6 Eylül 2008 Cumartesi

OKTAY SİNANOĞLU ve TÜRKÇE




Dünyanın son üç yüz yılda en genç yaşta profesörlük ünvanı alan ve Türk Aynştaynı olarak anılan, harika, deha kişi Oktay SİNANOĞLU. 1953 yılında birincilikle bitirdiği Yenişehir Lisesi'nden (aynı yıl adı "TED Koleji" yapılan ve ingilizce ile eğitime başlanan okuldan), burslu öğrenci olarak ABD'ye giderken kendi kendine bir söz vermişti: "Gideceğim ve kısmetse orada söz sahibi olacağım.Ondan sonra gelip o namussuzlarla burada uğraşacağım." Kendilerine verilen yeşil kartı reddedip, ülkesine hizmeti birinci asli görevi sayan, kimliği ve kişiliğiyle gurur duyan SİNANOĞLU için şunlar yazılmıştır: "Kimyaya matematiği sokarak önemli buluşlara imza attı. Fizik, astrofizik, nükleer fizik, moleküler biyoloji gibi çeşitli dallarda "Harika Çocuk" olarak görülüp uluslararası bilim dünyasını şaşırttı." (Türk Aynştaynı kitabından)

Sn. SİNANOĞU'nu ne yazık ki, 5-6 sene öncesine kadar tanımıyordum ( Dünya O'nu "Türk Aynştaynı" olarak tanıyor; ama ben tanımıyordum! Bunun benim ayıbım olduğunu da düşünmüyorum). O'nu "Bye bye Türkçe" ile tanıdım. Türkçe'yi nasıl da elimizle yok ettiğimizi, kitaplarını okuyunca kendime gelerek anladım. Öncelikle sorgulamak istediğim, Türkiye'de bu denli dahi ve bilgili kişilerin varlığı niçin gizlenmek istenmesidir? Bütün dünya bu kişiyi tanıyor ve hayranlıkla kendisini izliyor, ancak ait olmaktan gurur duyduğu milleti ise, Oktay SİNANOĞLU'nun bırakınız kitaplarını "O da kim?" der gibi çevresine bakınmaktadır. Acıyla müşahade ettğim, futbol ve magazin kimlikli kişlerin adları ders kitaplarında yer alabiliyor, ama bu denli önemli şahsiyetlerin isimleri de bir o kadar saklı tututuluyor. Televizyonlarda, gazetelerde hergün saçma sapan konu ve kişiler yer alırken, bilimde hizmetleriyle, araştırmalarıyla ün yapmış, kitaplara konu olmuş kişilere nedense bir türlü hak ettikleri yer verilmiyor. Oysa ki, sn. hocamız kitaplarında sık sık konu ettiği Türkçe'nin yozlaştırılmasıyla beraber, kaybolması halinde ülkenin de yok olacağı konusunda ciddi uyarılarıyla birlikte, bizleri bekleyen tehlikelerden sıkça bahsetmektedir. Ayrıca üzerimizde oynanan oyunları ve bunlara karşı alabileceğimiz tedbirleri harika bir anlatımla da ortaya koymuştur.

Oktay SİNANOĞLU, özellikle yabancı dilde eğitimin yanlışlığını anlatan ve bu yanlışın anlaşılması için kitap yazmanın dışında konferanslarla da tehlikeyi fark ettirmeye çalışmaktadır. Sayın Hocamızın, bu konuda ki uyarıları aslında milli bir felaket olarak, kapıda bekleyen sorunların en önemli halkasının anlaşılması ve düzeltilmesi yolunda önemli bir ışıktır. İnsanlarımızın bilinçsizce yabancı dilde eğitime, ısrarla talep etmeleri, zeki çocuklarımızın fizik, matematik, kimya gibi derslerin ingilizceyle eğitilmeye maruz bırakılması bir garabettir! Ayrıca hazırlık sınıfları diye okutulan "bir yılın" çocuklarımız açısından boşa giden zamandır. Maddi manevi kayıpla birlikte devletin de olanakları bu uğurda zarar görmektedir. İşte bu gerçekleri Oktay SİNANOĞLU uzun uzun kitaplarında anlatarak, bizlerin aydınlanmasında önemli rol oynamıştır.

Sömürge ülkelerde dahi rastlanılmadığı bilinen yabancı dilde eğitimin, artık sorgulanmaktan öte, bir an önce kaldırılması yönünde girişimlerin acilen hayata geçirilmesinin şart olduğunu vurgulamak istiyorum. Çocuklarımız kendi dillerinde eğitimini görmenin onurunu ve gururunu mutlaka yaşamalıdırlar. Burada söylemek istediğim, önce ana dilini iyice öğrenmek, ardından bu dil ile geleceğine yön vermenin heyecanını duymaktır. Unutulmamalıdır ki, insanlar hangi dilde konuşursa, o dilin kültürünü benimser. İngilizce bizler için "amaç" değil, "araç" olmalıdır!Topluma yön veren gerek görsel gerekse yazılı basının bizlere hizmeti bilimsel alanda daha ağırlıklı olmalıdır. Bakınız, deprem diye bir gerçek var. Üstelik de yakın bir geçmişte çok ağır şekilde bir deprem yaşadık. Bu konuda bilincimizi yoklayabildik mi? Yine teknolojiyle birlikte bir çok tehlikeyle de karşı karşıyayız. Bu konular halkımıza iyi anlatılabildi mi? Mesela baz istasyonlarının varlıkları ve çevresine saçtıkları tehlikeler! Kimyasal maddelerin kullanımları ve atıkları. Yine kullanılmış pillerin gelişigüzel çöplere atılmasının etrafa verdiği zararlar! Cep telefonlarının kullanımlarıyla birlikte çocuklarımız üzerinde ki tehlikeler! Ve saymakla bitiremeyeceğimiz kadar önemli gelişmelerin insanlarımıza bilgilendirilmemesi konusunda ısrarcı tutumlarımız; özellikle hanımlarımız bu konularda, bilgi sahibi olmak zorundadırlar. Ama buna karşılık televizyonlar ve gazeteler el birliği yapmışcasına hergün şakır şakır oynatarak, hatta şimdilerde evlilik gibi kutsal bir kurumu, ayaklar altına alarak insanları evlendirmeye soyunan televizyon kanallarının, akıllara ziyan konuları işlediği programlarla, toplu halde "UYUTMA" ile cehaleti yaşatmaktadırlar.

O halde yazımın konusu olan "Oktay SİNANOĞLU kim?" sorusunu sorgulamanın bir eğitimci olarak hakkım olduğunu düşünüyorum. Bu vesileyle çifte vatandaşlık teklifini elinin tersiyle iterek, TÜRK olmanın gururunu doyasıya hisseden sn. Oktay SİNANOĞLU'na teşekkürlerimizi iletir, aziz Türk Milleti'nin, büyük küçük demeden kendilerini tanımak ve Türkçe'nin nasıl kaybedildiği hakkında bilgi edinmek için, acilen kitaplarından istifade etmeleri gerekliliğini hatırlatmayı kendime görev sayıyorum. Sevgi ve saygılarımla!

4 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Oktay Sinanoğlu'nun mutlaka tanınması gereken önemli bir bilim adamı olduğu tartışmasız bir gerçektir! Hele de Türk milleti olarak, O'nu tanımamak bir utanç ve bir kayıptır! Oktay Sinanoğlu hocamıza buaradan saygılarımı sunar, yazın için de seni kutlarım. Sevgiler,

    YanıtlaSil
  3. Sayin Tulay hanim,



    Oktay hocamizin eposta adresini bulmussunuz. Cevap yazmasi cok zor, zamani hic yok.

    Ama emin olunki okuyordur. Kendisi benimle bir kac sefer eposta ile gorustu.

    Bendeniz Hollanda’da yasiyorum ve bu sayfayi gonullu olarak yaptim.

    Calismalarinizda sonsuz basarilar.

    Saygilar,
    Erdinc

    YanıtlaSil
  4. Yazın çok güzel olmuş ellerine sağlık biz gençler neredeyse Türkçe knuşmayı unuttuk her geçen gün arkadaşlarımın ağzından farklı farklı kelimeler duyuyorum Türkçemizde bu kadar çok kelime varken alakasız kelimelere birçok anlam yüklüyorlar ve günlük hayatın olmazsa olmazı haline getiriyorlar yada Türkçenin arasına hafiften ingilizce serpiştiriyorlar.Halbuki kelimelerin anlamını çat pat biliyorlar.Belkide ileride
    işe alınmak için Türkçee bilmek gerekmeyecek eğer böyle giderse.Böyle gitmemesi dileğiyle
    Başarılar...

    YanıtlaSil