5 Mart 2011 Cumartesi

Onlar, Kırmızı Halılarda Fing Atarken...
















"Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar." Bu anlamlı sözün içeriği sanki bugünleri anlatıyor gibi... Zira bugün gerçekten bir avuç zümre yiyor, ötekilere de bakmak düşüyor...

E o zaman da sözün devamı sanki adım adım gerçekleşiyor...

Dünyanın hâli ortada...

"83. Oscar Ödül Töreni Los Angeles'ta muhteşem bir törenle gerçekleştirildi. Hangi filmlerin ödül alacağı merak konusu iken törene katılanların giyeceği kıyafetlerde en çok merak edilen konular arasındaydı. İşte modacılar tarafından seçilen kırmızı halı üzerindeki en şık isimler." 28.02.2011, Gazeteport


Televizyonlarımızın kah ana haber bültenlerinden, kah rutin geçen alt yazı haberlerinden cebren duyurulan haberlerden birisidir "Oscar Ödül Töreni"... Konuyla âlâkası olmayanların bile zihinlerine yerleştirilmeye çalışılyor...

Olsun; Anadolu'nun en ücra köşesindeki ekmek mücadelesi veren insanımız dahi duysun işte...

Varsın bilsin elin Amerikalısının oskarlı "sanatçı"ları kimlermiş!..

Aman ha, bu "heyecanlı tören"in tadını o da çıkarsın...

Mazaallah kültürsüz kalır...

Sonra nice olur hali...


Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisinin 83. Oscar ödülleri töreni yapıldı...

Aman efendim, ödüller sahiplerini bulmuş...

Ya... Doğrusu hayretler içerisindeyim... Bu olayın bizim için ne önemi var? Vallahi anlayamıyorum!!!

Yoksa kırmızı halı üzerinden geçen birbirinden şık giyimli, hanımları ve beyleri izleyerek genel kültürümüz mü artıyor?! İşte orasını bir türlü anlayamadım!!! Ha anlayan varsa bir zahmet açıklasa diyorum...


Ne bileyim, bu yöntemlerle Amerika'nın ne kadar "modern" ve sanat anlayışı yüksek, yaşam kalitesi en üst düzeye erişmiş bir millet olduğu (!) yönünde bir izlenim mi yayılmaya çalışılıyor? Yoksa insanları belli kalıplara sokarak, "eziklik duygusu altında "bak ben de sizdenim -Paulo COELHO-" diyebilmenin yolu; "moda" rüzgarı mı estiriyorlar?! Tabii böylelikle, şık giysiler, mücevherler, pırıltılı hayatlar, saçlar başlar falan falan... Say sayabildiğin kadar... Nitekim, reklamlar, diziler ne için yarışıyor sanki...


Ha, bu arada hakkını verelim; zira kim kime nasıl davranmış, kim nasıl frikik vermiş, kim ne potlar kırmış... İşte bu da işin ayrı bir sunumu...

Yani anlayacağınız bu kesimin -"süper sınıf"ın- dedikodusu bile bir "meziyet"miş gibi ayrıca bir özenle sunuluyor...

Velhasıl Anadolu'nun en ücra köşesindeki insanımız anlasın ki böyle ulaşılmaz ve inanılmaz bir hayat var ortada... Haberi olsun!


Hani bilinen bir masal var..."Kül kedisi"nin perileri sayesinde birkaç saatlik yaşadığı o unutulmaz gecesi gibi bir şey...

Tabii yersen!..

Ve bir gün bakarsınız sizin de bir periniz olabilir hani... İşte o zaman siz de o "pırıl pırıl hayat"ı az da olsa tadabilirsiniz...

Hani masal bu ya...























Dünya yanıyor!

İnsanlar aç!

Ve bir lokma ekmek için canları pahasına sokaklara dökülüyorlar!

Savaş senaryoları havada uçuşuyor!

"İnsan hakları" ayaklar altında paspas olmuş!İ

Diktatörler can yakıyor, katliamlar gırla gidiyor!

Öte yandan özgürlük getireceğiz (!) diyenler, insanların vatanlarını tarumar ediyor!..

E pes valla... Burada da hiçbir şey olmamışcasına kendilerini "süper sınıf" olarak gören bir avuç zümre, nispetle, masal alemi bir dünyayı, gözümüzün içine içine sokmaya çalışıyorlar!

İzlememek, duymamak ne mümkün!


Öte yandan Oscar Ödül Töreni'nde bakınız ABD Başkanı Obama, "en iyi şarkı kategorisinin tanıtımında, "Kazablanka" filmindeki "As Time Goes By"ın en sevdiği film şarkısı olduğunu söyleyerek sürpriz" yapmış.


Aman efendim! Bu ne romantiklik! Bu ne duygusallık!

Uff, gözlerim yaşardı doğrusu...

Bu sözü ne zaman söylüyor, 27 Şubat 2011 günü.

Aman sevsinler... Daha ertesi gün aynı başkan, Amerikan savaş donanmalarını Libya'ya gönderdi!!!

Ne için?

Tabii ki de bölge petrollerini ele geçirmek için!!!

Hani ne bileyim, çok romantik ve duygusal ya... Zira Kazablanka filmi ve film müziği derin bir aşkı anlatıyor! Bu sözler ve açıklamalar tam bir tiyatro işte... Sözde naif olmaya çalışan başkan, aslında dünyayı kan revan içinde bırakacak yolları çoktan seçmiş bile...

Son bir not olarak bir dedikodu da biz yapalım izninizle

Söz aramızda "süper sınıf"ın önemli bir ismi olan ve "83. Oscar ödülleri törenine, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazanan Melissa Leo’nun ağzından küfür kaçmış!"... :)

Yine "en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü alan Christian Bale, eşinin ismini unutmuş"... :)

Valla ne diyelim; zaten kendilerinden de bu beklenir! İnsanlara örnek model olarak bu davranışları benimsetmeye çalışmıyorlar mıydı?! Bu "gaf"ları basın yadırgayarak yazıyor...

İyi de, bu zaten onların doğal halleri değil mi?...

O vakit ortada yadırganacak ne var ki?!

Çok ayıp...

Sevgi ve saygılarımla!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder