"Onlar; başlarına bir musibet gelince, 'Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz' derler." Bakara Sûresi, 156. Ayet
"Dünyaya "yeni düzen" düşünenlerin, cebimizden beynimize, dilimizden dinimize uzanan yıkıcı etkilerinden söz ederken "Nasıl bir düzen?" sorusunu sormak istiyoruz..." Banu AVAR / Hangi Dünya Düzeni sf:19
Evet bu soruyla düşüncelerimi gazeteci yazar Banu AVAR'ın kitabından alıntılarla paylaşmak isterim. Zira sorularıma ve tepkilerime bundan güzel açıklama getirilemezdi... Fırsat bulduğum her ortam ve zeminde paylaştığım konu; bizleri perişan eden "aptal kutusu" olarak da nitelendirilen televizyon programlarının henüz konuşmaya yeni başlayan bebeklerimizden, üniversite gençliğine kadar bütün kesimin beynine nüfuz eden "Batı'ya bağımlı birey" olma ve "aşağılık duygusu" aşılama hedeflemesiyle, bir milletin zihni ve beyni göz göre göre ele geçiriliyor olması!..
Fitnenin her eve girecek kadar çoğalması, saygısızlığın hat safhaya ulaşması, sevgisizliğin hüküm sürdüğü, cehaletin hızla yayıldığı, bencilliğin ön plana çıktığı, Kur'an'ı kazanç kapısı yapan deccallerin, çığlık attığı, atalarına küfürlerin "aydın"lar ağzıyla bollaştığı, riyanın ve gösterişin yarıştığı, alimlerin parayla iş yaptığı, büyüklerin merhametsizliğe, küçüklerin hürmetsizliğe koştuğu, komşusu açken tokların hayasızca cirit attığı bu düzen mi "yeni dünya düzeni"?!.. Âlicenaplığın, cömertliğin azaldığı, bilimin aklın kaybedildiği, hurafe ve büyücülüğe itibar verildiği, gerçek dostların artık hayal olduğu bu düzeni bizlere, hangi şekilde yamamaya çalışanları bakınız Banu AVAR nasıl anlatıyor:
"Şimdi hepimiz televizyonlardan gazetelerden bu vatan ve bu millete düşman olanları izliyoruz... Onlar Batının "öncü güçleri"; "Türkiye'nin parçalanma projesini halka benimsetmek" ve "Halkı felakete alıştırmak" görevini üstlenmişler...
Türk halkını şekillendirmek için çabalıyorlar.
Daha önce Yugoslavya'da yapıldığı üzere, "halkı günlük siyasetten uzaklaştırma ve sanal bir dünyaya hapsetme" tezgahı, televizyon dizilerine kuruluyor önce. Halkın büyük çoğunluğu, özdeş karakterler buldukları dizilerde kendilerini kaybediyor. Diziler bir nevi toplum mühendisliği yapmaya başlıyor. Mafya dizileri, Türkiye'deki siyasi gelişmeleri anında yorumluyor ve tamamen çarpık bir manzarayı cahil beyinlere mıhlıyor! Çocuk ve Gençlik dizilerinde Türk gençliğine satanizmden, kuantum şarlatanlığına, büyü sihir ve falcılığa kadar her türlü zehir zerk ediliyor...
Hemen hemen tüm eğlence, yarışma ve dedikodu programları Türk halkına aşağılık kompleksi aşılıyor. Bu programların hemen hepsinde halkın zekasına hakaret ediliyor!
Eğitim düzeyi yüksek olanlar için farklı uyku hapları var ekranda. Hemen hepsi Amerikan formatlı haber, müzik, yarışma, eğlence programlarıyla çaktırmadan "yumuşatılıyor" ve "hazmettiriliyor"!
Ünlü ve çok sevilen sanatçılarımız Kürtçe ve Ermenice şarkılar öğrenip ortalığa fırlıyor...
Tarihsel gerçekleri çarpıtan yazar, çizer, filmci şüreka, Batı'nın takdirine mazhar oldukça daha büyük yalanlar söylüyor, yalanlar söyledikçe daha çok ödüllendiriliyor!
Şu anda Türkiye'deki tüm kanalların başında Amerikalı Avrupalı "uzmanlar" var.
Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de medya bombardımanını yönetiyorlar.
10 yıl içinde millet, yarışmacı ve izleyici haline getirildi. Zehirli bir toplum projesi halkın direnme gücünü sınıyor.
Batı'nın "halledilme" sürecinde gördüğü Türkiye, tıpkı Yugoslavya ve benzer ülkelerde olduğu gibi, uzun zamandır basın yayın araçlarıyla bombalanıyor. Bilgi kirliliği ile zehirleniyor. Tüm kutsal değerleri ayaklar altına alınıyor. Ve içimizdeki yeni dünya düzeni memurları sinsice bu süreci izleyip sırıtıyor.
Ama yine de, bütün bunlara rağmen Türk halkı "yumuşatılamıyor" ve sahnelenen oyunu "hazmetmiyor"!
İşte sıkıntı budur! O nedenle hedefe gençlik, hatta çocuklar oturtulmuştur." Banu AVAR / Hangi Dünya Düzeni
"Allah şöyle der: 'Ey huzur içinde olan nefis!' " Fecr Sûresi, 27. Ayet
“Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” Fecr Sûresi, 28. Ayet
Sevdiğimiz şeyleri ve bildiklerimizi her daim paylaşmaktan keyif alıp, ilke kabul ederek...
Sevgi ve saygılarımla!