30 Ağustos 2019 Cuma

Emsalsiz... Muadili Yok, Kutlu Olsun!




26 Ağustos 1922’de başlayıp 30 Ağustos 1922 gününe kadar beş gün, beş gecede elde edilen muhteşem Büyük Taarruz'un zaferle taçlandırdığı gurur günümüzdür.

Bu şanlı zaferimizin 97. yılı Yüce TÜRK Ulusuna kutlu, mutlu  ve sonsuz olsun! 

Dolayısıyla..

Birlik olmanın emsalsiz örneğinin en büyük ispatı olan Zafer Bayramımızın 97. yıl dönümünde,
Başta "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir." diyen ebedi Başkomutanımız  eşsiz ATATÜRK'ümüze ve  silah arkadaşlarına ve onlara inanarak çılgınca direnen asil halkımıza sonsuz minnet saygı ve sevgilerimi sunuyorum...

Ne mutlu Türk'üm diyene!




Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

20 Ağustos 2019 Salı

Mario Monti Kayyum Değil Mi?


                                    


"Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Servisi’nden yapılan açıklamada, Türkiye’nin güneydoğusunda üç büyükşehir belediye başkanının görevden alınıp yerlerine kayyum atanmasının, seçimlerin demokratik sonuçlarına saygı konusunda şüphe uyandırdığı için ciddi endişelere neden olduğu belirtildi."

 İtalya'da Parlamento feshedildi!

Mario Monti,  İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin istifası sonrasında yeni bir hükümet kurması istenmiştir. Kasım 2011'de Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano tarafından hayat boyu senatör ilan edildi.

Açıkcası, ömür boyu senatör ve  başbakan olarak atanan zat. Dolayısıyla hani kağıt üstünde demoktratik bir rejimle yönetilmekte olan İtalya'da atamayla yani kayyumla başbakan olan zevat.


"'İtalya çökerse Euro biter'

Alman ve Fransız liderler İtalya'nın teknokrat hükümetine durumun ciddiyetini bu sözlerle anlattı."  25 Kasım 2011

Fransa ve Almanya tarafından İtalya'nın başına sömürge valisi gibi atanan bu zevat, hiç şüphe yok ki İtalyan halkının çıkarlarını gözetmek için değil,  kendi çıkarları doğrultusunda oraya oturtuldu. 

Hal böyle olunca...

Ulusal çıkarlarımız doğrultusunda, vatanımızın bütünlüğüne, milletimizin birliğine kasteden ve de Batılı güçlerin kontrolündeki tedhiş örgütleriyle işbirliği içinde olan belediye başkanlarına yönelik Cumhuriyet savcılarının yürütmüş olduğu soruşturma kapsamında anayasal süreçteki müdahaleye tepki veren Avrupa Parlamentosu raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri hanıma sorum çok açık:

Başta İtalya olmak üzere, İspanya, Yunanistan, Portekiz'de finansal kaygılarınız (Rabobank'tan döviz stratejisti Jane Foley de, "İtalya'nın teknokrat başbakanının istifası eski siyaset sahnesine dönüş korkularını depreştirdi, bu da euro üzerinde yeni bir baskı yarattı") nedeniyle işinize gelmediği için seçilmiş hükümetleri istifaya zorlayarak tıpkı Mario Monti gibi kayyum  atanırken,  "seçimlerin demokratik  sonuçları"na niçin saygı duymadınız?


Dolayısıyla...

Amacınız  halkı düşünmek mi? Yoksa Atatürk'ün kurmuş olduğu çağdaş, laik, sosyal, hukuk Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni parçalayıp, yutmak mı?




Sevgi ve saygılarımla!



NOT: 14 Şubat 2012 tarihli "Kayyum" başlıklı,  konuya ilişkin yazımı buradan okuyabilirsiniz... T.G.


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

16 Ağustos 2019 Cuma

Dar Ayakkabı...



O bayram bana ayakkabı almaya karar verdiler. Hazır ayakkabı satan mağaza yoktu şehirde. Tek ayakkabı yapan dükkanında ayakkabıcı çıplak ayağımı bir kartonun üzerine koydu, iyice basmamı söyledikten sonra ağzındaki kurşun kalemi eline alıp ayağımın çevresini çizdi.

O ayağımın çizildiği karton benim ayakkabı numaramdı. Günlerce yeni ayakkabılarımın hayalini kurdum. Babamın anlattığına göre ayakkabılarım siyah ve bağcıklı olacaktı. Kapının her çalınışında koştum. Ayakkabılarım bayramdan bir gün önce geldi, siyah-bağcıklı. O gün onları giymedim. Bayram gecesi yatağımın altına yerleştirdim yeni ayakkabılarımı. Arada bir kalkıp kutusundan çıkartıyor, yere koyuyor, yukarıdan, yandan, önden bakıp duruyordum. Parlak ve yuvarlak burnunu gecenin karanlığında kim bilir kaç kez okşadım. Uyku girmedi gözüme.

Sabahleyin ev ahalisi kalktığında, ayakkabı kutusu kucağımda sandalyede oturuyordum ben. Ayakkabımı babam giydirdi. Ayağıma olmamıştı ayakkabılarım, dardı ve canımı yakmıştı. Ama bunu babama söylemedim.

O "Sıkıyor mu?" diye sordukça, 

"Hayır" yanıtını veriyordum.

"Dar, ayağımı acıtıyor" desem, geri gidecekti ayakkabılarım ve ayakkabıcının hemen bir yeni ayakkabı yapması olanaksızdı.

O bayram sabahı canım yana yana yürüdüm. Bir süre sonra acı dayanılmaz oldu.

Dişimi sıktım. Topalladım.

Soranlara,

 "Dizimi vurdum" dedim, ama ayakkabılarımın ayağımı sıktığını kimseye söylemedim.

Doğrusunu isterseniz yaşam da dar ayakkabıyla yürümektir.

Kimi zaman dar bir maaş, kimi zaman sevimsiz bir iş...

Kimi zaman bir mekan dar ayakkabı olur bize, kimi zaman bir çevre,

Kimi zaman bir sokak, ya da bir şehir...

Kimi zaman dostluklar, arkadaşlıklar, beraberlikler bir dar ayakkabıya dönüşür.

Kimi zaman zamandır dar ayakkabı, geçmek bilmez.

Kimi zaman zenginlik, kimi zaman başınızı koyduğunuz yastık...

Canınız yanar. Topallaya topallaya gidersiniz.

Sonradan öğrendim yaşamın dar ayakkabıyla yürüme sanatı olduğunu...



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

5 Ağustos 2019 Pazartesi

Aç, Susuz Kalacağız!






Cenneti öte dünyada arayanlara sormak lazım,

"Cennet nedir?" diye..

Cennet,

KAZ DAĞLARI'nın ta kendisidir...

Öte yandan şu sıralar, "iklim değişikliği" diye bas baş bağırılıyor. Zira hemen her gün sel, toprak kayması, hortum, fırtına.. gibi doğa olaylarını acı bir şekilde sık sık yaşıyoruz. Tüm bunların faturasını da "iklim değişikliği"ne yıkarak güya suçu üzerimizden attığımızı zannetsek de, asıl suçlunun bizatihi kendimiz olduğu gerçeğini  bir türlü göremiyoruz. Zira gözü dönen görgüsüzlerin tek isteği şatafatlı bir hayata sahip olmaktan başka bir şey olmadı! Bunun için de Allah ne verdiyse tüm gayretimizle yaktık, yıktık, söktük her yeri betonladık! Nefes dahi alacak yer bırakmadık! Dolayısıyla da  ülkemizin dağını, taşını, ormanını  talan ettik!

"Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdır ki toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir. Beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulamaz. Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak! Kızılderili Şef Seatle

Netice itibariyle...

Çok katlı binalara,

AVM'lere,

Yüzme havuzlu villalara,

Otellere,

Duble yollara,

Köprülere,

HES'lere,

Termik santrallere,

Madenlere,

Kısaca görgüsüzlüğün dibine vurmuş rezil ve utanç veren arsızlığın adresi lükse kurban ettiğimiz yaylalarımızı, nehirlerimizi, ovalarımızı, ormanlarımızı, dağlarımızı... her alanda cennet vatan Türkiye'mizi, devasa şantiye alanına dönüştürerek cehenneme çevirdik! Dolayısıyla bu gidişle aç, susuz kalacağız! Zeytinlerimizi, meyve ağaçlarımızı, verimli topraklarımızı katlettik! Denizlerimizi kirlettik, balıkların kökünü kazıdık! Kıyılarımızı yollara teslim ettik, betonlaştırdık! Bundan sonra yüzme havuzlarından su içer, betonları, yolları yeriz artık!

Yetmedi şehirlerimizde masum hayvanlar için yaşam alanı bırakmadığımız gibi, şimdi de dağlardaki yaşam alanlarını yok ediyoruz. Ceylanlar... caddelere dökülmüş seke seke kaçacak delik arıyorlar.



Ve tüm bunlar yaşanırken,

Önümüzdeki Kurban Bayramını hangi coşku ve heyecanla kutlayacağımızı düşünüyorum.

Zira,

İçim yanıyor!..

Kaz Dağları hepimizin!

Kaz Dağları Türk Milleti'nin!

Bu güzelliklerin, en son 1919'da yüz binlerce kan dökerek, şehitler vererek  sahibi olduğumuzu  yedi düvele gösterdik!



Şimdi el alemin gavuru gelmiş bize meydan okuyarak, gözümüzün içine baka baka, aleni alay ederek ve de  bizi aşağılayarak cennet vatanımızın cennet yerlerinin son noktasını bitirinceye kadar  el koyuyorlar,  öyle mi?

İçim acıyor!



Sevgi ve saygılarımla!


NOT: Yüzümüz gülmüyor! 
Geçtiğimiz Ramazan Bayram'ında  pedofili içerikli iğrenç, "Zümrüt Apartmanı" kitabı ile sarsılmıştık. Bu bayram üzeri de, orman katliamlarıyla yüreğimiz yanıyor! T.G. 😢




"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)