31 Temmuz 2011 Pazar

Demek ki Neymiş?!















"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye Halkına Türk milleti denir." Mustafa Kemal ATATÜRK



1919'un İşgal günlerindeki yaşanılan ızdırap dolu kahırlı günlerini çok şükür geride bıraktık. Yani en azından görüntü itibariyle durum böyle gibi... Oysa durum hiç de öyle değil işte... Zira bilinen asıl gerçek; Batılı güçler niyetlerini saklamadan ülkemiz ve milletimiz üzerindeki fütursuzca emellerini ısrarla gerçekleştirmenin yollarını, o gün bugündür sürdürmekte; ve önlerine çıkabilecek hiçbir engeli tanımamakta kararlı duruyorlar...


Bize gelince düşüncemi bir atasözümüzle özetlemek isterim:

"Arı kahrını çekmeyen balın kadrini ne bilir"

Evet; şimdilerde dışarıdan destekli ve güdümlü bölücü güçlerin dayatma ve zorlamaları ile vatanın bölünmez bütünlüğüne ve birliğine kastedenler, sanıyorlar ki "gelecekte mutlu günler" onları bekliyor... Gülerim gaflet içindeki bu aymazlara... Ve galiba bu aymazlar, sahip oldukları özgürlüğün kıymetini anlamaları için atalarının çektikleri acıları ya bilmiyorlar, ya da bilmezden geliyorlar...


Pekii;


Lozan görüşmeleri yapılırken Batılı devletlerin Kürtleri "azınlık" olarak görmekte ısrar etmeleri üzerine, Bitlis milletvekili Yusuf Ziya Bey Meclis kürsüsünden şöyle sesleniyor:

"Avrupalılar diyorlar ki, 'Türkiye'de yaşayan akalliyetlerin (azınlıkların) en büyüğü, en kesretlisi (kalabalığı) Kürtlerdir.' Bendeniz Kürdoğlu Kürdüm. Binaenaleyh bir Kürt mensubu olmak sıfatiyle sizi temin ederim ki Kürtler hiç bir şey istemiyorlar. Biz Kürtler vaktiyle Avrupa'nın Sevr paçavrası ile verdiği bütün hakları, hukukları ayaklarımız altında çiğnedik ve bütün manasıyla bize hak vermek isteyenlere iade ettik... Türklerle beraber kanımızı döktük, onlardan ayrılmadık ve ayrılmak istemedik ve istemeyiz." 3 Kasım 1922, TBMM

Demek ki neymiş?!

"Ayrılmadık ve ayrılmak istemedik ve istemeyiz." denilmiş!!!

Devam edelim,

Tunceli Milletvekili Diyap Ağa'nın konuşması:


"Efendiler, kusura bakmayınız, ben ihtiyarım. Hepimiz biliyor ve söylüyoruz ki; dinimiz ve diyanetimiz, aslımız, neslimiz hep birdir. Bizim içimizde ayrılık, gayrılık yoktur. İsmimiz de, dinimiz de Allahımız da birdir. Başka ne diyeyim. Hepinize söz yetiştirmeye ben takat getiremem. Hepimizin halimize göre söyleyeceğimiz sözlerimiz vardır. Hele bu haller bir düzelsin de ondan sonra daha çok konuşuruz. Bendeniz ihtiyarım, kusura bakmayınız. Murahhaslarımız haklarımızı kurtarmaya Avrupa'ya gidiyorlar. Allah yardımcıları olsun. Hamdolsun gidenler dinini diyanetini bilen adamlardır. Zaten hepimiz biriz ve kardeşiz. Ama düşmanlar bizi birbirimize saldırtmak için tuzaklar yapıyorlar. Sen şöyle, ben böyleyim diye. Ne yaparlarsa nafile, biz hep kardeşiz. Birisinin beş, bir diğerinin on oğlu olur. Biri Hasan, biri Mehmet, biri Ahmet, bir Abdullah'tır. Fakat hepsi insandırlar. La İlahe illallah, Muhammedün Resulullah... İşte bu... hepsi bu..." 3 Kasım 1922, TBMM

Demek ki neymiş?!

"Ne yaparlarsa nafile, biz hep kardeşiz... La İlahe illallah, Muhammedün Resulullah..."

Öte yandan...


Tıpkı Milli Mücadele Kahramanımız Sütçü İmam'ın Maraş'ta gavur kahrına karşılık başlattığı özgürlük mücadelesini unutan aymazların dün Kahramanmaraş'ta bir askerimizi şehit ettiği gibi...

"Arı kahrını çekmeyen balın kadrini ne bilir"

Diyeceğim;

Çekilen kahırlar unutulmuşsa... Ya da ne bileyim hatırlanmak istenmiyorsa...


İşgal yılları ve Milli Mücadele azmimiz küçümseniyor ve Mondoros ve Sevr paçavraları yok sayılıyorsa...

E o zaman...

Bugün "özgürlük" diye kıyamet koparanlar!

Sahi; siz, gerçek anlamda özgürlük nedir, bilir misiniz?!


Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

24 Temmuz 2011 Pazar

Google Earth'te "HAMAD"!!!












"Allah rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit olsunlar. Şimdi Allah’ın nimetini mi inkar ediyorlar?" Nahl Sûresi, 71. Ayet


"22.5 milyar dolar serveti olan şeyhin 200 otomobili var. Bunlardan 7 Mercedes 500 SEL, 7 ayrı renkte olduğu için "Gökkuşağı Şeyhi" diye de anılan, Abu Dabi emirlik ailesinden Şeyh Hamad Bin Hamdan El Nahyan (63) adını 1 kilometre boyundaki dev harflerle çöle yazdırdı. Şeyhin sahibi olduğu El Futaysi Adası’na yazılan 3.2 kilometre uzunluğundaki isim uzaydan da görülüyor." 21 Temmuz 2011, Haber Türk


"Hatırlayın ki Allah Âd kavminden sonra, sizi onların yerine getirdi ve sizi yeryüzünde yerleştirdi. Yerin ovalarında köşkler kuruyor, dağları oyup evler yapıyorsunuz. Artık Allah’ın nimetlerini anın da yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." A’râf Sûresi, 74. Ayet

Bu adam Müslüman öyle mi?

Yazıklar olsun!!!

Müslümanlığı şekilciliğe büründürenler, işte böylesi vicdansızlığı ne görüyor, ne sorguluyor...


"Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı." Tekâsür Sûresi, 1-2. ayet


Bu şeyh denen adam, Müslümanlar sersefalet içerisinde sürünürken, servetin getirdiği güç ve şöhretle insan vicdanına sığmayacak davranışları sergiliyor...


Öte yandan vicdanlar bu olanlara tanıklık ediyor... Düşünceler de onları ya suçluyor, ya savunuyor. Ama bir gerçek var ki; o da Kur'an Müslümanı, Müslamanın aklını kullanarak vicdanını çalıştırmasını istiyor...

Diyeceğim; ne dıştan Müslüman olan gerçek Müslümandır, ne de görünüşte şeklen Müslaman olan Müslümandır. Yalnız içten Müslüman olan (mü'min) Müslümandır. Şeklen görüntü kalp işidir... Ruh temizliğidir... Mü'min, yani içten olan Müslüman, insanların değil, Allah'ın övgüsünü, sevgisini kazanır.


Şeyhe gelince, vicdanım tanıklık etti... Düşüncem de bu adamı suçluyor... Kabul edemediğim ise bu yapılanların "Müslüman" kılıfıyla, "ört bas" edilmesidir.

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

20 Temmuz 2011 Çarşamba

"Sefil Duruma Düşmek"... Hz. İsa ve Matta,10






"Dünya vatandaşları, kıskançlık, aç gözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir." ATATÜRK


Öncelikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Barış ve Özgürlük Bayramı tüm ulusumuza kutlu ve mutlu olsun!


"Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos, halktan Türk elektriği kullanmamasını istedi: "Bana sorsalardı ’işgal’ bölgelerinden elektrik getirmemelerini söylerdim. Zorlukları hissetmek için klimaları biraz kapatalım ve biraz terleyelim" dedi.


Valla bu haber bence öncelikle bizim için bir onur, Hristiyanlar için ise gerçekten sefilce bir durumun özeti olarak görülmeli diyorum. Zira bizim açımızdan her şartta; ve hatta düşmanımızın zor durumunda bile şefkati esirgemediğimize bundan daha iyi bir kanıt olamaz herhalde.

Öte yandan her fırsatta bizlere iftiralarını, nefretlerini kusanların, ve bizi "soykırım yapmak"la suçlayanlar için bu haberi ibret olarak görmelerini hatırlatmak isterim.

Şimdi bir de madalyonun öteki yüzünü değerlendirelim:


Kısaca nefret ve kin kusan açıklamasında ne diyor bu Rum "din adamı"; "Türk elektiriği almak haram"mış!!!

Bence de Başpiskopos doğru diyor... Zira onun ne dediğine değilde, devlet yönetimine ve dünya siyasetine cebren dahil olmayı alışkanlık edinen Hıristiyanların, Haçlı zihniyetleri doğrultusunda dünya siyasetine şekil vermekte ısrarcı olmalarının asıl kaynağını iyi okumak gerekir diyorum.


Zira Hristiyanlığın misyonerleri "kutsal kitap"ları olarak baktıkları ve hani dinlerini yaymak üzere propaganda yaparlarken en çok Hıristiyanlığın "sevgi, saygı, şefkat ve merhamet" dini olduğunu ileri sürüyorlar ya... İşte bu münasebetle asıl gerçeğe yeri gelmişken şöyle inceden bir dokunlım istiyorum...


Mesela; Matta İncil'ine göre Hz. İsa şöyle diyor:

"(34)Yeryüzünde barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben barış değil, kılıç getirmeye geldim. (35)Çünkü ben oğulla babasının, kızla annesinin, gelinle kaynanasının arasına ayrılık sokmaya geldim. (36)İnsanın düşmanları, kendi ev halkı olacaktır." Matta,10:34-35-36 / Müjde İncil, sf:23; İsa'ya layık olmak




Demem o ki, kilise yönetiminin dayanağı olarak ileri sürülen; kin ve fesatlığı ayakta tutan bu "gerçek" ortadayken... Buna itaat eden güruhlar da var olduğu sürece...



E o zaman, adamlar ne dese yeridir valla!

Ha, bu arada kendi ayıplarını (Matta, 10:34-35-36) görmezden gelip, hani kutsal kitabımıza ve Hz. Peygamberimize iftira atarak, İslam için "kılıç dini" demezler mi?!

Pes doğrusu...

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Bu Sorulara Cevap Arıyoruz!!!













"Biz ise, istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım." Kasas Sûresi, 5. Ayet


3 gün içinde 16 vatan evladımızı toprağa verdik....


Ne desek, ne yapsak acımız dinmiyor...


Evet, bizim ulus olarak canımız yanıyor... Yiğitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz...


Öte yandan kendi topraklarımızda birer birer ŞEHİT düşen evlatlarımızın baş sorumlusu "hanım" ülkemizde cirit atıyor... Bununla da yetinmeyip adının sahibi oldukları "CNN"nin uzantısı olan "CNN TÜRK" kanalında boy gösteriyor... Şirin hanım (Kahve Molası programında), Hilary'le şirinlik (!) saçıyor ...


Vatanımız üzerinde gözleri olan ve bu uğurda üzerimizde oynadıkları şeytanca oyunlarına kılıf aramanın bir yöntemi de böyle olsa gerek...

Sahi...

"Terör örgütü PKK'yı hiçbir zaman desteklemediklerini ve her zaman kınadıklarını" (16 Temmuz 2011, Hıllary Clinton'la Kahve Molası yayını CNN Türk) söyleyen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a

PKK çapulcularının arkasında kim var?

Ve en önemlisi de,

Bu çapulculara, kınalı yiğitlerimizin şehit düşmesine vesile olan o silahları kim temin ediyor?..

Gibi sorular yöneltilerek üzerinde cevap aranması gerekmez miydi, Şirin PAYZIN hanım?!

Anladığımız kadarıyla bu yayın, "cambaza bak" taktiği ile Hilary'nin bizim gözümüzü boyayacak her türlü söylemlerine olanak tanınması için hazırlanmış bir fırsat...

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

15 Temmuz 2011 Cuma

Dayanma Gücü Ver Allah'ım!














"Onlara, 'Yeryüzünde bozgun çıkarmayın!' denildiğinde, 'Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz!' demişlerdir." Bakara Sûresi 11. Ayet

"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir." Atatürk


Ulusumuzun başı sağolsun...

İçimiz yanıyor...

Fidanlarımız kendi topraklarında hain saldırıya maruz kaldı...

Yüreğimiz paramparça...

Dün 13 Mehmetçiğimiz ŞEHİT oldu... 7 Mehmetçiğimiz yaralı... Diğer taraftan 2 Mehmetçiğimiz de eğitim kazasında ŞEHİT düştü...

Bunların hepsi dün oldu...

Bütün bu olanların karşısında bizim olduğu söylenilen evlere şenlik "basınımız" ne yaptı?

İnanılır gibi değil... Vur patlasın, çal oynasın!!!















Öte yandan bölücülere hizmet edenlerin sözcüsü ne diyor; "Yaşamını yitiren gençlere Allah’tan rahmet..." Selahattin Demirtaş

Neymiş efendim? "Gençler"... O sadece "genç" demekle yetinerek gerisini tamamlamaya dilinin varmadığı, bu milletin bağrından çıkan vatan evladı... Kıymetli, Canımız Askerimiz... YAZIKLAR OLSUN!


Öfkemiz büyük...

Vatan toprağımız kanla sulanırken bu vicdansız basının öne çıkan manşeti; "Sürpriz Aşk! Beren Saat yeni bir aşka yelken açtı..." Bakar mısınız?!

Alçaklığın bu kadarına diyecek bir söz bulamıyorum!

Televizyonlar keza öyle. Şakır şakır çaldı, güldü, eğlendi... YAZIKLAR OLSUN!

Bu arada, bu vatanın gerçek vatansever evlatları da var.

"Tarkan, Trabzon konserini Diyarbakır’daki şehitler nedeniyle yarıda kesti."

İşte bu!.. Konser sırasında 50 bin kişi hep bir ağızdan karşılık veriyor:

"Şehitler ölmez, vatan bölünmez"

Tebrikler Tarkan! Seni kalbimize yazdık...


Ulusumuzu derinden yaralayan acısına bir nebze de olsa sen bize dayanma gücü ver Allah'ım! Amin. Ve yine Berat Kandili'nin yüreklerimize huzur, sağduyu, barış, birliktelik getirmesini sağla Allah'ım! Amin.

Acılı Büyük Türk Milletinin Berat Kandili Mübarek Olsun...


Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

14 Temmuz 2011 Perşembe

Bu Yasağı Alkışlıyoruz...












"Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız." Atatürk




"Kantinde artık kola ve hamburger yok
Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıkları kantinlerde hamburger, kola gibi ürünlerin satılmasını yasakladı. Ayran ve meyve zorunlu oldu.

Okullarda obeziteyi engellemek ve öğrencileri bilinçli beslenmeye teşvik etmek için, iki bakanlığın yapacağı ortak uygulama kapsamında, okul kantinlerindeki hamburger tipi fast food gıda, kolalı içecek, hazır meyve suları, enerji içecekleri, kızartma ve cips tipi ürünler öğrencilere satılmayacak. Bunun yerine ayran, ayran, yoğurt, meyve satışı zorunlu hale gelecek. Zararlı gıda satan kantinin sözleşmesi feshedilecek."


Vatan'ın haberinden edindiğimiz bilgi böyle...

Valla ne diyelim... Yasak kavramı ancak bu kadar yerinde ve anlamlı olabilirdi...:)


Bir eğitimici olarak bu haberi olumlu ve çok yerinde buldum. Harika bir tespit... Bakanlığımızın almış olduğu bu karardan dolayı kendilerini kutlamak istiyoruz...

Çocuklarımızın bilinçli hareket ederek sağlıklı beslenmesi şüphesiz ki çok önemli... Bu münasebetle çocuklarımız, beslenme alışkanlığını kendi kültürü içerisinde sürdürmeyi de sağlamış olacaklardır. En önemlisi ise bu tür alışkanlıklar, öncelikle "eğlence" gibi görünse de arkasında tehdit ve tehlike içeren pekçok önemli unsurları barındırdığının farkına varılmasıdır.

Bu anlamda ayrıca çocuklarımızın geciktirilmeden tek tek bilnçlendirilmesi de biz eğitimcilerin üzerine düşen en önemli sorumluluklarımızdan birisi olduğunun altını kalınca çizmek isterim...


Bu güzel ve önemli başlangıç için Milli Eğitim Bakanlığımıza ve katkıda bulunan Sağlık Bakanlığı yetkililerine buradan TEŞEKKÜR EDERİZ... :)

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

12 Temmuz 2011 Salı

Müslüman Toplumun Kaybettiği Kur'an Ahlâkı













"Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele." Tevbe Sûresi, 34. Ayet



"VAN’ın ileri gelen ailelerinden Öner ailesinin kızları Leyla ile Irtak ailesinin oğulları Yavuz’un düğününde geline 14 kilogram altın, gelin ve damada ise 445 bin TL para takıldı. Gelin ve damada asılan para ve ziynet eşyalarının toplam değeri yaklaşık 1,5 milyon lirayı buldu." 5 Temmuz 2011, Hürriyet


Öte yandan;

"İşim gücüm yok. Çocuğuma bakamıyorum" yazılı not iliştirilerek 20 günlük bir bebeğin valiz içinde bir aracın tekerleğinin önüne bırakılarak ezilmesi...

Ve yine kredi kartı borcu nedeniyle işlenen cinayetler, yıkılan aileler...

Bu olaylar son bir hafta içerisinde yaşandı...


Şimdi dikkatle bakar mısınız?

Toplumun parmakla sayılacak kadar az kesimi çıldırmışcasına gösteriş içerisinde ... Büyük çoğunluğu ise yokluk ve yoksulluk içerisinde cinnet geçiriyor... İyi mi!

Çılgın derecede, uç sayılacak olaylar nerede yaşanıyor?

Şüphesiz ki Müslüman toplum olarak övünen ve Kur'an ahlakına sahip "olduğumuz"u söylediğimiz güzel ve zengin ülkemizde!!!

Peki niçin Müslüman toplum üzerinden vurgu yapmak ihtiyacı hisediyorum?

Çünkü, toplum olarak dini değerlerimizi kişisel çıkarlarımıza alet ederek, üzerinden kavga etmeyi yaşam tarzı edindik de ondan...


O vakit birbirimizle didişmeyi bir kenara bırakıp bir an evvel inancımızın temeli olan asıl sosyal sorumluluklarımıza bakalım...

Ve "Müslümanım" diyenlerin olduğu yerde bu kadar gösteriş içerisinde yaşamayı, utanmadan sergilemeyi "nasıl açıklamak gerekir?" diye de sormak istiyorum!

Hâl böyle olunca da diğer taraftan "aç"ların mezarı çoğaldıkça çoğalıyor!!!
Peki bu durum karşısında, yaşadıklarımızı nasıl değerlendirmemiz gerekiyor? Aynı memleketde yaşarken, bir tarafta azınlığın hakim olduğu zenginlik gırla gidiyor... Diğer tarafta sefalet vicdanları kanatıyor...

Bu sefil duruma nasıl açıklık getireceğimizi doğrusu merak ediyorum...

Diyeceğim...

Pırıltılı, renkli sözde hayatlar, vicdanları ve gözleri köreltti...

Asıl önemlisi de beşer kalmayı tercih ettik...

Yani;

"İnsanın beşeriyet yanı, Kur'an'ın ifadeleriyle unutkanlığının, nankörlüğünün, aceleciliğinin, haklı-haksız tartışmayı pek sevmesinin, bilgisizliğinin, zalimliğinin ve zayıflığının sembolüdür. Bu olumsuz nitelikleri bastıracak olan da, insanın Ademiyyet yanıdır, batınî duyularıdır, kalbidir. İnsan beşer olarak kalmamalı beşeriyetini ademiyetinin emrine vererek, ilk yetkin halini kazanmaya çalışmalıdır. Kur'an'da, yetkin hale ahsen-i takvîm -en güzel kıvam, en güzel yaratılış denirken, insanın bu yetkinlikten bütünüyle uzaklaşmış ve hayvanlaşmış beşeriyete yuvarlanmış haline de 'esfel-i sâfilin- alçakların alçağı' denilmektedir."

"Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik." Tîn Sûresi, 4,5. Ayet

Öte yandan bir notumuz da etnik kimlik üzerinden bölücülük yapanlara olacak....

Şeyhler, ağalar, nüfusu 20 binlere ulaşan aşiretler...

"Arabasının tekerleğinden fırlayan taşları öperek, şeyhlerine kutsallık atfeden köylüler...

Ne üzerinde çalıştıkları arazi, suladıkları pamuk, ne de kullandıkları traktör onların. Attıkları pusu, tuttukları nöbet, verdikleri oy da onların değil.

Onların köylerinde hayat, aşiret ilişkileri içinde şekilleniyor.

Yaşamın yönünü aşiret ilişkileri belirliyor. İş umutlarından yolculuğa, evlilikten boşanmaya, dövüşten ateşkese, gelenekten inançlara, ekonomiden politik tercihlere dek her şey aşiret kuralları içerisinde anlam kazanıyor." Tevfik TAŞ Atlas, Aylık Coğrafya ve Keşif Dergisi /sayı: 123


Demokrasi diye diye tedhiş estirenler, "feodal yapı"nın temeli olan toprak ağalığına neden ses çıkarmıyorlar?!..

Habere konu olan düğünün maddi kaynağı nereden geliyor, kimlerin hakkı gasp ediliyor? Asıl mücadeleyi burada veremeyen ve ağasına baş kaldıramayalar, bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne baş kaldırmayı "demokrasi", "özgürlük" diye yutturmaya çalışıyorlar... İyi mi!!!

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

8 Temmuz 2011 Cuma

Amca!











"Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir." Atatürk



"Amca rahatsız mı oldun?"

Demet AKALIN kaymakama böyle seslendi, ortam bir anda gerildi, kaymakam ve protokol üyeleri konser alanını terk etti. AA


Üsluba bakar mısınız?!..


Devletimizin bir ağırlığı ve bir o kadar da saygınlığı var!


Sanatçılarımızın da bu ağırlığı ve saygıyı örnek bir şekilde topluma yansıtması asli görevleri arasındadır!


Terbiye ve saygı sınırlarını delip geçen bir toplumla karşı karşıyayız ne yazık ki...


Bu durumdan hemen hergün neredeyse şikayet etmeyenimiz yoktur herhalde; hatta konu üzerinde büyüklü küçüklü herkesin konuşacağı bir sözü de vardır...


Biz de geçmişle kıyaslama yaparak yazımıza girelim istiyoruz. Zira geçmişten bahsetmek herkesin yüreğinin bir köşesini aniden güzelleştiriverir...

Eski mimarinin eserleri olan eski evler, eski sokaklar, eski moda giysiler, eski komşuluklar, eski arkadaşlıklar, eski saygı... derken eskiye özlemin altında yatan eski hatıralar... İşte hepimiz biliriz ki büyüklerimiz, söze başlarken "eskiden..." diye başlar.

"Eski" ile başlayan cümlelerin asıl özelliği kalplerdeki huzuru gün ışığına çıkarmak olsa gerek...

Dün gazetelere yansıyan bir haberi okuduğum zaman benim de aklıma gelen geçmişin güzellikleri arasında yer alan "saygı" kavramı oldu... Haberin dikkat çeken yönü "Amca rahatsız mı oldun?" ifadesi... Burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mülki amiri sayılan; ve bir festivale konuk olan kaymakamın sahnede şarkı söyleyen bir sanatçıdan yediği "fırça" söz konusu...


Hitap şekli, "amca!"

İfade ise aşağılayıcı bir üslup içerisinde...

En önemlisi ise bu cümlenin kalabalık içerisinde sarfediliyor olması.

Bunu yapan kişi ise ne yazık ki, toplumumuza örnek model olarak sunulmaya seçilmiş, "sanatçı"...

Ha, konunun detayı; kimin haklı, kimin haksız olduğunu tartışmak değil niyetimiz...

Amacımız;

Günümüz basının bize dayattığı sözde "sanatçı" kılıklı kişilerin başkentimizi bile bilemeyecek kadar "cahil" olmalarıdır! Bu kişileri ben, kapitalizme hizmet amacıyla ortaya sunulmuş, zavallı olmaktan öteye geçemeyecek kadar da acınacak kimseler olarak görüyorum...


Hâl böyle olunca da, diyecek bir şey bulamıyorum...

Ne yapsalar yeridir...

Açın bakın günlük gazetelere ve televizyonlara...

Haber diye bize sunulanlar; vıcık vıcık ucuz, kaliteden yoksun, bayağı kişilerin davranışlarının uluorta dedikoduları işte!..


E o zaman da gelinen nokta...

"AMCA"!!!

Cümleten hayırlı olsun...


Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Bir An Evvel...












"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler,Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler." Âl-i İmrân Sûresi, 169,170. Ayet


Milletimizin değerlerini, mukaddeslerini ve namusunu korumak üzere görev yapan iki -fidanımız- askerimiz sokak ortasında şehit edildi...

Hem de nerede bu fidanlarımız kalleşçe ve alçakça şehit edildi?

Kendi vatan topraklarımızda...

Ne yapıyorlardı masum fidanlarımız?

Milletimizin ortak mukaddeslerini, değerlerini ve namusunu korumak üzere göreve giderken...




"Türk milleti, güzel her şeyi, her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkak ki, her şeyin üstünde tapındığı bir şey varsa, o da kahramanlıktır." Atatürk




Türk milletinin başı sağolsun....

Bu alçaklara söyleyeceğim şudur:

Emperyalizme büyük bir iştahla hizmet etmek üzere çıktığınız bu yol, biline ki iyi bir yol değil!

Biz, hep birlikte bu memleketi vatan edindik... ki üzerinde varlığımızı ebedi sürdürüp yaşayalım diye... Bunu kıskanan ve nefretlerini her fırsatta üzerimize kusan Batılı Haçlı emperyalist güçler, bizi bize kırdırmayı görev edinmişler... Ancak acı olan şu ki bu alçaklığı, yine bizim üzerimizden ne yazık ki kendini bilmez gafillerle iş birliği içinde yapıyor olmalarıdır...

Tarih sayfaları bu acı gerçeklerle dolu...

Elin İngiliz'i, elin Amerikalısı, elin Yunan'ı, Elin Fransız'ı, elin Alman'ı, elin Rus'u, elin İtalyanı... ne zamandan beri bizim iyiliğimizi istemiş ki, şimdi de istesin!

Siz bilmez misiniz ki, bu kâfirler sürekli Bizans oyunlarıyla bizi içten yıkmayı görev bellemişler...

Haçlı seferleri ne için kuruldu? Ve kime saldırdılar?!

Bunlar ne çabuk unutuldu!!!

Eti tırnaktan nasıl ayırmayı düşünüyorsunuz?

Bu işlemin, büyük acılara ve kanamalara sebep olacağını bilmez misiniz?

Yok bilmiyor iseniz, buyurun hemencecik kendi üzerinizde bir deneyin bakalım... Tırnağı etten ayırmayı başarabilecek misiniz? Şayet yapabilirseniz, o vakit bu milleti de birbirinden ayırmayı başaracaksınız (!) demektir!!!

Ancak bilinen bir gerçek var ise, o da bunun sonu, kan ve gözyaşıdır...

Demem o ki... 21. Yüzyılın Haçlı Seferi iş başında...

Bu defa "küresel çete" kılığıyla tarih sayfalarında yerini almak üzere yola çıktı...

Sonuç; millet olarak bir an evvel aklımızı başımıza devşirmezsek...


Hepimizi -Yugoslavya, Filistin, Irak, Afganistan... örnekleri gibi- büyük acılar bekliyor...

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Niyet Ettim Allah Rızası İçin...






Zeynep SULTAN;
"Bir namaz kalmıştı popüler kültürünüze alet etmediğiniz helal olsun sonunda onu da yaptınız! Başkası yapsa kıyametleri kopartırsınız, dini de her şeye alet ediyorlar diye."



"Yaşlı başlı, sarhoş da olmayan, birbirlerini çoktandır tanıyan, dost olan iki köylü birlikte çay içmişler ve gece aynı odada kalıp yatmak istemişler. Biri ötekinde şimdiye değin görmediği son iki gündür sarı boncuk kordonlu gümüş saate göz koymuş. Bu adam hırsız değilmiş, hatta namuslu ve bir köylüye göre pek de yoksul sayılmayacak bir durumdaymış. Ama bu saat öyle hoşuna gitmiş ve öyle şaşırtmış ki, sonunda dayanamamış, bıçağını çekmiş, arkadaşı duvara dönünce yavaşça arkasına yaklaşmış, nişan almış, gözlerini göğe kaldırıp haç çıkarmış ve acı acı "Tanrım İsa aşkına beni bağışla!" diyerek arkadaşını koyun keser gibi bir bıçakta öldürmüş, saatini de almış.

(...)

Tahta kaldırımda üstü başı yırtık, sarhoş bir asker yalpalayarak geliyordu. Bana yaklaştı:

"Al bayım, bu gümüş haçı iki onluğa vereyim, gümüştür!" dedi. Baktım elinde bir haç. Belki koynundan yeni çıkarmış. Mavi renkli, oldukça eski, bir kurdeleye bağlı. İlk bakışta kalay olduğu hemen anlaşılabilen, büyükçe sekiz köşeli, tam Bizans örneği bir haç... Yirmi kopek çıkarıp verdim, haçı da hemen taktım boynuma. Yüzünde aptal bir beyi kandırdığı için sevinç parıltıları dolaşıyordu." Dostoyevski/Budala sf: 268-269


"Tesettüre uygun kıyafetler üreten Tekbir Giyim’in 2012 Sonbahar-Kış Koleksiyonu önceki akşam İstanbul Yeşilköy WOW Otel’deki defileyle tanıtıldı.

EKRANDA TAKKE-TESPİH

Defilenin ilk bölümlerinde mankenler tempolu müzik eşliğinde yürüdü. Son bölümde ilahiler çalmaya başladı. Podyuma çıkan 3 erkek manken ayakta kılınan cenaze namazının hareketlerini yaptı.

Bu sırada arka plana projeksiyonla takke, tespih gibi dini unsurların görüntüleri yansıtıldı. Böylece Türkiye’de bir defilede ilk kez namaz kullanılmış oldu.

Tesettür defilesinin baş kadın mankeni çektirdiği çıplak pozlar ve yaşadığı ilişkilerle gündemden düşmeyen Ece Gürsel’di. 02 Temmuz 2011, EMİR SÖYLEMEZ/POSTA"


Mâ'ûn Sûresi’nin 4-5. ve 6.Ayetleri, "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar namazlarıyla gösteriş yaparlar" diyerek din sömürüsüne kuşkusuz dikkat çekmektedir.

Ve yine gösteriş için yapılanların yarar sağlamadığı uyarısında bulunan Ku'an-ı Kerim, Necm Sûresi’nin 39. Ayeti'nde, "İnsan için ancak çalıştığı vardır" diyor.



Demem o ki... Birileri Allah'a öyle inanıyor, öyle inanıyor ki... "dua ederek adam kesiyorlar!!!"

Öte yanda ise, "din tüccarlığı" ile... "Din sömürüsü" gırla gidiyor...


"Dini duygular, sıradan yargıların, suç, cinayet, inkarcılık olaylarının ölçüleriyle değerlendirilemez. Bu konuda bunlar dışında olan ve her zaman da bunlar dışında kalacak bir nokta vardır." Dostoyevski


Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)