25 Şubat 2009 Çarşamba

TERBİYE Oksford'da Öğrenilmiyor!











Türklerin konuşmalarına şahit olan bazı Batılı gözlemciler, Türklerdeki güzel hitap biçimini şöyle anlatırlar:
"Bu milletin o kadar tatlı bir konuşma tarzı vardır ki bütün medeni milletlere örnek olabilir. (Charles Mac Farlane)
"Öfke ile intikam hissinin mahsulü olduğu kadar kumarbazlığın da tabii bir neticesi olan küfürbazlık Hıristiyan memleketlerinde müthiş surette ve tamamıyla kafirce sarfedilip durduğu halde, Türkiye'nin ne sokaklarında duyulabilir, ne de evlerinde işitilir. Bu halin bizim yüzlerimizi kızartacak ve bizi hayretler içinde bırakacak tarafı da şudur ki, Türklerin yalnız ağızlarında değil, dillerinde de küfür kelimeleri yoktur. Onlar yalnız 'Vallah' diye Allah'a kasem ederler. (Du Loir) -internet üzerinden alınmıştır-
*
******
*
Ve nihayet televizyon ekranlarından ağıza alınmayacak kadar ağır ifadelerle konuşmalar yapılarak sözde hesaplaşmalar milyonların önünde İbrahim TATLISES vasıtasıyla gerçekleşti. İnanılır gibi değil! Çocuklar, gençler izliyor; onları örnek olarak kafalarına kazıyorlar! Toplum izliyor; bu inanılmaz olaydan UTANÇ duyuyorlar. Türk milleti kalitesizliğe doğru hızla sürüklenmek istenircesine dört bir yandan saldırı altına alınıyor. Bakınız sanatçı İbrahim TATLISES bir zamanlar "Urfa'da Oksford vardı da, okumadık mı?" mealindeki konuşmalarıyla bir yerde eğitimin insan hayatındaki önemine değinmiştir. Belki bu sözleriyle gönüllere de dokunarak bir yerlere mesaj vermeyi başarmıştır! Ancak hareket ve davranışları bizim anladığımız "ahlak ve terbiye" ile hiç de bağdaşmıyor. Son yaptıklarıyla da şu yorumu ne yazık ki bizlere hatırlattı: "Okumak cahilliği alır; diğer üstün meziyetler (!) bâki kalır!"
*
******
*
Bu çerçevede yapılanları düşünecek olursak; insanlarımızın gitgide herşeye alıştırılır duruma getirildiği ortada. Zira bundan bir kaç yıl önce şovmenlik adı altında yine ekranların başında milyonların oturduğu bir saatte, bir vatandaşın pantalonu indirilmedi mi? Bu akıl almaz olay ve devamı bir şekilde daha bir azgınlaştırılarak sürüyor. İnsanlar küfürlü, argo konuşmayı doğallık saymaya başladılar. Gülmek argoya ve küfüre bırakıldı! Sohbetler argoyla şekillenir ve tatlandırılır (!) oldu! Tartışmalar kaçınılmaz argo ve küfürlerle eşitlendi! Sonuç? Bayağılaşıp, kalitesizliği yaşam tarzı olarak görmeye başlıyoruz! Hayatımız sokak kültürüne teslim ediliyor!
*
********
*
Özellikle çocuklar ve gençler bu konuşmaları, normal bir süreç gibi sürdürüyorlar. Özellikle eğitimci sıfatımla çocukların arasında olmam, bu süreci daha net olarak görmeme neden olmaktadır. O halde bu gerçeği çok iyi okumamız gerekmektedir. Zira her geçen gün toplumumuz bir karanlığa sürüklenmektedir. Türk milleti bu kalitesizliği hak etmiyor! İnsanlara ÖRNEK model olmak ve bu örneğe en güzeli seçerek insanlara sunmak, çağımızın vazgeçilmez eğitim yöntemi olduğu bir gerçektir. İşte burada devreye giren televizyonlar, neredeyse eğitimin ana merkezi haline gelmiştir.
*
******
*
Onurlu olmak için haysiyetimizi korumak zorundayız. Bunun için de "ayıp" kavramının kaybolmaması gerekiyor. O halde insanlara ayıp kavramıyla birlikte "utanma" duygusunun da canlılığını muhafaza ederek yaşatmak zorundayız. Zira yeri gelmişken bir de hatırlatma yapmak isterim; dünyada yüzü kızaran tek canlı insandır! Peki, bu durumda bu kavramların anlamı kaldı mı dersiniz? Artık toplumumuz bu kavramların bırakınız anlamını bilmeyi, bu duyguları hissedemez oldular. Yani "ar damarımız patlar" duruma geldik. Bu kabul edilir bir durum değildir! Kabalık kibarlığın, küfürbazlık görgünün, cehalet bilginin yerini alamaz! Utanma ve ayıp kavramları olduğu sürece toplumlar ayakta kalır! Aksi takdirde yok olacağımız kesindir!
*
*****
*
Bu küfürlü hesaplaşmanın muhatabı İbrahim TATLISES, bakınız daha sonra da insanlara "saygı"sını gönderiyor. Şimdi bu konuşmaları yapan, saygıdan ne anlar? Acaba saygı sözcüğünü hissedip yaşamış mıdır? Çok değil onlarca şehit verdiğimizi, "İbo şov" programında ekranlardan alt yazıyla öğrendiğimiz zaman da dahi, şakır şakır oynamaya ve oynatmaya devam etmedi mi? Burada en azından Türk halkına olan saygısı, neredeydi dersiniz? O halde bu kavramların içi boşaltılarak, sadece söyleme dönüştürmek bile saygısızlığın ta kendisidir! Yaşanılan bu olaya şiddetle karşı çıkıyor ve esefle kınarken büyük Atatürk'ün bir sözünü hatırlatmak isterim; "Milletimizin saf karakteri yetenekle doludur. Ancak bu doğuştan gelen yeteneği geliştirebilecek metodlarla donanmış vatandaşlar lazımdır." Sevgi ve saygılarımla!

2 yorum:

  1. Zaten pek sevmezdim. Son olay üstüne tuz biber ekti. Hay diline sağlık. Neredeyse tüm toplum recep ivedikleşti. Biz nerde yanlış yaptık. Bütün batı toplumları kültüre, eğitime değer verirken, biz neden böyle seviyesizliğe prim verir hale geldik. Allah sonumuzu hayır eyleye...

    YanıtlaSil
  2. Hakkaten acı bir örnek. Toplumun gözü önünde yaptıkları kabul edilecek türden değil. Ama Türk milleti çok unutkan olduğu için bu tipler hiç değer kaybetmiyor. Çok yazık. Yazınız için teşekkürler. Serken Alpaslan

    YanıtlaSil