"Evlatlarım!
* Bir söz verdik. 'Kutsal şehri isyancılara vermeyeceğiz' diyerek. Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Ta ki son mermi, son er ve son kana dek... Bu azim, bu kararlılık bize dayanma gücü verecektir. Bunu hiç unutmayın! Ümitsiz olmayınız.
* Bakın, bayrağımıza iyi bakın. Herhangi bir bayrak değildir o. Şu an devletimizin düşen birçok kalesi var. Ele geçirilen birçok şehri var. Ama burası son kaledir. Devletimizin son direnme noktasıdır. Belki bizim bu gayretimiz diğerlerine de örnek olursa, her yerde ittifak etmiş düşmanlara, yedi düvele karşı koyarız!...
* Hiç utanmaz mısınız? Hiç çekinmez misiniz bu şehri teslim etmeye? Ben gitmiyorum, zorla götürüyorlar. Şahit olun Medine sokakları, yollar sokaklar şahittir. Peygamber Efendimiz şahittir. Ben gitmiyorum, zorla götürüyorlar
* Çekirgenin serçe kuşundan ne farkı var? Uçar, yeşilliklerle beslenir, temiz ve taze olan yiyecekleri yer… Hicaz, Yemen, Asir Araplarının başlıca gıdası çekirgedir. Bedeviler sağlamlık ve çevikliklerini çekirgelere borçludurlar… hekimlerimiz de çekirgenin şifa verici ve besleyici olduğundan bahsediyorlar…
Fahrettin Paşa"
Sultan II.Abdülhamid döneminde İstanbul'da tutulan Şerif Hüseyin, II. Meşrutiyet'in ilanıyla İttihat ve Terakki yönetimi tarafından Mekke Şerifi olarak Hicaz'a gönderildi. Haziran 1916'da, İttihat ve Terakki Yönetimin'nin Türkçülük politikalarını öne süren Şerif Hüseyin isyan etti.
İsyanda, İngiltere'nin irtibat subayı olarak uzun yıllar Arap Yarımadası'nda casusluk faaliyetleri yürüten Lawrence'ın gayretleri ile Osmanlı Ordusu güçsüz düştü. Dolayısıyla Medine'nin kuşatılmasından hemen önce, isyancıların Medine'ye saldıracağını önceden gören Fahrettin Paşa, bütün kutsal emanetleri gizlice İstanbul'a gönderdi.
Zira Fahrettin Paşa'nın Mondros Anlaşması'na ve padişah emrine rağmen şehri terk etmemek için olağanüstü gayret sarfeder. Ve Peygamber Efendimizin mezarı başına battaniyesini yayarak hasta olmasına rağmen hiçbir yere gitmeyeceğini söyler. Kılıcı ve tabancaları ile onu dışarı çıkarmak isteyenleri tehdit eder. Ancak yakınındaki bazı hain subaylar onun hasta olduğu ve uyuduğu bir zamanda yaka paça dışarı çıkarırlar.
Dolayısıyla...
Tarihimizi daha iyi anlamak açısından ve de gözyaşlarıyla okunması gereken şanlı bir direniştir Fahrettin Paşa olayı. Zira Mekke Şerifi Hüseyin ve Arabistanlı Lawrence eşliğinde bizi arkadan alçakça vuran işbirlikçi Araplar ve Bedeviler Fahrettin Paşa'yı etkisiz kılmak için ellerinden gelen tüm kötülüğü yapmışlardır. Dolayısıyla Şerif Hüseyin önderliğindeki Araplar, İngilizler ile işbirliği yaparak Türk ordusuna yiyecek bir kuru hurma bile bırakmadan savaşmıştır. Ve Türk ordusu kumanyasına çekirge ölüsü katmış, son dakikaya kadar İngiliz-Arap ordusuyla çarpışmıştır.
Netice itibariyle esir alınan Türk askerler Mısır'daki kamplara götürülmüş, çoğu şehit olmuş, "15 binden fazlası ise kör edilmiş"tir.
Fahrettin Paşa'nın emsalsiz direnişi ile tarihe, dünyada eşi görülmemiş bir kahramanlık hikayesi yazılmıştır. Zira kendi değerlerini para uğruna satan sözde Müslüman olduklarını söyleyen Arapların ihanetine uğrayan, üstelik de padişahın bile "pes" etmesine rağmen Sevgili Peygamberimizin mezarını İngilizlere (Haçlılara) vermemek için, ölümüne savaşan; aç susuz direnen bir Türk kahramanı ve gerçek anlamda bir Müslümandır.
Hal böyle olunca...
Medine'nin teslim alınmasından sonra Fahrettin Paşa İngilizler tarafından bir süre Malta Adası'na sürülmüştür.
Daha sonra 1921 yılında İtalya-Almanya-Rusya-Batum-Kars yoluyla yurda girer, vatan toprağını öper ve Kazım Karabekir Paşa ordusundan bazı birliklerle Batı cephesine geçiş yapar.
Ankara'da Mustafa Kemal Paşa, Fahrettin Paşa için "Daha sağlığında adını tarihe altın harflerle yazdırmış kumandanımızdır" demiştir.
Ve "Çöl kaplanı" ve "Medine kahramanı" olarak tanınan, -İngiliz- düşmanlarının bile hayranlıkla söz ettiği Fahrettin Paşa, 1922 yılında Mustafa Kemal Paşa tarafından Afganistan'a, Kâbil Büyükelçisi olarak atanır.
"Destanları ancak kahramanlar yazar. çünkü onlar, vazifenin bittiği yerde, ölümü göze alarak çalışmaya devam ettikleri için birer kahraman olmuşlardır... tıpkı 'çöl kaplanı' Ömer Fahrettin Paşa gibi...
Ruhu şad, hatırası her dem taze olsun..." İsmail BİLGİN, Medine Müdafaası
Demem o ki...
Fahrettin Paşa kutsal emanetleri İstanbul'a getirtmeseydi şayet,
O kutsal emanetler bugün HAÇLI İNGİLİZ müzelerinde sergileniyor olacaktı!
Ve yine...
Bugün Arapları her şeyden üstün tutan ve Müslümanlığı Arapça'da arayanlara,
Fahrettin PAŞA'nın destansı direnişi ve üstün kahramanlığı kapak olsun...
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Bugünlerde de Fahrettin Paşa gibi kahramanlara ihtiyacımız var.
YanıtlaSilMenemende şehit edilen Kubilay,bekçi Hasan ve Şevki Bey rahmet ve saygıyla anıyoruz.Ruhları şad olsun.
Evet Oğuz Bey, Şehit Kubilay Asteğmenimizi, Bekçi Hasan ve Şevki Beyleri minnet, şükran ve saygıyla anıyoruz... İlginize teşekkür ederim.
Sil