En büyük günah pişmanlıktır… Jean Paul Sartre
Diyarbakır’dan Ankara’ya giden yolcu otobüsünün kum yüklü kamyonla çarpışması neticesinde "9 kişi öldü" ve onlarca kişi yaralandı... 05.07.2010
Valla ülkemiz neredeyse trafik tedhişinde dünyada ilk sıralarda yerini korumaya son sürat devam ediyor... Zira yollar adeta kan gölü... Bu konuda şüphesiz ki çeşitli faktörler sayılabilir. Ancak bir kaç hafta önce bizzat yaşadığımız tatsız ve mutlak ölüme neden olabilecek bir kazaya değinerek, üzerinden önemli sayacağımız bazı hususlara vurgu yapmak isterim:
BURSA şehir merkezinde -sol şerit- anayolda seyir halindeyken zincirleme gelişen tarfik kazasına vesile olan, devasa büyüklükteki kamyonun, sol şeritteki seyiri ile hızının sorgulanmaya muhtaç olduğuna buradan dikkat çekmek istiyorum! Zira büyük vasıtalar, bırakınız hız yapmayı, sol şerit üzerindeki seyir iştahlarına engel olamadıkları bir dürtüyle hareket etmekteler. Malum trafikte sol şerit, olması gerektiğinin aksine ağır vasıtalar ve servis araçlarına tahsis edilmiş gibi bir anlayışın hüküm sürdüğüne dehşet ve ibretle tanık oluyoruz! Hâl böyle olunca da yollar ölüm kusuyor...
Öyleyse bu türden olayların önlenmesi için kesin çözümlerin tedbiren alınması gerekiyor! Yani ağır vasıta sürücülerinin ehliyetlerine ve araçlarına el konulması ŞART! Hem böylece ağır vasıta kullanıcıları üzerinde, mutlak bir caydırıcılık olacaktır.
Öte yandan kaza neticesinde kamyon kullanıcısı bakınız nasıl bir itirafta bulunuyor:
"Şayet kamyon yüklü olsaydı, buradan 50 ceset çıkardı!" Aferin!.. Böylelikle olası bir felaketten kılpayı kurtulmuş olduk! Yani, şimdi yaşayan o, olası "50 kişi" bugün, "mefta" da olmuş olabilirdi! Ne diyor araç sürücüsü; yaklaşık "50 ceset" üzerinde duruyor... Ne kadar rahat ve kolay bir anlatım!!!
Bu nasıl bir anlayıştır?.. Bu nasıl bir cahil cesareti?.. Bu nasıl bir kural tanımazlık?..
Demek oluyor ki mevcut yasalar, bundan böyle yetersiz kalıyor!!!
Yoksa, yasalarda ağır yaptırımlar olsaydı, bu denli cüretkârlığa rastlamak mümkün olabilir miydi?
Şimdi biz, "verilmiş sadakamız varmış!" diyerek yaşadığımız korkunç kazanın vebali olan tedbirsizliğe kısa ve zahmetsiz yoldan, "kader" diyerek boyun mu eğelim? Yoksa büyük bir facianın eşiğinden dönen şanslı kazazede olarak, olayın ciddiyeti üzerinde mi duralım?
Şüphesiz olayın üzerindeki önemli ayrıntıları sorgulayarak, kamuoyuna dikkat çekmekte fayda olacağına inanmaktayım!
Bugün bahis konusu "50 kişi" ölümden dönmenin, hayatlarının en büyük talihi olduğunu belki kavrayamamış olabilirler... Zira ortada ölüm yoksa, bir şey yok anlayışı sergilenmiş olabilir! Ama ya tersi olsaydı?..
O halde bundan sonra yeni kazalara ve olası ölümlere sebebiyet vermemek için, gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını ivedilikle bekliyoruz! Zira kazaya sebebiyet vermek ölüme yol açmak demektir; ki bu da ağır suç kapsamına girer... O zaman da bu yaptırımın uygulanması için, daha ne kadar insanımızın canını feda etmemiz gerekiyor?!
Sevgi ve saygılarımla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder