2 Şubat 2012 Perşembe

Gözün Aydın Yunanistan... :)



















Sözde "küreselleşme" adıyla adeta tefecilik yapan...




Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük bir tavuk yaşarmış.

Tavuk kendi yiyeceğini kendisi bulur ve bu güzel çiftlikte çok mutlu bir hayat yaşarmış. Bir gün buğday taneleri bulmuş ve bunları ekerek daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak nasıl ekeceğini bilmediği için arkadaşlarından yardım istemiş:

- Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım edecek ?

Ördek cevaplamış:

- Ben yardım edemem, ancak istersen sana kahve tohumu satabilirim. Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve istediğin kadar buğday alırsın.

Domuz oradan seslenmiş:

- Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen ürünlerini ben satın alırım.

Fare hemen atlamış:

- Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek için gereken parayı sana borç verebilirim, sonra ödersin.

Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli şirin tavuk, bu sözler sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan vazgeçmiş. Ancak kahve nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım istemiş:

- Kahve ekmek için kim bana yardım edecek?

Ördek:

"- Ben yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi için gereken gübreyi sana satabilirim" demiş.

Domuz:

"- Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri zararlı böceklerden korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana satarım" demiş.

Fare de:

"- Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana borç olarak veririm" demiş.
Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış, çalışmış çalışmış çalışmış.

Kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten daha zormuş ve daha çok gübre ve ilaç gerekiyormuş. Ama tavuğumuz sonunda çok zengin olacağını hayal ederek sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve gerçekten de tavuk çok miktarda ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren arkadaşlarına seslenmiş:

- Kahveleri satmama kim yardım edecek?

Ördek:

- Ben yardım edemem, ancak kahveleri işlemek ve paketlemek için benim fabrikama getirmelisin.

Domuz:

- Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve ektiği için kahve fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez.

Fare:

- Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana verdiğim borçları ödemen lazım.

Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına varmış ve buğday yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu anlamış, çünkü borç içinde imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş.

Açlıktan ölmemek için yine yardım istemiş:

- Yiyecek bir kaç lokma bulmama kim yardım edecek?

Ördek:

- Ben yardım edemem, senin hiç paran yok.

Domuz:

- Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği için buğday eken de kalmadı, yiyecek yok.

Fare:

- Ben yiyecek bulamam. Ancak bana borçlarını ödemediğin için para yerine senin tarlanı almak zorundayım, iyi bir tavuk olursan, belki senin o tarlada boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday yetiştirmene izin verebilirim.


Şimdilerde bizim kırmızı ibikli küçük tavuğumuz, artık farenin olan eski tarlasında buğday yetiştiriyor ve karnını doyurmaya çalışıyor.




Ve...

Yunanistan'ı... "Kırmızı İbikli Tavuk"a çevirenler...


Düyun-u Umumiye boğazına yapışmaya çalışıyor!



Vergi ve harcamalarını kontrol etmesi için, Almanların ısrarla "yabancı bütçe komiseri" atama isteğini Yunanistan reddediyor!

Yunanistan bütçeyi Yunan Hükümeti'nin yöneteceğini, yetkiyi devretmeyeceklerinin altını çizerek söyledi.



Şimdi konuya ilişkin ve İngiltere'de ilkokullarda özellikle ve itina ile okutulan bir hikayeyi buraya taşımak istedim...

Zira bu hikayeden herkesin çıkaracağı "ders",

Bu günlerde daha bir anlamlı gibi..

Öte yandan bu dersi millet olarak biz, ağır şartlar altında, ağır bedeller ödeyerek aldık!

Ne zaman mı?

Tabii ki de "Düyun-u Umumiye" ile..


Yani bugünkü adıyla "yabancı bütçe komiseri"...


Ve ülkemizin üzerine kara bir bulut gibi çökerek bedel ödeten bu çeteler(ki özellikle önce borçlandırmaya zorlayıp, ardından boğazına yapışarak...)in ilk icraatı Osmanlı'yı önce yarı sömürge haline getirmesi ile başladı.


Ardından...


Atatürk'ün önderliğinde verilen Kurtuluş Savaşı ve Lozan Antlaşması ile, bu "vergi denetleme"si son bulmuştur!

1897 yılında Farnsızların inşaası ile kurulan "Düyun-u Umumiye" binası da, 1933 yılında Atatürk'ün emri ile İstanbul Lisesi'nin kullanımına verilmiştir. Bugün bu binada, halen İstanbul Lisesi eğitim vermektedir.

Valla Yunan halkına şimdilik, "geçmiş olsun" diyelim...

Sonrası mı?

???

Sevgi ve saygılarımla!



Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)

6 yorum:

  1. Haksızlık karşısında susmamak ve tarihi tekrar tekrar okumak gerek.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil