yani...
- 17. yüzyıla damgasını vuran bir başka şey de sınıf farklılıklarıydı. Fransız soyluları ve Versailles Saray'ından bahsedildiğini duymuşsundur. Buna karşılık halkın sefaletinin ne boyutlara varmış olduğunu da biliyor musun bilmem. Her türlü ihtişam gösterisi güç gösterisinin bir yansımasıdır. 

(...)

    - Shakespeare de Barok döneminde mi yaşadı?
    - Shakespeare en önemli tiyatro eserlerini 1600 yıllarında yazdı. Bu yanıyla biraz Rönesans, biraz da Barok dönemine aitti. Onun eserlerinde dahi yaşamın tiyatroya benzetildiğini görebiliriz. Birkaç örnek duymak ister misin?
    - Seve seve.
    - "As you like it" adlı eserinde şöyle diyor.

Tüm dünya bir sahnedir
yalnızca birer oyuncu olan kadınlarla erkeklerin
sahneye girip çıktığı. Ve tek bir insanın
ömrü boyunca pek çok rol oynadığı.

"Macbeth"de de şöyle der:

Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör
sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur
ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır
gürültücü bir salağın anlattığı
ki yoktur hiçbir anlamı.

   - Çok da karamsarmış!
   - Ama yaşamın kısalığıydı onu ilgilendiren. Shakespeare'in en bilinen sözünü duymuşsundur belki...
   - "To be or not to be - that is the question."
   - Evet, Hamlet'di böyle söyleyen. Bugün buradayız, yarın yokuz.
   - Sağol, daha fazla söylemesen de olur!
   - Yaşamı tiyatroya benzetmediği zaman rüyaya benzetiyordu Barok dönemi şairi. Shakespeare'de de karşımıza çıkar bu: "Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız..."
   - Ne şiirsel!
   - 1600 yılında doğmuş, İspanyol şairi Calderon, "Yaşam Bir Rüyadır" adlı bir tiyatro eseri yazmıştır. Burada şöyle der: "Hayat nedir? Bir delilik. Hayat nedir? Bir yanılsama, bir gölge, bir masal... Ve en önemli şeyin bile bir değeri yoktur, çünkü tüm yaşam bir rüyadır ve rüyalar da yalnızca, rüya..."
    - Haklı olabilir. Okulda bir piyes okumuştuk. Adı "Dağdaki Jeppe" idi.
    - Evet, Ludvig Holberg'in bir eseri. Ludvig Holberg, İskandinavya'da Barok döneminden Aydınlanma Çağına geçişi temsil eden önemli bir kişilikti.

    - Jeppe bir hendekte uyuya kalır... uyandığında kendini baronun yatağında bulur. O zaman yoksul bir köylü olduğunu rüyasında gördüğünü sanır. Sonra yeniden uykuya daldığında onu yeniden hendeğe taşırlar. Bu sefer de uyandığında rüyasında baron olduğunu gördüğünü sanır.

    - Holberg bu motifi Calderon'dan aldı, Calderon ise "1001 Gece Masalları"ndan. Ancak yaşam ve rüya benzetmesine tarihte çok daha önce, örneğin Hindistan ve Çin'de rastlarız.Çinli bilge Chuangtze şöyle der: Bir kere rüyamda kelebek olduğumu gördüm. Şimdi artık rüyasında kelebek olduğunu gören Chuangtze miyim, yoksa rüyasında Chuangtze olduğunu görmekte olan bir kelebek miyim bilmiyorum.

    - Neyin doğru olduğunu bilmek kolay değil." Sofi'nin Dünyası, Jostein Gaarder, sf:258

Dolayısıyla...

Bugün 27 Mart...

Dünya Tiyatrolar Günü kutlu olsun...



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

22 Mart 2017 Çarşamba

Merhumu Nasıl Bilirdiniz?


Duyduk ki, yaşarken "denizin dibinde baba David ROCKEFELLER tarafından yaptırılan,  her türlü tehlikeden uzak içerisinde onlarca kilometrelik koridorları olan bir mabed(Erol BİLBİLİK)"de dünyaya ayar veriyormuş.

Şimdi  yerin altını boyladı...

Duyduk ki Allah'a meydan okurcasına 200 yaşını göreceği söylenmiş,

Eyvah 101'inde gitti...

Dolayısıyla sömürdüğün bu tatlı dünyayı bırakıp nereye gittin öyle erkenden!

Daha "yeni dünya düzeni"ni konuşacaktın...

"Amerika Eski Dışişleri Bakanı ve CFR'nin en önemli görevlilerinden biri Henry Kissinger...;

"Dünyayı kendi felsefemize getirmek için biraz daha zamana ihtiyaç var. globalizm kazanacaktır. Bakın terör sınır tanımıyor! Ekonomi de öyle! Kriz de! Tarihin bu döneminde tüm ülkeler kendi çıkarlarını uluslararası çıkarlarla aynı yörüngeye sokmaya çalışmalı!" 

Ne anlıyoruz? Terör var ve yayılıyor... Mücadele için tek bir yol var, küresel olmak! O nasıl olacak? Uluslararası çıkarlara uygun davranarak!Peki uluslararası çıkarlar kimin çıkarları? Bu çıkarları temsil edenler kimler? Uluslararası çıkarlar kime hizmet ederler? Ulusların arasında ve kılcal damarlarında dolaşan çok uluslu şirketlere mi?" Banu AVAR, Hangi Dünya Düzeni? Sf:133

Öte yandan...

Biz de cenaze sırasında, din görevlisi tarafından ahaliye bir soru sorulur;

"Merhumu nasıl bilirdiniz?" 

Valla anında cevap verelim,

Şeytan bilirdik! 

Zira kaynaklara dayanarak edindiğimiz bilgiler ışığında, kendi ülkesi dahil (11 Eylül) sağda solda savaş, ayaklanma çıkartan, ortalığı kana bulayan bütün zulümlerin ve acıların zalim planlayıcısı olarak tanıyoruz kendisini.

O sebeple Erol Bilbilik Hoca'nın deyimiyle,


Diyeceğimiz o ki,

"En büyük soyguncu, en büyük çete, en büyük insanlık celladı" David ROCKEFELLER, 

Mekanın cehennem,  ateşin bol olsun!

Ve de darısı dünyayı insanlara, doğaya zindan eden ve kana bulayan diğer zalim dostlarına olsun inşallah! 

Amin!



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)




20 Mart 2017 Pazartesi

Babasız Kaldı...




Önce Elvis Presley...

Şimdi de, Rock n' roll'u sevdiren efsane Chuck Berry, 

Hayata veda etti.

Dahası...

1958 tarihli ve Berry’nin en büyük hiti olma unvanına sahip "Johnny B. Goode", 1977’de fırlatılan uzay aracı Voyager’a, dünyadışı varlıkların dünya kültürünü tanıması için konulan Altın Plak’ta yer alan tek rock şarkısıydı.

Dolayısıyla, "johnny b goode" öksüz kaldı. 


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

18 Mart 2017 Cumartesi

Yazdık, Yine Yazarız...


Bağımsızlık mücadelemizde ‘Çanakkale geçilmez’ diyen bütün şehitlerimiz için seslendirdiği ve dinlerken insanın tüylerini diken diken eden,

Ulu Önder Atatürk'ümüze ve bu vatan için canlarını feda etmiş tüm kahraman, yiğit şehitlerimizi selamlayan sanatçımız Halûk LEVENT'in sözleriyle,


"milli mücadeleye destek olmak için canı pahasına savaşan;
karakol cemiyetinden yenibahçeli şükrü'ye,
hamza grubundan yüzbaşı seyfettin'e,
mim mim grubundan topkapılı mehmet cambaz'a

selam olsun!





İmalat-ı harbiye'den eyüp bey'e,
Berzenci grubundan ahmet berzenci'ye,
ferhat grubundan mustafa izzet'e

selam olsun!



kuvvacı kahramanlar;
yahya kaptan'a,
ali çetinkaya'ya,
şahin bey'e,
sütçü imam'a
ve ahmet hulusi efendi'ye

selam olsun!
kadınlarımız;
ayşe çavuş'a,
halime çavuş'a,
asker saime'ye,
melek hanım'a,
tayyar rahime'ye,
kara fatma'ya,
ve gördesli makbule'ye,

bin selam olsun!

daha önce;
çanakkale'de,
conkbayırı'nda,
kemalyeri'nde

ve daha sonra
adana'da,
maraş'ta,
sakarya'da,
urfa'da,
afyon'da,
antep'te
ve izmir'in dağları'nda
mustafa kemaller'e

selam olsun!
selam olsun!
selam olsun!
selam olsun!"


Atatürk'ün önderliğinde ÇANAKKALE'yi geçilmez kılan Türk milleti dün,

1. Dünya Savaşı'yla ülkemizi paylaşmak üzere  ortaya çıkan emperyalist güçlere karşı 1915'te tarih yazdı,

Bugün, aynı güçler, aynı oyunlarla 3. Dünya Savaşı'yla yeniden ülkemizi paylaşmak için  sahneye çıktılar...

Dolayısıyla...

"Kıssadan Hisse

Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?"

Mehmet Akif ERSOY, (Safahat)


Ne mutlu Türk'üm diyene!



Sevgi ve saygılarımla!


NOT: Bizi ağlatarak dinleten bu içten söyleminden dolayı, sanatçımız Halûk LEVENT'e sonsuz teşekkür ederiz...



"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

17 Mart 2017 Cuma

Sevgili Diyanet'in Dikkatlerine!



"Diyanet İşleri Başkanlığı, Kredi Yurtlar Kurumuna (KYK) bağlı öğrenci yurtlarında Evliliğe Hazırlık Okulu başlattı.Kaynak: Diyanet'ten devlet yurdunda evlilik okulu" 15 Mart 2017, Yeniçağ

"Din, ahlak alanında ortaya çıkan belli ödevlerin tanrısal bir buyruk niteliğinde açıklanmasıdır. Dinin ilgisini çeken temel sorun, insan doğasında bulunan "kötü"nün kaynağıdır. İnsanda, kötüye karşı ortadan kaldırılamayan ancak usun gücüyle önlenebilen bir eğilim vardır. Gerçekte kötü insanı yönlendiren öğelerin, itici güçlerin yer değiştirmesi sonucu ortaya çıkar, bu da bu öğelerin-güçlerin tersine dönmesidir. Oysa insan kötüyü sürdürmek değil, iyiyi gerçekleştirmek içindir. İşte insan yaşamını anlamlı kılan, bu iyiyi gerçekleştirme çabasıdır." İmmanuel KANT, Pratik Usun Eleştirisi, sf:19-20

Mehmet Akif,  ahlâki  değerlere  bağlılık  konusunda  Japonlarda  tanık olduklarını dizelerine döker. AKİF'e göre ahlak:

"1- Dürüstlük,  doğruluk,  şefkat,  anlaşmaya  uymak  ve verilen  sözü tutmaktır.

2- Zayıfın hakkını içtenlikle her şeyin üstünde tutmaktır.

3- Çok şeye gücün yettiği halde azla yetinmektir.

4- Fazla bir şeyin olmadığı halde bolca dağıtmaktır.

5- Kimsenin namusuna göz dikmemektir.

6- Başka insanlara da insanca muamele etmektir.

7- En zor koşullarda yiğitçe direnmektir.

8- Kişisel ihtiraslara kapılmamaktır.

9- Toplumun çıkarları uğruna kişisel çıkarları gözden çıkarmaktır.

10- Uygarlaşırken değerleri terk  etmeden yararlı teknolojiye müşteri olmaktır.

11- Moda adı altında her şeye itibar etmemektir.

12- Kapınız-bacanız açık olsa bile kendinizi güvende hissetmektir.

13- Başka  milletlerin  ilminin,  sanatının  alınabileceğini,  ancak çalışmadan salt onları taklit ederek hiçbir başarıya ulaşılamayacağını bilmektir.

14- Birtakım  menfaaatler  karşılığında  bağımsızlık  ve  özgürlükten vazgeçmemektir.

15- Bağımsızlık ve özgürlük bilincinin özgüven ve başarı için mutlaka gerekli olduğuna inanmaktır.

16- Asla zulmü alkışlamamak, zalimi sevmemektir, birilerinin keyfi için geçmişe saygısızlık yapmamaktır.

17- Haksızlığa tapmamak, zalime karşı olmak ve mazlumun yanında yer almaktır. 

18- Geleceği  düşünülmediğinde toplumun   fikrinin, hislerinin   ve azminin felce uğrayacağı bilincinde olmaktır.

19- Haksızlığa  karşı  çıkılmadığı  zaman ümitsizliğe  kapılınacağının farkında olmaktır.

20- Hak  ve   hakikatin   sesi kısılınca  sapkınlığın  putlaştırılacağını bilmektir.

21- Hakikat  ile  hayali karıştırmamaktır.  Akif’in bu söyledikleri,  sert ifade etmiş olsa da yaşayıp gördüğü gerçeklerdir.

22- İnsanları yaşatan ve öldüren şey ahlaktır. Ahlakın kaynağı gök değil yerdir. Çünkü olaylar, gökten dikte edilmez, yeryüzünde olup biter ve orada yaşanır.

23- İnsanın  yaşadıkları,  hak  ettikleridir.  Allah  kimseye  haksızlık yapmaz.

24- Müslüman  temiz  ve  iyi  niyetli  olması  gerekirken,  zulme  tapmak, adaleti  tepmek,  hakka  hiç  aldırmamak;  kendi  rahatsa,  dünya  yansa, baş kaldırmamak; sözünden dönmek, yalan söylemekten çekinmemek; güçlüye dalkavukluk etmek, zayıfa söz söyletmemek; birtakım aşağılık davranışlar:  eğilmeler  yatmalar, şaklabanlıklar,  ikiyüzlülükler,  sürekli aldatmalar sıradan davranışlar olarak görülmektedir.

25- En  samimi kimseler  bile  parti,  milliyet  veya  dil  adına  ayrılıkçı, enseden  aslan, yüz yüze gelince yaltak  kedi kesilen  bir  kişilik  olarak ortaya  çıkmaktadır.  Tüm  bunlar  ahlaki  çöküştür.  Ahlaki  çöküş  hem dünyayı, hem dini götürür."

Dolayısıyla demem o ki,

Diyanet gibi bir kurumumuzun her şeyden önce gençlerimize, insanlığın temel amacı olan AHLÂK kavramını yerleştirmek, onlara bu anlamda rol model olmak Diyanet'in başlıca sorumluluğu ve en temel görevi değil midir? 

Dolayısıyla toplumların ve dinin  olmazsa olmazı olan ahlakın yitirildiği bugünlerde,  işi gücü bırakıp, evlilikle uğraşmak ta neyin nesi oluyor?



Sevgi ve saygılarımla!



NOT:

Japonların ahlaki yapısı

Sorunuz, şimdi Japonlar da nasıl millettir?
Onu tasvire zafer-yâb olamam, hayrettir!
Şu kadar söyleyeyim: Din-i mübinin orada,
Rûh-i feyyâzı yayılmış, yalınız şekli Buda.

Siz gidin, safvet-i İslâm’ı Japonlarda görün!
O küçük boylu, büyük milletin efrâdı bugün,
Müslümanlık’taki erkânı siyânette ferid;
Müslüman denmek için eksiği ancak tevhîd.

Doğruluk, ahde vefâ, va’de sadâkat, şefkat;
Âcizin hakkını i’lâya samimi gayret;
En ufak şeyle kanâ’at, çoğa kudret varken;
Yine ifrât ile vermek, veren eller darken;

Kimsenin ırzına, nâmûsuna yan bakmayarak, 
Yedi kat ellerin evlâdını kardeş tanımak;
«Öleceksin!» denilen noktada merdâne sebat;
Yeri gelsin, gülerek, oynayarak terk-i hayat;

İhtirâsât-ı husûsiyyeyi söyletmeyerek,
Nef’-i şahsiyi umûmunkine kurbân etmek;
Daha bunlar gibi çok nâdire gördüm orada...
Ademin en temiz ahfâdına mâlik bir ada.

Medeniyyet girebilmiş yalınız fenniyle...
O da sâhiplerinin lâhik olan izniyle.
Dikilip sâhile binlerce basîret, im’ân;
Ne kadar maskaralık varsa kovulmuş kapıdan!

Garb’ın eşyâsı, eğer kıymeti hâizse yürür;
Moda şeklinde gelen seyyie gümrükte çürür!
Gece gündüz açık evler, kapılar mandalsız;
Herkesin sandığı meydanda, bilinmez hırsız.

SAFAHAT, M. Akif ERSOY


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

13 Mart 2017 Pazartesi

Dün Irak'ta, Bugün Hollanda'da, Yarın...



2003 yılında işgal edilen Irak'a medeniyet götürdüğünü iddia eden "tek dişi kalmış canavar"ların vahşetini simgeleyen bu resim, dün Hollanda'da vahşetin yansıması olarak bir kez daha gördük.


Dolayısıyla,  bir kilometre tası olacak ve milli şairimizin, "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" veciz sözü, tam da İstiklal Marşımızın kabul edilişinin yıl dönümünde  Hollanda'da tescillendi!



Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY tam 96 yıl önce (12 Mart 1921), kendilerine medeni diyen, ancak medeniyetten yoksun, vahşetin daniskasını sömürüye odaklı olarak milletleri ve ülkeleri parçalamaya kullanan Batılı canavarların ülkemizi işgal ettikleri zamanda, Türkiye Büyük Millet Meclisinden Yüce Türk Milletine, "KORKMA" diye seslendi...

Milli şairimiz Mehmet Âkif' Ersoy'un 10 kıtalık şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Mecliste milletvekilleri büyük bir heyacanla ayakta alkışlayarak kabul ettiler.

Dolayısıyla milli şiirimiz Kurtuluş savaşında andımız sonra da marşımız olarak kabul edildi.




Sevgi ve saygılarımla!



"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

8 Mart 2017 Çarşamba

Sık Boğazını Olsun Bitsin...


"GAZİANTEP Şahinbey Belediyesi'nin yeni evlenenlere dağıttığı "Aile Saadeti" adlı kitapta skandal ifadeler yer alıyor. kitapta, "haddini aşmış kadını ıslah etmek için önce öğüt verilmesi, ardından yatakların ayrılması, yine sonuç alınamazsa usulüne uygun olarak dövülmesi" tavsiye ediliyor. Kitap, dayak sırasında "sopa, demir gibi tehlikeli bir alet kullanılmaması"; "yüze, göze, kafaya, karın boşluğuna, edep yerine vurulmaması" ve "hiçbir organa zarar verilmemesi" uyarısı da yapıyor." 9 Şubat 2017

Hal böyle olunca... 

Valla bu işin tekniğine mekniğine gerek yok,

Allah ne verdiyse vur gitsin...

Öte yandan...



"Afyonkarahisar’da kendi imkanlarıyla yaptıkları içi sünger dolu havuzda çalışarak şampiyonalara hazırlanan ve birçok madalya kazanan atlama sporcusu lise 2’nci sınıf öğrencisi Yaprak Selin KESKİN" keskin zekası ve azmi ile Cumhuriyet'imizin övünç kaynağı olmuştur... 

:) 

Dolayısıyla...

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu ve mutlu olsun...


Sevgi ve saygılarımla!




"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

6 Mart 2017 Pazartesi

"Konu, Bal Gibi Bilirsiniz"




"Cennet annelerin ayakları altındadır." Hz. Muhammed

Cinsel istismar, 

Bıçaklanma, 

Boğazlanma, 

Tecavüz,

Vahşet, 

Öldürülme


Rahmetli Cem KARACA'nın "İHTARNAME" adlı şarkısından esinlenerek,

Dünya Kadınlar Günü'nde,

Kadınlarımızın yaşadıkları özetle:

Çeken Türk kadını, 

Çekilen siz, siz, siz!

Konu, bal gibi bilirsiniz

Sevgi yok, şefkat yok, merhamet yok ve derman yok.

Kum gibi dert var derman yok!

Vazgeçtik cennet yolundan 

Sokakta yürümeye cesaretimiz yok!

Aydınlıktan vahşet çıkmaz

Karanlıktan ölemem ki

Dur, dur, dur, dur, dur..

Dur gayri yeter etme...



13 yıl önce efsane sanatçımız Cem KARACA'yı  kaybettik. 

Eşsiz sesiyle, ölümsüz şarkılarıyla unutamadığımız Cem KARACA'yı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle sevgi ve özlemle yad ediyorum...



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

1 Mart 2017 Çarşamba

BAYRAK



BAYRAK


Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!


Arif Nihat ASYA


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)