15 Ocak 2012 Pazar

Beşeri Duygular... Dr. Jivago

















"Yüzlerin ve hatta hükümet sisteminin bir bütün olarak değişmesi zorunludur.. Ekselansları, sonuçlarını göremeyeceğimiz olayların arifesindeyiz.. Her şey öyle gösteriyor ki, en tehlikeli yolu seçtiniz: Duma'yı dağıtmak.. Şuna eminim ki, üç haftadan daha kısa bir süre içinde bir devrim gerçekleşecek ve her şey yerle bir olacak. Siz de yönetimi kaybedeceksiniz." 1917 Bolşevik Devrimi (Alıntıdır)




Bir tarafta "insani zevkler"i ellerinde tutmak için olağanüstü gayret içerisinde bulunanlar...

Diğer tarafta bir lokma ekmeğini paylaşarak olağanüstü yaşam mücadelesini sürdürmek için yaşayanlar...


İnsan ruhunun derinden hissettiği beşeri duyguları konu eden "Doktor Jivago". Boris PASTERNAK'ın aynı adlı eserini çok zaman önce okumuştum. Dün akşam bu eserin filmini izledim... Ki uzun zamandır da film izlemiyorum. Zira bunun nedeni üzerinde de uzun uzun konuşabilirim... Neyse uzun bir aradan sonra nihayet bir filmi gecenin geç saatlerine kadar oturarak zevkle izledim diyebilirim. Filmi izlerken insan olduğumu hatırladım...


Aynı zamanda bu filmle birlikte beşeri duyguları, bireyin acı ve sevincini ruhumun derinliklerinden başlayan... hem de iliklerime kadar nüfuz eden duygular eşliğinde hissettim diyebilirim..


İnsanlar ne istiyor?

Toplum ne bekliyor?


Bu soruların cevap bulduğu "Doktor Jivago"dan geride kalan ise, savaş yıllarının ortaya koyduğu zor şartların getirdiği insanın gerçek manadaki duyduğu ızdıraplar ve sadece hayatta kalabilmek için insanların verdiği yaşam mücadelesinin inanılmaz zorluklarıdır zihnimde yer tutan...


Buradan yola çıkarak varmak istediğim şey ise;


1917 Bolşevik İsyanı ile birlikte yoksulluk altında ezilen halkın, Rus Çarına (ve onu destekleyen İngiliz, Fransız... işbirlikçi güçlere) karşı başkaldırışıyla başlaya Rus iç savaşı... Asıl önemlisi de bu isyanı tetikleyen önemli oluşumun, 1. Dünya Savaşı ile birlikte Rus halkının sefalete daha da belirgin bir şekilde hızla sürüklenmesidir.

Hâl böyle olunca da "Dr. Jivago"yu okuyanların şüphesiz ki günümüz dünyası ile bir karşılaştırma yapması kaçınılmaz olacaktır.

Bugün dünyanın "yüzde birlik" bir kesimi "insani zevkler"i olağanüstü, hoyratça hatta acımasızca yaşadıkları (zümre ayrımına dayalı) bir süreci takip ediyorlar...


"Dr. Jivago nekadar yalnız olduğunu farketti. Bu yüzden kimseye takaza ettiği yoktu. Görünüşe göre bu yalnızlığı kendisi aramış, sonunda da bulmuştu.

Arkadaşları ona acayip şekilde yavan, renksiz görünüyordu. Bunların herbiri kendi öz âlemini, kendi öz fikirlerini kaybetmişti.

(...)

Şimdi artık Yuri Jivago kendisini ancak palavra yapmadan, atıp tutmadan yaşayabilen insanlara yakın buluyordu.

(...)


Ördeğin şerefine tertiplenecek ziyafet, Yuri'nin dönüşünden iki, üç gün sonra verildi. İçki yerine sofrada ispirto vardı.

(...)

Epiyce semiz olan yabanördeği, yoklukların kendilerini hissettirmeye başladıkları o günlerde, inanılmaz bir nimetti ama, yanı-sıra meselâ ekmek yoktu. Bu yüzden de bu nimet mânasız görünüyor, insanı kızdırıyordu hattâ.

(...)

Yalnız sofradakiler asıl bu ziyafetin, o günkü yaşama şartlarına göre işitilmedik bir şey olduğunu görerek üzülmekteydiler. Meselâ sokağın öbür yanındaki başka evlerde de şu anda aynı şekilde yenilip içildiğini kimse iddia edemezdi. Dışarıda sessiz, karanlık, aç bir şehir vardı. Dükkânlar kapalıydı. Halk av eti, votka gibi şeylerin adını bile unutmuştu.

Herkes ancak herkesin yaşayış tarzına uygun bir hayatın gerçek bir hayat olabileceğini hissetmekteydi. Kapalı kapı arkasında yaşanan saadet saadet sağlamazdı. Öyleki, belki şu ânda şehrin hiçbir yerinde bulunamayacak olan ördek kızartmasıyla ispirto, bu yüzden değerlerini kaybediyorlardı. İşte, insana asıl keder veren de buydu." Dr. Jivago, sf: 166-167


Demek ki neymiş?

"Kapalı kapı arkasında yaşanan saadet, saadet sağlamaz"mış!

Devam edelim;

Ne kaybedilmiş?

"Kendi öz âlemini, kendi öz fikirlerini"

Pekii, ne aranıyor?

"Palavra yapmadan, atıp tutmadan yaşayabilen insanlar"

Ve asıl önemlisi de... Dışarıdaki aç insanlara rağmen kendi karnını doyurmak, insana keyif yerine "üzüntü veriyor" olması.



"Emperyalist ülkelerin dünyayı kendi aralarında yeniden paylasmak için başlattıklari 1. Dünya Savaş'ına kendisine yeni topraklar kazandırmak amacıyla katılan Çarlık, üç yil boyunca savaşı sonuna kadar sürdürme politikasını devam ettirdi. Ancak 1917 yılına gelinirken, savaş cephelerinde Çarlık önemli başarısızlıklarla karşı karşıyaydı. Ekonomik buhran sürekli derinleşiyordu. 1917 yılına girildiğinde, yiyecek, hammadde ve yakıt sıkıntısı had safhaya ulaşmıştı. 1905 Devrimi okulunda okumuş Rusya proletaryası, Çarlığın yıkılmasının gerektigini yüksek sesle söylemeye başladı." Alıntıdır.


1789-1799 Fransız Devrimi...

1917-1922 Bolşevik İsyanı...

1919-1923 Türk Kurtuluş Savaşı...

Kimlere kaşı, kimler, ne için verdi?




Bugün içinde bulunduğumuz zaman diliminde, neler oluyor?

İnsanlar ne istiyor?

Toplumlar ne bekliyor?


Sanıyorum ki bu konuda zihinleri zorlamakta fayda var.


Sevgi ve saygılarımla!


Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder