Türk ordusunun tedhiş örgütlerine karşı yürüttüğü operasyonları hedef alarak, emperyalizmden aldıkları ahlak dersi ile kendi güvenlik güçlerini, ordusunu ve dolayısıyla da Türkiye Cumhuriyeti devletini "katliamcı" ilan edenlere,
Mustafa YILDIRIM'ın merhum Atilla İlhan'ın "Tokat gibi bir kitap" değerlendirmesinde bulunduğu, "Sivil Örümceğin Ağında" araştırma-inceleme kitabından aldığım, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün, "27 Aralık 1919'da yabancılarla yatıp kalkanlara verdiği yanıt":
"Tekrar ediyorum, aleyhimize ileri sürülen değerlendirmeler yanlıştır. Bu gerçek, (hem) tarih, (hem de ) mantık açısından sabittir. Bu hususu, yalnız Batı'ya değil, hatta vatandaşlarımıza da, ehemmiyetli bir surette ihtar etmek gereğini duyuyorum. Çünkü ender de olsa, üzülerek işitiyoruz ki, milletin tarihini okumamış veya milli duygudan yoksun kalmış olan bazı kişiler, yabancıların aleyhimizde ileri sürdükleri suçlamaları reddetmemenin yanında vatanını ve milletini kusurlu göstermekten çekinmiyorlar. Bugün bile, sultani mektebinin salonlarını aleyhimizde konferans verdirmek için yabancılara açanlar var.
Bu gibilere lanet"
Lozan Antlaşması'nın en can alıcı maddelerini, salt ABD ve Batı Avrupa yönetimleri, dışarda ve içerde konumlanmış Bizans özlemcileri istedi diye, değiştirenler, 1919-1922 arasında savaş alanlarını, işgal altındaki yöreleri gezerek ulusal direnişin ruhunu ve ulusal yönetimin görüşlerini dünyaya ileten ve TBMM kararıyla Türk ulusal davasına katkıları nedeniyle kendisine teşekkür edilmiş olan, Gazeteci Berthe Georges Gaulis'in değerlendirmesini anımsamalıdırlar.
"Onun gerçek formülü: rakip güçler arasında dengeyi korumak, hiçbiri tarafından yutulmamak."
Bundan daha anlamlı bir yorum olamaz. Aradan 81 yıl geçtikten sonra bile, yutulmaya karşı direnenler de olacaktır, laneti hak edenler de...
Örümcek ağı, Mustafa Kemal'in bağımsız ülkesinin kurumlarını, demokratik örgütlerini, siyasal partilerini, bilim yuvalarını sarmış durumda. Aynı ağ, ülkenin komşuları başta olmak üzere tüm Asya'yı, Afrika'yı ve Güney Amerika'yı liberal bir görünüm altında sararak kolonileştirmektedir. İnsanlık bir kez daha karanlık, acımasız bir çağa giriyor.
Ve bu karanlık çağ kuşkusuz aşılacaktır. Çünkü halkın erdemli deyişi bir gerçektir: "Eşkıya dünyaya hükümdar olamaz!"
İnsanlık yarım kalan sözü, geçmişten geleceğe, karanlıktan aydınlığa uzanan çağlarda tamamlayacaktır.
Yeter ki, Mustafa Kemal'in şu yalın ilkesi akıllardan uzak tutulmasın:
"Adalet ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk milleti, Türkiye'nin müstakbel çocukları bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar."
Bu sözün anlamını, makamlara oturanlardan daha çok, bağımsız ve özgür ve insanca yaşamak için ".. hak, kuvvetin üstündedir" ilkesinin erdemliliğinin temeli olduğuna inanan gençler değerlendireceklerdir.
Zerre kadar kuşku yok!
Ankara: 24 Temmuz 2005" Mustafa YILDIRIM, "project democracy" Sivil Örümceğin Ağında, sf: 584-585
Dolayısıyla...
Bugün coğrafyamızı ve vatanımızı "yutmak" isteyen emperyalist güçlere karşı, "bağımsız ve özgür ve de insanca yaşamak için direnen" (Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir) YÜCE TÜRK ULUSU'na SELAM OLSUN...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Merhabalar.
YanıtlaSil"Fakat efendiler!.. Herhalde alemde bir hak vardır ve hak kuvvetin üstündedir."
YÜCE TÜRK ULUSU'NA SELAM OLSUN!