18 Ağustos 2010 Çarşamba

Gücünüz Yeter mi?














"Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, TÜRK milletine canımı vereceğim." ATATÜRK



SORGUSUZ SUALSİZ BAĞIMLILIK... Evet, insan, yeryüzünde var olduğundan bu yana, sorgusuz sualsiz bağımlı olduğu, yegane kimselerin varlığıyla mevcudiyetini koruyor... En doğal bir dürtüyle gelişen bu bağımlılığın isimlendiği kimseler arasında ise şüphesiz, ilk akla gelen anne ve babalardır. İşte bu varlıklar hiçbir zaman sorgulanmaz... Zira bu kimseler, doğal süreç içerisinde bizleri şefkatle karşılıksız ve koşulsuz olarak himayeleri altına almış, üzerimize kol kanat germişlerdir! Ne güzel bir duygu değil mi?..



Peki, bir de ulusların ve milletlerin bu anlamda liderleri vardır... Bugün tarih sayfalarında, pek çok başarılı lider göze çarpar... Ama içlerinde öyle birisi var ki... günümüzde bile adından sıkça ve övgüyle bahsediliyor olmasıyla da ayrıca dikkat çekicidir. Öte yandan bıraktığı eserlerin ve onun fikirlerinin yaşatılmasından korkulacak kadar da bir rahatsızlık söz konusu olması da önemli bir başka ayrıntıdır... Ama altın harflerle tarihe adını yazdırarak, Türk ulusunun kalbine ebedi taht kurmuş eşsiz Atatürk, bizim bu anlamda sorgusuz sualsiz her hâlükârda bağlı olduğumuz Ata'mızdır!


Fikir ve düşüncelerinin yaşatılması kimleri rahatsız ediyor?


Sömürmeyi alışkanlık haline getiren ve dünyanın neresinde bir zenginlik varsa oraya çullanan emperyalist güçlerin mi?

Öyle olmalı ki...

Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir haber, oldukça dikkat çekici ve bir o kadar da manidar! Haber aynen şöyle:

"...Osmanlı’nın mirasıyla ilgili tartışmalara Mustafa Kemal Atatürk de dahil edilmek zorunda. Bugün Atatürk’ün fotoğrafları devlet dairelerini, dükkanları ve evlerin duvarlarını süslüyor. Adına yollar ve spor stadyumlar var. Ankara’ya gelen yabancı liderlerin Anıtkabir’i ziyaret etmesi çok yaygın bir durum. Atatürk’ün anısına hakaret etmek de bir suç.
Türklerin büyük bir çoğunluğu Atatürk’ün kriz zamanında Türkiye’yi kurtardığına inanıyor. Ancak en güçlü Atatürkçüler bile sorgusuz sualsiz bir bağlılığın demokrasiyle uyumsuz olduğunu kabul ediyor." 17 Ağustos 2010


Şimdi oluşturdukları haberle kendilerince gündem yaratarak, belirli güçleri etkileyen, küreselleşmenin yaygınlaşmasında önemli rol oynayan ve emperyalizmin çıkarlarına yönelik haber yapan Batılı haber AJANSLARI ... İşte bu doğrultuda Atatürk'e yönelik saldırılarla haberin kaynağı olan AP (Associated Press) de, bu yönde yaptığı haberle neyi hedefliyor dersiniz?..

Ve yine bu haber bizim iyiliğimiz için mi?

Yoksa ülkemizin sahip olduğu ulus bütünlüğünün çözülmesine mi yönelik?


Türk ulusunun koşulsuz bağlı olduğu liderine karşı, bu büyük sevgi ve bağlılığın çözülmesi için başlattıkları saldırı niteliğindeki yazıların, öncelikle kendi ülkeleri için sorgulamaya açılsa ve manşetlere taşınsa diyorum... Zira gerçek anlamda sorgulanmaya muhtaç pekçok konu var...


Mesela, İngiliz Kraliyetine niçin sorgusuz sualsiz bir bağlılık var?

İngiliz halkı, hiç düşündü mü, "Lordlar Kamarası" niçin soydan soya geçiyor?

Ve bu çağda!.. Ve üstelik kendilerini "demokrasinin beşiği" sayan İngiltere'nin debdebeli saltanat sürdüren kraliyet hanedanlığına niçin ses çıkartılmaz?

Bu anlayış hangi demokrasi ve insan eşitliği koşuluna dayanıyor?

Ve bu kavramlar, hiç demokrasiyle özdeşleşiyor mu?..

Hani demokrasiyi ağızlarından hiç düşürmeyenler ve insanlar arasında eşitliğin mutlaka var olmasını isteyenlere hatırlatmak isterim.

Peki, Atatürk'ün onlar gibi saray yaşantısı mı olmuş?

Hanedanlık mı bırakmış?

Halk arasında "soylu" olan olmayan gibi zümre ayırımı mı yapmış?

Kısaca ne yapmış?..

Yoksa tüm bunların karşısında mazlum insanlara liderliği mi, sıkıntı yaratıyor?

O halde bir kez daha soralım:

Atatürk'ün ve düşüncelerinin yaşatılması kimleri rahatsız ediyor?


Atatürk'ü Atatürk yapan en önemli unsurun, "zalimin zulmüne" karşı koyması gibi insancıl yönüdür...

Mazlumların yanında menfaat gözetmeksizin kendini, milletine adayan bu güçlü kimlikten rahatsızlık duymak, olsa olsa zalime ve zulüme kapı aralamaktan geçer! Öte yandan Osmanlı'yı bu kadar seven (!) emperyalistler, Osmanlı'yı parçalamak için masaya yatırdıklarında (ki SEVR bunun bir kanıtıdır; ve 1919 Kurtuluş Savaşı da bunlara karşı verilmiş kesin bir zaferdir!!!) bu olmayan sözde göstermelik sevgilerini niye ortaya koymadılar acaba?!

Peki, Atatürk'e olan bağlılığımız ve sevgimiz acaba baskı ve korkuyla mı oluştu?

Tabii ki de kocaman bir HAYIR! Zira sorgusuz sualsiz böyle bir bağlılık, ancak ve ancak içten gelir! :)

Niye mi?

Hani yazımın başında bir açıklama getirmiştim ya... Tıpkı anne babaya olan bir bağlılık gibi... İşte Türk ulusunun Atasına olan bağlılığı da bunun gibi...

Hiç insan, varlık sebebi olan anne ve babası üzerinde TEREDDÜT yaşar mı?

Atatürk'ün resmini evlerimizde, işyerlerimize taşımak bizim için bir onur ve gururdur!!! O halde bu sevgi, bir baskı ve zorlamayla değil! Hani gönül dediğimiz o içten gelen duygularla!!!

Size ne evlerimizde veya başka mekanlarda asılan resimlerden?..

Biz hiç soruyor ve haber yapıyor muyuz, sizlerin liderlerinizi ve taşıdığınız resimleri?

Kime ne?

Bize ne?

O halde size ne?..

Bugün; özgürlüğümüzü, bağımsız ve dik duruşumuzu, Müslüman coğrafyasında mutlu ve onurlu yaşayan tek devlet olarak kazanımlarımızı Mustafa Kemal ATATÜRK'e borçluyuz... İşte bunlardan dolayı sorgusuz sualsiz, O'nu çok seviyoruz! :) Ve sevmeye de devam edeceğiz!!!


Resmini kaldırmak bir şey değil; asıl bu sevgiyi kalplerden silmeyi nasıl başaracaksınız acaba?

70 milyonun hangi birinden bu sevgiyi söküp atabileceksiniz, hiç düşündünüz mü?


Sevgi ve saygılarımla!



2 yorum:

  1. Üst yazın bu yazının cevabı olmuş.Anne ve baba hep sorgulanmıştır ki kuşak çatışması bu nedenle hep söylenegelmiştir.Bizim için gariplik bu sorgulamanın geçmiş tarihimizi olmayan desteklerle sağlamlaştırmaya çalışınca eleştiri kana kan göze göze dönüşüyor.Kabullenemememiz neden yanlışların çokluğundan mı acaba.Hoşgörüsü olamayan toplum kanı sever.sevgilerimle,hoşgörü rüzgarı bu sıcaklarda üstümüze essin.

    YanıtlaSil
  2. Evet Atamızı çok seviyoruz. Bugün hala değerini ve varlığını sürdüren Ulu önderimiz muhakkak birilerini rahatsız etmekte. Sadece küresel güçleri değil içimizdeki vatan sevgisinden yoksun kişileride çok rahatsız ediyor ki her fırsatta saldırıyorlar. Büyük dehamızı ve değerlerini ebediyen yaşatacağız. Bu MÜKEMMEL yazı için çok teşekkür ederim. Serkan Alpaslan

    YanıtlaSil