28 Kasım 2011 Pazartesi

E Ne Olmuş Yani?














"Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez." Atatürk


"BDP'li Sakık ile Koşaner kapı komşusu olacak

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Işık Koşaner ile birlikte BDP’li iki milletvekilinin de TOKİ’den ev aldığı ortaya çıktı. Birbirlerinden uzak duran komutanlarla BDP’lilerin gelecek yıl bitecek olan konutlarda oturması durumunda alışık olunmayan görüntüler yaşanacak. Işık Koşaner ile Sırrı Sakık aynı yürüyüş yolunu, yüzme havuzu ve otoparkı kullanmak zorunda kalacak." 28 Kasım 2011, Vatan


E n'oolmuş yani?!..


Bundan doğal daha ne olabilir ki?


Bu insanlar, bizim insanlarımız değil mi?


Yoksa düşmanca bir tavırla, komşu olmayı reddetmesi mi gerekiyordu?


Ya bunun tersi olsaydı?

Bunu gören halkımız da Allah korusun kendi aralarında aynı "tavır"ı takınmazlar mı?

...


İlk bakışta belki sıradan bir haber gibi gözüküyor olsa da...


Ancak benim algılamam hiç de öyle değil. Zira düşman millet miyiz de bu, haber yapılıyor?


Ne mutlu ki bu ülkenin vatandaşları istedikleri yerde oturabilme özgürlüğüne sahipler...


Anayasamızın vatandaşlarına tanıdığı özgürlükler içerisinde yer alıyor (Anayasamızın 23. maddesi'ne göre herkes, yerleşme ve seyahat etme özgürlüğüne sahiptir.)...

Kişi hak ve hürriyetler kapsamında...


Peki haberi "haber " yapan ne o zaman?


Bölücülerin arkasında duran milletvekilleri ile ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğünün savunması konumunda olan, en üst düzeydeki paşamızın aynı yerden ev almaları mı? Dolayısıyla komşu olmaları...


İyi de bu insanlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşları değil midir?


O halde olayı kişiselleştirerek basitleştirmek, oradan da "durumdan vazife çıkarmak" doğru bir davranış mıdır?


En önemlisi de sözü geçen milletvekillerimiz -ki her ne kadar da etnik kimlik üzerinden birilerinin sözcülüğünü yapıyor olsalar da- bu haberde de görüldüğü üzere istedikleri yerde istedikleri şekilde -ayırım gözetilmeksizin- yaşama haklarına sahipler...

Ve de görüldüğü üzere istedikleri mevki ve makama da gelebiliyorlar...


Ancak; bu "haber"le birlikte asıl görülmesi gereken şey; milletimize makamların üzerinden halkın ayrışmasına zemin hazırlamaya yol açabilecek tehlikeli söylemlerde bulunulması...


Bu yolla insanlarımız birbirlerine düşmanca bakmanın ötesinde, kimlik üzerinden ayrışmayla birlikteliğimiz ciddi anlamda tehlikeye girebilir...

Bu tür hassas ve bir o kadar da tehlikeli haberler, bize bir şey kazandırmaz...

Netice itibariyle; ayrışma otomatik olarak düşmanlığı getirir...

Düşmanlık ise Allah korusun...

Millet olarak kendi elimizle yaratacağımız felaketin altında topyekün yok olmamız demektir!

Bu vatan hepimizin!

Korumak ve kollamak da hepimize vazife...

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)

27 Kasım 2011 Pazar

Kuzucuklarımdan Mektup Var :)



ONLARI ÇOK SEVİYORUM... ŞEKER ŞEYLER :)


















ANKARA'dan -bu yıl aramızdan ayrılan öğrencim- YAĞIZ FURKAN YILMAZ'Iın e-postası:

Öğretmenim bu şiir sizin için!


Öğretmenler Günü


Bir gün sizleri anlatmaya yetmez,
Sizin sevginiz asırlarca geçmez,
Hayatım sayfa sayfa eseriniz,
Nasıl unuturuz anıları biz.

Öğretmenim gününüz kutlu olsun,
Öğrendikçe bu millet mutlu olsun,
Defter, kitap, kalemler neye yarar,
Siz olmazsanız yetişmez dimağlar.


O zaman; devlet millet seni anar,
Çünkü her makamda bir öğrencin var.
Cumhurbaşkanı senin talebendir,
Başbakan hesabı senden öğrenir.

Yıllar geçmiş bir zat elinizi öper,
Ben Milli Eğitim Bakanıyım der.
Sizleri yazarken titrer ellerim,
Sanki gene imtihanda gibiyim.

Hatalı yazdıysam özür dilerim,
Satırlarda sınırlanmaz bu sevgim .
24 Kasım sonbahara rastlar,
Yapraklar döküldükçe sevginiz artar.

Gönlünüz ikinci baharı yaşar,
Tarih böyle mutlu günlerde dolar.
Öğretmenim, gününüz kutlu olsun,
Öğrendikçe bu millet mutlu olsun...

Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun!


Öğrenciniz Yağız Furkan Yılmaz


Sevgi ve saygılarımla!


Beni Unutmayınız!...

24 Kasım 2011 Perşembe

Kara Tahtanın Başındayım























"Öğretmenler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister." Atatürk



Bugün Öğretmenler Günü...


Başöğretmenimiz Mustafa Kemal ATATÜRK


Ondan öğrendik yeni Türk alfabesini...


Onunla aydınlanıp özgürlüğü yaşadık...


Onunla bilimin ışığında çağdaşlığa kavuştuk...


Onun sayesinde ve devrimleriyle ben de bu kara tahtanın başına geçebildim...



Ve biz öğretmenler, Atatürk'ün çizmiş olduğu çağdaş uygarlık yolunda aydınlığın ve bilimin meşalesi olmaya devam edeceğiz...


Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun...


Sevgi ve saygılarımla!


Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

21 Kasım 2011 Pazartesi

Rahat Bırakın Bu Milleti!



Cumhurbaşkanı Atatürk, 17 Kasım 1937 Pertek'te Singeç Köprüsü'nde dinlenirken



Cumhurbaşkanı Atatürk, Tunceli Pertek Halk Evi önünde (17 Kasım 1937)











17 Kasım 1937
Cumhurbaşkanı Atatürk,
Tunceli Pertek’de Singeç Köprüsünün açılış töreninde




"Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez." Atatürk



Valla inanılır gibi değil...

Dünyada gerek ekonomik alanda, gerekse siyasi alanda her geçen gün sular daha bir ısınadursun; biz içimizde hergün yepyeni bir konu ele alıp, evire çevire deşeleme peşindeyiz iyi mi?!

Bu defa konu; "Dersim" yani Tunceli...

Bu ne demek oluyor?

Milletimizi mezhepsel ayrıştırmaya ve çatıştırmaya götürecek gereksiz bir "tartışma"dan başka bir şey değil...

Zira bu tartışmanın bize yararı olmadığı gibi, dış güçlerin ülkemizi bölmek, biribirimize düşürmek için elini ovuşturarak beklediği bir araç.


Pekii bu maya tutar(!)sa şayet; yarın bir başka konuyu daha "tartışma" konusu yapan birileri olabilir mi?

Hiç kuşkum yok!


Öte yandan üzerinden onlarca yıl geçmiş bir olayın tartışması bize ne sağlayacak ki? Televizyonlarda ulusal yayın yapan kanallardan bazıları her işi bırakmış bunun üzerine hücum ediyorlar!!!


"Dersim'in Kayıp Kızları"ymış...

Daha neler... Yuh artık...


Bir bakar mısınız, "Dersim'in kayıp kızları" diye belgeseller hazırlanıyor, yöre halkının 7 sülalesi araştırılıyor, acılar tazelenip üzerinden yeni yeni "kin" oluşturulmaya zemin hazırlanıyor!!!


Bütün bunlar niye yapılır?

Bu halkı ayırmaktan öteye geçemeyecek "nefret" neden inşa edilir ki?!

Bu halk birbiriyle gerçekten barışık ve birbirlerini seviyorlar...


Biz Türk, Kürt, Arap, Çerkez... Alevi, Sünni vs. Hepimiz, birlikte yaşamaktan mesut bahtiyarız... Birbirimizle barış içerisinde yaşamayı bin yıllardır sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam edeceğiz...


Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

17 Kasım 2011 Perşembe

"Bayan Yoh Yoh" Artık Yoh..














Sanatçımız Esin AFŞAR'ı kaybettik...


Türkiye sevdalısı ve dünyanın en genç profesörlük ünvanını alan Oktay SİNANOĞLU'nun kızkardeşi...


Sanatçı Esin AFŞAR, 1993 yılında ''Mevlana-Yunus'' ve 1995'te Atatürk şiirlerinden bestelenmiş albümlerini çıkardı.


Ve sanatını toplum için kullanan gerçek anlamda bir sanatçıydı Esin AFŞAR. Sanatçıyı son yolculuğuna uğurlarken ağabeyi Oktay SİNANOĞLU'nun verdiği mesaj onun nasıl bir insan olduğunu kısa ve net olarak özetleyecek nitelikte:


"Esin de, ben de nerede olursak öbür dünyada da olsa, ülkemiz için mücadele edeceğiz!" Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU, 17 Kasım 2011


Sanatçımız Esin AFŞAR'a Allah'tan rahmet diliyorum...


Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

16 Kasım 2011 Çarşamba

Kobay Ol'mak















"O, malının, kendisini ebedileştirdiğini sanır." Hümeze Sûresi, 3. Ayet


( Les Misérables) Sefiller... Victor Hugo'nun aynı adlı eserini bilmeyenimiz yoktur.

Ah, ne dram ama...

Hele genç bir annenin (Fantine) çocuğu -Cosette- için yaptıkları... Dişlerini bile satması...


Bu anlatılanlar aslında 19.yüzyılın insanlarını ve onların inanılmaz yaşamlarını konu ediyor... Özellikle Fransa'nın o döneme ait sosyolojik yapısını , hukukunu, ekonomisini ve siyasi yapısına dikkat çeken Victor Hugo'nun eseri, 150 yıl önce yazılmasına rağmen bugün halen büyük bir ilgiyle dünyanın hemen her diline çevrilmiş ve sayısız basıma girmiştir...


Felaketler insana neler yaptırırmış meğer...


Evet, Sefiller'in Fantine'i 19. yüzyılın sefaletini anlatadursun...


Biz şimdi 21. yüzyılın Fantaine'lerine dikkat çekelim isterseniz:


" 300 lira için kobay oldum

İlaç devlerinin Türkiye’de dört yıl içerisinde yaptıkları 716 klinik deneyde Türkleri kobay olarak kullandığı yönündeki iddia gündeme bomba gibi düştü. Para için kobaylık yapan üniversite öğrencisi G.Y., “Mecbur kaldım deneklik yapmaya. İş başına 200 ile 300 lira alıyoruz. Birçok öğrenci para için gidiyor” dedi." 16 Kasım 2011, ntvmsnbc


Pekii;


"1789 yılı ve Fransız Devrimi... Paris’teki yoksullar ayaklandı, çünkü yiyecek ekmekleri yoktu. Bu sırada Kraliçe Marie Antoinette'e mâl edilerek günümüze kadar söylendiği iddia edilen o ünlü söze de hemen değinelim; "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler"

Bugün ise;

"Mırız Şirketler Grubu Yönetim Kurulu üyesi Akanay Mırız, Antalya’daki lüks bir otelde düzenlenen görkemli düğünde hayatını Duygu Atılgan ile birleştirdi. 1 milyon TL’ye malolan ve tarihi 11.11.2011 seçilen düğün, Antalya ve İstanbul sosyetesini buluşturdu. Düğünde havaya demet demet 200 TL'ler saçıldı" 12 Kasım 2011, Hürriyet

Demek ki içinde bulunduğumuz koşullar ve yaşamın ağırlığı karşısındaki insan, yine aynı insan; ve yine aynı duygular... En önemlisi de pervasızlar ve müsrifler yine iş başında...


Muhtemeldir ki bugün bu çelişkiyi yaşayan günümüz insanlarımız, ve özelde "demet demet 200 TL. saçan" zenginlerimizin "300 TL için kobay olan" üniversite öğrencilerinin varlıklarından hiç mi hiç haberleri yoktur...

Hem olsa bile onlarında şüphesiz ki Kraliçe Marie Antoinette gibi söyleyecek sözleri mutlaka olacaktır; mesela, "paraları yoksa döviz veya mücevherlerini kullansınlar" diyebilirler...

:)

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

13 Kasım 2011 Pazar

Bunu Yap(a)mazlar!












"Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez." Atatürk



"HAKKARİ’nin Çukurca İlçesi yakınlarında düzenlenen operasyonda öldürülen PKK’lı 17 yaşındaki Sezer Arslan’ın Muş’un Korkut İlçesi’ne bağlı İçboğaz Köyü’nde oturan ailesi taziye evinden sonra mezarına da Türk Bayrağı dikti. Direğe asılan Türk Bayrağı’nın altında yakınlarıyla birlikte dua eden ağabeyi Hamit Arslan, kandırılarak dağa çıkarılan kardeşinin intikamını PKK’dan alacağını söyledi." 5 Kasım 2011, Hürriyet

Öte yandan;

"BDP'li Pervİn Buldan, (Iğdır/Aralık) köy mezarlığına da geçerek Mehmetçiğe silah çeken vatan haini bölücülerin mezarını ziyaret etti." 8 Kasım 2011, Yeniçağ


Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sağlamış olduğu olanaklarla...


Ve en önemlisi de, Atatürk'ün "en büyük eserim" dediği Cumhuriyet'inin milletvekili sıfatıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölünmez bütünlüğüne kasteden hainlerin mezarına giderek "dua eden" bu hanıma sormak isterim:


Kandırılarak dağa çıkarıldığını feryat edip mezarına Türk Bayrağı diken; vatanının ve milletinin bölünmez bütünlüğüne saldıranlara karşı meydan okuyan bu ailenin mezarına da gidip, dua ettiler mi acaba?

Şüphesiz ki bunu yap(a)mamışlardır, yap(a)mazlar da...

Zira amaçları, "üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek" de onun için!!!

Sevgi ve saygılarımla!


Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

10 Kasım 2011 Perşembe

İmamı Âzam'dan...




















"Türk Kurtuluş ve Aydınlanma Savaşı'nın esas anlamı, bizce budur. Mustafa Kemal, Hz. Muhammed'i, yeniden, "esaret tanımamanın sembolü" ilan etti. Tıpkı İmamı Âzam gibi, İslâm'ın temel ibadetinin "zulme karşı çıkış" olduğunu dünyaya duyurdu. "Hz. Muhammed'in en büyük mucizesinin özgürlük savaşı Bedir Harbi" olduğunu da Müslümanlara duyurdu.

(...)

Gerçek şu ki emperyalistler, ezip sömürmek istedikleri toplumların direnen unsurlarını bir bir "insanlık düşmanı" gibi tanıtmakta, onları faşizmle, despotizmle, insan haklarını ihlalle, aşırı devletçilikle evrenselliğe karşı çıkmakla suçlamaktadırlar. Onca ilmine, irfanına, bütün fıkıh ekollerinin babası sayılmasına rağmen İmamı Âzam'ı işkenceler altında katletmelerinin sebebi de işte budur. Yani zulme ve zalimlere örtülü destek anlamına gelecek uşaklığa yanaşmaması...


Türk Kurtuluş Savaşı'nın öncülerini, özellikle Mustafa Kemal'i aynen böyle suçlamışlardır. Ve bugün emperyalizmle işbirliği zilletine tenezzül edenler de Mustafa Kemal'i aynı Haçlı lügati kullanarak suçlamaktadırlar. Şunu da unutmayız:

Ahzâb 57. ayete göre, "Allah'a ve Peygamber'e eziyet edenler lanetlenmişlerdir."

(...)

İmamı Âzam, Mehmet Akif ve Mustafa Kemal'de Bedir Harbi'nin yeri ve anlamı

Bu büyük benliklerin üçünde de temel düşman zulüm, üçünde de imanın temel belirişi ve temel ibadet, zulümle mücadeledir. Zulüm anabaşlığı altında şirkin her türünü (riyâkarlık, insan putlaştırma, ecdatperesetlik) sokmak zorundayız. İmamı Âzam da Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran irade de (özellikle Atatürk) bu zulüm türlerinin tümüne karşı mücadele vermiştir.

Üçü de, ibadetleri imandan bir parça görmeyen anlayışlarını, zulme karşı mücadelede kırmaktalar. Zulme karşı mücadelesi olmayan bir imanı sağlam iman saymamaktalar. Üçü de "onur ve istiklâl mücadelesi bitinceye kadar seccadeyi dürme"nin gerektiğine inanmaktalar.

Atatürk'ün, İmamı Âzam'dan âdeta miras gibi alıp benimsediği"zulme karşı mücadele" zihniyeti onu, Hz. Peygamber'in temel özelliğinin "esaret tanımama" ve temel mucizesinin de Bedir Savaşı olduğu fikrine götürmüştür. Gerçekten de Mustafa Kemal'in bu din-iman ve Peygamber anlayışı tam bir İmamı Âzam idraki sergilemektedir.

Zulme karşı çıkışın Bedir Savaşı ile irtibatlandırılması da İmamı Âzam kaynaklıdır.

(...)

İmamı Âzam'dan 13 asır sonra verilen Türk Kurtuluş ve Aydınlanma Savaşı'nın bir tür İmamı Âzam'ı olan Mehmet Akif Ersoy, Bedir Harbi ile Türk Kurtuluş Savaşı arasında iman ve zihniyet bakımından olduğu kadar, savaşı veren askerlerin kişilik yapıları ve tarihi rolleri bakımından da irtibatlar kurmuştur. Türk şiirinin en büyük ustalarından olan Akif, Çanakkale Şehitleri'ni destanlaştırdığı ölümsüz şiirinde, Çanakkale'yi geçilmez kılan Mehmetçiklerin iman ve misyonlarını şu dizelerle tanıtmıştır:


'Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhidi,
Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi.' " Yaşar Nuri ÖZTÜRK

Arapçılığa Karşı Akılcılığın Öncüsü İMAMI ÂZAM EBU HANİFE (Esas Fikirleri Gölgelenen Önder) sf: 192/194



Bugün 10 Kasım...

Büyük Atatürk'ün ölümünün 73. yıldönümü...



"Atatürk'e 'diktatör' dedi

Gazeteci Nagehan Alçı, Mustafa Kemal dönemindeki uyugulamaların, 'zalimce' olduğunu iddia etti." 3 Kasım 2011, Gazeteport



Ata'mıza "diktatör" diyen "modern" görünümlü "elit" hanıma seslenmek istiyorum:


Acaba Atamız olmasaydı, sen bugün oralarda boy gösteriyor olabilir miydin???


O dönem için; "son derece zalim bir dönem" diye söylemlerde bulunan "elit" hanım, acaba bugün Arap coğrafyasında ve özellikle Irak'da yaşanan zulme ve katliama neden sessiz kalıyor?! Niye televizyon televizyon gezip olanları dünyaya ve ülkemiz halkına anlatarak haykır mıyor?

Zira Atatürk'ün kurmuş olduğu modern Cumhuriyet sayesinde dilleri çıkan ve konuşabilen...

Özgürlüğün kıymetini bilmeden "özgürlük" adına konuşmayı ve böyle pervasızca çığırtkanlığını Ata'mıza değil de, Irak'da zulüm gören hem cinslerini savunmak için, Hak için kullanmayı düşünemeyecak kadar gözünün döndüğünü...


Ancak yukarıda belirtildiği üzere Yaşar Nuri Hoca'nın ifadelerindeki anlatımlarla en güzel şekilde izah bulacağını bir kez daha izninizle ifade etmek isterim:

"emperyalistler, ezip sömürmek istedikleri toplumların direnen unsurlarını bir bir "insanlık düşmanı" gibi tanıtmakta, onları faşizmle, despotizmle, insan haklarını ihlalle, aşırı devletçilikle evrenselliğe karşı çıkmakla suçlamaktadırlar.Onca ilmine, irfanına, bütün fıkıh ekollerinin babası sayılmasına rağmen İmamı Âzam'ı işkenceler altında katletmelerinin sebebi de işte budur. Yani zulme ve zalimlere örtülü destek anlamına gelecek uşaklığa yanaşmaması..."


Büyük Atatürk;

Seni Türk milleti asla unutmayacak!

Ve sana olan sevgimiz hiç bitmeyecek!

Seni özlem, minnet ve saygıyla anıyoruz

Ruhun şad olsun Ata'm...

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

8 Kasım 2011 Salı

Bayram Tadında...











"Yalnız seni sevenleri sevmek sevgi değil, değiş tokuştur." Cenap Şahabettin


Bugün bayramın 3. günü...


Bu bayram, benim adıma oldukça hüzünlü geçiyor diyebilirim... Zira ülkemiz art arda birbirini izleyen felaketler zinciri içerisinde... Üstüne üstelik yakınımı kaybetmenin acısını da koyun bunun üzerine...

İşte...

Buruk bir bayram bu bayram benim için.

Ama yine de bayram havasında, bayram tadında yazmak istedim...


BAYRAM...

Alnımız açık, başımız dik bir şekilde hayatı yaşayabiliyorsak şayet;


İnsanlığa ve hayata dair olumsuz gelişen en ufak bir şeyde burnumuzun direği sızlıyorsa eğer;


Ve kalbimizin insanlık önünde işlenen suçlar karşısında bir şeyler yapabilmek için çırpınmasına karşı koyamıyorsak; çaresizce...

Haksızlığın önünde eğilmeden ve yılmadan direnme gücüne sahipsek,

İşte o zaman hayatı hep bayram kılmışız demektir kendimize ve insanlığa.

Bu vesileyle sevdiklerimizle "çocuk kahkahası" tadında bir bayram geçirebilmemiz umuduyla,


Kurban Bayramı tüm İslâm dünyasına mübarek olsun...


Sevgi ve saygılarımla!


Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)