"Halk Arenası Özel", 29 Ekim 2014 gecesi... ekranlardan izledik.
Başlığı oldukça rahatsız edici bir isimlendirmeyle yazılmış kitabın tanıtımı, "HALK ARENASI" olarak tanımlanan bir programda, "Ata'm sana canım feda..." tezahüratları atan halka, yapıldı...
"Dahi Diktatör"...
Ve... tarihi "değerlendiren" bilim insanımız, " Atatürk bir diktatör! Ancak o demokrasiyi getirmeye çalışan bir diktatördür demeye gelen anlatımlarla...
Dolayısıyla, Atatürk, "diktatör"dür diyor, vesselam...
Vay be...
Sayın Celâl ŞENGÖR'e duyduğum sempati, birden bire kendimi mutsuz hissedecek konuma sürükledi.. Celâl ŞENGÖR, ilk önce Kurtuluş Savaşı’nın nasıl kazanıldığının detaylarını anlatırken birden araya Uğur DÜNDAR girerek hocamızın "Dahi Diktatör" kitabını tanıttı..
Celâl ŞENGÖR Hocamız da kitabına "Neden Dahi Diktatör?" dediğini açıkladı... Yazdığı kitap henüz piyasaya çıkmamış.. Ancak kitabın içeriği baştan sona Atatürk'ün dahiliğini de anlatsa, benim şahsi kanaatime göre bundan sonrası hiçbir şey ifade etmiyor.. Zira bir kitabın içeriği ne olursa olsun, konu önce kitabın adıyla anılır ve insanların zihnindeki ilk intiba da yine kitabın adıyla oluşur. Tıpkı şimdi olduğu gibi! Dolayısıyla Sayın Celal Hoca'mızı anlamak çok zor...
Yine çok kıymetli bilim insanlarımızdan Sümerolog Dr. Muazzez İlmiye ÇIĞ da aynı programın konuklarından birisiydi.. Programda Sayın Muazzez İlmiye ÇIĞ, Celâl ŞENGÖR'ün Ata'mıza "diktatör" tanımlamasını defalarca,"kabul etmiyorum" diyerek anında tepkisini verdiğini dinleyip gördüğümde, hayıflanan ve "cız" eden yüreğimin sesi oldu... Programın ikinci bölümüne geçerken verilen arada ne oldu bilinmez ama, ikinci bölümde Celâl ŞENGÖR yoktu.. Konuklardan Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Sn. İlker BAŞBUĞ'a "Atatürk diktatör müydü?" sorusu soruldu:
"Kesinlikle katılmıyorum! Beni rahatsız etti!.. " net cevaplarıyla Halk Arenası'nın -halkının- haklı tezahürat ve alkışlarıyla yer gök inledi.
Sorum çok açık...
Bugün ATATÜRK'ün aramızdan ayrılmasının üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen, Türk halkının gönlünde ATATÜRK sevgisi her geçen gün artarak güçlü bir şekilde devem ediyor...
Dolayısıyla dünyada böyle bir sevgiye gark olmuş başka bir lider daha var mı?
Ve yine dünyada kendi halkı tarafından böylesine sevgi gören liderine "diktatör" diyen "aydın"lar ve bilim insanları var mıdır acaba?
Demem o ki...
Diktatörlüğün ruhundaki delilik ve dahilik arasındaki sınır çok belirsizken,
Diktatör denildiğinde zihinlerde yer eden ve akla gelen ilk isimlerden birisi Adolf Hitler olunca,
Irkçı olmak, katletmek, ahlâksız olmak, soykırım yapmak, katil olmak, insanları kandırmak... Kısacası insanoğlunun insani özelliklerini yok etmek konularında Hitler tam bir dahiyken,
Dahiliğini adaletten yana değil de, canilikten yana kullanan HİTLER'i hatırlatan bu tanımlamayı, yaptıklarıyla ve devrimleriyle dünyanın ve Türk ulusunun gönlünde silinmeyecek bir sevgiyle taht kurmuş bir lidere, böylesine sevimsiz ve rahatsızlık uyandıran bir sıfat'landırmanın, bir bilim insanımızın insafsızca kullanması akıllara, "kime neyi ne kadar anlatır?" sorularını getirmektedir..
Sevgi ve saygılarımla!
evet kitabın başlığı hiç hoş olmamış..
YanıtlaSil