29 Mayıs 2017 Pazartesi
Düşünüyorum, Öyleyse Varım
Aslanla sivrisineğin savaşını bilirsiniz.. Hani sivrisinek aslandan daha güçlü olduğunu göstermek için burnunu ısırır ve aslan onunla mücadele ederken yüzünü gözünü tırmalamaya başlar. Sonunda aslan "pes" eder. Derken sivrisinek aslanı yenmenin zaferiyle uçarken, birden örümceğin ağına takılır ve koskoca "ormanlar kralı"nı yenen bu minicik şey, örümceğe yem olur...
Pekii... kim daha güçlü? Aslan mı, sivrisinek mi?
İşte bu soruyu çocuklarıma sordum. Bir de hatırlatma da bulundum:
"İyi de çocuklar sivrisinek de örümceğe yem oldu, ne olacak şimdi?
Malum.. hep bir ağızdan "aslan" cevabı sınıfı çınlattı.
"İyi o zaman sivrisinek savaşı kazanmadı mı?" Bu defa kafalar karıştı.. Sonra eve ödev verdim:
"Çocuklar evinizde ailenizle tartışın, yarın cevabınızı burada konuşalım."
Ertesi gün..
Kimi "sivrisinek" dedi, kimi "aslan"..
Çocuklar...
"Sivrisinek nasıl bir hayvan?"
Kanatlı uçan bir canlı..
"Pekii, aslan nasıl bir hayvan?"
Hani masallardan bildiğimiz "ormanlar kralı"...Yani ayağı toprağa basan, neredeyse tüm canlılar için korkulan, güçlü bir hayvandır.
Dolayısıyla sivriseniğin fiziksel olarak çok küçük olmasına rağmen "uçma" özelliği vardır. O sebeple aslanın, sivrisineğin uçmak gibi bir özelliğine, ne yetişecek, ne de karşı koyabilecek bir gücü yoktur. O halde her canlının kendine has bir varlık gösterme özelliği vardır. Dolayısıyla da her canlı varlığını sürdürebilmek için kendi koşulları içerisinde yaşamsal özel güçlere sahiptirler. Ve her canlının bir diğerinden farklı vasfı vardır. Hal böyle olunca da, farklı güçleri aynı düzeye sokarak karşılaştırmak, "hangisi daha üstün" demek bir yanılgıdan ve yanlıştan ibarettir.
Dolayısıyla...
Belirli kalıpsal düşünceler, insanların düşünmelerini engelleyebilir. Dahası bu tür algılamalar, düşünen beyinlere kelepçe vurabilir. O halde insanların düşünmelerini engelleyecek kalıpsallıklara karşı çıkmak, hepimizin yaşamsal zorunluluğudur.
Demem o ki... Son yıllarda özellikle reklamlar, diziler vs. vasıtasıyla Ramazan'ı kola'yla, orucumuzu hurmayla açmak gibi bir algı yerleştirilir oldu... Ki hatırlarım, çocukluğumuzda iftar sofralarında zeytin mutlaka olurdu. Ne yazık bu olgunun izleri silinmeye çalışılıyor.
Profesör Canan KARATAY orucun zeytinle açılması gerektiğini belirterek, şu açıklamada bulundu:
"Zeytinle açılacak oruç. Hz. Muhammet zeytinle açardı. Hurma nereden çıktı? Hurma tamamen endüstriyeldir. Hurma nereden geliyor, İsrail'den, Tunus'tan geliyor. Aklınızı başınıza alın. Kutsal kutsal diyerek, kutsallığı kullanarak bizi sömürüyorlar. Gözümüzü açacağız. Zeytin çok önemlidir. Zeytinle açılır, hafif su içilir, çay içilir şekersiz olmak şartıyla. Biraz peynir, biraz zeytin, sonra bir çorba. Ondan sonra da ne pişirildiyse o yenir. Bir de bu ilanlarda ben söyleye söyleye galiba kalktı. İftar sofrasında nur yüzlü nineler dedeler. Ortada bir tane gazlı içecek. Nereden çıktı kardeşim? Gelenek olan bu mudur? Böyle bir şey var mı, ayıptır günahtır. Bizim mercimek çorbamız var, soğuk ayranımız var, ayran çorbamız var taze naneyle yapılan, buğdayla yapılan. Bizim tarhanamız var. Bunlar dururken o koca şişeler senelerce satıldı."14 Mayıs 2017, Hürriyet
Bu vesileyle, Kutsal Ramazan ayımızı millet olarak dostluk, kardeşlik ve birlik içerisinde huzur, refah ve mutlulukla geçirmemiz dileğimle hepimize mübarek olsun...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
26 Mayıs 2017 Cuma
Bu Görüntüler Bize Yakışmıyor!
" Ağaçlarla kaplı küçük bir meydana benzeyen avluda kürek mahkûmlarının gidişini izleyenlerden daha çok seyirci vardı. Kalabalık şimdiden toplanmıştı!
(...)
Arabaya bindik, mübaşir ve bir jandarma ön bölmeye, rahip, ben ve bir başka jandarma arka bölmeye oturduk. Arabanın etrafında atlı dört jandarma vardı. Böylece arabacıyı saymazsak bir kişiye sekiz kişi düşüyordu.
Arabaya bindiğim sırada mavi gözlü yaşlı bir kadın:
- Bunu kürek mahkûmlarının prangaya vurulmasından daha çok seviyorum, diyordu.
Ona hak verdim. Bu ötekine göre daha kolay izlenecek bir gösteri. " Victor HUGO, Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, sf: 36
15 Temmuz 2016 günü, vatan bütünlüğümüzü parçalamak, ülkemizi yıkmak üzere emperyalist haçlı düşmanların maşaları, Türk ordumuzun içerisine alçakça sızarak şerefli askerlerimizin şanlı üniformaları içerisinde masum insanlarımıza tankla saldırdılar... Kendi jetlerimizi tepemizden uçurup üzerimize bomba yağdıran bu hainlere "ne yapılsa azdır" diye düşünmekten kendimi alamasam da, suçlu olan herkes gibi suçlarının cezasını, suçları ölçüsünde çekmeleri vicdanî ve evrensel hukukun bir gerçeğidir.
Ve bu alçakların, sanki bir teşhir gibi görüntülenerek basına düşmelerine dışarıdan bakıldığında, "insan hakları" üzerinden değerlendirmelere yol açabilir...
O sebeple Modern Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin devlet olma özelliği, ve Anadolu topraklarının insani özelliği gereğince bu şekildeki hatalı görüntüler, ülkemizi ve devletimizi geri dönülemeyecek zor duruma sokabilir.
Hal böyle olunca da, bu görüntüleri görünce Victor HUGO'nun, "Bir İdam Mahkûmunun Son Günü" adlı eserindeki cümleleri gözümün önüne geldi.
Dolayısıyla...
Her ne kadar bu hainleri sevmesem de, bir anlık hınç tatmini bu görüntüler, ne devletimizin köklü geleneğine, ne de Türk milletinin şanlı mazisine ve kültürüne asla yakışmıyor...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Etiketler:
alçak,
Bir İdam Mahkumunun Son Günü,
Hain,
Victor HUGO
23 Mayıs 2017 Salı
Türkiye Tek Yürek...
"Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafa mazhar-i takdir olmuş bulunan asari mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim.
3.5.1918 - Ordu Kumandanı - Mustafa Kemal"
"Euroleague Final-Four Final müsabakasında Yunan temsilcisi Olympiakos’u 80-64 mağlup eden sarı-lacivertli ekip Avrupa Şampiyonu oldu." 22 Mayıs 2017
Hal böyleyken...
NBA'dan sonra gelen en büyük Euroleague Kupası Türkiye'de...
Fenerbahçeliler...
Sabırla, hırsla ve azimle başarıya koştular ve kazandılar.
Dolaysıyla, endişeyle baktığımız bugünlerde imkansız gibi görünen bu güzel duyguları bizlere yaşatan Türk takımı Fenerbahçe'ye sonsuz teşekkürler!
Ve akabindeki "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" nidaları arasında, İzmir Marşı'yla milli duygularımızı kabartarak zayıflayan umutlarımıza bir ışık oldu...
Ayrıca savaş çanlarının çaldığı bu kara günlerde bizi gözyaşlarına boğarak sevindiren, köklü geçmişe sahip Sarı Kanaryalara selam olsun...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Etiketler:
Eurolegue Kupası,
Fenerbahçe Basketbol Takımı,
Sarı Kanarya
14 Mayıs 2017 Pazar
Güzel İnsan...
Başta Kurucu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK'ümüzün saygıdeğer annesi Zübeyde Hanım'ı ve bu topraklar için canını vermiş bütün şehit ve gazi annelerimizi Anneler Günü'nde minnet, şükran saygı ve sevgiyle anıyor, sevgili anneciğimle birlikte tüm annelerin de ellerinden öpüyorum...
Bu vatanın onurlu evlatları güzel insan Zübeyde Hanım'la gurur duyuyor!
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
12 Mayıs 2017 Cuma
ATATÜRK'ün Subayından Tokat Gibi Cevap...
"ABD’nin terör örgütü YPG’ye ağır silahlar verme kararından sonra İncirlik Üssü'nde çok çarpıcı bir olay yaşandı. Özel Kuvvetler’de IŞİD'e Karşı Mücadele Birimi'nde görevli Albay Orkun Özeller, ABD'li subayın sunduğu madalyayı “Bu madalyayı verenler benim düşmanım olan YPG ile işbirliği içindedir. ‘Onurum’ bu madalyayı kabul etmeme müsaade etmemektedir” diyerek reddetti." 12 Mayıs 2017
"Mustafa Kemal Alman Rüşvetini reddediyor
Mustafa Kemal bile, Birinci Dünya Savaşı anılarında, kendisine sandıkla Alman altını rüşvet gönderildiğini anlatırken şöyle diyordu:
Yıldırım Ordusu Komutanlığına atanıp İstanbul'dan Halep'e hareket edeceğim günün gecesi idi. (...) Bir genç Alman subayı, Akaretler'deki 76 numaralı evime geldi, ufak ve zarif sandıklar içinde, Falkenhayn tarafından bana bazı şeyler getirdiğini söyledi. (...)
-Bunlar nedir? dedim.
Alman subayı dedi ki:
-İstanbul'dan ayrılıyorsunuz, size Mareşal Falken-hayn tarafından bir mikter altın gönderilmiştir.
(...) Tercümanlık eden Türk subayına dedim ki:
-Bu sandıklar bana yanlış geldi. Ordunun Levazım Reisine gönderilmek lazımdı; benim için fazla külfettir.
Subay sözlerimi Alman subayına nakletti.
Alman derhal:
-Efendim o da başka, dedi.
(...)
O halde verdiğiniz altınları size iade edeceğiz. Aldığınıza dair siz bir belge veriniz. (...) Kolayca tahmin etmek mümkündür ki Mareşal Falkenhayn beni, belki benden başka birçoklarına böyle sandıklarla altın vererek iğfal etmek yolunda idi." Cengiz ÖZAKINCI, Türkiye'nin Siyasi İntiharı Yeni-Osmanlı Tuzağı sf:225/228
Diyeceğim o ki,
Türk Ordumuzun onurlu Subaylarımızdan Albay Orkun ÖZELLER ve bu onurlu ruhun esin kaynağı Büyük ATATÜRK'ümüze selam olsun...
Ne mutlu Türk'üm diyene!
Dolayısıyla...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Büyük Önder Atatürk'e dil uzatan, iftira atan, hakaret eden, küfür eden Amerika'nın ve emperyalistlerin o'nursuz' alçak ve sefil maşalarına da ithaf olsun...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
10 Mayıs 2017 Çarşamba
Yuh Olsun, Yuhh!
"Ülkelerinde yaşanan savaştan dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalan yüzlerce mülteci çıktıkları umut yolculuğunda yaşamlarını yitiriyor. BM Akdeniz’de, Avrupa’ya geçmek isteyen mültecileri taşıyan iki teknenin battığını duyurdu. BM, teknelerde bulunan 250 kişinin kayıp olduğu açıklandı." 10 Mayıs 2017
Hey heeeyy...
Yuh olsun böylesi "demokrasi"ye,
Yuh olsun böylesi "özgürlük"e.
Hani "demokrasi", "özgürlük" getireceğiz diye,
Alavere dalavere,
Kim ala da kim vere...
N'aber, ülkeleri tarumar ettiler ya...
Dolayısıyla...
"Demokrasi"den, "özgürlük"ten başları dönen müslümanlar, 100'er 100'er, 250 şer 250'şer denizlerde boğula boğula ölüyorlar...
N'aber!..
Bugün Berat Kandili...
Cümleten kandilimiz mübarek olsun...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
9 Mayıs 2017 Salı
Rezalet!
Gerçek bir mümin'in ağzından hiç küfür çıkar mı?
Gerçek bir dindar hakaret ve gıybet eder mi?
Elbette mümin bir insanın ruhunda ve dilinde bunlar olmaz... Zira mümin'in dayanağı olan İslam dini, insanı insan etmek için ortaya çıkmıştır. Ve İslam dininin, insanın insanlığa ve her türlü güzelliğe erişmesi için şart koştuğu buyruklarının yanında, yine aynı İslam dini, insana, doğaya ve diğer canlılara karşı her türlü rezillikleri de yasaklamıştır, bu bir!
Dolayısıyla İslam dini her türlü küfür, hakaret ve insanı rencide eden davranışları ve de kin ve nefreti haram kılmıştır, bu da iki!
Hal böyleyken...
Dünyayı ele geçirmek isteyen vahşi emperyalistlere boyun eğmeyerek, vatanımızı işgal eden düşmanları yurdumuzdan kovan ve temeli erdem ve fazilete dayanan Cumhuriyet'imizin kurucusu Büyük Önder ATATÜRK'e karşı inanılmaz hakaretler, iftiralar, küfürler bugün gırla gidiyor...
Kendilerini sözde dindar ve sözde tarihçi olarak gösteren bu alçaklara önce dindarlığın ne demek olduğunu, sonra İslam dinin özünü hatırlatarak yaptıkları iğrençlikleri kendilerine ve onun gibi düşünen ruhsuzlara aynen iade ediyorum! Zira bu alçakların beyinleri iğrenç hesaplarla dolmuş...
Yazıklar olsun!..
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
6 Mayıs 2017 Cumartesi
Delikanlım!
delikanlım!
iyi bak yıldızlara,
onları belki bir daha göremezsin.
belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..
delikanlım!
senin kafanın içi
yıldızlı karanlıklar
kadar
güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
yıldızlar ve senin kafan
kâinatın en mükemmel şeyidir.
delikanlım!
sen ki, ya bir köşe başında
kan sızarak kaşından
gebereceksin,
ya da bir darağacında can vereceksin.
iyi bak yıldızlara
onları göremezsin belki bir daha...
delikanlım!
belki beni anladın,
belki anlamadın.
kesiyorum sözümü.
Nazım Hikmet
Dün olduğu gibi bugün de coğrafyamızı kana bulayan, vatanımızı parçalamak, milletimizi bölmek isteyen emperyalist güçlere karşı... bağımsızlık mücadelesi veren Deniz GEZMİŞlerin anısına...
6 Mayıs 1972'de Merkez Cezaevi'nden babasına yazdırdığı son mektup:
"Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.
Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. (...)
Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara´da 1969´da ölen arkadaşım Taylan Özgür´ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul´a götürmeye kalkma. Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş" İdam Gecesi Anıları sf:81, Halit ÇELENK
Ne delikanlı insanlarmışsınız be...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)