12 Kasım 2010 Cuma

Ah Çocuğum Benim...














İZMİR kurtuldu, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler. Trene binerler kompartımana çekilirler. Ertesi gün kompartımanı çalar yaveri, açar yorgun, bitkin, kravatını yıkamaktadır Atatürk. Yaveri "Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde, niye böylesiniz?" der.

" Ya çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşunuz. Kolumu yastık yaptım ağrıdı; setremi yastık yaptım üşüdüm; bende uyumadım kalktım " der. Yaveri; "aman paşam! Birimize haber vereydiniz hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik" der.

Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan, tarihi bir cevap verir; " Geç farkettim! Hepiniz en az benim kadar yorgundunuz. Hiçbirinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil, milletimin rahat uyumasıdır!" der.


Zonguldak'ta yaşayan Aykut KESKİN, 10 Kasım günü Atatürk'ü Anma Töreni esnasında işini bırakarak ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunması ile basında yer aldı. Şüpehsiz ki Aykut'un bu yaptığı davranış takdire şayan onurlu bir hareket olmakla birlikte, millet olarak duygusal anların yaşanmasına da vesile oldu.


16 yaşındaki Aykut'un ailevi zorluklarının yanısıra, maddi anlamda da bir hayli sıkıntı yaşadığını bu vesileyle öğrenmiş olduk. Öyle ki okulunu ve okumayı sevmesine rağmen, ne yazık ki öğrenimini yarıda kesmek zorunda kalmış. Küçük yaşta yaşadığı bütün zorluklara ve sıkıntılara rağmen Aykut'un Atasına karşı duyduğu minnet ve sevgisini bakınız nasıl dile getiriyor:

“Atatürk bizim için onca savaşlara gitmiş. Onun için ayağa kalktım, saygı duruşunda bulundum. O anda iyi duygular yaşadım. Keşke herkes aynısını yapsa. Ayakkabısını boyadığım müşterimle 1.5 liraya anlaşmıştım. Boyadıktan sonra o 2 lira verdi. Bugün gazetelerde fotoğrafımı görünce çok mutlu oldum. Mahallede herkes beni konuşuyor. Çok duygulandım” 11.11.2010, Vatan


Bu sözlerin ve hissettiğin asil duyguların yüreğime sanki bir "ok" gibi saplandı işte... Ah evladım benim... sana karşı şüphesiz ki toplum olarak bizim de boynumuz bükük ve suçluluk duygusu içerisindeyiz. Zira dilimizden düşürmediğimiz ve inancımızın esasında yer alan sosyal anlamda "Komşusu açken tok yatan bizden değildir!" felsefesinin içini ne yazık ki dolduramadık!

Ve bilmelisin ki o çok minnet ve saygı duyduğun Atatürk, bugün yaşıyor olsaydı senin yaşamak için okulunu bırakmanı oluşturan etkenler asla olmazdı..!


Bu soylu davranışın karşısında biz de seninle gurur duyuyoruz... çocuğum benim!

Ve bir an önce senin en doğal hakkın olan okuluna geri dönerek eğitimini tamamlayıp, geleceğe güvenle bakma olanağına kavuşmanı yürekten diliyoruz ve bekliyoruz...


"Türkiye Cumhuriyeti'ni Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti Denir"


Öte yandan Vatan Gazetesi'nin bu haberi yaparken kullandığı bir ifadeye izninizle dikkat çekmek isterim... Zira Aykut KESKİN'in yapmış olduğu onurlu davranışının haber edilmesinin yanı sıra, onu tanımlarken, "Roman bir ailenin çocuğu..." ibaresinin altı "ısrarla" çizilmiş!

Bu tanımlamanın bilerek ya da bilmeyerek ortaya atılmasındaki amaç; bilinmelidir ki insanların, "ayrışma"sına katkı sağlamaktan öteye geçemeyecek kadar gereksiz ve âlâkasız bir detaydan ibarettir! Haberin önemli olan kısmı zaten belli...

Peki ya Aykut'un etnik kökeni bizi ilgilendiriyor mu?

Önemli olan ve habere de konu edildiği üzere bu çocuğumuzun hissettiği duygularla gelişen takdire şayan ÖRNEK davranışı değil midir?

Eee, o zaman insanlarımızı ayrıştırıcı ifadeler de neyin nesi oluyor, diye sormazlar mı adama?!..

Konu; "etnik köken" merakı (!) mı, millî birlik duruşu mu?

Sevgi ve saygılarımla!


1 yorum: