Türk kahvesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk kahvesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Şubat 2013 Çarşamba

Utananlara, Ezilenlere...













Türk milletinin mensubu olmaktan utananlara ve bunu "ırkçı" sayanlara "sorular"ımız olacak:


Türk Kahvesi, Türk Lokumu, Türk Hamamı... gibi tescilli ifadeleri  ne yapacaksınız?!

"Yunan Lokumu", "İngiliz Kahvesi", "Amerikan hamamı" filan mı diyeceğiz?


Pekii; İnsanlarımızın (Evlâd-ı Fatihan) etnik kökenlerini "üstünlük" yarışına sokmaya çalışan ve "Kurtuluş Savaşı yok", "Ege'de Rumlara Etnik Temizlik İddiası" gibi inciler saçan "vekil"lerimizin muhteşem söylemleriyle ırkçı'lığın daniskasını yapanlara...

Toplumumuzda millî ve kültürel her alanda "algıda yanılgı" yaratanlara ve dayatanlara ne demeli?

O vakit Kurtuluş Savaş'ında Yunanlılara karşı direnişe geçen Gökçen Efe ve diğer efelerle birlikte  Hasan Tahsin, Sütçü İmam Ali... gibi öteki millî mücadele kahramanlarımız hayâl ürünü mü?

Aslında yok böyle kahramanlarımız!.. Onlara, tamamen sonradan uydurulmuş birer "masal kahramanı" filan mı diyeceksiniz?

Ya Türk bayrağı ne olacak?

İstiklâl Marşı'mızı ve millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'u ne yapacaksınız?

Onu da "olmadığı iddia edilen" Kurtuluş Savaşı'mızın olmayan hayali bir şairi mi sayacaksınız?

 Mete Han'dan bu yana kalıcı kimliğimiz olan Türk kelimesiyle birlikte bugün varlığımızı ve bağımsızlığımızı borçlu olduğumuz devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Ata'TÜRK'e ne diyeceksiniz?!

Çanakkale'yi tarihten mi sileceksiniz?

Yoksa tarihi mi "yok" sayacaksınız?

N'apacaksınız?

Sahi; Fransız, "ben Fransız'ım bununla gurur duyuyorum" İngiliz, "ben İngiliz'im, bununla gurur duyuyorum..." Rus, "ben Rus'um..." İtalyan, "ben İtalyanım", Arap, "ben Arap'ım" Çinli, "ben Çinliyim.." Japon, "ben Japon'um"... diyor; hatta "hepimiz Ermeniyiz" deniliyor da, BEN TÜRK'üm demek mi utanç oluyor?!

N'oluyor?

Her ulus gibi ben de her şeyimle birlikte ulusumla, kimliğimle, tarihimle, kültürümle,  dilimle, inancımla gurur ve onur duyuyorum!

Bu ülkenin ve bu milletin ekmeğini yiyen...

Kendi kimliğinin altında ezilerek yabancı kimliklerin hayran'ı olmaktan utanmayan budala ruhsuzlara, "yuh olsun"...


Sevgi ve saygılarımla!


Image"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

18 Ağustos 2012 Cumartesi

"Haydi Çöpçünüz Geldi, İyi Bayramlar!"



















Başlık biraz insanın içine oturur gibi geldi biliyorum, ama yapacak bir şey yok! Zira benim de bu cümleyi duyuğumda içime bir şeyler oturmuş gibi oldu...


Gelelim ifadenin kaynağına;


Bu cümleye haykırış mı dersiniz, çağrı mı, yoksa dilenmek mi?

Varın siz karar verin artık... Zira bizler bayram hazırlığına koyulurken mahalleden yükselen ses, bizzatihi temizlik görevini yapan arkadaşların ta kendilerinden geldi...

Ne diye bağırıyorlar:

"Haydi çöpçünüz geldi, iyi bayramlar..."

İnsanların onurları, gururları paramparça!

Ki, bu insanların bir aylığı olmasına rağmen, geçinemiyor olmaları...

Diğer taraftan,

Millet olarak inancımızın gereği kutladığımız bayramların amacı;

Sevgiyi, dostluğu, zenginliği, yoksulluğu, acıyı, mutluluğu, yalnızlığı...

Paylaşmak değil midir?

Ve de yapılan yardımların gizli olması gerekmez mi?


Hâl böyle olunca da...

Bu düşündürücü bir o kadar da, içler acısı hallerimize diyecek bir şey bulamıyor,

Sadece yutkunuyorum...

Uff!..


Öte yandan...

Bayram arifesi tanımayan tedhiş yine bir can'ımızı daha aldı...

Bu kez Van'dan gelen acı haberle yanan içimiz...

Netice; şimdilik bir ŞEHİT...


Uff!..

Tüm bu acılar içinde de olsa ulus olarak ortak kaderimizi paylaşan milletimizin birlik ve beraberliğini sağlayan bu güzel bayramımızı dolu dolu bayram tadında yaşayarak kutlamak boynumuzun borcu...

Bu vesileyle,

Ramazan Bayramımız herkese kutlu ve mutlu olsun...

Bu arada bu bayram, kendi geleneğimizin bir parçası olan,

"Türk lokumu"nu tercih ettim... Cevizli lokumlar...

Bir de bol köpüklü "Türk kahvesi" ile bayrama merhaba diyeceğim...


Kalın sağlıcakla...

:)

Sevgi ve saygılarımla!

Not: Bu yazıyla birlikte 500. makaleme imza attığımı paylaşmaktan gurur duyuyorum... Saygılarımla, T.G.

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)

27 Ağustos 2008 Çarşamba

Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Var..




"Bir fican kahvenin kırk yıl hatırı var." Biz bu sözün içeriğini tüm vücudumuza nüfuz edecek kadar anlayarak ve yaşayarak büyüdük. Biz büyüdük de acaba şimdilerde bu sözün ne kadar anlamı var? İşte izninizle onu sorgulamak istiyorum:


Küresel ekonominin insanları kullandığı bir dünyada, insanlar iki guruba ayrılmıştır. Gözü aç olanlar, karnı aç olanlar. İşte bu iki gurubu da doyurmak çok zorlaştı. Karnı aç olanlar doymasına doyacak ama, gözü aç olanlar doymadığı müddetce aç olanların doymasına imkan yok. Aslında dünyada var olan kaynaklar, tüm insanlığa yetecek kadar olduğu ortada. Ama tüketim toplumunun çığ gibi büyüdüğü bir zamanda, her geçen gün karnı aç olanların sayısı da bir o kadar tırmanışa geçecektir. "Birleşmiş Milletler 2004 Kalkınma Raporuna göre, Afrika'da 323 milyon insan günde 1 doların altında bir gelirle yaşıyorlar." 185 milyon afrikalı hergün açlıktan ölme riski ile yaşıyor.


Dünyanın durumu bu! Biz de faklı mı? İşte bir zamanlar savaştan çıkmış ülkemiz de fakirlik vardı, ama aç mezarı yoktu. Bu kültürün evlatları olarak fakirleri "aç" bırakmayan kültürümüzün yok edilişinin acısını, her geçen gün içimde hissediyorum. Bu yok oluş, bir canavar gibi büyüyerek, adeta gözü açlar ordusunun doymazlığını gözler önüne seriyor.


Evet, bir televizyon kanalında, hem de haber kuşağında 35 YTL. değerinde bir fican kahvenin artık zevki mi desem, yoksa acısı mı, kararı yazımın konusu oldu. İşte, hepimizin ağız tadı olan acı kahveyi nasıl da ulaşılmaz bir tat haline dönüştüğünün ibretlik haberiydi; altın tozlu "Türk Kahvesi". Adı Türk Kahvesi; ama "altın tozu" ithal. Hem de kuzey Avrupa'dan ithal. "Olur mu?" demeyin, oldu bile! Tıpkı İdi AMİN'in balıklarına altın attığı gibi; biz de insanlar, bir yandan açlıkla boğuşuyor çöplerden besleniyor, öte yandan da işte böyle altın tozlu kahveyi, "sınıf atlama" keyfi yaratarak içebiliyor! Bilmem bu durumdan utanç duyabilecek miyiz?! Hani "komşusu açken, tok yatan bizden değildir!" diye bir hadisimiz var. Ne güzel ifade etmiş sevgili peygamberimiz. Ama bu felsefeyi gözardı etmekte, acaba bizlerin günahı değil midir? İşte bu anlayışla çıktık yola, "komşu anne" düşüncesiyle aç bırakmadık çevremizde. Gizli gizli, aç anneleri doyurduk. "Bir elin verdiğini, öbür el görmez" zihniyetiyle büyütüldük. Ama ne oldu da, bu düşünceleri bir çırpıda harcadık ve yok ettik? Nasıl oldu da karnı aç insanları çoğalttık?


Bir alyans yapımı için 3 ton zehirli atık ortaya çıkmaktadır. Bu atıklar da siyanür ve kimyasal maddeler içermektedir. İşte bu durumu bilen olarak, altın tozlu "Türk Kahvesi" içmenin ne anlama geldiğini ve aç gözleri doyurmanın bedelini hem doğa, hem de masum insanlarla birlikte, tüm canlıların ödediğini üzülerek burada ifade ediyorum. Bir başka açıdan da konuya yaklaşmak istiyorum: Bu neviden sunumları belki ekstra bir hizmet olarak algılamak isteyenler olabilecektir. O vakit, bu haberin tüm ülkeye duyrulmasına ne dersiniz? insanların kalplerinde, ruhlarında nasıl bir yara bırakır hiç düşünüldü mü? Karnı açlar nasıl etkilenir bu haberden? Yorumu sizlere bırakmak istiyorum.


Ülkemiz insanlarının büyük bir kısmı inanıyorum ki "açım" diyenleri o muhteşem kültürümüz ve inancı doğrultusunda sessiz sedasız doyurmayı asil ruhlarıyla yerine getiriyordur. Duyduğum korku ve endişe bu asil ruhların yok edilmesi sürecine sokulmak istenmesidir.


"Biri yer biri bakarsa, kıyamet ondan kopar!" anlayışının bugünlerde her alanda ortaya çıktığı bir sürecin içerisindeyiz. Korkarım ki, kıyamet alameti olarak algılamamız gereken açlık, susuzluk ve doğal afetlerle bir dizi tehlike sinyalleri çoktan kapımıza dayandı. Bunu görmemek için kör ve sağır olmamız gerekiyor. Milyonlarca insan katlediliyor! Milyonlarcası açlıktan ölüyor! Milyonlarcası! kendi ellerimizle yok ettiğimiz doğanın intikamıyla ölüyor! Bir kısım insanlar da aymazlık içerisinde "sınıf atlama" heyecanıyla yanıp tutuşuyor!


Tüm bu nedenlerle ölen insanların bir de katilleri var! Bu sorumsuzluğa DUR diyebilecek vicdanların, tekrar yeni bir ruhla, eski güzelliklerimize ve değerlerimize sahip olarak heyecanını paylaşabilmenin umudunu, yüce milletimizden bekliyorum.

Sevgi ve saygılarımla!