Ahmet ATAKAN...
Henüz 23 yaşındaydı...
Yani hayatının baharında...
Üniversiteli olmakla birlikte inşaat işçisi olarak yan gelip yatmayıp, alnının teriyle ekmeğini kazanma onurunu yaşayan fidan'ımız...
Ne yazık ki, Ahmet yaşamını çok acı bir şekilde yitirdi...
Uff... Ufff!!!
Çocuğum benim...
Yaşanan bu kederli ve ıstıraplı olayları anlamaya çalışıyorum...
Ve...
Anne Emsal ATAKAN'ın acısını yüreğimde derin derin yaşayarak, gözyaşlarıma engel olamıyorum...
O annenin gencecik evladını toprağa verirken, kendi yüzüne vurduğu, kendi tokatlarını yüzümde hissederek yaşıyorum...
Attığı o tokatla birlikte, ruhum ince ince sızlıyor, vicdanım derinden kanıyor...
Ahmet ATAKAN; Türk evladı
Polis; Türk polisi
Halk; Türk halkı
Acı çeken; Türk halkı
Vatan; Türk vatanı
Ellerde Türk bayrağı...
O halde...
Allah aşkına..!
Birileri bize yaşanılan bu ıstırapları bir açıklasın...
Diyeceğim...
Ortada kum gibi dert var...
Kimsenin toprağında, aşında gözümüz yok,
Bari... kendi yağımızla kavrulalım...
Vazgeçtik "bir elimiz yağda bir elimiz balda" olmayı,
Ölsek yunmaya suyumuz yok ya...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Merhabalar Tülay Kardeşim.
YanıtlaSilEvet gün geçmiyor ki yüreklerimizi dağlayan yeni acı bir olayın haberini almayalım.
Sizin de yazınızda vurguladığınız gibi, hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız, hiç yoktan her gün birimiz ölüyor; ama cephede değil, içeride...
Hayatını kaybeden genç kardeşimize rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil diliyorum. Keşke elimden çok daha fazlası gelseydi. Çok üzgünüm.
Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.