20 Kasım 2016 Pazar

"Yüz Kızartıcı Suç", Öyle mi?!





"Aksaray’da okuduğu lisenin bankında erkek arkadaşıyla yan yana oturduğu gerekçesiyle okul müdürü tarafından atılmakla tehdit edilen lise öğrencisi Mihriban Şimşek intihar etti." 18 Kasım 2016, Akşam

2,5 aylık bebeğin açlıktan ölmesi,

Baklava çalan çocukların hapis cezasına çarptırılması,

Küçücük çocuklara tecavüz edilmesi,

Küçük çocukların kocaman kocaman adamlara satılarak evlendirilmesi,

Kula kulluk ettirmek,

Öğrencilerin tacize uğramaları "normal"...

Çocuklarımıza doğruluk ve dürüstlüğün aşılanması gereken okullarımızda,

Her sağlıklı toplumun sağlıklı bireyleri gibi,

İnsan doğasının gereği  olan...

Medenice erkek ve kızın birlikte oturup konuşması,  ne zamandan beri "yüz kızartıcı suç" oluyor?

Dolayısıyla...

Yüz kızartıcı suç denildiğinde, evrensel hukuk açısından akla gelen ilk şey; rüşvet, hırsızlık, evrakta sahtecilik, dolandırıcılık, gasp, cinayet, tecavüz, sapıklık gibi insanın insana verdiği acı ve gözyaşı  değil midir?

O sebeple okuduğumuz bu haber üzerine... kendini bilmezlerin arsızlığı karşısında yüzümüz kızarıyor. Zira yapılan yanlış bir  davranış, geri dönülmez bir felaketi beraberinde getirmiştir.


Hâl böyleyken... 

Ahlak nedir?

Din nedir?

Kant'a göre,

"Tanrısal yasa aynı zamanda Tabiatın yasası olarak kabul edilmeli, çünkü keyfi değildir. Bu sebepten ötürü din tamamen ahlak alanına aittir.

Ne var ki ilahiyat ile başlamamalıyız. Sadece ilahiyata dayalı din, ahlaka dair hiçbir şey ihtiva edemez. Bu yüzden ondan bir yandan korku diğer yandan ödül umudu dışında hiçbir şey elde edemeyiz ve bu sadece hurafe kabilinden tapınmadan başka bir şey meydana getirmez. Şu halde ahlak önce gelmeli ve ilahiyat onu takip etmelidir ve bu dindir." Eğitim Üzerine sf:127

Dolayısıyla genç dimağların hayatı özgür ve sevgi dolu yaşamaları için, henüz erken yaşlarda  aklın buyruklarına boyun eğdirmek üzere bu çocuklara, hurafelere dayalı baskı ve taklitten uzak  eğitim-öğretimi  gerçekleştirmeyi, yine Kant'a göre  örnek vermek isterim.

Zira "Onlara önce insanlığın hedefini, amaçlarını ve insanlığı ilgilendiren şeyi öğretmek; yargılarını keskinleştirme; tabiatın işlerinin düzenini ve güzelliğini göstermek; müteakiben bunlara evrenin yapısına dair daha geniş bir bilgiyi eklemek ve ancak bundan sonra ilk defa Yüce Bir Varlık, bir Kanun koyucu fikrini açmak bu çocuklara öğretilecek şeylerin doğru bir sırası" (Eğitim Üzerine, sf:125) olduğunu bir eğitimici olarak hatırlatmayı  görev sayıyorum.



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)


1 yorum:

  1. Ahlak ve din; felsefeyi içerdiğine göre ancak böyle anlatılabilirdi... teşekkürler

    YanıtlaSil