29 Nisan 2016 Cuma

LAİKLİK




"Bizler toplumsal yaraların sabeplerini araştırıyoruz. Bundan dolayı çoğu zaman kokuşmuşlukları ele almak, insanın sefaletinin, çılgınlıklarının bulunduğu yerin dibine kadar inmek zorundayız." Emile ZOLA


"Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, 23 Nisan Çocuk Bayramı törenleri için ağır sözler söyledi, "Şarkılarla türkülerle yetişen nesil eşkiya oldu.

Biz size diyoruz ki; siz bu milleti uyuttunuz, uyuşturdunuz. Senelerdir balelerle, danslarla, çoluk çocuğun baldır bacak çıplak vaziyette stadyumlarda dolaştırarak, bütün erkekleri onlara baktırarak, kimin oğlu, kimin kızı belli değil, sarmaş dolaş dans yaptırarak yetiştirdiniz." 23 Nisan 2016



19. Yüzyılın ikinci yarısında Fransa'daki toplumsal çöküntüyle başlayan ve toplumda gericiliğin hızla yayılmasıyla birlikte yobazlar, dini kullanarak insanları sömürmeye başlamışlardır. Dolayısıyla din adamları güç ve iktidar yolunda burjuva ile birlik olmuş yoksul halkı eskiden olduğu gibi yine hayatın dışına itmişlerdir.

Emile Zola'nın olağanüstü yazmış olduğu ve unutmama imkan olmayan, ve de her cümlesini okurken Büyük ATATÜRK'ü minnetle andığım "GERÇEK" adlı romanından dikkat çeken birkaç paragrafı, aynen paylaşmak istiyorum:


"Yatağın önünde Zéphirin'in boğulmuş küçük bedeni duruyordu. Yüzü kireç gibi, çıplak boynunda katilin iğrenç parmak izleri olan çocuk, iççamaşırıylaydı. Kirletilmiş, yırtılmış uzun gece gömleğinin altından iğrenç bir biçimde ırzına geçildiğini açıkça gösteren vahşice ayrılmış ince bacakları görünüyordu. Yapılan sapık saldırı her haliyle belliydi.

Alana yığılan işçi ve köylülerin ağzında ... iğrenç şeyler dolaşıyordu. Geçen yıl gene bu okulda, iğrenç bir olay olmuş olaya adı karışan rahibi, üstleri hemen gözden uzaklaştırmışlar, olayı hasıraltı etmişlerdi. Bu okulda daha nice iğrenç şeyler döndüğü halde, baskı ve korku yüzünden kimse ağzını açıp bir tek şey açıklayamıyordu.

***

Doğanın, sağduyunun dışında yaşayan bu insanlar günah düşüncesiyle bayağılaşmış düş güçlerine tutsak olmuşlar, kadın ve erkeği başka türlü düşünmüyorlar. Kadın bir iblistir, onunla en küçük bir ilişki bile ahlâksızlıktır, kadına karşı kardeşçe bir sevgi duyulamaz, kadınla dostluk kurulamaz...

Din ve devletin birbirinden ayrılması, bir zamanların pek gözde "din" okuluna son tokadı indirmişti.

Kilise, ulusal eğitimin önünde sancağını indirmiş, din adamlarının zehirlediği milyonlarca çocuk bir yasayla kurtarılmıştı. İlkokulu, ortaokulu, lisesi, üniversiteyle öğretim ve eğitim devletin; laik devletin tekeli altına alınıyordu.

***

Bu çocukları eğitmek, onları bütün özgürlüklere, insan mutluluğuna düşman din dogmalarından, saçmalıklardan kurtarmak, bilgili, özgür yurttaşlar şeklinde yetiştirmek gerekiyordu. Mutluluk için bilgi başta gelirdi. İncil'deki o söz, "Ne mutlu yoksul kafalara" sözü, insanlığı çağlar boyunca yoksulluk ve köleliğe sürükleyen, dünyanın en korkunç yalanlarından biriydi. Hayır hayır yoksul kafalar sözü insanın hayvanlığa, tenin köleliğe ve ıstıraba zorlanmasıdır. Yoksul kafalar çoğaldıkça yoksulluk da çoğalacak, çoğunluk bir hırsızlar ve eşkıyalar azınlığınca soyulacak, sömürülecektir. Mutlu insan hakkını bilen ve isteyen insandır. İki bin yıldan beri ezilen, korku içinde kıvranan insanlığı, yalnız öbür dünya için yaşayan insanlığı Tevrat'ın kara kötümserliğinden kurtarmak gerekiyordu.

"Ne mutlu yoksul kafalara" sözü sökülüp atılmalıydı. Ne mutlu bilenlere, ne mutlu aydınlık kafalara, eylem adamlarına, istemesini bilenlere. Çünkü yeryüzü bilen, isteyen insanın, eylem adamının olacak!

***

Eğitimin yalnızca ilköğretim derecesinde değil, hemen her devrede ücretsiz olması  görüşü gittikçe üstünlük kazanıyordu. Paralı eğitim Fransa'yı ikiye bölmüyor muydu? Okumak, burjuvaların olduğu kadar, yoksulların, işçilerin de hakkıydı. Asıl demokrasi, herkese okuma imkanının verilmesidir. Bir ulus böyle güçlenir, bunun tersini yapmak ulusu tehlikeye atmak değil de nedir?"

***

Burjuva ve kilise eğitimin genelleştirilmesinden, aslında kendi çıkarları için korkuyordu. Eğitim tekellerinden çıkarsa toplumu sömüremezlerdi. " Emile ZOLA GERÇEK, 1.ve 2. Ciltten.



Dolayısıyla...

Hani soylularla kilisenin el ele verip iktidarı elde tutmak için kendilerini Allah'ın gölgesi gibi gösteren krallara karşı, dini devlet işlerinden ayrı tutmaktır LAİKLİK ilkesi.


Atatürk bugünleri görerek LAİK'liği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ayrılmaz bir felsefesi ve anayasal bir zorunluluk haline getirmiştir. Eskiden milletimiz olayları cehaletleri nedeniyle iyi bilmiyordu, iyi değerlendiremiyordu, yalanlarla aldatılmıştı. Oysa şimdi durum çok değişti. ATATÜRK Cumhuriyeti sayesinde, LAİKLİK ilkesiyle gerçekler gün ışığında... O vakit neden hâlâ derin bir kaygı ve uyku içindeyiz! Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk halkı bu bölgenin ve  İslam dünyasının örnek aldığı ve hayranlıkla baktığı  ülke, mazlum milletlere örnek bir ülke değil mi!!!

Diyeceğim..

Güzel ülkemin güzel insanları laikliğin aydınlığı altında gerçeği göreceğinden hiçbir kuşku duymuyorum!

Ve...

Gerçeğe  sırtını dönmüş, adalete gözlerini yummuş Allah'ın kitabını kirletmeye çalışanlara laikliğin esasını -onların bakışına- Kur'an ayetiyle  noktalayalım sözümüzü:

1-De ki: "Ey Kâfirler!"

2-Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem."
3-"Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz."
4-"Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim."
5-"Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz."
6-"Sizin dininiz size, benim dinim de banadır." Kafirun Suresi


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)


26 Nisan 2016 Salı

KİLİS














"Kilis Belediye Başkanı’ından -Nato- BM’ye çağrı 

Suriye’den atılan füzeler nedeniyle güvenli yaşamanın imkansız hale geldiği Kilis’in Belediye Başkanı Hasan Kara, “Güvenli bölge oluşturun” çağrısı yaptı." 26 Nisan 2016

Vayyy!...

Sayın Başkan,

Kilis vatan toprağıdır! 

Ve de

Kilis'in gerçek sahibi Büyük Türk Milletinin ta kendisidir!

Dün..

"Adana
Antep
Urfa
Maraş,
düşmüş
dövüşüyordu"   Kuvayı Milliye Destanı'ndan, Nazım Hikmet


Dolayısıyla...

Dünün işgalci Haçlı güçleri kendilerine "İttifak Devletler"diyorlardı,

Bugün "Müttefik Güçler" oldu.

Dünün emperyalist güçlerin işgalcileri,

Bugün NATO... oldu.

Dün, Sevr'i dayattılar,

Bugün "nerede kalmıştık" deme küstahlığına ve cüretine girdiler.

Demem o ki...

Büyük Türk milletinin ve onun bağrından çıkan Türk Ordusunun,  VATAN SAVUNMASI için kimseden yardım almaya ihtiyacı yoktur! 
Bu böyle biline!!!

Bilmiyorsanız tarih okuyun! 

Onu da yapamıyorsanız şöyle etrafınıza bir bakın...

Antepli Karayılan'ın heykeli size her şeyi anlatmaya yeter  de artar bile!




 "Vurun Türk Milleti namus günüdür.
...

Karayılan der ki, harbe oturak
Kilis yollarından kelle getirek
Nerde düşman varsa orda bitirek
Vurun Antepliler namus günüdür"



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

25 Nisan 2016 Pazartesi

DURUŞ



Toplumda hastalık haline gelmiş, kişiliği oturmayan insanları harika bir dille anlatan Yazar Bekir COŞKUN'un o anlamlı yazısı:


"Toplum, işlenen her suça ortaktır…
Çevrenizdeki insanlara bakın, onların "Duruşlarını"alın siz seçin…


Tavşan duruşu:
Tavşan kaçmak için bahaneye bakar… Bir küçük tıkırtı dahi duyduğunda kemirmekten vazgeçip arka ayaklarının üzerine dikilir, kulak verir, durumu kollar…
Çenesi durur “Bir şey söyle“ desen kıpırdamaz…
Kaçmak ile otlanmaya devam etmek arasındaki karar verme anıdır o…
Biz buna “Tavşan duruşu“ diyoruz…
“Ne kokar, ne bulaşır” dememiz ondandır…


Tilki duruşu:
Bunun aslı “tilki uykusu”dur…
Tilkinin hırsızlık yaparken yakalandığında başvurduğu bir duruştur…
Uyuyor numarası yapar… Yakalayan onun bayıldığını ya da öldüğünü düşünür, gevşer… O alttan alttan durumu kollar… Düşmanı iyice gevşediğinde ve dikkatini başka yere verdiğinde bir anda fırlar…
O uzaklaşırken, arkasından “Bana bak…” dersin…


Katır duruşu:
Ünlü bir duruştur…
Gemideki topçu katırlarına yem verilirken boru çalarlardı… Bir gün yem bitti… Acıkan katırlar tepinmeye, huysuzlanmaya, geminin dengesini bozmaya başladılar…
Bunun üzerine komutan emir verdi, borucu arada yem borusunu öttürdü…
Her boru öttüğünde katırlar bir süreliğine sakinleşip durdular ve yem beklediler…
Sonra ne oldu bilmiyorum…
Hep aç kaldıkları kesin…


Eşek duruşu:
Zor zamanlarda, zor yerden geçmesi gerektiğinde gösterdiği duruştur…
Asla bir adım atmaz…
Çek, ittir, yırtın, kıpırdamaz…
Yalvar, yakar, durumu anlat, “bak sen adım atmadıkça o koca yükün altında öyle kalacaksın azizim” de…
Yürümez…
“Yapılacak bir şey yok mu, eşeklikten vazgeçmez mi?” diyeceksiniz…
Var:
Öne değil arkaya ittirin, öne gider…
İleri ittirirseniz, arkaya…


Şimdi bakın çevrenize…
Kim kimdir?.."  Sözcü, Bekir COŞKUN


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

24 Nisan 2016 Pazar

23 Nisan...




TÜRKİYE Cumhuriyeti Devleti'nin temelinin atıldığı ve 23 Nisan 1920 günü dualarala açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının 96. yılını büyük bir coşku ve heyecanla kutladık...

Sevgili çocuklarımın bütün bir sene emek vererek hazırlandıkları "halk oyunları" çalışmalarını, başarıyla sergilediler...

Bu çalışmalarımızda önemli desteğini esirgemeyen  Uludağ Üniversitesi Mühendislik Bölümü Öğrencilerinden Mert YILMAZ'a sonsuz teşekkürlerimizle...

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'mız kutlu ve mutlu olsun...


Sevgi ve saygılarımla!





"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

21 Nisan 2016 Perşembe

ERGENEKON






Bugün 21 Nisan 2016... 

Milli Egemenlik Haftasındayız...

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir"

Ulus olarak yüreğimizi derinden yaralayan ve Türk milletinin geçmişini, tarihini hiçe sayarak, yıllarca  ayaklar altında paspas gibi çiğnenmesi için  "Terör Örgütü" yaftalamasıyla yıpratılmaya çalışılan, Türk'ün tarihi "ERGENEKON"adıyla Büyük Türk milletine  kurulan kumpas,  bugün itibariyle çökmüştür! 


Türk milleti adına yargılama yapan Türk yargısına,

Dolayısıyla bu vesileyle asıl hedefe konulan Büyük Türk milletinin bağrından çıkan,

 Mustafa Kemal'in Kahraman Askerlerine,

Ve Yüce Türk Ulusuna

Selam Olsun...

Ne mutlu Türk'üm diyene!




Sevgi ve saygılarımla!



"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

19 Nisan 2016 Salı

Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu



Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar...


"İtalya'ya ulaşmak isteyen dört mülteci teknesinin alabora olduğu ve 400'den fazla insanın boğularak can verdiği bildiriliyor. Yetkililer can kaybının 400'ün de üzerine çıkabileceğini söylüyor."

İTALYA Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, "Akdeniz’de bir trajedi daha oldu, birkaç yüz kişinin öldüğü görülüyor"

Vay be!..

"İnsan hakları" çığırtkanları ve "demokrasi"nin yılmaz savunucuları, 

Sorum size:

Bu ne?!

"Papa Françis, mültecilerin ayaklarını yıkadı ve öptü."

Yani,

Perhiiiz!

Pekiii,

İTALYA Cumhurbaşkanı, "Akdeniz’de bir trajedi daha oldu, birkaç yüz kişinin öldüğü görülüyor" diyor,

Bu ne?!..

Lahana turşusu! 

Demek, "birkaç yüz kişi ölmüş" öyle mi?

Öte yandan,




Papa mültecilerden af diledi: "Size karşı kapanıp, kayıtsız kaldık"

"Sizin varlığınızın gerektirdiği hayat ve zihniyet değişikliğinden korkan toplumlarımızın size karşı kapanması ve kayıtsızlığından ötürü bizi affedin. Size birer yük, birer sorun, birer maliyet gibi muamele edildi, oysa sizler birer armağansınız. Çünkü her biriniz farklı kültürler ve dinler arasındaki buluşmayı sağlayan, uzak halkları birleştiren birer köprü olabilirsiniz. Bu, ortak insanlığımızı yeniden keşfetmek için bir yoldur." Sözcü19 Nisan 2016 

İyi de biz öldük!!!


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

17 Nisan 2016 Pazar

Bırak Bu Ayakları...



"Paskalya yortusu öncesi ayak yıkama ritüeli için mülteci kampını seçen Papa Françis, mültecilerin ayaklarını yıkadı ve öptü."

İnsana kulluk yapma emaresidir bu tablo.

Zira,

İslam coğrafyası cehenneme çevrilirken...

Mazlum milletler köle edilirken...

Milyonlarca insan canice öldürülürken...

Yüz binlerce kadın tecavüze maruz kalırken...

Yüz binlerce çocuk katledilirken...

Milyonlar topraklarından sökülüp atılırken...

Altın tahtından zulmü kuşbakışı izleyip, dünyayı parmağında oynatan PAPA,



Hani, Avrupa'nın göbeğinde  muhtaç mültecilere hayvana yem verir gibi para atarak eğlenen sizin müthiş sporcularınız PSV takımını,

Ve hani kucağındaki çocuğuyla koşan bir göçmene çelme taktığı ve koşan kıza tekme atan gazetecinin insanlık dışı davranışlarını nereye koyacağız..



Hâl böyleyken... 

Batılıların ikiyüzlülüğünü ortaya  koyan,

İnsan onurunu ayaklar altına alan ucuz bir ŞOVdur bu olay.



Dolayısıyla...

Yüzyıllarca bir gelenek halinde sürdürülen ve sözde "alçakgönüllülüğü" insanlara yerleştirmek olarak sunulan, ama aslında zümreyi, yani ruhbanlık sınıfıyla birlikte insanlar arasındaki ayrımcılığa "din"i kılıf yapan, "köle-efendi" ilişkisini sorgulamaya kapatan, insana kulluk emaresinin ta kendisidir...

İslam'a göre İncil bozuldu. 

Mesela Papa'nın "ayak öpme"si bir şova dönüşürken öte yandan, "köle-efendi" vurgusunu ön plana çıkaran geleneksel yortu bayramı...

 Hz. İsa'ya ait olduğu iddia edilen, "köle-efendi" kavramı  asla İLAHİ olamaz! Zira Yüce yaratan kula kulluk etmeyi asla emretmez!!! Dolayısıyla,

"Köle" kim? 

"Efendi" kim?

Diyeceğim o ki...

"Kalbleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. "A'raf Suresi 179. Ayet.


Sevgi ve saygılarımla!


NOT: İncil'e göre "ayak öpmek":

İncil Yuhanna 13,

"Alçakgönüllülük örneği


Fısıh bayramından önceydi. İsa, bu dünyadan ayrılıp Baba'ya gideceği saatin geldiğini biliyordu. Dünyada kendisine ait olanları sevmiş olarak sonuna kadar sevdi. Akşam yemeği sırasında İblis, Simon oğlu Yahuda İskariyot'un yüreğine İsa'yı ele verme isteğini koymuştu bile. İsa Baba'nın her şeyi kendisine emanet ettiğini, kendisinin Tanrı'dan çıkıp geldiğini ve Tanrı'ya döneceğini biliyordu. Yemekten kalktı, abasını bir yana koydu, bir havlu alıp beline doladı. Sonra bir leğene su doldurup öğrencilerin ayaklarını yıkamaya ve beline doladığı havluyla kurulamaya başladı. 

İsa, Simun Petrus'a geldi. Simun, "Rab ayaklarımı sen mi yıkayacaksın?" dedi. 

Petrus, benim ayaklarımı asla yıkamayacaksın!" dedi. 

İsa, "Seni yıkamazsam benimle payın olmaz." cevabını verdi. 

Simun Petrus, "Rab, yalnız ayaklarımı değil, ellerimi de başımı da yıka!" dedi. 

İsa ona dedi ki, "Yıkanmış olan tamamen temizdir; ayaklarının yıkanmasından başka ihtiyacı yoktur. Sizler de temizsiniz, ama hepiniz değil." İsa kendisini kimin ele vereceğini biliyordu. Bu nedenle, "Hepiniz temiz değilsiniz" demişti. 

Onların ayaklarını yıkadıktan sonra giyinip yine sofraya oturdu. Onlara, "Size ne yaptığımı anlıyor musunuz?" dedi. 

"Siz beni Öğretmen ve Rab diye çağırıyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz, öyleyim. Ben Rab ve Öğretmen olduğum halde ayaklarınızı yıkadım; öyleyse, sizler de birbirinizin ayaklarını yıkamalısınız. Size yaptığımın aynısını yapmanız için bir örnek verdim. Size doğrusunu söyleyeyim, köle efendisinden üstün değildir. Elçi de kendisini gönderenden üstün değildir. Madem ki bu şeyleri biliyorsunuz, onları yaparsanız size ne mutlu!" İNCİL MÜJDE Sf: 229-230



"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

13 Nisan 2016 Çarşamba

"Cankurtaran"



"Şırnak, Hakkari ve Mardin’den kahreden haber: 4 şehit!" 12 Nisan 2016

Hemen her gün şehit haberleriyle...

Canımız yanıyor...

Al bayrağa sarılı tabutlar,

3'er, 5'er, 10'ar sıra sıra diziliyor...

Halimiz harap...

Milletin vekili...

Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne kast edenlere karşı canlarını veren Mehmetçiklerini dolayısıyla Türk ordusunu İsrail'e, güneydoğuyu Gazze'ye benzetiyor. Bununla da kalmayıp, "Türkiye'de bir iç savaş yaşandığı"nı söylüyor...

Vayyy...


SEVR'i yırtıp atan Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kurduğu Meclis'te...

Milletvekili Yasemin Öney Cakurtaran, "SEVR"cilerle bir olmuş... iyi mi?!

Sahi...

Milletin vekili Yasemin Hanım, basından takip ettiğimize  göre cevval birisiymiş.

Zira, "TSK" gibi "bir çok konuda akademik ve AR-GE çalışmaları" ve "Terörle Mücadele, Toplumsal Krizler ve Siyasi Politikalarda Algı Yönetimi üzerine tez" yazmış...

Dolayısıyla... Yasemin  Cankurtaran  Sevr'i dayatanlara "cankurtaran" olmuşun bile...


Sevgi ve saygılarımla!


NOT: Güneydoğuda canları pahasına vatan mücadelesi veren Kahraman Mehmetçiklerimize Selam olsun... 


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

9 Nisan 2016 Cumartesi

Sonsuza Kadar...




"İzmir’in başarılı basketbol takımı Pınar Karşıyaka’nın maçlarını oynadığı salonun adı değişti. Karşıyaka Arena’nın adı "Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu" oldu." 9 Nisan 2016



Sevgimiz hiçbir zaman bitmeyecek:

* Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran Ulu Önder'imizi sonsuza kadar...
* Ülkemizi modern çağdaş ülkeler seviyesine çıkaran Büyük Önder Ata'mızı sonsuza kadar...
* Akli sistemle İslam dünyasında bir yıldız gibi parlayan Türkiye Cumhuriyet'i'nin kurucusu, Mustafa Kemal ATATÜRK'ü sonsuza kadar...
* Müslüman ülkelere örnek, mazlum milletlere ışık olan kurucu önderimizi sonsuza kadar...
* Devrimleriyle ve ilkeleriyle modern Türkiye'nin dünya üzerindeki hak ettiği yeri sağlayan Yüce Ata'mızı sonsuza kadar...
* Bizi tebaadan millete, kulluktan yurttaşlığa yücelten Sevgili Ata'mızı sonsuza kadar...

Hiçbir engel tanımdan hep seveceğiz...

Hep yaşatacağız...




Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)