11 Mart 2011 Cuma

Kime Göre?!





















Bu yazımda insanların yaşamlarında bireysel mutluluğun mu, yoksa toplumsal mutluluğun mu ön planda olması gerekiyor, diye bir sorgulamayla günümüze de vurgu yaparak giriş yapmak istiyorum. Öte yandan gerçek anlamda mutluluk, özgürlüğe ve toplumdaki yerleşik anlamda ahlâki eyleme bağlı...



"...Demiryolunun açılışından çok az sonraydı. Ben (o sırada sivil giyiniyordum artık) görevimin devir teslimi ve önemli işlerin yüzünden çok telaşlıydım. Birinci mevki bir bilet aldım, içeri girip oturdum, sigara içiyordum. Daha doğrusu içmeye devam ediyordum, yeni yakmıştım. İçeride yalnızdım. Sigara içmak yasak değildi, ama tam serbest de değildi. Her zamanki gibi adamına göre yarı serbestti. Pencere de açıktı. Tam düdük öterken içeri iki bayan girdi, yanlarında fino vardı, doğruca karşıma geçip oturdular. Zor yetişmişlerdi. Biri göz alıcı açık mavi, öteki ise sade pelerinle siyah bir elbise giymişti. Pek çirkin değildiler; insana tepeden bakıyorlar, İngilizce konuşuyorlardı. Ben istifimi bozmadan sigaramı içiyordum. İçmemek aklıma geldi, ama pencere de açık, duman çıkyor diye üstünde durmadım. Fino açık mavi elbiseli bayanın dizlerine oturmuştu, küçük, yumruğum kadar bir şeydi. Kapkara, pençeleri beyaz, eşine az rastlanacak güzel bir köpekti. Armalı gümüş tasması vardı. Ben hiç aldırış etmiyordum. Kadınların sigara içişime kızdıklarının da farkındaydım. Biri kaplumbağa kabuğundan yapılmış çerçeveli gözlüğünü bana doğru tutup baktı. Ben gene aldırmadım, çünkü tek söz söylemiyorlardı! Eğer söyleseler, uyarsalar, rica etseler ya... Dilleri yok muydu? Hep susuyorlardı. Birden mavilisi aklını kaybetmiş gibi, önceden tek kelime söylemeden, uyarmadan, elimden sigarayı kaptığı gibi camdan fırlattı. Tren son hızla gidiyordu, bense kalakalmıştım. Kadın çok vahşi, ilkel görünüşlü biriydi. Şişman, tombul, uzun boylu, al yanaklı (biraz fazla kırmızıydı) kadın gözlerini bana dikmişti. Ben hiç sesimi çıkarmadan hiç yapmadığım, son derece kibar bir hareketle iki parmağımla finoyu ensesinden hiç acımadan tuttuğum gibi pencereden fırlatıverdim, biraz önceki sigara gibi. Yalnızca bir cıyaklama duyuldu!Tren yoluna devam ediyordu." Dostoyevski / Budala


Özgürlük kime ve neye göre?

Kurallara uymanın ayrıcalığı olmalı mı?


Platon: "Bir eylemin iyi yada kötü olması onun iyi ideasına uygunluğu ile anlaşılır. Yani bir eylem iyi ideasına uygunsa iyi uygun değilse kötü dür. Bunu bu dünyanın bilgisi ile anlamak ve değerlendirmek mümkün değildir. Onun için her insan idealar evrenine yönelmeli ve onu kavramalıdır."


Sokrates'e göre; "sorgulanmamış bir yaşam süren insanların hayatı kendi ellerinde ya da kendi kontrollerinde değildir; onların denetimi dışarıdan gelmektedir. Bu ise, kişiyi mutsuzluğa götüreceği için, bir felaketten başka hiçbir şey olamaz. Öyleyse, insan, mutluluğu buna bağlı olduğu için ruhuna özen göstermek zorundadır. Ruha gereken özeni göstermek ise insanı insan yapan şeyin ne olduğunu, ruhun bizatihi kendisini, neyin insan doğasını tamamlayıp gerçekleştireceğini bilmektir."


Sevgi ve saygılarımla!

Image "HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (s.a.v.)



2 yorum:

  1. Bireysel mutluluk ve toplumsal mutluluk birbirleri ile ilişkilidir.

    Toplumsal huzursuzluğun olduğu bir yapıda insanlar bireysel anlamda mutlu olamaz. Aynı şekilde mutsuz bireylerin oluşturduğu bir toplumdada toplumsal mutluluktan söz edilemez.(bana göre.)

    Ziyaretlerinizi bekliyorum. Esen kalın...

    YanıtlaSil
  2. illaki bana göre...

    YanıtlaSil