28 Nisan 2020 Salı

BOĞULUYORUZ!



"Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 100 Bin Yeni Sosyal Konut Projesi'ne ilişkin, konutların temellerinin haziran ayı sonunda atılmaya başlanacağını bildirdi."

Sayın Bakan'ımıza ithaf olunur:

Bizim konuta değil, 

Her canlı gibi yaşamak için acilen beslenmeye ihtiyacımız var.

 Zira bu salgın sürecinde görüldüğü üzere insanların, tüm dünyada olduğu gibi gereksinim gördükleri ve hücum ettikleri tek şey, yiyecek ve içecek oldu.

O halde gerek ruh sağlığımız açısından, gerek fizyolojik ihtiyaçlarımızı gidermek açısından, gerekse diğer canlıların (hayvanlar-bitiler) yaşamları açısından ve de doğayla barışık olmanın zorunluluğunu da hesap ederek,

Lütfen, ama lütfen artık beton istemiyoruz! 

Üstelik, ülkemizde konut bolluğundan başka elimizde bir şey kalmadığını bile bile, beton istemiyoruz!





Lütfen topraklarımızı,

Tarımla işleyelim!

Ağaçlarla süsleyelim!

Üzerinde hoplayan zıplayan, yaşam haklarını ellerinden almadığımız hayvanlarla birlikte olmaya açalım!

Dağlarımızı, tepelerimizi, ovalarımızı, yaylalarımızı, akarsularımızı rahat bırakalım!

Zira bakın,

Yaklaşık 40-50 günlük bir boşluğu fırsat bilen doğamız, 

Bir nebze olsun nefes alarak her taraf şenlendi. 

Boğazda yunuslar görüldü,

Ağaçlarda rengarenk papağanlar,

Cıvıldaşan kuşlar,

Dünyanın dört bir yanında yaban hayvanların meydanlarda cirit attığını,

Soluduğumuz havanın temizlendiğini,

Zevkle görüyor ve yaşıyoruz.




Dolayısıyla...

"Son ırmak kuruduğunda,son ağaç yok olduğunda,son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak." Kızılderili atasözünden yola çıkarak,

Açlığa ve susuzluğa ramak kalan bir sürecin içerisinde,

Betonun ve lüksün yenmeyecek bir şey olduğunu , 

Daha fazla geç kalmadan,

Lütfen anlayalım artık!



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

27 Nisan 2020 Pazartesi

Amerika'nın Özeti'dir...





Ha Trump'ın vücuda deterjan enjeksiyonu yaklaşımı, ha Trump'un rakibi BİDEN'in anında cevabı olan, "Lütfen çamaşır suyu içmeyin" söylemi.

Vallahi hangisini istersen seç, beğen al.

Dolayısıyla...

"Amerikan rüyası"  denile denile insanların beynini ve dünyayı felç etmek şöyle dursun, dünyayı yönetmekte dayatmacı olanların bu akıl almaz "fikir"leriyle toplumun geldiği son  noktayı ortaya koymuştur. 

Hal böyle oluca  bize de ister istemez dalga geçmek düşüyor... Zira Trump efendi rol model olarak önce  kendisi çamaşır suyu ile tuz ruhunu karıştırıp vücuduna enjekte etsin, sonra biz de, foşur foşur hem vücudumuzu yıkar, hem de dezenfektanları içerek vücudumuza bol bol enjekte etmiş oluruz, söz!



Bu arada, bilimde Amerika'dan fersah fersah önde olduğumuzu gösteren bu açıklamayı biz, tee yıllar önce sinek yuttuğu için haşere ilacı içen garibanımızla birlikte, korona için de yakın zamanda Yozgat'da denedik de, haberi yok Trump'ın. Hani arap sabunuyla yoğurdu karıştırıp yiyen vatandaşımız vardı ya...

:))

Demem o ki...

 Yöneticilik ile uzmanlık neden farklı işlerdir...  her konuda bir fikrin olabilir, önerin de olabilir ama, uzman varken bu senin üzerine vazife değil, bu bir! İkincisi, insan her şeyi bilmeli bilmeli de, ilk önce bilmesi gereken şey, haddini bilmek olmalı!


Öte yandan bizim resmi kurumlarımızdan bir "eğitimli" de Trump'dan aşağı kalmayacak şekilde durmamış, incilerini saçmış.


TRT Haber spikerlerinden Sermin Baysal'ın "Demir eksikliği konusunda demir döküm malzemeler kullanmak, tencere, tava faydalı olur mu?" sorusu...

Vay arkadaş, yok bilimsel araştırmalarmış, yok eskiler öyle yaparmış...

Yaa,  konu şayet eskilerse, mesela, "pika sendromu" diye bir şey var. Bu olgunun (vücutta demir, bakır, çinko gibi elementlerin eksikliğine bağlı olarak kil, toprak, kağıt,  sabun, vb. yabancı cisimlerin yenilmesiyle kendini gösteren hastalık.) altında yatan pek çok psikolojik nedenlerle birlikte, pika en çok küçük çocuklar ve hamile kadınlarda görülüyor olması gibi.

Eee n'olacak şimdi?!..

Lütfen,  tencere, tavayla sınırlamayalım bu işi,

Ara ara, balkon demirlerini de yalasak daha ekonomik ve faydalı olur, diye düşünüyorum. 

Arz olunur...

:))




Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

23 Nisan 2020 Perşembe

Sonsuza Kadar Gururla Seninle'yiz!






Yıl 1920;

Taç'a,

Saray'a,

Taht'a,

Kul olma'ya,

Tebaa olma'ya,

Padişah hazretler'ine,

Aile saltanatı'na

Gösterişe, 

İsrafa

Son!



Büyük ATATÜRK,

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyerek,

Çağdaş, uygarlık yolunda atılan ilk adımı,

Aklın ve bilimin ışığında

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni,

100 yıl önce,

 Bugün,

23 Nisan'da açtı!

En büyük devrim'imizdir!

Sonsuza kadar senin'leyiz...

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı'mız,

Ulusça, hepimize

Kutlu ve mutlu olsun!

Yaşasın TBMM!

Yaşasın Türkiye CUMHURİYETİ!

Yaşasın ATATÜRK!


Ne Mutlu Türk'üm Diyene!




Sevgi ve saygılarımla!



"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

13 Nisan 2020 Pazartesi

Unutulanlar Ve Hatırlananlar





Bu dünyadaki tüm hastalıklar için doğru olan, korona virüs için de doğru. Dolayısıyla geçtiğimiz bu sefil süreçte faydalanacağımız tek şey, salgının insanları olgunlaşmasına yardımcı olabileceği düşüncesidir. Hal böyle olunca...

N'oldu?!

Bakkal, manav, fırın, kasap dolup dolup taşıyor.

Toprak,

Su,

Hava,

Orman,

Börtü-böcek...

Hepsi ama hepsi aniden hatırlandı.

N'oldu?!

Hani o inanılmaz debdebeli yaşantılar,

O içinde onlarca kişinin çok rahat yaşayabileceği görgüsüzlüğün dibini gören kat kat binalar,

İçinde saunaların, yüzme havuzların, mangalların kol gezdiği gösterişli beton yığınları, villalar, son model jipler...

Hepsi bitti, değil mi?!

Valla pes!

Aç kalmamak için fırın, bakkal... doldu taştı.

Villa unutuldu.

Jip unutuldu.

Debdebeli yaşam unutuldu.

Soluğu fırında, bakkalda aldık.

Ve geldiğimiz nokta, toprağı, suyu, dağı taşı, ağacı, havayı hatırlamak oldu.

Öte yandan...

Bilimi tepeleyip  aklı görmezden gelenler,

Soluğu aklın ve bilimin temsilcisi doktorda ve hastanede aldılar.

N'oldu?!




Okuma-üfleme unutuldu.

Bilimden uzak tedaviler... unutuldu.

Şeyhler, şıhlar, hocalar  unutuldu.

Ve...

Evrimi yok sayanlar,

Virüsün mutasyona uğradığına ses çıkaramadılar.

Demem o ki...


Kovit-19 virüsün doruk noktasını endişe ve korku içinde beklerken, gördüğümüz tek gerçek felaketin dünyayı ele geçirip alt etmeye çalışıyor olmasıdır. Dolayısıyla cehaletten, kibirden...  uzak aklın ve bilimin ışığında ilerleyen insanların mutluluğu yeniden yakalamak ve her tür saldırıya karşı korumak zorunda olduğu tek gerçek, DOĞA'dır!






Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)