30 Temmuz 2016 Cumartesi

"Burası Atatürk'ün Ülkesi..."



O korkunç darbe girişimi  olayından  sonra, telefonuma bir mesaj geliyor...

"Öğretmenim merhaba... yarın size gelebilir miyiz?"

Evet kuzucuklarımdan, yaşanılan bu korkunç olayın zihinlerini allak bullak ettiğinin endişesini yaşarken gelen bu mesaj, düşüncelerimi sanki netleştirir gibi oldu. Dolayısıyla... asker, vatan, millet, bayrak sevgisiyle yürekleri coşan çocuklarımızı sarsacak, ekranlardan sergilenen asker'imizi karalayacak tüm olumsuzlukların, çok iyi tahlil edilmesini buradan paylaşmak istiyorum.

Evet.. dediğim gibi, kuzucuklarım evime geldiklerinde daha oturmadan sessizce akıttıkları gözyaşları arasında,

"Öğretmenim ben bir şey anlayamadım... Ne oluyor?!.."

Onlara, "Kırmızı başlıklı kız" masalını hatırlatarak gözbebeğimiz ordumuza sızan "kurt"ları anlatmaya çalıştım. Tabii  yürekleri asker sevgisi dolu bu çocuklar, konuyu detaylı olmasa da anladıklarını, gözlerinin parlamasından anladım... :)




Kamuoyuna saygıyla duyurulur:

"Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır" dolayısıyla dünyada eşi benzeri zor görülen  vatan sevgisi taşıyan milletimizin ordusunu, askerimizi yıpratacak, onların morallerini bozacak en ufak bir olumsuzluğa bile imkan tanımamalıyız! Unutulmamalıdır ki... ordumuz var olduğu sürece biz varız!

Öte yandan...

Sevgili arkadaşım
ın olay günü, memleketi Fas'tan, Faslıların ülkemiz ve milletimiz üzerindeki düşüncelerini ve yapılan yorumları aynen paylaşmak istiyorum:

Öncelikle olayı duyar duymaz yaşadığı endişeyi bir kenara bırakarak duyduğu gururu anlatıyor. Dahası, Türk milletinin o özel ayrıcalığını bakın nasıl aktarıyor:

"Tülay inan ki burada -Fas'ta- herkes, Türk milletine gerçekten övünçle ve gıptayla bakıyor. Türklerin direncine, vatan sevgisine, ülkelerini canları pahasına korumalarına burada inanamadılar.. İşte Araplarla Türk milleti arasındaki fark, bu." diyor.

Ve yine darbe gününü an be an Fransız kanallarından takip eden sevgili arkadaşım, "vallahi ben Türkiye'de yaşamasaydım Fransız kanalının verdiklerine dayanarak söylenilenlere inanır, Türkiye'yi Irak gibi zannederdim. Yani algılatılmak istenen, Irak'ın eski devlet başkanı devrik lider Saddam gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı'nı da aynı şekilde özleştirerek yayınlar yapılıyor,  ve bu doğrultuda algı yaratıldığını dehşetle izledim."

Yine uçakta birlikte yolculuk yaptığı Fas asıllı İsrailli yolcuların konuşmaları.... Kısmen Arapça konuşmalarından anladığı kadarıyla sevgili arkadaşımın duydukları, gerçekten bir Türk olarak bana sonsuz gurur yaşattı...

İşte o konuşma:

Türkiye'de yaşanılan darbe girişimine direnen Türk halkı için; "Evet burası Atatürk'ün ülkesi... Türkiye'yi ve Türkleri parçalamak çok zor..."

Demem o ki... 

Batılı emperyalist güçlerin tek isteği; Türk halkını birbirine düşürmek, parçalara ayırmak,   halkı boğazlaştırmak. Ve en büyük isteklerinden birisi de Türk ordusunu aynı şekilde dağıtmak. Halkın gözünde askerimizi küçük düşürmek, "darbeci" göstermek, halk düşmanı ilan etmek. Yani bir iç savaş  çıkarmak...

Gün birlik günü...

Bizim yaşayacak başka bir ülkemiz yok!

Vatanımızı Irak'a, Suriye'ye, Afganistan'a çevirmeyi hayal edenlere karşı gerçekten, gün birlik günü!



Sevgi ve saygılarımla!

NOT: Hâl böyleyken, basın yayın kuruluşları bilerek ya da bilmeyerek, ortak noktaları sadece askerimizin elbisesi olan bu alçakları "darbeci asker" olarak nitelendiriyor. Bu tanımlamayı şiddetle reddediyoruz. Zira bu alçaklar, "asker" değil, tedhişçi çete üyesidir! T.G.



"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

29 Temmuz 2016 Cuma

"Erdoğan'ı öldürmemek"




BBC:  İngiliz resmi devlet haber kanalıdır.

"Türkiye'deki darbe girişiminin konuşulduğu İngiliz devlet kanalı BBC'de darbeci teröristler savunularak, "Darbecilerin en önemli hatası Erdoğan'ı öldürmemek" şeklinde skandal yorumlara yer verildi." 26 Temmuz 2016, Milliyet

Böyle bir rezillik dünya tarihinde görülmemiştir...

Eyy ahali! 

Duyduk duymadık demeyin!

Görün bu tek dişi kalmış canavarları!

Görün ki bu medeni (!) kılıklı kan içiciler, gözleri döndüğünde nasıl canavarlaşıyorlar...

"Demokrasi'nin beşiği"ne bakın hele...

Rezil oldunuz, rezil!

Ne diyor, bu gözü dönmüş "İnsan Hakları" savunucuları (!)?

"Öldür" diyor!

Ne diyor bu "demokrasi" havarileri?

"Darbe" diyor!

Nasıl yani?!

Bir ülkenin seçilmiş, yasal cumhurbaşkanı için, aleni,"ÖLDÜRÜN" diyorsunuz, öyle mi?!

Tuhh size!!!

Yalnızca geri kalmış ülkelerde uygulanan darbeler,  hiç kuşkusuz emperyalist ülkelerin ürünüdür!

Dolayısıyla...

Biliyoruz... bu anlamda siz tek dişi kalmış canavarlar olarak oldukça mahirsiniz...

Ama ne yaparsanız yapın,

Size geçmiş olsun...

 Zira kanlı planınız ve emelleriniz 15 Temmuz itibariyle son buldu!!!

Ve biliniz ki...


Bandırma Vapuru'na, inmemek üzere, 

Kürt-Türk, Alevi-Sünni, sağcı-solcu, açık-kapalı...

Türk milleti olarak topyekûn bindik...

Sizin payınıza düşen de,

Bu asil milletin bağımsızlık ruhuna, 

Şapka çıkarmak olacaktır!!!


Sevgi ve saygılarımla!




"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)



28 Temmuz 2016 Perşembe

The Hizmet Hareketi



Batı'nın çıkarlarına "HİZMET HAREKETİ" ile yola çıkan SAHTEKARLAR, inanılmaz ikiyüzlü, inanılmaz riyakar davranışlarıyla kuzu kılığına girmiş kurt gibi masum  insanlarımızın duygularını sömürdüler...

İnanılmaz demokrasi yanlısı, inanılmaz özgürlük düşkünü, inanılmaz ahlâklı, inanılmaz yurtsever, inanılmaz dürüst kılığına girerek, "Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapdedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş" 15 Temmuz   alçaklığını yaşattılar.

 Hassasiyetlerimizden yararlanarak dini bütün insanlarımızı, "din, Allah, Peygamber" diye diye...

Allah'ım memleketimin ne kadar kurumu varsa hepsine sızılmış, her tarafı işgal edilmiş...



Bir tek gözbebeğimiz ordumuzun içine  mi sızılmış?

Hayır hayır!

Tüm kamu kurum ve kuruluşlarımız vatan hainlerince zaptedilmiş!


Dün (2009);

"Apo'ya paşa rütbesi verilip Bodrum Türkbükü'ne gönderilsin, Türk ordusu lağvedilsin" diyen, gözbebeğimiz ordumuza saldıran The Mümtazer TÜRKÖNE

"Daha karpuz kesecektik" üst manşetiyle gözbebeğimiz ordumuzu aşağılayan The Taraf...

Kısacası memleketimin her köşesine, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı topyekûn The Hizmet Hareketi sızmış!

Dolayısıyla...

Milli Eğitim, Sağlık, maliye, yargı, emniyet, Türk Hava Yolları, Diyanet, TRT, Mit, Üniversiteler ve daha pek çok kurumlarımız, özel sektör, vakıf... her yer ama her yer işgal edilmiş!!!

 Vayy!... 

Ne çok vatan hainimiz varmış be!..

Bu milletin ekmeğini ye!

Bu vatanın en güzel yerlerinde otur!

Bu güzel masum insanların kanlarıyla sulanmış topraklarında, en güzel şekilde konforlu, güven içinde yaşa!

Sonra da,"hizmet hareketi" takiyesiyle,

 İhanetin âlâsıyla bu milletin başına cellat kesil, öyle mi?!..

Allah topunuzu bildiği gibi yapsın...

Sahi... 

Kurtuluş Savaşı'nda  tıpkı bugün yaşadıklarımız gibi İngilizlerle işbirliği yapan Seyit Rızalar gibi vatan hainleri İstiklal Mahkemeleri'nce idam edildiler. Bugün bu hainleri "kahraman" ilan edenlere, bu alçakların anıtlarını dikmeye, isimlerini yaşatmaya kalkanlara sorum çok açık: 

Bugün aynı şekilde dinimizi  kullanarak masum insanlarımızın beyinlerini yıkayıp örgütlenen CİA plânlı ve destekli dinci vatan hainlerini görünce, dünle bugünü değerlendirip, tarihten bir ders çıkarabildiniz mi acaba?



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

26 Temmuz 2016 Salı

Vali, Sapık El Ele...












"Sinop Valisi tutuklandı
FETÖ soruşturmasında görevden el çektirilmesinin ardından gözaltına alınan Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya tutuklandı." 18 Temmuz 2016

Pekii, kim bu VALİ?

"Sinop Gerze’de kurduğu İslamcı Gençlik İlim ve Hikmet Derneği (GİHDER) Başkanı Rafet ERMİŞ, dernekte verdikleri Kur'an kursuna gelen 4 erkek çocuğuna tecavüz ve cinsel taciz suçlamalarıyla, Sinop E Tipi Cezaevi’nden mahkemeye getirilen Ermiş, 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı."

Ve...

"4 çocuğa tecavüz ettiği gerekçesiyle tutuklanan İslamcı Gençlik İlim ve Hikmet Derneği’nin Genel Başkanı Rafet Ermiş’in bir ay önce Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’yı makamında ziyaret ederek Osmanlı tuğrası hediye ettiği ortaya çıktı." 06.08.2015


Öte yandan...

1933 yılında Türkiye'nin ilk kadın muhtarı seçilen Gül Esin Aydın Çine İlçesi Karpuzlu Bucağı'nın muhtarlığını yaptığı dönemde Atatürk tarafından ödüllendirilmiştir.

Muhtar olmasının ardından kahvehanelerde kumar oynamayı yasaklayan Gül Esin, kız kaçırma olaylarını önlemiş ve nikah işlerini düzene sokarak da büyük başarı elde etmişti. Bu yüzden Ata'mız tarafından bizzat ödüllendirilmiştir.




Hani bu ülkenin olanaklarıyla yükselerek valilik makamına kadar onurlandırılmış, ve o makamın kirlenmesine vesile olan, ahlâksızlığın dibini bulmuş birisinden utanmazca ödül almayı arsızca sergileyen,  kadın vali...

Dolayısıyla, Atatürk Cumhuriyeti'nin modern çağdaş ülkesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin aydın, çağdaş kadın yöneticilerimizin nereden nereye geldiğinin resmidir, bu yüz  kızartıcı, ahlâksız  olay... 

Hani... "din, iman" diyerek, milleti ahlâksızlığa boğarak, ülkeyi ele geçiren sahtekarların ahlâksızlıkları ortaya birer birer saçılırken, insanın kanını donduran rezilliklerini bir bir gördükçe yüreğimiz paramparça oluyor.

Diyeceğim...  

Ülkemizi bu denli rezaletlere mahkum eden  millet, vatan din düşmanı, menfaat düşkünlerini nefretle lanetliyorum...

Yuh olsun size!..


Sevgi ve saygılarımla!

"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

24 Temmuz 2016 Pazar

İlk Kurşun 2

















 Astsubay Ömer HALİSDEMİR

"Özel Kuvvetler Komutanlığı çok kilit bir nokta. Bu noktayı ele geçirmek demek, bütün özel kuvvetlere hükmetmek demek. Yani bütün elit birlikler sizin kontrolünüze giriyor. Cuntacılar bunu çok iyi bildiği için ilk hedeflerinden birisi de bu karargah. Cuntacı (Tuğgeneral) Semih Terzi adlı general içeriden 20/30 Kişilik bir grupla, o sırada karargahta bulunmayan Zekai AKSAKALLI (kendisine kurulan pusudan kurtulup daha sonra karargahı basıp komutanlığı geri alan) paşanın emir subayı Ömer HALİSDEMİR'in odasına gidiyor ve "artık komutan benim, emirleri benden alacaksın" diyor. Zekai AKSAKALLI paşanın emir subayı Ömer HALİSDEMİR şehit olacağını bile bile tereddütsüz silahını çekiyor ve cuntacı generali alnının ortasından vuruyor. Diğerleri de onu şehit ediyorlar."

Bu olayın olması, yapılmak istenen darbenin seyrini bir anda değiştiriyor. Çünkü en kilit noktalardan birini yönetmekle görevlendirilen (darbeci) bir beyin yok edilmiş oldu. Eğer kahraman şehidimiz o generali vurmamış olsaydı bugün belki çok başka bir vaziyette olurduk." Mete YARAR

Olayın seyrini değiştiren Kahraman Şehidimiz Astsubay Ömer HALİSDEMİR'in ilk kurşunuyla birlikte FETÖ'cü darbecilerin pek çok eylemi bu sayede önlenmiş oldu.


Gazeteci Hasan Tahsin...

"15 Mayıs 1919 sabahı saat yedibuçuk sıralarında Hasan Tahsin Konak Meydanı Kordonboyu'nda koyu renkli takım elbisesi ile bekliyordu. 

Yunan Efzon Alayı saat 08:55 sıralarında askeri gemiden inerek karaya çıktı. . Kalabalık inen Yunan askerlerine alkış tutuyordu. Gelen askeri tabur, İzmir Metropoliti Hristostomos tarafından takdis edildi. Metropolit Yunan bayrağını öptü ve bu esnada ağladığı görülüyordu. İlk Yunan taburu daha sonra buradan yaya olarak Hükumet konağı, kışla, kokaryalı istikametinden Karantina'ya doğru yürüyüşe geçti.

Yürüyüş kolunun baş tarafı kışla hizasını geçip yola saptıktan sonra, Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılarak öne geçti. Tahsin'in sesli bir şekilde "Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler" diye söylendiği duyulmuştur. Tahsin daha sonra yanında bulunan revolver ile düşmana ilk ateşi açtı.  

Tahsin tabancasındaki tüm fişekleri düşman askerine karşı ateşlemişti. Böyle bir direniş beklemeyen Yunan Alayı şaşırmıştı. Daha sonra ise yanında fazla yandaşı olmayan Tahsin, Yunan Alayı tarafından açılan ateş ve ardından süngüleme sonucunda, Kordonboyu'nda kalabalığın önünde henüz 31 yaşında ŞEHİT oldu."

Hasan Tahsin'in işgal askerlerine sıktığı ilk kurşun, Türk Kurtuluş mücadelesinde diğer yerlere de örnek teşkil etti. Aydın ve Balıkesir'de işgale karşı direniş baş gösterdi. Çerkez Ethem Yunan işgaline karşı efeleri toparladığı gün Demirci Mehmet Efe ayağa kalkarak; "Bir genç düşmana ilk kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer!" demiştir.


O sebeple...

Dün 1919'da emperyalist güçlerin işgali karşısında yiğitçe, öleceğini bile bile düşmana meydan okuyarak direnişi başlatan  kahramanımız Hasan Tahsin'in  ilk kurşun'u oldu.

Bugün 2016...

Aynı emperyalist güçlerin bünyemizde barındırdığı ajan-çete örgütleriyle, ülkemize düzenledikleri  işgal plânını  bozan kahramanımız Astsubay Ömer HALİSDEMİR'in ilk kurşun'u oldu.



Diyeceğim...

Tarihe altın harflerle yazılan bu isimi hafızalara kazımak gerek! 

Herkes, hatta tüm dünya ezberlesin Ömer HALİSDEMİR'i

Zira vatanın istiklalini ve büyük bir milletin  kaderini emperyalizme  teslim etmemek için kahramanlığın sembolü  oldu Ömer HALİSDEMİR

Bugün ülkemizin ve milletimizin seyrini değiştiren Yiğit Ömer HALİSDEMİR,

Bu  millet seni ve diğer şehitlerimizi  asla unutmayacak!

Ve yine bugün şehitlerimizin kanıyla kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tapusu olan  Lozan Antlaşmasının 93. yılı yüce Türk milletine kutlu ve mutlu olsun... 

Dolayısıyla Sayın Devlet Büyüklerimizden bir isteğimi buradan iletmek istiyorum:

3. Boğaz Köprüsü'nün adını yiğidimiz Astsubay Ömer HALİSDEMİR olarak değiştirilmesi, ülkemize göz dikenlere ve dünyaya ibret,  biz Türk milleti için de  onur ve gurur olacağını düşünüyorum...

Ruhun şad, mekanın cennet olsun...



Sevgi ve saygılarımla!



"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)




23 Temmuz 2016 Cumartesi

"Görevimiz Tehlike" Mission Impossible!










Merhaba... 


Senin görevin:

1- Genelkurmay'a giderek Türk askerine darbe yapmak ve Genelkurmay Başkanının boğazını sıkıp derdest etmektir. Ardından,

2- TBMM'yi ve tüm önemli kamu kurum ve kuruluşlarını bombalamaktır, bize karşı direnen halkın da gözünü kırpmadan, tankları ateş ede ede halkın üzerine sürmektir, ve düzara üzerlerine kurşun yağdırmaktır. Oradan,

3- TRT'ye koş, sanki demokrasi, hukuk ve Atatürk İlke ve inkılaplarının koruyuculuğunu yapıyormuşuz gibi, ülke yönetimine el koyduğumuzu bildiren korsan bildiriyi silah zoruyla okutarak halkı korkutup kandırmaktır. Ve,

4-  Türk halkını sindirmektir,  halka kardeş kavgasını dayatarak bir iç savaş çıkarmaktır.

Kısaca:  Türk halkının birlik ve beraberlik direncini kırmaktır. Dolayısıyla Türk askerini kendi amacımıza göre kullanmanın ve bölgeyi sil baştan yeniden şekillendirecek biçimde kullanabilmenin önündeki tüm engelleri kaldırmaktır.

-Emredersin "Abi"!

-Bu mesaj 5 saniye içerisinde kendisini yok edecektir. Kolay gelsin.

CIA/FETÖ İşbirliği





Demem o ki...

Ne zaman ne yapacağı belli olmayan, davası -ölümün kendilerini derhal cennet zevklerine kavuşturacağı masalları- uğruna kendisini feda etmeye hazır, beyinleri yıkanan fedaileriyle Hasan Sabbah Alamut Kalesindeki gibi benzer bir yapılanmanın fedaileri; bugün -21. yüzyılda- ne yazık ki hâlâ 11. yüzyıl benzeri bir zihniyetle Hasan Sabbah'ın yerini alan The GÜLEN'nin, yani "Hoca efendilerinin" emriyle yıkanmış beyinlerin, 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle,  Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak, parçalamak üzere, "abiler"den aldıkları emirlerle,  ki şanlı Türk askerimizin içerisine "sızarak" gözbebeğimiz ordumuzun kıyafetiyle, The GÜLEN yani CIA-CEMAAT işbirliği içerisindeki fedailer (haşhaşiler), darbeye kalkışmışlardır.





Ancak; Yüce Türk milletinin Sevr'cilere çok açık mesajı...

"Milletin saltanat ve hakimiyet makamı yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisidir."ATATÜRK

ve...

"Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, meczuplar memleketi olamaz." ATATÜRK

Türk halkının birlik ve berberliğini kimsenin bozamayacağı gibi, 

Atatürk Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!

Ne mutlu Türk'üm diyene!



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

22 Temmuz 2016 Cuma

"Görev İstiyorum"













"Türk milleti ordusunu çok sever; onu kendi idealinin koruyucusu kabul eder." ATATÜRK

Genelkurmay Başkanı'na açık mektup 

Bu konudaki yasaları biliyorum. Ama artık olağanüstü koşullar var, çünkü cumhuriyet tarihinin en büyük ihanetini yaşadık. Ben bu ülkede aşılamayacak “yasal imkânsızlık” olmadığını, ama Türk Ordusu’nun da geleneklerine bağlılığını bilen bir adam olarak bu mektubu yazmak zorundaydım.

Komutanım, ben TSK Harp Malulü sıfatıyla emekli oldum. Uzunca bir süre tedavi gördükten sonra da 7 yıl yattım Ergenekon mahpusunda…

Komutanım, şu anda bacağım koşmama izin vermez, ama başka görevleri yapabilirim.

Tecrübelerimizin ve yeteneklerimizin, sadece yazmak dışında da çok işe yarayacağını, belki bir çatışmanın sonucunu değiştirebileceğini biliyorum. Belki 45 yıllık hayatımız, 20’sinde bir delikanlının hayatını kurtaracaktır. Benim çocuklarım büyüdüler, belki bizim hayatımız, çocuğu henüz kundakta olan birinin hayatını kurtaracaktır. Belki o hayatlardan biri bu vatana bizden daha büyük hizmetler edecektir.

"Geçmişte şunu yaptık, bunu yaptık" demeye gerek yok, ama yeri geldi hayatımızdan hatta adımızdan bile vazgeçtiğimiz oldu görev uğruna. Yani, bizim hayatımız zaten adanmıştır bu vatana, ha burada, ha mahpusta, ha dağda…

Bize görev verin.

Maaş istemeyiz, bir öğün kumanya yeter. Benim gibi düşünen, her an her koşulda göreve hazır çok sayıda ve her rütbeden "emekli" askerler olduğuna emin olunuz.

Sayın Komutanım, ben her operasyona büyük bir aşk ve heyecanla çıktım. Bir saat sonra kırışacağını bile bile ütülü pantolon giymek ve timimizin karşısına öyle çıkmak bizim büyüklerimizden öğrendiğimiz bir gelenekti. Düğüne gider gibi…

O aşk hala fokurdayan bir yanardağ ağzı kadar sıcaktır içimizde.

Hep yazdım, belki okumuşsunuzdur, sözleşmeli askerlik Türk Ordusu’nun sonudur. Sözleşmesiz, ama ölene kadar görev sözüyle verilecek her görevi yapmaya hazırım… Her gün o canlardan biri toprağa düşerken, diğerleri toprağı döşek, gök kubbeyi yorgan yaparken uykularına, benim gibiler için yatak zaten en büyüğüdür işkencelerin.

Gün, Türk Ordusu’nun kendi öz evlatlarını ocak başına toplama günüdür.

Görev istiyorum.

Oktay Yıldırım (Emekli Astsubay), 21 Temmuz 2016


Dolayısıyla...

İşte Türk milletinin vatan sevgisi budur!

İşte Türk milletinin ordusuna olan bağlılığı böyle bir şeydir!



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)