29 Ekim 2020 Perşembe

Cumhuriyet'imizi Kanla Kurduk...




Yüce Atatürk,

Bugün 29 Ekim 2020.

Kimsenin kulu, kölesi olamadan, 

Özgürce yaşamaya başladığımızın 97. yıldönümü.

Sana olan bağlılığımız her geçen gün katbekat artarak güçlenirken, 

Devrimlerinle hayat bulduğumuz bu kanlı coğrafyada ATATÜRK adı, 

Sonsuz karanlığın içinde ışıldayan bir YILDIZ gibi parlıyor. 

Bütün dünya senden gıptayla bahsediyor. 

Aydınlığın mazlum milletlere umut, bizlere güç veriyor.

Ve, 

Türk kadınına verdiğin değerle...

Senin sayende özgürce ayakta duruyorum.

Senin sayende elim kalem tutuyor, 

Senin sayende, "eşit birey" olmanın haklı gururunu  doyasıya yaşıyorum,

Senin sayende mutlu bir aile kurmanın zevkini tattım. 

Senin sayende bilimle tanıştım,

Senin sayende çağdaş bir kadın olarak medeniyetin içinde yer aldım.

Yüce Atatürk'üm, 

Bugün tıpkı bir "üvey anne" gibi içeride ve dışarıda üzerimize çullanıp seni unutturmak isteyen alçakların tüm çaba ve girişimleri son sürat devam ediyor ama, o inanılmaz öngörün ve milletine olan sevgin, şefkatinle bizlere emanet ettiğin ve "benim en büyük eserim" dediğin, Cumhuriyet'imize sadâkatla sımsıkı sarılarak ilelebet yaşatmanın heyecanıyla,

Son nefesimize kadar, 

Seninleyiz Yüce Ata'm.


❤❤❤


❤❤❤

Büyük TÜRK milletinin bir ferdi olarak en büyük bayramımız bugün. 

KUTLU olsun...

Ne mutlu Türk'üm diyene!


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.) 

21 Ekim 2020 Çarşamba

Güzel İnsan Bekir COŞKUN

 



Yıllar önceydi...

Sevgili eşimle birlikte, Ankara Armada önlerinde GÜZEL İNSAN Bekir COŞKUN'a rastladık.

Bu arada tesadüf odur ki  hemen yakın geçmişte bir yazısına karşın kendisine eleştirel e-posta iletmiştim. Dolayısıyla  kendisine hem sevgimi, hem de e-postamla ilgili konuşmak üzere hızla yanına yaklaştım. O güzel insan, inanılmaz bir sevecenlikle, sanki 40 yıldır tanışıyormuşuz gibi bizimle konuşmaya başladı... 

Ayaküstü sohbetimizi ben hararetle sürdürürken sevgili eşim, her zamanki hassasiyetiyle araya girerek, "Tülay tamam" dedi. Fakat GÜZEL İNSAN Bekir COŞKUN güler yüzüyle, "bırakın Dr. bey konuşsun" demesi bile onun zarafetini ortaya koydu. Dahası -o gün için yanılmıyorsam Kahramanmaraş'a gideceğini, ancak 2 gün sonra döneceğini belirterek-  beni ofisine davet etti. Ne yazık ki  Ankara'dan gün içerisinde ayrılacağımızı belirterek o nazik davetine icabet edemedim. 

Değerli varlığıyla gazete köşe yazılarını okumayı alışkanlık ettiğim vicdanın sesi, Bekir COŞKUN,

Dik duruşundan, onurundan

Dolayısıyla da Cumhuriyet'e bağlılığından, Atatürk ilke ve inkîlaplarının yılmaz bekçiliğinden, 

Uçan kuşun, 

Yuvasız insanın, 

Sahipsiz hayvanın, 

Bu vatanın ağacından, deresinden börtü-böceğine kadar 

Yüce Yaradanın yarattığı ne varsa her şeyin hakkını, hukukunu sonuna kadar tavizsiz savunan Gazeteci Bekir COŞKUN, yazılarıyla bizi AYDIN'lattı. 

 Oradan oraya...

 "9. Köy" dedi, 

 "10. Köy"...

Ve...

Son durak, 

Urfa "SONUNCU KÖY" oldu!

Demem o ki...

Seni bu Cumhuriyet hiç unutmayacak.

Seni hep sevgi ve özlemle anacağız.

Ruhun şad, mekanın cennet olsun.


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.) 


14 Ekim 2020 Çarşamba

Arşiv'e Bir Bakalım...


NOT:

Ceviz Kabuğu'nu, sayısız kere  e-posta ile  dahası canlı yayına telefonla bile katılarak görüşlerimi bildirdiğim dolayısıyla da seyircisiyle birebir buluşan, kalite düzeyini özetle tanımlamak gerekirse,  "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" olgusuna yakışan bir tartışma programı olarak TARİHE geçtiğini görüyorum.

Dolayısıyla... 

Kanaldan kanala geçiş yapan Sayın Hulki CEVİZOĞLU'nu twitter üzerinde de takipteyim...  Görüyorum ki bir şekilde Hulki CEVİZOĞLU'na olumlu görüşlerin yanında bence -"kovulduğu" yönünde ve duruşu hakkında- haksız olarak gördüğüm eleştirilere de maruz kalıyor. Bu durumda haksızlığa tahammül gösterilir mi? Bana göre, gösterilmez. O sebeple yıllar önce yazmış olduğum bir yazıyı izninizle buradan yayınlamanın tam zamanı olarak görüyorum... 

İlgi ve bilgilerinize saygı ve sevgilerimle... 


Hulki CEVİZOĞLU'nun Suçu Ne?

15 Ağustos 2014 Cuma





"Hulki CEVİZOĞLU kovuldu!

H. Cevizoğlu, Yurt gazetesi ve Sokak TV'deki görevinden alındı" Habervaktim.com. 14 Ağustos 2014

Araştırmacı Gazeteci Yazar M. Hulki CEVİZOĞLU...

Yazdığı kitaplarıyla ve özellikle çeşitli televizyon kanallarında yapmış olduğu  "Ceviz Kabuğu" programı ile Türk halkının kendisini yakından tanıdığı aydın bilim insanı. 

Ne yazık ki biraz önce okuduğum bir habere göre, Hulki CEVİZOĞLU'nun  çalıştığı televizyon kanalından ve yazılarını yazdığı gazeteden "kovulmuş" olduğunu büyük bir üzüntüyle öğrenmiş oldum.

İnanılır gibi değil! 

Nasıl yani? 

Bir yazarın düşüncelerini ve bilgilerini -ki araştırmaya, belgeye yönelik bilgiler- okuyucu ve izleyicileriyle paylaşması ne zamandan beri "suç" oluyor? Hani her şey bir tarafa... Düşünce özgürlüğü ve dolayısıyla haber alma hakkı anayasal değil mi?!.. Hulki CEVİZOĞLU'nun yapmış olduğu programlar, kaliteli yayıncılık adına tüm televizyon kanallarına tam bir örnek, bu bir!

Dolayısıyla...

Onun işinden kovulması Hulki CEVİZOĞLU'na ONUR, kovduranlara da KARA  LEKE olarak tarihe not düşmüştür, bu iki! 

Bu bağlamda...

İlkeli olmak, kişiliğinden ve duruşuından ödün vermemek, kimseye boyun eğmemek, doğru bildiklerini söylemek

BAYRAĞI, VATANI, MİLLÎ DEĞERLERİ, TÜRK MİLLETİNİN MENFAATLERİNİ  dolayısıyla ATATÜRK CUMHURİYETİ'ni  sevmek, savunmak  ne zamandan beri "suç" oldu? Bu da üç!

Bu sorunun cevabını öğrenmek ve bilmek hepimizin hakkı!


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.) 



6 Ekim 2020 Salı

Duymak İstemeyenlere, Görmek İstemeyenlere DUYURULUR!







 20 Mart 2003 Irak işgali;

O gün bugündür milyonlarca Iraklı öldürüldü, sakatlar, tecavüzler gırla... dolayısıyla Irak hem fiziki, hem de manevi olarak yerle bir edildi. 

15 Mart 2011 Suriye bir bahaneyle aynı güçlerce "iç savaş" çığırtkanlığıyla işgal edildi...

Netice... milyonlar  vatanından oldu, milyonlar öldürüldü... dolayısıyla Suriye hem fiziki, hem de manevi olarak yerle bir edildi. 

Aynı yıl Libya'da da kışkırtıcı olaylar... ardından Libya aynı güçlerce bombardımana tutuldu ... netice, Libya yerle bir!..

Yeraltı zenginliğiyle  her daim iştah kabartan petrol coğrafyası bölgemizden ellerini çekmeyen emperyalist güçlerce, 1918 yılında -Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla-  ülkemizi işgalin yolu açıldı. 

SEVR ile emellerine kavuşmanın hayalini kuran  İngiltere, Fransa, İtalya, Ermeni çeteleri, Yunanistan ve perde gerisi Amerika ülkemizi işgal ettiler.  

Dolayısıyla...

Aynı niyetlerle "Ata yurttan Balkana il Anadolu" amacıyla bölgemizi kuşatan emperyalistler 1919'da güzel ülkemi talan etmek üzere işgale giriştiler. Yüce Türk milleti Atatürk'ümüzün önderliğinde başlattığı Kurtuluş Savaşı ile bu defa emperyalistler yerle bir oldu!

Ve...

97 yıl önce İstanbul'umuzun düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü Yüce Türk Milletine Kutlu ve mutlu olsun!


Ne mutlu Türk'üm diyene!


Sevgi ve saygılarımla! 


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)