1 Kasım 1914'te Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na katılmasıyla birlikte Fransa, İngiltere ve Rusya Türkiye'ye savaş açtı.
Ve 3 Kasım 1914'te İngiliz-Fransız donanması Çanakkale'nin dış tabyalarını bombaladı...
"(...) Başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletleri Rusya'ya karşı Osmanlı devletini koruyormuş gibi görünüyorsa da, gerçekte aralarında Osmanlı'yı yok etmeye amaçlayan bir işbölümü olduğu anlaşılıyordu. Bu işbölümünde Rusya'nın işi Osmanlı devletinde ayrılıkçı ayaklanmalar çıkartmaktı. Başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletlerinin işi ise; Rusların örgütleyip kışkırttığı ayaklanmaları bastırmaya davranan Osmanlı'yı "askeri çözüm" yerine "siyasi çözüm"e sürükleyerek -yoksa dış borç musluklarını kapatırız diye gözdağı vererek- anlaşma masasına oturup, ayrılıkçıların istemlerini Osmanlı'ya kabul ettirmek..."
"Çocuk eğlendirenler bir elin beş parmağını uzatıp her parmağın görevini tek tek tanımlarken baş parmağa "bu, tutmuş"; işaret parmağına "bu, kesmiş", orta parmağına "bu pişirmiş"; yüzük parmağına "bu, yemiş"; serçe parmağına "bu da hani bana mamacık, mamacık, mamacık!" diye ağlamış" diyerek çocuğu güldürürler. İşte Avrupa devletleri ve Rusya, tıpkı bir elin beş parmağı gibi, kimi Osmanlı'yı tutmak, kimi kesmeki kimi pişirmek, kimi de yemek görevini üstlenerek aralarında bir işbölümü yapmışlardı." Cengiz ÖZAKINCI, Türkiye'nin Siyasi Tarihi Yeni Osmanlı Tuzağı sf:87-88
Evet; tüm planlar, Osmanlı'yı yok edip parçalamak üzere kurgulanıp hayata geçirilmişti... Nihayet başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Osmanlı'nın müttefiki gibi görünüp ama bunun tam tersi yönünde hareket ettiğini en nihayetinde de Çanakkale'ye donanmalarını sokarak bombalamaya başlaması...
Ve... 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması ile başlayan işgaller...
Dün akşam bir televizyon kanalında Çanakkale ile ilgili, bir belgesel izliyorum... Tören Çanakkale'de gerçekleşiyor. Zira Çanakkale'ye dünyanın dört bir yanından gelerek canlarını vermiş düşman kuvvetlerinin yakınları ve bağlı oldukları milletlerinin halkları, bir ağıt töreni yaparak, saygı duruşunda bulunuyorlar...
Şehitlerimiz adına yüreğim sızlayarak ve bir o kadar da ruhumdaki isyanla birlikte izlediğim bu görüntülerden aldığım mesaj ise; dünya kamuoyuna ve özellikle de bizlere, Çanakkale'yi işgal için gelerek orada ölen askerlerini adeta savunup, "haklılık payı" verircesine insani duyguların sömürülmesi yönünde bir başka politikanın hayata geçirilmesi olarak algıladım.
Zira oraya gelen yabancı heyete en önce sorulması gereken şu soru olmalı; "Buralarda niye ağıt yakıyorsunuz ki? Askerlerinizin ne işi vardı, yabancı el topraklarında?! İlla da ağlayıp, dövünecekseniz (ki bu da senaryonun bir parçası) kendi ülkenizde dövünün ve oraya onları gönderen politikaları sorgulayarak, insanlık önünde hesaplaşmalarını sağlayın!!!"
"Buralara ne amaçla asker gönderip, savaş başlattınız?"
Sonra da tüm bunlar sanki "masumane" bir durummuş gibi, gelip buralarda kendi deyimleriyle "seramoni" yapılsın, ağıtlar dökülsün... Pes valla!!!
Bu durumdan da anlıyorum ki; ileriki tarihlerde de aynı şovlar, diğer işgal edilmek istenilen ülkeler için de yapılacak; ve vicdanlar rahatlatılacak (!) herhalde... Yani mesela Irak'a gidilerek, orada ölen işgalci güçlerin yakınları, halkı ve yönetimleri Irak'a gelerek aynı Çanakkale'de olduğu üzere, ağıtlar yakıp, "seramoni"ler düzenleyecekler!!!
Vay vay vay...
Pekii, böyle bir davranış sizce Allah'tan reva mıdır?!
Ve bu davranış, masum milyonlarca insanın kemiklerini sızlatıp, vicdanları kanatmaz mı?
Sevgi ve saygılarımla!
sizin de yorumunuza pes süpersiniz elif
YanıtlaSil