27 Haziran 2018 Çarşamba

Acele Karar Vermeyin...




Akıllara zarar karar vermenin bilgeliği...

Bu inanılmaz hikayeyi aynen aktarıyorum:


"Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş.

Çok fakirmiş...

Ama çok güzel beyaz bir atı varmış.

Kral bu ata göz koymuş.

Aracılar göndermiş.

Fakir ihtiyara bir servet önermiş atı satması için.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Sonra da eklemiş.

"İnsan dostunu satar mı?"

Bir sabah kalkmışlar ki at yok.

İhtiyarın ahırı boş.

Köylüler ihtiyarın başına toplanmışlar.

"Seni ihtiyar bunak" demişler, "kralın bu atı sana bırakmayacağı, adamlarını gönderip atı çaldıracağı belliydi. Neden atı ona satmadın? Zengin bir adam olacaktın... Şimdiyse ne paran var, ne atın."

"Karar vermek için acele etmeyin," demiş ihtiyar. "Şimdilik sadece 'at kayıp' deyin . Çünkü bildiğimiz gerçek bu. Atımın kaybolması bir talihsizlik mi, yoksa bir talih mi, henüz bunu bilmiyoruz. Atın kaybolması bir başlangıç, ardından ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz."

Köylüler ihtiyarla alay etmişler.

Gülmüşler onun haline.

İki hafta sonra at bir gece ansızın dönmüş.

Meğer çalınmamış.

Ahırından kaçıp dağlara gitmiş.

Dönerken de dağlarda rastladığı on iki atı peşine takıp getirmiş.

Atları gören köylüler gelip ihtiyardan özür dilemişler.

"Sen haklı çıktın ihtiyar," demişler. "Atının kaybolması bir talihsizlik değil bir talih oldu senin için. Eskiden bir atın vardı şimdi bir at sürüsüne sahipsin.

"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar köylü.

"Şimdilik sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Çünkü bildiğimiz o kadar. Bundan sonra ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Bu sadece başlangıç... Bir kitabın ilk sayfasını okur okumaz nasıl sonu hakkında fikir yürütebilirsiniz?"

Köylüler bu kez açıkça alay etmemişler ama içlerinden "bu adam şaşkın" diye geçirmişler.

ihtiyarın oğlunun attan düşüp bacağını kırması

Bir hafta geçmeden, ihtiyarın tek oğlu vahşi atları terbiye etmeye çalışırken attan düşüp bacağını kırmış.

Evin geçimini temin eden oğul uzun bir zaman için yatağa mahkum olmuş.

Köylüler gene gelmişler ihtiyara.

"Bu kez de haklı çıktın," demişler, "bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını kırdı. Uzun süre yataktan kalkamayacak. Sana bakacak ondan başka kimse de yok. Eskisinden daha da fakir olacaksın."

"Gene erken karar veriyorsunuz" demiş ihtiyar, "hiç ders almıyorsunuz. Hemen karar vermeyin. Oğlum bacağını kırdı. Bildiğimiz gerçek bu. Ondan ötesini bilmiyoruz. Biz hayatın sadece bir parçasını görebiliyoruz, ondan sonrasını göremiyoruz, onun için çabuk bir hüküm vermeyin."

Birkaç hafta sonra düşmanlar büyük bir orduyla ihtiyarın ülkesine saldırmışlar.

Kral seferberlik ilan etmiş.

Köye gelen görevliler köyün bütün gençlerini askere almışlar.

Sadece ihtiyarın bacağı kırık oğlunu bırakmışlar sakat olduğu için.

Köyü matem sarmış.

Ordularının yenileceğini ve askere giden bütün çocuklarının öleceğini düşünüyorlarmış.

İhtiyarın evine gelmişler yeniden.

"Gene haklı çıktın," demişler.

"Oğlunun bacağı kırık ama hiç olmazsa evinde, güvende. Oysa bizimkiler belki bir daha hiç geri gelmeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması talihsizlik değil, büyük bir şansmış meğerse."


Sonuç:

İhtiyar başını sallamış.

"Siz hiç ders almıyorsunuz," demiş, "gene erken karar veriyorsunuz. Oysa ne olacağını, hayatın ne getireceğini kimse bilmez. Bildiğimiz tek bir gerçek var, benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunlardan hangisinin şans, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."

Kısadan Hisse

Bu Çin kıssasından hisseyi Lao Tzu şöyle çıkarmış:

"Acele karar vermeyin... Hayatın küçük bir bölümüne bakarak tamamı için bir sonuç çıkarıp, bir karara varmayın. Karar, aklın durması demektir. Karar verdiğiniz yerde durur aklınız, artık ötesine gitmez, gelişmez."

Sonra da eklemiş, "ama akıl insanı daima bir karar vermeye zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz kılar. Akıl, durumu görmek ve bir karara ulaşmak ister. Halbuki hayat hiç bitmeyen bir yolculuk gibidir. Bir kapı kapanırken, bir başka kapı açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin karşınıza dikildiğini görürsünüz."


Dolayısıyla...

Kanlı coğrafyamızdaki cehaletle baskı ve kontrol altına alınmış bilinçsiz halkların  aksine,

Anadolu'da yedi düvele  başkaldırarak bir Kurtuluş Savaşı veren Büyük Türk milletinin özgürlüğünü ve vatanını elinden almaya kalkanlara Lao Tzu'nun, "Acele karar vermeyin... Hayatın küçük bir bölümüne bakarak tamamı için bir sonuç çıkarıp, bir karara varmayın. Karar, aklın durması demektir. Karar verdiğiniz yerde durur aklınız, artık ötesine gitmez, gelişmez." sözleriyle  bir hatırlatma yapalım...


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

25 Haziran 2018 Pazartesi

Kaosa Geçit Yok!



Tüm dünyanın gözlerini ülkemizde gerçekleşen seçimlere dikmişken,

Sinsice plânlanan tuzağa düşmemiz beklenirken,

Hani, coğrafyamızdaki kardeş kavgasının aynısını bizde de  istenirken,

Tıpkı, 15 Temmuz'da, Emekli Albay Hasan Atilla UĞUR'un "Kıbrıs'a 10 bin İngiliz askeri geldi. Amaç darbe girişiminde Türkiye'yi işgal etmek. İşgal ederken de ‘kan gövdeyi götürüyor, yardıma geldik' diyeceklerdi." iddiasındaki gibi,

Ülkemizin ve vatanımızın parçalanması için işgal provasının bir yenisine daha dedikodular üzerinden hazırlanırken,

Büyük Türk milletinin güçlü feraseti ve sağduyusu ile  istenen bu sinsi oyun, bir kez daha bozuldu...

Dolayısıyla...

Evdeki hesap çarşıya uymadı.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti!

Yaşasın Büyük Türk Milleti!

Ne mutlu Türk'üm diyene!


Sevgi ve saygılarımla!



"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)


17 Haziran 2018 Pazar

İçim Acıyor...



Çocuk istismarcıları pedofililer,

Kadına tecavüz edenler,

Ağaçları kesenler,

Hayvanları katledenler...

Ne yazık ki tüm bu canilerle birlikte aynı toplumda yaşarken,

İnsanların görünmeyen bir şeytan aramasına hiç gerek yok.

Dolayısıyla, o kara gözleriyle etrafa şirinlik yaptığından hiç şüphe duymadığım, dört patisi birden kesilmiş ve kuyruğu koparılmış halde ormanda bulunan bu iki aylık yavru köpeğin vahşice katledilmesi, insanoğlunun zalimliğinin ne boyutlara ulaşabildiğinin en son örneğidir.

O sebeple...

Allah'ım iyilik karşısında sevinen, kötülük karşısında da üzülerek  acı çeken birisi olarak, kendimi hiç olmadığım kadar mutsuz hissetmeme neden olan bu canileri lütfen affetme!.. 


Sevgi ve saygılarımla!

"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

10 Haziran 2018 Pazar

Ramazan Ne İçin Yaşanır?




Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan "Pahom", daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir.

Pahom’a "Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım." der. "Yoksa bütün hakkını kaybedersin." Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama takâti kesilir. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz… Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Ve...

"Uşağı beli alarak Pahom'un sığabileceği büyüklükte bir çukur kazdı ve onu oraya gömdü. Onun şimdi ihtiyaç duyduğu topu topu iki metrelik bir topraktır." TOLSTOY, İnsan Ne İle Yaşar? sf:66

Dolayısıyla...

Her alanda yaşadığımız açgözlülüğün bünyesinde,  yok olan erdemin gölgesinde mübarek ramazan ayının anlamını  sorgulamak adına,

Envai çeşit yemeklerin televizyon ekranlarından fışkırarak görgüsüzlüğün hat safhaya ulaştığı bir ortamda, orucunu kuzu dolmalarıyla açıp, enfes baklavayla tamamlarken yemekten  mide fesatına az kala... 

"Yarabbi çok şükür! Allah olmayanlara da versin" diyerek vicdanlarını rahatlatan herkese...

Bu vesileyle,

Kadir gecemiz kutlu olsun!


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

4 Haziran 2018 Pazartesi

Fenerbahçe...



"Fenerbahçe Kulübü’nün Anadolu’ya silah kaçırdığı, İngiliz işgal kuvvetlerinin tuttuğu raporlarda bulunmaktadır. Raporu gözönüne alan İngiliz kuvvetleri kulübe baskın yapar. Baskın sırasında silahlar röntgen odasında saklanmaktadır. Her tarafı arayan askerler bu odaya yöneldiğinde sporcularımızdan bir tanesi oranın röntgen odası olduğunu ve kapı açılırsa tüm filmlerin yanacağını söyler. Bu sebeple buraya girmekten vazgeçen işgal kuvvetleri böylece silahları bulamaz." İsmet ULUĞ'un anılarından

"Kurtuluş Savaşı’nda İngiliz işgal kuvvetleri komutanı General Harrıngton’ın arabasını çalıp Mustafa Kemal’e hediye eden Fenerbahçeli futbolcu casuslar...

Kulüp bu hırsızlık olayından dolayı General Tarafından basılıp kapatılmak istenince ayaklanan bir Anadolu Halkı!..

Balıkçılık yapıyoruz diye İngiliz askerleri kandırıp Anadolu’daki kurtuluşa silah kaçakçılığı yapan kaleciler, defans oyuncuları...

Harrington, tepkilere daha fazla dayanamadı, 70 gün sonra Fenerbahçe’nin yeniden açılması kararını imzalarken içinden şöyle düşünüyordu:

"Bu ne tuhaf bir millet! Ülkelerini işgal ettik bu kadar tepki göstermediler. Feneri kapattık hepsi ayaklandı.. Neredeyse silaha sarılacaklar."
Hal böyle olunca...

"Fenerbahçe sadece bir futbol kulübü değildir.
Fenerbahçe işgal yıllarında "vatan ve özgürlük mücadelesi" vermiş bir ulusal teşkilatın adıdır. Fenerbahçe, emperyalizme karşı verilen ilk bağımsızlık savaşının aktif katılımcısı, emperyalist kuşatmayla çevrilen bir ulusun tek moral kaynağı, tek umut ışığıdır. Fenerbahçe, Mustafa Kemal’in önderliğinde gerekleşen Kurtuluş Savaşı’nın sarı-lacivert rengidir. Fenerbahçe, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in gönül verdiği takımdır." Sarı Lacivert Kurtuluş / Kurtuluş Savaşı’nda Fenerbahçe ve ATATÜRK, Sinan MEYDAN

Ve..

Dün Feenrbahçe kulübün'nün olağan kurulu yapıldı. Fenerbahçe'nin yeni başkanı Ali KOÇ oldu. Başkan Ali KOÇ, "Biz bir aileyiz. Mustafa Kemal'in yolunda gitmeye devam edeceğiz. Onun yolu bizim ışığımız olacak. Atamız Fenerbahçeli. Tarihte bize çok yakındı. Onun kimi tuttuğu önemli değil, kimin onun yolunda yürüdüğü önemli." dedi.

Demem o ki... 

Siz Fenerbahçeli Olmayabilirsiniz!..

Ama hepimiz Atatürk'ümüzün yolundayız!

Dolayısıyla Fenerbahçe'ye ve başkanları Sayın Ali KOÇ'a   bol şans dileklerimizle,

 Ne mutlu Türk'üm diyene!


Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)