21 Mart 2010 Pazar

Mücadelenin Estetiği Şiirle...














"Bu dünya düşünenler için bir komedi, hissedenler için bir trajedidir."



"New York’un Brooklyn Köprüsü’nde dilenen bir kör dilenci varmış. Köprüden gelip geçenlerden biri adamcağıza günlük gelirinin ne kadar olduğunu sormuş. Dilenci iki dolara zar zor ulaştığını söylemiş. Yabancı bunun üzerine kör dilencinin göğsünde taşıdığı ve sakatlığını belirten tabelayı almış, tersini çevirip üzerine bir şeyler yazdıktan sonra dilencinin boyuna asmış ve şöyle demiş: “Tabelaya gelirinizi arttıracak bir şeyler yazdım. Bir hafta sonra uğradığımda sonucu söylersiniz bana”. Dediği gibi bir hafta sonra gelmiş. Kör dilenci:
“Bayım size nasıl teşekkür etsem azdır. Şimdi günde on-on beş kadar topluyorum. Olağanüstü bir şey. Tabelaya ne yazdınız da bu kadar sadaka vermelerini sağladınız?” demiş.
“Çok basit, diye yanıtlamış adam, tabelanızda ‘Doğuştan kör’ yazıyordu, onun yerine ‘Bahar geliyor ama ben göremeyeceğim’ diye yazdım.” Özdemir İNCE, Hürriyet 21.03.2010



Bugün -21 Mart- "dünya şiir günü" olarak kutlanmakta... Şiir denilince yoğun yaşanan duyguların, manzum anlatım biçimi aklıma geliyor. Zira duygu ve düşüncelerin sanata dönüşmüş halidir şiir. Hiç farkında olmadan bolca yaşadığımız bu yönümüzün sanata dönüşmesi aslında, insanın duygularının ruh ve sezinlerle açığa çıkmasıdır. Anadolu insanı bu yönüyle oldukça yetenekli. Zira doğal süreçte ortaya çıkardıkları ağıtlar, türküler, ninniler, maniler bunu gösteriyor.


Mahalli sanatçıların zenginliği ise, Anadolu'ya ayrı bir tat, ayrı bir özellik katmaktadır. Anadolu insanının duygularını, düşüncelerini ağıtlarla, türkülerle, manîlerle ve ninnilerle dile getirmesi, onun ne kadar birikimli ve zengin bir kültüre sahip olduğunun göstergesidir. O yüzdendir ki Anadolu insanın, duygularını yoğun yaşadığı için duygusal yönü ön plana çıkmıştır. Öte yandan yaşamak ve varlığını sürdürebilmek için her alanda topyekûn mücadele vermesini bilen bir özelliğe de sahiptir. Bu özelliğini ince ince, motif motif işleyen Anadolu halkı; yeri ve zamanı gelince de aynı zariflikte mücadelesinin estetiğini şiirleştirip, destana dönüştürmeyi de başarmıştır!


Sevgisini, aşkını, üzüntüsünü, kederini, savaşını, askerine ağıtını, bebeğine ninnisini, mutlu gününü manileriyle ve türküleriyle ifade edebilen yeteneğini saymakla bitiremeyiz. Anadolu toprakları gerçekten çok mukaddes.. Dolayısıyla duygu ve vicdan sahibi insanları bağrından çıkarmıştır... İnsanlığın ortak sorunlarına beraberce çözüm arayanların, ortak duygularını dile getirmede kullandıkları söz sanatının gücü, şiirlerle, manilerle bütünleşmiştir.


O vakit şiirin güzelliğini temelden hissederek yaşayan ve ortaya çıkaran bu toplumun bireyleri olarak, şimdilerde kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimizin tekrar kazanılması için, toplumsal mücadelelerimizin neresindeyiz, diye bir değerlendirme yapabiliriz... Zira bencil yaşamaktan biran evvel çıkmak zorundayız!


Bunun için de insani duygularımızı yeniden harekete geçirmekle başlayabiliriz. Bu çok zor değil... Karşılık beklemeden yapılacak bir iyilik mesela... Samimiyetin yaşandığı gerçek sevgi; ve vicadanımızı harekete geçirecek duygu yoğunlukları... İşte bunları gerçekleştirmek, şiiri yaşamak olacaktır bence... Zira şiir, duygularla birlikte ortaya çıkar.


Yaşamınızın her alanını şiir gibi yaşamanız ümidiyle...

Sevgi ve saygılarımla!


1 yorum:

  1. tespitinize katılıyorum.şiir tadında yazilariniza sağlık.elif

    YanıtlaSil