çelişki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çelişki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Aralık 2017 Cuma

Hüküm Yalnız Allah'ındır!


Sevgili Diyanet,

Ben, Diyanet kurumunu çok önemseyen ve de çok yakından takip eden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşıyım.  Atatürk bu kurumu bir "fetva" makamı olarak değil de,  Anadolu'da yerleşmiş olan aracı (ruhban) sınıfının çıkar ve siyasal faaliyetlerini yok etmek esası üzerine kurmuştur. 

Dolayısıyla bu bilinçle  birkaç defa Diyanet'imizin sayın başkanlarına, bizzat dilek ve isteklerimi bildiren yazışmalarım ve görüşmelerim olmuştur. Duygularımı dikkate alarak cevap yazan Sayın Ali BARDAKOĞLU'na da bu vesileyle saygılarımı iletmek isterim.

Dolayısıyla İslam'da aydınlanmanın ve bilinçlenmenin, en önemlisi de Kur'an İslam'ını doğru bir şekilde bilgilendirmenin ve Hz. Muhammed'in gerçek ahlâkını öğretmenin en güvenilir adresi olan  Diyanet İşleri Başkanlığı; çalışanlarının ihmali ile asıl amacından ve kuruluş felsefesinden şaşsa da, kurumsal olarak güvenirliğini, bugün  her zamankinden daha fazla koruması gerekiyor. Zira  emperyalist güçlerin maşalığına soyunmuş sözde İslam olan ülkelerin uyguladıkları baskıcı dayatmalarını, "İslam"la örtüştürmesi yüce dinimizi karalamaktan ve kirletmekten başka hiçbir işe yaramadığını aklı başında olan herkes görüyor..

Dolayısıyla geldiğimiz noktada, cemaatlerin, tarikatların ele geçirmek istediği Diyanet'imizin, asıl amacı olan Kur'an'ı Türkçeleştirerek millet neye inandığını bilsin isteyen ATATÜRK,

"Kur’an’ın tercüme edilmesini emrettim… ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed’in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim. Halk, tekrarlanmakta bulunan bir şey mevcut olduğunu ve din işleriyle ilgili kimselerin  derdi ancak kendi karınlarını doyurup, başka bir işleri olmadığını bilsin." diyor.

Yine bu konuyla ilgili olarak:

"Türkler dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kur’an Türkçe olmalıdır." ve "Türk, Kur’an’ın arkasından koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde ne var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım, arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın." demektedir.

Öte yandan,

* Hüküm Yalnız Allah'ındır:

De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur." En'am Suresi, 57. Ayet

Nihayet, onlar gerçek Mevlâ'ları olan Allah'a götürülürler. Gözünüzü açın! Hüküm yalnız O'nundur. Ve hesap görenlerin en süratlisi de O'dur. En'am Sûresi, 62. Ayet 

"O, Allah'tır! ondan başka ilah  yoktur . İlkte de o sonda da o  hamd yalnız O'nadır. Hüküm de yalnız O'nundur / O'nun içindir. Ve siz yalnız O'na döndürüleceksiniz." Kasas Sûresi, 70. Ayet


"Allah'ın yanında diğer bir (batıl ilaha) daha kulluk etme. İlah yok O'ndan başka. O'nun yüzü dışında her şey helâk olacaktır. Hüküm yalnız O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz." Kasas Sûresi, 88. Ayet

De ki: "Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip değilim." Cin Sûresi, 21. Ayet

De ki: "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da asla bulamam." Cin Sûresi, 22. Ayet

"Ancak Allah'tan bir tebliğ ve O'nun mesajlarından bir şeyler sunabilirim." Allah'a ve O'nun resulüne isyan edenler için cehennem ateşi vardır. Sürekli içinde kalacaklardır." Cin Sûresi, 23. Ayet


Hal böyleyken...

"Diyanet: Milli Piyango haramdır!" diyor ya...

Hüküm yalnız Allah'ındır, bu bir!

İkincisi bu "fetva"lara benzer durumlar sözde İslam ülkesi olan Suudilerde de var. Mesela, "kadınlara önce araba kullanma yasağı" konuluyor, şimdilerde bu "yasak" kalkıyor,

Ve yine aynı ülkede "sinema yasağı konuluyor" şimdilerde bu "yasak" kalkıyor...


O halde... Sorum çok açık:

"Hüküm yalnız Allah'ındır" gerçeği ortadayken,  

Suudi Arabistan'da İslam adına.. birilerinin "fetva"larına dayanarak günlük yaşamdaki hareket kısıtlılığını içeren davranışlar, önce yasaklanıyor sonra serbest bırakılıyor!

Duruma göre değişen bu oynaklık bir çelişki değil midir?


Demem o ki...

Sevgili Diyanet, 

Biz Suudi Arabistan filan değiliz!

Biz, aklı başında, okuyan, sorgulayan ve de Yüce dinimizde "ruhban sınıfı"nın olmadığını bilen; Kur'an ahlâkı ve Kur'an disiplini ile beynini kimseye satmayan, sağlıklı düşünen bireyleriz! 

O sebeple sizin, Diyanet'in kuruluş felsefesine uygun davranarak, "hüküm yalnız Allah'ındır" gerçeğiyle  Büyük Türk milletini bilgilendirmenizi, saygılarımla arz ederim!



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

1 Ekim 2010 Cuma

Bu Ne Yaman Çelişki...
















"Ahlakı dürüst olan güzel görünür; kadının güzelliği onun tavır ve hareketleridir, bunu bilen bilir." KUTADGU BİLİG, Yusuf Has Hacib, 4500. beyit; sf: 773


Artık vitrinden et beğenir gibi eş seçimli "evlilik"ler oluşturulmaya başladı...


Saçı örtülü... ama henüz o anda tanıdığı bir erkeğin elini tutacak kadar... Ona sarılacak kadar... Hatta daha da ileriye gederek, "aşkım" diyebilecek kadar yakın ve sıcak ilişkilere açık; ve hiç çekinmeden yaşamaya da hazır...

İyi de bu yakınlaşmanın neticesinde anlaşamayıp ayrılma olasılığı da fazlasıyla var değil mi?..

Peki bu durumda ortada bir çelişki yok mu?!..

Hani saçının bir telini dahi göstermekten sakınan ve bunu da "İslam dininin emirlerini yerine getirmek" olarak algılayan inananların bunu yapmaktaki esas nedeni, "cinsel çağrışıma" sebebiyet vermeyi engelleme düşüncesidir...


O vakit bu anlayışın savunucusu olarak başını sıkı sıkıya kapatıp, ardından hiç tanımadığı bir erkeğin elini tutması; ve yine yoğun duygusallığın milyonlar önünde sergilenmesi; gerçek anlamdaki mütedeyyin insanlarımıza hakaret değil midir?

Onları "aşağılama" ve onlarla "alay" etmek olmuyor mu?

Genç beyinlerde de bu türden davranışlar, dinimizin algılanmasında çelişki yaratmaz mı?

Bu ayıptır!

Saygısızlıktır!

Ve bu gibi davranışların sonunda ortaya şu gerçek çıkıyor:

İslâm dini toplum önünde zayıflatılmaya çalışılıyor...

İslâmiyet aşağılanıyor...

İslamiyet, birileri tarafından çıkarlara hizmet amaçlı yeniden düzenlenmeye çalışılıyor!

O vakit neden bu duruma tepki verilmez?

Bu inanç bizim değil mi?

İnancımıza sahiplenmek ve onu korumak hepimizin en birinci görevi değil midir?


Beyinleri boş, cahil insanları ekran karşısına çıkararak, bir taraftan verilmek istenen mesaj; dini duyguların ön plana çıkarılması, diğer taraftan şeklen bu mesajı verenler üzerinden, basitliği seviyesizliği hem ahlaken, hem de inancımız gereği yapılması onaylanmayacak davranışların sergilemesi anlamına geliyor...

Bu durum kimlerin işine yarıyor?

Bu şekilde gençlerimize ve çocuklarımıza kimler örnek edilerek, neyin yozlaşması sağlanıyor dersiniz?


Şimdi İslâm dini kullanılarak toplumumuza, içi boşaltılmış yepyeni bir "İslâmiyet" sunulmak isteniliyor!

Anlaşılmasın diye de, işte bu tarz insanlar, din kisvesi altında toplum kabulüne zorlanıyor!


Değerlerimiz, bir bir yozlaştırılıp, bir şekilde önce aşağılanıyor, ardından ayak altı ediliyor!!! Bu durum gerçekten içler acısı... Bu arada sözde evlendirme bahanesiyle ortaya çıkan bu programın sunucusu da "Allah'a emanet olun..." derken, seviyesizce davranışlarla, sımsıcak duyguyla yürekten söylenen inanç dolu sözlerimizin (bilerek ya da bilmeyerek-her ikisi de vahim ya!-) içini boşaltmaya çalışıyor.


Diyeceğim şu ki; bu kişilikler derhal sorgulanmalı ve gereken tepki verilmelidir. Zira çelişkilerle dolu şekli görüntülerin arkasındaki resim de; büyük bir toplum, heba ediliyor!

İslâmiyet'in içi boşaltılıyor!

O halde bu gördüklerimiz bize, gerçek anlamdaki İslâmiyet'i anlatmıyor

Bu gördüklerimiz bilakis, inancımıza ters düşen hareket ve davranışlardır. Zira kalplerde şüphe uyandırmaya yer vermeyen İslamiyet ve Kur'an-ı Kerim; bu seviyesizce ve ucuz davranışları bünyesinde barındıramayacak kadar yükseksektedir.


Ve unutulmamalıdır ki; "Herkesin ameli, onun davranışlarındaki niyetine göre değerlendirilir. (Ameller niyetlere göredir)" Hadis


Sevgi ve saygılarımla!