Uğur DÜNDAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uğur DÜNDAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ocak 2018 Pazartesi

"Halkını Satma"



"1970 yılında TRT büyük bir sınav açtı. Binlerce adayın katıldığı sınavda çok başarılı bir kâğıt vermiş olmama karşın, torpillilerin öne geçmesinden korkuyordum.

Uykularımı kaçıran sınavın sonuçları bir ilkyaz günü açıklandı. Kazananların listesi İstanbul Radyosu'nun girişine asılmıştı. Koşarak girdiğim radyoevinin kapısında, önümü heybetli bir kişi kesti. Ona sınav sonuçlarını öğrenmek için geldiğimi ve adımı soyadımı söyledim.

Sonradan Ümit Kaftancıoğlu olduğunu öğrendiğim heybetli radyocu, "Bak Uğur Dündar, beni iyi dinle" dedi. "Sınavı kazandın. Gelecekte çok ünlü ve başarılı bir kişi olacaksın. Başarılar ayağını yerden kesmesin. Doğruluktan ayrılma, kimseyi kıskanma, işini sev ve halkını satma. Haydi bakalım yolun açık olsun."

Kaftancıoğlu adeta bir kâhin gibi konuşmuştu.

Koşarak geldiğim radyoevinden, uçarak ayrıldım." Uğur DÜNDAR, 5 Temmuz 1998, http://www.hurriyet.com.tr/mezuniyet-toreni-39027408


"Perşembe akşamına doğru Cıdık'ın oğulları, köyü o baştan bu başa dolaştılar. Ceme çağırdılar bütün köyü. El öptüler kapı kapı. Gülü'yle Aşır da çağrılmıştı. 

Gerçekten Koroğlangil'in büyük ev iğne atsan yere düşmez. Öyle dolmuştu Ocakta kara kazan kaynıyor. İki direk arasındaki terekler lokma dolu. Ceme gelen herkes sini sini lokma getiriyor; pağaç, gevrek, helva... Dede'nin önüne uzatıyorlar siniyi, Dede dudaklarını kıpırdatıp:

Erenlerin lokması ola, dostunuza, yoldaşınıza halal, yezite, yol azgınlarına haram ola. Muhammet-Ali divanında carımıza yetişe, demine, devranına hû..." diyor, diziliyor tereğe." Ümit KAFTANCIOĞLU, Yelatan, sf: 189



Ağızları, adetleri destansı bir dille anlatan Ümit KAFTANCIOĞLU'nun adını kullanarak popilist yaklaşımlarla sınıf atlamaya ve emperyalistlerin ekmeğine yağ sürecek duruşuyla bir yerlere varmaya çalışan, Gelin Canan KAFTANCIOĞLU'nun söylemleri,

"Onun gözünde politika da sanat da halk ve cumhuriyet için yapılmalıdır: "benim köyüme, benim ulusuma yararı, yardımı dokunmayan bir yazı, bir sanat sıfırdır."  diyen Ümit KAFTANCIOĞLU'nun adına ve kişiliğine yakışmayacağı gibi, Ümit KAFTANCIOĞLU'nun kemiklerini de sızım sızım sızlatacaktır! 

Dolayısıyla...

 KAFTANCIOĞLU'nun gazeteci Uğur DÜNDAR'a "Halkını satma" nasihatının tam tersine duruş sergileyen gelin  Dr. Canan KAFTANCIOĞLU, ne yazık ki ayağı yerden kesilmiş, doğruluktan ayrılmış... dolayısıyla  da ne Büyük Önder Atatürk'ün kurmuş olduğu Cumhuriyet'i ne de Cumhuriyet aydını, Halk adamı Ümit KAFTANCIOĞLU'nu,

 Asla temsil etmiyor!





Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

2 Kasım 2014 Pazar

Celâl ŞENGÖR'den İnciler...













"Halk Arenası Özel", 29 Ekim 2014 gecesi... ekranlardan izledik. 

Başlığı oldukça rahatsız edici bir isimlendirmeyle yazılmış kitabın tanıtımı,  "HALK ARENASI" olarak tanımlanan bir programda, "Ata'm sana canım feda..." tezahüratları atan halka,  yapıldı...

"Dahi Diktatör"...

Ve... tarihi "değerlendiren" bilim insanımız, " Atatürk  bir diktatör! Ancak o  demokrasiyi getirmeye çalışan bir diktatördür  demeye gelen anlatımlarla...

Dolayısıyla,  Atatürk, "diktatör"dür diyor, vesselam...

Vay be... 

Sayın Celâl ŞENGÖR'e duyduğum sempati, birden bire kendimi mutsuz hissedecek konuma sürükledi.. Celâl ŞENGÖR, ilk önce  Kurtuluş Savaşı’nın nasıl kazanıldığının detaylarını anlatırken birden araya Uğur DÜNDAR girerek hocamızın "Dahi Diktatör" kitabını tanıttı..

Celâl ŞENGÖR Hocamız da  kitabına "Neden Dahi Diktatör?" dediğini açıkladı... Yazdığı kitap henüz piyasaya çıkmamış.. Ancak kitabın içeriği baştan sona  Atatürk'ün dahiliğini de anlatsa, benim şahsi kanaatime göre bundan sonrası hiçbir şey ifade etmiyor.. Zira bir kitabın içeriği ne olursa olsun,  konu önce kitabın adıyla anılır ve insanların zihnindeki  ilk intiba da yine kitabın adıyla oluşur. Tıpkı şimdi olduğu gibi! Dolayısıyla Sayın Celal Hoca'mızı anlamak çok zor... 



Yine çok kıymetli bilim insanlarımızdan Sümerolog Dr. Muazzez İlmiye ÇIĞ da aynı programın konuklarından birisiydi.. Programda Sayın Muazzez İlmiye ÇIĞ,  Celâl ŞENGÖR'ün  Ata'mıza "diktatör" tanımlamasını  defalarca,"kabul etmiyorum" diyerek anında tepkisini verdiğini dinleyip gördüğümde, hayıflanan ve "cız" eden yüreğimin sesi oldu...  Programın ikinci bölümüne geçerken verilen arada  ne oldu bilinmez ama,  ikinci bölümde  Celâl ŞENGÖR yoktu..  Konuklardan Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Sn. İlker BAŞBUĞ'a "Atatürk diktatör müydü?" sorusu  soruldu:

"Kesinlikle katılmıyorum! Beni rahatsız etti!.. " net cevaplarıyla Halk Arenası'nın -halkının- haklı  tezahürat ve alkışlarıyla yer gök inledi.




Sorum çok açık...

Bugün ATATÜRK'ün aramızdan ayrılmasının üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen, Türk halkının gönlünde  ATATÜRK sevgisi her geçen gün artarak güçlü bir şekilde devem ediyor...

Dolayısıyla dünyada böyle bir sevgiye gark olmuş başka bir lider daha var mı? 

Ve yine dünyada kendi halkı tarafından böylesine sevgi gören liderine "diktatör" diyen  "aydın"lar ve bilim insanları var mıdır acaba?




Demem o ki... 

Diktatörlüğün ruhundaki delilik ve dahilik arasındaki sınır çok belirsizken,

Diktatör denildiğinde zihinlerde yer eden ve akla gelen ilk isimlerden birisi Adolf  Hitler olunca,

Irkçı olmak, katletmek, ahlâksız olmak, soykırım yapmak, katil olmak, insanları kandırmak...  Kısacası insanoğlunun insani özelliklerini yok etmek konularında Hitler tam bir dahiyken,

Dahiliğini adaletten yana değil de, canilikten yana kullanan HİTLER'i hatırlatan bu tanımlamayı, yaptıklarıyla ve devrimleriyle dünyanın ve Türk ulusunun  gönlünde silinmeyecek bir sevgiyle  taht kurmuş bir lidere, böylesine  sevimsiz ve rahatsızlık uyandıran bir sıfat'landırmanın, bir bilim insanımızın  insafsızca kullanması akıllara,  "kime neyi ne kadar anlatır?" sorularını getirmektedir..



Sevgi ve saygılarımla!

"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)