
Yazıma güzel bir sözle başlamak istiyorum: "Aynı dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir." Evet böyle demiş Mevlana. İnsana, insani duyguları hatırlatan müthiş bir söz! Bu duygular, yeryüzünde ki tüm insanların ortak hisleridir. İşte bu duyguları iyi tahlil edip anlamak için, bir tek kendi yaşadıklarımızla duygular sınırlı tutulmamalı. Aynı şeyleri başkalarında da hissedip anlamasını bilirsek insani duygularda birleşmiş oluruz.
Anlatacaklarımı ve sizlerle paylaşacaklarımı bu duygularla başlatmak istedim. Çünkü, değerli bir belediye başkanımızın yaptığı icraat beni, derinden yaraladı. Kendi adıma, bu duygularımı izninizle dile getirmek isterim. Haberin patlak verdiği sıralarda bir başka haber dikkatimi çekti ve ister istemez sorgulama yaptım.
Bilim adamlarının araştırmaları neticesinde ve kobay maymunlar üzerinde denenen protez kolun beyinle hareket ettirildiğini haber olarak duyuruldu. İnsanlık adına müthiş bir olay, bilim için ise harika bir gelişme. İnsanlık için kaydedilmiş bu gelişme hergeçen gün ilerleme olarak tarihe geçen güzel bir haberin dünyaya duyurulması, Ankara'da yaşanan utanç verici gelişmeyle ne kadar çeliştiğini sorgulamadan geçemedim. Bir tarafta bilim kobay hayvanlarda denenerek hayata geçiriliyor, bir taraftan da milyonlarca insan neredeyse kobay gibi kullanılarak hizmet anlayışı gerçekleştiriliyor! İşte aynı anda duyduğumuz ürkütücü bir çelişki örneği.
İnanılması güç, anlatılması ve açıklanması utanç verecek boyutta olan bu gelişmeye nasıl bir açıklama getirilir bilemiyorum. Yani, insanların kobay olarak kullanıldığını mı anlamalıyım? Yoksa masumane duygularla verilen bir hizmet anlayışı olarak mı algılamalıyım? Bu olayda, nasıl olurda insanlarımızın zarar görebileceği hesap edilemez? Aradan 21 gün geçtikten sonra "Kızılırmak suyundan içildi, görüldüğü üzere kimsede ishal vakaasına rastlanılmadı!" mealinde ki açıklamalar talihsiz bir beyanat değil midir? Yetki ve sorumluluk sahibi kişiler, görev ve yetkilerini ne zamandan beri işi şansa ve deneme yanılma yöntemine bırakmışlardır?
Milyonda bir olasılıkta olsa, bir kişinin dahi sağlığı tehlike altına atılabilinir mi? Pekii, diyelim (ki Allah korusun!) içilen su neticesinde ishal vakaları çıksaydı, ardından can kayıpları yaşansaydı, ne olacaktı o vakit? Özür dileriz bir yanlışlık oldu mu denilecekti? Dahası, Kızılımak suyunun bilimsel anlamda, 2. kalite su olarak nitelenen resmi belge olduğu söyleniliyor, yine bu suyun içerisinde ki maddelerin insan sağlığına uzun vadede zarar verici olduğu anlatılıyor. Tüm bu veriler ortadayken, Ankara halkına bu suyun harmanlanarak dahi olsa, içirilmesine izin vermek hangi insani duyguyla bağdaştırılabilecek? Hukuki boyutunu bilemem, ona herhalde yargı karar verecektir, ama ben bir insan olarak karşımdaki tüm insanların duygularını hissederek konuya bakıyorum. İnsanın değeri bu kadar mı hafife alınır?
Benim ülkemde bu olan ilk değil ki! Bakınız bir zamanlar bir bakan çıkıp radyasyonlu çayı halkın önünde içerek adeta bilimi yok sayıp meydan okurcasına, insanları içgüdüsel, günü birlik yaşama davet etmiştir. Yine, geçtiğimiz yıllarda hızlı tren vakasını yaşadık. Göz göre göre onlarca masum vatandaşımız hayatını kaybetti. Yine Gölcük depremi ile on binlerce insanımız yaşamlarını kaybetti, binlercesi sakat ve evsiz kaldı. Oysa ki aynı büyüklükteki depremlerin sıkca yaşandığı Japonya ve diğer gelişmiş devletlerde can kaybı neredeyse yok denecek kadar az.
O halde, bilimden uzak ve insan değerinin olmadığı bir anlayışı içimize nasıl sindirebiliriz? Modern, çağdaş Atatürk Cumhuriyeti bunu taşıyabilir mi? "Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir" diyen sevgili Peygamberimizin anlayışına sığar mı? Bu yapılanlar iyilik mi dersiniz? Yoksa tüm bu gelişmeler neticesinde tedbirini almaktan imtina eden ve bilimden uzak duran sorumlu ve yetkili kişilerimizin zafiyetleri neticesinde "kader kurbanı" olarak gösterilmesine mi bağlanmalı?!
Duygu ve düşüncelerimi "En büyük yoksulluk ilim ve ahlak yoksulluğudur!" sözüyle pekiştirerek, yaşadıklarımıza aslında tesadüfen yaşadığımızı gösteren bu örnekler dizisine eklenen akıllara ziyan olaya bir bakış açısı sunmak istedim.
Sevgi ve saygılarımla!