30 Haziran 2016 Perşembe
Cehennemin Dibi...
"Çünkü akıl, kötü niyetle kaba kuvvetle birleşirse, kimse karşı koyamaz bu güce." İlahi Komedya, DANTE
Hani cennet için kendini canlı bomba yapanlar...
Hani cennetten parsel parsel yer satanlar...
İşte onlar kol kolaydı dün...
Birlik oldular...
Masum insanları katlettiler.
Dolayısıyla...
Dün -İstanbul ATATÜRK Havalimanı'nda- cennet ülkemin kalbinde,
Cennetin anahtarını elinde tuttuğunu söyleyenlerle,
Cennet hayaliyle inançlarını hayatlarıyla ispat edenlerin;
Ölümün ve dehşetin kol gezdiği,
Cehennemin dibini gördük!
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Etiketler:
cehennem,
Cennet,
Dante,
İlahi Komedya,
İstanbul Atatürk Havalimanı
27 Haziran 2016 Pazartesi
Kim Bu Johnson?
İngiltere'de AB ile ilgili yapılan halk oylaması(referandum) kampanyasının merkezine Türkiye'yi oturtanlar -AB'de Türkiye'yi istemeyen ve Türkiye ile İngiliz halkını korkutanlar- arasında Alexander Boris de Pfeffel Johnson'ın adı geçmektedir.
Kim bu Johnson?
Osmanlı'nın son döneminde Dahiliye Nazırlığı (içişleri bakanlığı) yapmış olan Ali Kemal'in öz torunu Stanley Johnson'ın oğlu, Alexander Boris de Pfeffel Johnson
Pekii, Ali Kemal kim?
Ali Kemal, İkinci Meşrutiyet ve Mütareke döneminde İttihat ve Terakki karşıtı görüşleriyle tanınmış yazar, gazeteci ve siyaset adamı.
Damat Ferit Paşa hükümetinde kısa bir süre Maarif ve Dahiliye nazırlığı yaptı, bu esnada Millî Mücadele aleyhine yazılar yazan,
Ve...
Kendisinin Sivas Kongresi öncesi dahiliye nazırı sıfatıyla, kongrenin toplanmasını önlemek için yayınladığı bir genelge ile devletin önemli makamlarında görev yapan bir kimsenin, millet ve devletine ancak bu kadar düşmanlık yapabilir dedirten can alıcı örneklerden bir tanesidir...
ALİ KEMAL BEY'İN GENELGESİ
25 Hazirana kadar Amasya'da kaldım. Hatırlardadır ki, o tarihlerde Dahiliye Nâzırlığı görevinde bulunan Ali Kemal Bey, benim görevden alındığımı ve artık benimle hiç bir resmî muameleye girişilmemesi gerektiği konusunda şifre ile bir genelge yayınlamıştı.
23 Haziran 1919 tarih ve 84 sayılı olan bu genelge metni, dikkate değer bir anlayışı gösterir belge olduğu için aynen bilginize sunacağım.
Dahiliye Nâzırı Ali Kemal Bey'in 23.6.1919 tarihli ve 84 sayılı şifresinin çözülmüş suretidir:
Mustafa Kemal Paşa büyük bir asker olmakla birlikte günün siyasetini pek bilmediği için, olağanüstü sayılacak vatanseverlik ve gayretine rağmen, yeni görevinde asla başarılı olamadı. İngiliz Olağanüstü Temsilcisi'nin istek ve ısrarıyla görevden alındı; bundan sonra yaptıkları ve yazdıkları ile de bu kusurlarını daha çok açığa vurdu. Redd-i İlhak Cemiyetleri gibi, Balıkesir ve Aydın dolaylarında Müslüman halkı boş yere kırdırmaktan ve bu fırsattan yararlanarak halkı haraca kesmekten başka iş görmeyen emirsiz, saygısız ve kanunsuz olarak kurulan bazı hey'etler için öteden beri çektiği telgraflarla siyasî hatâsını idarî yönden de artırdı. Kendisinin İstanbul'a getirilmesi Harbiye Nezareti ile ilgili bir iştir.
Ancak, Dahiliye Nezareti'nin size kesin emri, artık o zatın görevden alınmış olduğunu bilmek, kendisi ile hiçbir resmî işleme girişmemek, hükûmet işleri ile ilgili hiçbir isteğini yerine getirmemektir. Bu genelgeye uygun hareket etmekle ne gibi sorumlulukların giderilmiş olacağını takdir buyuracağınızdan eminim. Ayrıca, bu önemli ve tehlikeli günlerde memur, halk, her Osmanlı'ya düşen en büyük görev, barış konferansınca geleceğimiz üzerinde karar verilirken ve beş yıldır yaptığımız deliliklerin hesapları görülürken, artık aklımızı başımıza devşirdiğimizi göstermek, akıllıca ve tedbirlice davranışları benimsemek, parti, mezhep, ırk ayrılıklarını gözetmeksizin her ferdin hayatını, malını, ırzını koruyarak, medenî dünyanın gözünde bu memleketi bir daha lekelememek değil midir?
ALİ KEMAL BEY VE PADİŞAH
Bu şifreli genelgeden, benim ancak Sivas'a vardığım 27 Haziran 1919 tarihinde haberim oldu. Ali Kemal Bey, 23 Haziran tarihinde bu genelgesi ile düşmanlara ve padişaha önemli bir görev yaptıktan sonra, 26 Haziran 1919 tarihinde hükûmetten çekilmiştir. Ali Kemal Bey ' in sadrazamlığa verdiği resmî istifa yazısından başka, saraya da gidip padişaha kendi eliyle verdiği istifa yazısı suretleri ile sözlü mârûzâtını ve padişahın ona verdiği cevabı, çok sonra öğrendim.
Ali Kemal Bey, istifa yazılarında, özellikle bunun padişaha ait olanında : Osmanlı topraklarının çeşitli yerlerinde başgösteren ayaklanma ve karışıklık belirtileri üzerine, ihtilâl ateşinin hemen çıktığı yerde, yayılmadan bastırılıp söndürülmesi ve yok edilmesi için tedbir almak, yalnız kendi makamını ilgilendirirken, padişahın gösterdiği yakın ilgi ve güveni çekemeyen bazı arkadaşlarının birçok yersiz sebepler ileri sürerek ihtilâlin daha da genişlemesine yol açtıklarından söz ettikten sonra resmî görevinden çekilmekle birlikte, özel olarak hizmet ve sadakata devam edeceğini ekliyor ve sözlü olarak da resmî görevinden ayrılmasını fırsat bilen hasımlarının hücumundan ben kulunuzu koruyunuz istirhamında bulunuyor.
Padişah, karşılık olarak beni büsbütün yalnız bırakmayacağınıza güveniyorum. Bağlılığınız, bana büyük ümit ve teselliler vermiştir. Saray, her dakika size açıktır. Refik Bey'le işbirliğinden ayrılmayınız iltifatında bulunuyorlar.
Kendisine olan bağlılığından padişahın büyük ümit ve teselliye kapıldığı Ali Kemal'i nâzırlık makamında ve padişah huzurunda gördükten sonra, bir de asıl gerçek görevi başında görelim!
Canınız sıkılmazsa, Sait Molla'nın Rahip Frew'a yazdığı mektuplardan birini gözden geçirelim :
Ali Kemal Bey'e, son felâketi üzerine üzüntünüzü bildirdiğinizi söyledim. Bu zatı elde bulundurmak gerekir. Bu fırsatı kaçırmayalım. Bir hediye takdimi için en uygun zamandır.
Ali Kemal Bey dün o zatla görüşmüş. Basın işinde biraz ihtiyatlı olmak gerektiğini söylemiş. Daha önce herhangi bir gidişten yana yöneltilmiş olan düşünce ve kalem erbabını bu defa öncekine aykırı bir gayeye yöneltmek bizde kolaylıkla mümkün olmaz. Bütün devlet memurları, Millî Mücadele'yi şimdilik iyi görüyorlar demiş. Ali Kemal Bey, talimatınıza harfi harfine uyacak, Zeynelâbidin Partisi'ylede işbirliği yapmaya çalışıyor. Kısacası işler bulandırılacak.
Aynı mektubun altında bir de notu vardır. Şimdi onu da okuyalım : Birkaç defadır söylemek istediğim halde unutuyorum. Mustafa Kemal Paşa'ya ve taraftarlarına biraz kendilerini destekliyormuş gibi görünmeli ki, hiç bir şüpheye düşmeden buraya gelebilsin. Bu işe fevkalâde önem veriniz. Kendi gazetelerimizle onu destekleyemeyiz.
Bu belgeler hakkında sırası gelince daha çok bilgi veririm. Şimdilik bu kadarı yeterlidir." NUTUK'tan
Dolayısıyla...
Dün İngilizlerin safhında bulunup Türk milletine ihanet eden Ali Kemal; bugün aynı kararlılık ve aynı düşmanlıkla onun bıraktığı yerden devam eden Ali Kemal'in kendi öz torununun oğlu İngiliz vatandaşı Alexander Boris de Pfeffel Johnson olmuştur.
Ve Johnson da tıpkı büyük dedesi gibi Türk milletine olan ihanetini ve düşmanlığını bu şekilde açığa vurarak, büyük dedesi Ali KEMAL'in gerçek yüzünü bilmeyenlere, görmek istemeyenlere tokat gibi bir cevapla gün yüzüne çıkarmıştır.
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
24 Haziran 2016 Cuma
"Allah, Güzel düşünüp Güzel İşler Yapanları Sever"
"Ey mubarek ve mukaddes Kur'an!
Ey Vâcibul Vücud'un şaheseri!
Ey dinim, vicdanım ve imanım!
Ey varlığımın kıblesi!
Ey dünyam ve ahiretim!
Ey hüccetim, şahidim, sığınağım, koruyucum!
Sana aşk ve niyazımı, evlatlarından biri olan
Şeyh Galib'in şu beyitiyle arzetmekten başka bir şey yapamıyorum:
"Canım sensin, cihanda itibarım varsa sendendir!
Meyân-ı ârifânda iştihârım varsa sendendir!"
Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK, Kur'an'ı Tanıyor musunuz? (O'nu Hiç Okudunuz mu?) Kitabının kapak yazısından
Bölgemizde ve ülkemizde yaşanılan bu karanlık ve tarihi günler için Yaşar Nuri ÖZTÜRK:
"Bu bir Haçlı İngiliz siyasetidir. Atatürk bu şeytani siyaseti, ta 1920'de Müslüman dünyaya tanıtıyor; İngilizlerin siyasetinin 'İslam'ı İslam'la yok etme siyaseti' olduğunu ilan ediyor."...
Dolayısıyla,
O, Türkiye'nin bağımsızlığı için mücadele veren, aydınlığın temsilcisi bilim insanı...
Karanlığa ışık tutan kitaplarıyla insanlığı aydınlatan güzel insan...
Ruhun şad, mekanın cennet olsun...
Sayın Hocamıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Etiketler:
Kur'an'ı Tanıyor musunuz?,
mukaddes,
Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK
22 Haziran 2016 Çarşamba
İftar olsa da "Koka Kola"mızı Bi İçsek
Ülkemizin bir ucundan öteki ucuna kadar orucumuzu neyle açarız?
Hurma, zeytin, su...
Hayır hayır!
Bütün bir müslüman halk olarak,
Tabii ki de, koka kola ile...
Ohh!..
Bizim doğal içeceklerimiz (ayran, şıra, limonata, komposto vs.) arasında olmadığı halde sofranın başköşesine kurulan riyakar, ikiyüzlü olduğunu kanıtlayan reklam furyasının baş tacı koka kola...
Dolayısıyla...
Hani ramazan denilince akla bir pide, bir de eksik olmasın "koka kola" geliyor ya...
Hani uzunca bir masa etrafındaki sülalecek iftar vaktinin son dakikalarını bekleyen ailelerin, keyifle yudumlamasını beklediği koka kolanın gururla teşhiri...
Hani İslam'ı yozlaştıranların, ekonomisinin bel kemiği olan koka kola...
Hani bir tarafta ramazan topu niyetine bombalarıyla sofralarımızın başında, evimizi başımıza yıkan
Öte taraftan da dini değerlerimizle kendini "özdeşleştiren"...
Ve...
"Bey, oğlanı pide sırasına, kızı da kola kuyruğuna yolladım" cümleleriyle ramazan ayının müjdecisi koka kola...
Dolayısıyla...
Silahların gölgesinde...
Bir ramazan ayını daha yaşadığımız bu günlerde, "mutluluğu" sağda solda aramaya ne gerek var...
Mutluluk, koka kola'nın ramazan reklamlarında saklı...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
15 Haziran 2016 Çarşamba
14 Haziran 2016 Salı
Elveda...
Hani insanın içini cızz ettiren o sevimsiz an...
Ayrılık vakti yaklaştı yine...
Ardında bıraktığımız o koskoca dolu dolu dört yıl. Hani anılara dönüşen o sımsıcak dört yıl... Kim bilir, yıllar sonra yaşadığımız iyi kötü her şeyi bir film şeridi gibi gözümüzün önünde canlandıracağımız bir sürecin o sıcak anıları..
Ve benim için her sonun yeni bir başlangıcı vardır ya...
İşte yeniden başlıyorsun her seferinde...
Tıpkı bu defa da olacağı gibi her elvedadan sonra...
Her başlangıçta bir öncekinden daha fazla üzülsem de,
Vallahi her şeye değer...
Zira aydınlık yarınlarımız için yetişen bu fidanların,
Cumhuriyetimizin birer neferi olarak insanlığı aydınlatacaklarına eminim...
Sevgi ve saygılarımla!
NOT: Sizlerle de böyle aynı heyecan ve sevgiyle buluşmak üzere, elveda...
:)
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Etiketler:
aydınlık,
aydınlık yarınlar,
Ayrılık,
cumhuriyet,
nefer
11 Haziran 2016 Cumartesi
"Ooops"
"Almanya’nın 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelendirdiği tasarıdaki rolü ve kabul oyu vermesi nedeniyle Tokat hemşehriliğinden çıkarılan Cem Özdemir, Twitter hesabından"
"Pazar, benim haberimin bile olmadığı hemşehriliğimi geri almak istiyormuş. Ooops" diye yazmış.
İyi de bu sözde soykırımı dile getiren bir tek Cem ÖZDEMİR mi?..
Ya, "Hepimiz Ermeniyiz" diyenlerle, "özür dileyen", sözde o aydınlara ne diyelim?
Bu devletin ve milletin olanaklarıyla belli makamlara gelenler, yediği ekmeğe ihanet edercesine bir biri arkasından mantar gibi türeyen aydın danteller, çarşaf çarşaf "özür dileriz" bildirileri yayınlayıp imza kampanyaları başlatanları unuttuk mu?
Sahi... bir de içimizde bulunan ve de "Türk tarihinin hakkından gelmeliyiz" diyen Karen FOGCULAR vardı. Ya onlara ne demeli?..
Öte yandan...
"O. Pamuk: Türkiye’nin eski, güzel günlerini özlüyorum
İtalyan La Repubblica gazetesine demeç veren Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, bazen Türkiye'nin sorunlarının konuşulmadığı eski, iyi günleri özlediğini söyledi." 4 Haziran 2016
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı sürekli olarak aşağılayıcı bir dil takınan, kendi ülkesini ve milletini zedeleyecek hiçbir söylemden geri durmayan Nobel Ödüllü "yazar" Orhan PAMUK,
Küresel emperyalistlerle kol kola vererek işbirliği içine girmekten asla geri durmayan Orhan PAMUK,
Sen değil misin, "Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü. Benden başka kimse bundan bahsetmeye cesaret edemedi" (Das Magazin adlı haftalık İsviçre dergisine verdiği bir röportajdan), diyen?
N'oldu şimdi?
Bir ulusu ayrıştırmaya yönelik kin-nefret içerikli söylemlerde bulunarak bugünlerin yapı taşlarını oluşturmakta bire bir rol almadın mı?
Aldın!
Peki şimdi hangi yüzle, "Türkiye’nin eski, güzel günlerini özlüyorum" deme cüretinde bulunuyorsun?!
Dolayısıyla...
Şimdi Almanya'da bir Cem ÖZDEMİR ve bir de şürekalarından, "aslını inkar eden haramzade"lerden 10 milletvekiline tüm suçu yıkmak, madalyonun tek yüzüne bakmaktan başka bir şey değildir.
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Etiketler:
Almanya,
Cem Özdemir,
ermeni soykırım yalanı,
Karen Fogg,
La Republica Gazetesi,
orhan pamuk,
şüreka
10 Haziran 2016 Cuma
Muhammed Ali...
"Hatay'ın İskenderun İlçesi'nde yaşayan 76 yaşındaki Emel Hadduroğlu Ozan, 40 yıl önce çocuklarını tedavi ettiren Muhammed Ali için gözyaşı döktü. "
Ve
"Muhammed Ali büyük insan, güzel insan Allah seni cennete kavuştursun. Sen bana yardım ettin, elimden tuttun, bana kucak açtın. Bana yaşama gücü verdin. Yavrularıma ilham verdin. Nur içinde yat" diye dua etti." cnnturk.com, 9 Haziran 2016
CNN Muhabiri Mc. Oneil:
"Sn. Muhammed Ali, bu dehşetin meydana gelmesine sebep olan teröristlerle aynı dinin bir mensubu olarak neler hissediyorsunuz?"
Muhammed Ali:
"Siz..! Hitler ile aynı dini paylaşan bir mensup olarak neler hissediyorsanız aynısını."
Vietnam Savaşı için orduya katılması istendi, ama Muhammed Ali, "Vietkonglular (Kuzey Vietnamlılar) bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım." diyerek askere gitmeyi reddetti. O sebeple 5 yıl hapis cezası ve 10 bin dolar para cezasına çarptırıldı.
Ve devamında şöyle diyor:
"Louisville’de (doğduğu şehir) insanlar hâlâ "pis zenci" diye çağrılıp köpek muamelesi görüyorken ve en basit haklarından bile mahrumken benden üzerime bir üniforma geçirip 10.000 mil ötedeki bir ülkede bomba atıp kurşun sıkmamı nasıl beklerler? Hayır, 10.000 mil öteye gidip beyaz köle efendilerinin beyaz olmayan başka bir millet üzerine baskı kurmalarına, onları öldürmelerine, evlerini yakmalarına yardımcı olmayacağım. Gün böyle kötü işlerin sona ermesinin günüdür. Böyle bir tavır içinde bulunmanın bana milyonlarca dolara mal olacağını söylediler. Daha önce de söyledim ve yine söylüyorum: Benim halkımın gerçek düşmanı burada, Amerika’da. Kendi özgürlüğü, kendi adaleti ve eşitlik için savaşan o insanları köleleştirmede kullanılan bir maşa olmayacağım. Dinimi, halkımı ve kendimi küçük düşüremem. Eğer bu savaşın benim 22 milyonluk halkıma özgürlük getireceğini düşünseydim kendim gidip orduya katılırdım. Kendi inandığım değerler için direniyorum. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Beni hapse atacaklarmış, ne olmuş sanki? Zaten 400 yıldır hapisteyiz."
Tıklayarak izeyebilirisiniz...
Yüz yıllardır zenciler aşağılanıp küçümsenerek ırkçılık yapılan Amerika'da kendisine, "en büyük Muhammed Ali" dedirten mağdurların ve mazlumların sesi olmuş efsane isim Muhammed Ali, hayatını kaybetti...
Güle güle güzel insan,
Ruhun şad, mekanın cennet olsun...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
5 Haziran 2016 Pazar
Öğrencilerimiz Askerimizle Buluştu
* "Dün Almanya'da bizi "soykırımcı" ilân ettiler... Kahraman bir milletin kahraman ordusu hiç soykırım yapar mı?" Musa BOZKURT, 4-A Sınıfı
Sorularıyla hem komutanlarımızı hem de bizleri müthiş şaşırtan bu minik öğrencilerimizi canı gönülden kutluyorum...
Geleceğimizin güvenli ellerde olduğunun müjdecisi kuzucuklarım,
Sizinle, hepinizle gurur duyuyorum!!!
:))
3 Haziran Cuma günü, sevgili öğrencilerimizin Mehmetçiklerimize yazdıkları mektuplar karşısında Genelkurmay Başkanlığını temsilen iki komutanımız okulumuzu ziyarete geldiler.
Şüphesiz ki bu anlamlı ziyaret sevgili çocuklarımızın ve onların değerli ailelerinin zihinlerinde derin izler bıraktı.
Genelkurmay Başkanlığı adına gelen komutanlarımızın o sımsıcak ziyaretleriyle birlikte, özellikle sevgili çocuklarımın yüreklerindeki sevgi dolu o heyecanı ve coşkuyu mümkün olduğunca buradan yansıtmak istiyorum.
Ancak öncelikle,
"Şırnak’ın Silopi ilçesindeki operasyonlarda 23 Aralık 2015 tarihinde bölgedeki ailelerin tahliyesi sırasında küçük bir çocuğun elini nefesiyle ısıtan ve Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde dünkü operasyonda yaralanarak GATA’ya kaldırılan Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanı Binbaşı Necmettin Tetik’in sol gözünü kaybettiği belirtildi." 2 Haziran 2016
Dolayısıyla töreni yaptığımız sahnedeki arka perdeden özellikle paylaştığım Binbaşı Necmettin TETİK'in o şefkat içeren fotoğrafıyla birlikte salondaki var olan coşku, yerini bir anda ister istemez duygusallığa bıraktı... Bu vesileyle Kahraman Necmettin Binbaşımıza sonsuz minnet duygularımızla, sevgilerimizi sunuyoruz.
Evet canımız, gözbebeğimiz ordumuzdan, Mehmetçiklerimizden herkese kucak dolusu selam ve sevgiler...
:)
Hem de onca sıkıntıların ve acıların yoğun yaşandığı,
Her gün sıra sıra ŞEHİT verdiğimiz bugünlerde...
Her şeye rağmen öncelik gösterilen bu sıcak ziyaret,
Türk milletinin "doğuştan asker" olduğunun,
Milletinin askerine karşı duyduğu sevgisinin
Ve "ordu-millet" birliğinin güçlü bir kanıtıdır.
MEKTUP
Bir yurt gezisi dönüşünde, Çankaya Köşkü'ne gelen yüzlerce mektup arasından bir mektubu genel sekreter, Atatürk'e okumuştu. Mektup, Samsun'dan İnönü İlkokulu 5. sınıf öğrencisi Bahri'den geliyordu. Mektup aynen şöyleydi:
Çok Sevgili Gazi Babama;
Yurdumuzu şenlendiren, benliğimizi koruyan büyük kumandanın mübarek yüzünü görmek için bütün yavrularının kalbinin çırptığını çok yakından bilirsiniz değil mi? İşte bu küçük yavrunuz olan ben de bir gün olur elbette sizi görürüm diye düşünüyordum.
(...)
Atatürk'ün gözleri dolmuş, tebessüm etmişti. Genel Sekreteri'ne şu emri verdi:
"Samsun valisine bir yazı gönderin Çocuğun hakkımdaki duygularına ve armağanına teşekkür ettiğimi, bu değerli hediyesini kendisine bağışladığımı bildirin. Vali, çocuğun babasına bizzat tebliğ etsin." ATATÜRK ve ÇOCUK, Anıtkabir Komutanlığı, sf: 34
Dolayısıyla... bu duyguyu ve şefkati daima bünyesinde koruyup, yaşatan muhteşem ordumuz; Genelkurmay Başkanlığı'nın talimatlarıyla, Binbaşı Mustafa ER ve Ali Teğmen,
Gururla ve heyecanla bu güzel buluşmayı bekleyen çocuklarımızla birlikteler...
Zira vatanımızı, bayrağımızı ve Cumhuriyet'imizi canları pahasına koruyan kahraman ordumuzun yiğit Mehmetçikleri için kuzucuklarımızın kalbi çarpıyor...
İşte bu sevgiyi paylaşmak adına gelen komutanlarımız için bu minicik yüreklerin, vatan aşkı ve asker sevgisi ile dolup taştığı duyguları karşılıksız bırakmayan Genelkurmay Başkanlığımızla ve dolayısıyla Kahraman Mehmetçiklerimizle doya doya bir vatan sevgisi yaşandı okulumuzda...
Bu vesileyle bizlere bu onuru yaşatan kahraman ordumuza sonsuz şükran ve minnet duygularımızla birlikte,
Başta Sayın Genelkurmay Başkanımıza ve Kahraman Türk Ordumuza Selam olsun...
Ne mutlu Türk'üm diyene!
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)