"Darağacına mahkum edilen Esmeralda'yı, hiç şüphesiz kaçmasından korktukları için La Tournelles'in ahlâksız suçluların kapatıldığı yeraltı zindanlarında, tepesinde dev ölçüdeki Adliye Sarayı ile bu türden fıçı dibine bırakmışlardı.
"Gözlerini yeniden açtığında (...)
Bir adam karşısında, ayakta duruyor, kara bir başlık da yüzünü gizliyordu (...)
-Siz kimsiniz?
-Bir rahip.
-Ah sefil! Kimsin sen? Ben sana ne yaptım? Benden bu kadar çok mu nefret ediyorsun? Ah! Bana karşı hıncının nedeni ne?
Rahip bağırdı:
-Seni seviyorum!
(...)
-Bir gün,
Kitap okuyordum. Pencere bir meydana bakıyordu. Bir tef, bir çalgı sesi duydum. Düşüncelerim arasında böyle rahatsız edildiğime kızarak, meydana baktım. Orada, sokağın ortasında, pırıl pırıl güneşin altında, bir yaratık dans ediyordu. Öyle güzel bir yaratık ki İsa onu Meryem'e tercih ederdi. (...) Gözleri kapkara, parlaktı. Kapkara saçlarının arasında güneşin içine işlediği birkaç tel saç, altın telleri gibi sarı sarı görünüyordu. Başının çevresinde, o kapkara saç örgülerinin içinde, güneşte ışıldayan, alnında bir yıldız taç meydana getiren madeni parçacıklar vardı... Kıvrak, esmer kolları birer çevre gibi beline bağlanıp çözülüyordu. Vücudunun biçimi şaşılacak güzellikteydi. Ah! Güneş ışığında bile aydınlık bir şey gibi beliren parlak yüz! Ne yazık ki bu sendin kız.
(...)
Şeytan kanatlarıma bağladığı ipin öbür ucuna da senin ayağına bağlamıştı. Ben de senin gibi kararsız, gezginci oldum. Seni kapı altlarında bekliyordum, sokak köşelerinde gözlüyordum, kulenin tepesinden gözetliyordum. Her akşam daha büyülenmiş, daha üzgün, daha umutsuz, daha tutkun, daha perişan, kendi içime dönüyordum.
(...)
En sonunda, artık ne yapacağımı, ne olacağımı bilmediğimden seni, kilise mahkemesine ihbar ettim. İnsan kötülük edince, her kötülüğü yapmalı. Canavarlıkta bir ortada duruvermek çılgınlıktır. Suçun sonunda sevinç heyecanları vardır." Victor Hugo, Notre-Dame'ın Kamburu sf:237-243
Notre-Dame'ın Kamburu adlı romanla HUGO, "Kişinin dinle çatışmasını ele almıştır."
Victor Hugo, "Bundan birkaç yıl önce Notre-Dame'ı gezerken, kulelerden birinin karanlık bir köşesinde duvara derince elle kazılmış ANARKH (KADER) kelimesini buldu."
Ve, "Bu dünyadan eski kilisenin alnına, bu suç ya da felâket damgasını vurmadan ayrılmak istemeyen acı içindeki ruh acaba kimdi?" diye düşündü, bunu keşfetmeye çalıştı.
"Notre-Dame'ın Kamburu o sözcük üzerine yazıldı. Şubat 1831, Victor HUGO"
Demem o ki...
Yıl 2017...
İslam dinine, "felaket damgasını vurmadan ayrılmak istemeyen acı içindeki hastalıklı bir ruh" da, bizde çıkıtı!
Ülkemde Ortaçağ'ı aratmayacak zihniyetlerin yeniden yeşermesini sağlayacak sözde eğitimciler sayesinde, akıl ve bilimden hızla uzaklaştığımız bir yılı daha geride bırakıyoruz...
Dolayısıyla...
Hani, "Ya benim çok sapık duygularım var ya da şeytan onlara uğramıyor... Bir genç kızın vücut hatlarını gördükten sonra şeytan size üflemiyorsa ya erkekliğinizi ya da imanınızı kaybetmişsiniz demektir..." denilmiş ya...
Galiba o bahsedilen "üfleme",
Esmeralda'nın "vücut hatlarını" gördükten sonra şeytanın, Rahip Claude Frollo'yu üflemesi gibi bir şey olsa gerek
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Merhabalar Tülay Öğretmenim.
YanıtlaSilİçinde samimi bir iman ve inancı olan kimse, Hz. Yusuf peygamber gibidir. O malum kişinin demek ki içinde samimi bir iman ve inancı yok. Onun yerine içinde şeytan taşıyor. İçinde şeytan taşıyan birinden de elbette ahlaklı bir davranış sergilemesini bekleyemeyiz. Bunlar iyice azıttılar. Biri kalkıyor, birisi için "Cenab-ı Allah'ın tüm sıfatlarını taşıyor" diyor. Bir diğeri "eşofman giymiş ve tüm vücut hatları görülen bir genç kızın karşısında hiç bir şey hissetmiyorsanız, ya erkekliğinizi ya da imanınızı kaybetmişsiniz demektir" diyor. Cenab-ı Allah bunları ıslah eylesin, hidayet versin. Tüm bunların müsebbiplerinin kimler olduğunu biliyoruz da daha fazla ileri gitmeyelim.
Selam ve dualarımla.
Yaşadıklarımıza baktıkça derinden acı duyuyorum... İlginize teşekkür ederim Recep Bey. Saygılarımla...
YanıtlaSilbunlar bilerek ve bilinçli olarak ortaya atılan din konusundaki çıkmaz sokak davranışları olarak gözüküyor..maalesef tüketim toplumundan üretim toplumuna geç(e)mediğimiz sürece de,din konusundaki bu çıkmaz sokak davranışları sürekli meydana gelip durabilecektir..emeğinize sağlık Tülay hocam..
YanıtlaSilHer hâlükardâ zararı gören, acısını çeken TÜRK milleti oluyor... İlginize teşekkür ederim Ertuğrul Bey. Saygılarımla...
Sil