27 Ağustos 2008 Çarşamba

Türk Halkı Kobay mıdır, Kader Kurbanı mıdır?



Yazıma güzel bir sözle başlamak istiyorum: "Aynı dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir." Evet böyle demiş Mevlana. İnsana, insani duyguları hatırlatan müthiş bir söz! Bu duygular, yeryüzünde ki tüm insanların ortak hisleridir. İşte bu duyguları iyi tahlil edip anlamak için, bir tek kendi yaşadıklarımızla duygular sınırlı tutulmamalı. Aynı şeyleri başkalarında da hissedip anlamasını bilirsek insani duygularda birleşmiş oluruz.



Anlatacaklarımı ve sizlerle paylaşacaklarımı bu duygularla başlatmak istedim. Çünkü, değerli bir belediye başkanımızın yaptığı icraat beni, derinden yaraladı. Kendi adıma, bu duygularımı izninizle dile getirmek isterim. Haberin patlak verdiği sıralarda bir başka haber dikkatimi çekti ve ister istemez sorgulama yaptım.


Bilim adamlarının araştırmaları neticesinde ve kobay maymunlar üzerinde denenen protez kolun beyinle hareket ettirildiğini haber olarak duyuruldu. İnsanlık adına müthiş bir olay, bilim için ise harika bir gelişme. İnsanlık için kaydedilmiş bu gelişme hergeçen gün ilerleme olarak tarihe geçen güzel bir haberin dünyaya duyurulması, Ankara'da yaşanan utanç verici gelişmeyle ne kadar çeliştiğini sorgulamadan geçemedim. Bir tarafta bilim kobay hayvanlarda denenerek hayata geçiriliyor, bir taraftan da milyonlarca insan neredeyse kobay gibi kullanılarak hizmet anlayışı gerçekleştiriliyor! İşte aynı anda duyduğumuz ürkütücü bir çelişki örneği.



İnanılması güç, anlatılması ve açıklanması utanç verecek boyutta olan bu gelişmeye nasıl bir açıklama getirilir bilemiyorum. Yani, insanların kobay olarak kullanıldığını mı anlamalıyım? Yoksa masumane duygularla verilen bir hizmet anlayışı olarak mı algılamalıyım? Bu olayda, nasıl olurda insanlarımızın zarar görebileceği hesap edilemez? Aradan 21 gün geçtikten sonra "Kızılırmak suyundan içildi, görüldüğü üzere kimsede ishal vakaasına rastlanılmadı!" mealinde ki açıklamalar talihsiz bir beyanat değil midir? Yetki ve sorumluluk sahibi kişiler, görev ve yetkilerini ne zamandan beri işi şansa ve deneme yanılma yöntemine bırakmışlardır?

Milyonda bir olasılıkta olsa, bir kişinin dahi sağlığı tehlike altına atılabilinir mi? Pekii, diyelim (ki Allah korusun!) içilen su neticesinde ishal vakaları çıksaydı, ardından can kayıpları yaşansaydı, ne olacaktı o vakit? Özür dileriz bir yanlışlık oldu mu denilecekti? Dahası, Kızılımak suyunun bilimsel anlamda, 2. kalite su olarak nitelenen resmi belge olduğu söyleniliyor, yine bu suyun içerisinde ki maddelerin insan sağlığına uzun vadede zarar verici olduğu anlatılıyor. Tüm bu veriler ortadayken, Ankara halkına bu suyun harmanlanarak dahi olsa, içirilmesine izin vermek hangi insani duyguyla bağdaştırılabilecek? Hukuki boyutunu bilemem, ona herhalde yargı karar verecektir, ama ben bir insan olarak karşımdaki tüm insanların duygularını hissederek konuya bakıyorum. İnsanın değeri bu kadar mı hafife alınır?


Benim ülkemde bu olan ilk değil ki! Bakınız bir zamanlar bir bakan çıkıp radyasyonlu çayı halkın önünde içerek adeta bilimi yok sayıp meydan okurcasına, insanları içgüdüsel, günü birlik yaşama davet etmiştir. Yine, geçtiğimiz yıllarda hızlı tren vakasını yaşadık. Göz göre göre onlarca masum vatandaşımız hayatını kaybetti. Yine Gölcük depremi ile on binlerce insanımız yaşamlarını kaybetti, binlercesi sakat ve evsiz kaldı. Oysa ki aynı büyüklükteki depremlerin sıkca yaşandığı Japonya ve diğer gelişmiş devletlerde can kaybı neredeyse yok denecek kadar az.


O halde, bilimden uzak ve insan değerinin olmadığı bir anlayışı içimize nasıl sindirebiliriz? Modern, çağdaş Atatürk Cumhuriyeti bunu taşıyabilir mi? "Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir" diyen sevgili Peygamberimizin anlayışına sığar mı? Bu yapılanlar iyilik mi dersiniz? Yoksa tüm bu gelişmeler neticesinde tedbirini almaktan imtina eden ve bilimden uzak duran sorumlu ve yetkili kişilerimizin zafiyetleri neticesinde "kader kurbanı" olarak gösterilmesine mi bağlanmalı?!


Duygu ve düşüncelerimi "En büyük yoksulluk ilim ve ahlak yoksulluğudur!" sözüyle pekiştirerek, yaşadıklarımıza aslında tesadüfen yaşadığımızı gösteren bu örnekler dizisine eklenen akıllara ziyan olaya bir bakış açısı sunmak istedim.

Sevgi ve saygılarımla!

1 yorum:

  1. KAÇAN KAÇAN [Tüm Yorumlarını Göster] 20.06.2008 - 15:38


    BU YAZINI GEÇ OKUDUM.TAKDİR ETMEDE DE GEÇ KALDIM.UMARIM ÜLKEMDE YAPILACAK İŞKERDE GEÇ KALINMIŞ OLMAZ.KADER KURBANI OLMAMAK ÜMİDİ İLE.


    Serkan Alpaslan [Tüm Yorumlarını Göster] 16.06.2008 - 11:36


    Gerçekten çok hoş bir yazı. Bu yazı ile Türk insanına kobay muamelesi yapıldığıgibi, siyasetçilerin asıl derdinin kendi iktidarlarını devamettirmek olduğudur. Bu ülkedeki yönetim anlayışı, vatandaşa yaşayabileceği güzel bir ülke yaratmak değil, günü kurtarmaya yönelik bir anlayıştır. Ankara'daki olay ne bir ilk ne de son olacaktır. Öncelikle insanları çok iyi eğitmeliyiz ki başa getirecekleri insanlar kaliteli olsun. Önce EĞİTİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİM.


    [Tüm Yorumlarını Göster] 16.06.2008 - 08:23


    İnsanlar, tek başlarına karar verip dirayet gösterdikleri müddetçe sağlıklı toplumlar ortaya çıkacaktır. Sinerek, beraberce hareket etmeyi alışkanlık edenler, önlerine ne gelirse yemeyi kabul görürler.


    nural tekman [Tüm Yorumlarını Göster] 16.06.2008 - 08:16


    Geri kalmış ülkelerde aklın kullanılması çok zordur. Hakimiyet din baskısıyla öne geçer. Yazınız güzel olmuş.


    ruhi kısaoglu [Tüm Yorumlarını Göster] 15.06.2008 - 17:34


    Hangi halk soracak bu soruyu acaba.Alın teri ile kazandığı parayı emeğine değil tanrının ona armağanına bağlayan kişilerin çoğaldığı toplumlarda kişisel servetleri hızla artan dolar milyarderlerinin sayısı artar, toplum hızla yoksullaşır.Sonra da tanrı istemezse kullar ölmezmiş,gülmezmiş diye şarkılar söyler.Gelişememiş ülkelerde din faktörü çok güçlenir çünkü sorgulamanın günah olduğu belletilmiştir.Aslında hepsi kobaydır ancak tanrı onu kobay olarak yaratmamıştır ama adına kader demiştir.Sevgilerimle.


    Gülsün sevgen [Tüm Yorumlarını Göster] 11.06.2008 - 22:22


    Biz her zaman ,önce kayıplar verip,sonra düzeltme yoluna gideriz.Türkiye'de bu ilk değil,sonda olmayacak maalesef.Ne diyelim inşallah tedbiri,zarar görmeden önce alacak,insana daha çok değer veren,zihniyetler çoğalsın.


    Misafir 11.06.2008 - 19:51


    Milletlerin ve devletlerin ayakta kalması eğitimle sağlanır ve gelişir. Atatürk'ün yaptığı aydınlanma mutlaka tekrarlanmalıdır. Elinize sağlık...


    ergil coşkunkanlıgil [Tüm Yorumlarını Göster] 11.06.2008 - 19:07


    bence çok güzel biryazı devamını dilerim başarılar ve saygılarımla


    hüseyin öztaş [Tüm Yorumlarını Göster] 10.06.2008 - 21:21


    Bize birşey OLMAZ! Ne gelirse ALLAH'TAN!


    gülay kısaoglu [Tüm Yorumlarını Göster] 10.06.2008 - 18:06


    Yönetimle halk birbirine yabancılaştı sanki...Yöneticiler, varlık nedenlerini;halk da bireysellikten bilinçli toplum olma yolundaki sorumluluğunu unutmuş (belki de unutturuldu) durumda.İnsana ve emeğe saygıyı öğrendiğimiz zaman bu sorunları yaşamayacağımızı düşünüyorum.Acele EĞİTİM,acele ATATÜRK DÖNEMİNdeki gibi AYDINLANMA seferberliği diyorum. Unutmamalı ki,gerçek liderler;halka karşın halk için karar verebilenlerdir. BÜYÜK TÜRK HALKINA inancım tamdır ki er ya da geç gerçek liderlerini seçebilecektir.


    tülay muti [Tüm Yorumlarını Göster] 10.06.2008 - 15:37


    bizim halkımız susmaya alışmış...sizin gibi susmayanlar artar inaşallah.başarılar tülay hanım...saygılar...


    mustafa uğurlu [Tüm Yorumlarını Göster] 10.06.2008 - 11:27


    Ankara b.ş.b.başkanını çok başarılı bulmama rağmen bu konudaki görüşlerinize katıldığımı belirtmek isterim.Başarılar Tülay Hanım.


    sinem çiçek [Tüm Yorumlarını Göster] 10.06.2008 - 10:17


    Tülay'cım haksızlığa sapıp bütün insanların senin peşinden gelmeleri yerine adaletli davranıp tek başına kalman iyidir...TEBRİKLER çok beğendim.


    Bilgehan M. BAYLAN [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 23:59


    Bu konudaki hassasiyetinizi paylaşıyorum. Başarılar size.


    baran dayan [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 22:43


    Dürüstlüğünü kaybeden toplumlar, ayakta kalamazlar.


    caglar devrim [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 21:56


    Sayın Eğitimci, Bakın biraz sorgulayınca ne de güzel şeyler bulmuşsunuz. Yalnız kendi fikirlerinizi sorgulamayı da ihmal etmeyin; özellikle de toplum adına 'İYELİK' kullanarak açıkladıklarınızı...


    fatoş altınkaynak [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 21:52


    Ağzınıza ve yüreğinize sağlık.Bizim insanımız kendini böyle kullandırmaya devam ettiği sürece bu akıllara zararlar artar eksilmez.Allah sonumuzu hayır etsin.......


    baran dayan [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 21:45


    Dürüstlüğü kaybeden toplumlar ayakta kalamazlar.


    gülderen gürbüzoğlu [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 21:13


    Türk halkının bir sorunu var.O da kendinin ne kadar önemli ve nelere kadir olabileceğinin farkında olmamasıdır.


    pelin cingören [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 18:50


    İnsani duguları kullanarak yönrtmryi unutmuşuz. Güzel bir analiz


    semra kasapoğlu [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 18:30


    çok çok güzel yorumlar okuyoruz teşekkürler.


    cihan sert [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 17:06


    Tülay'cığım, eline sağlık. Tespitlerin ve yorumların çok doğru. Bu ülkede radyasyonlu çay da içirirler insana, mikroplu su da.. Hızlı :) trene de bindirirler, öldürmeden de indirmezler. Çin malı ilaçları orjinalmiş gibi satarlar.. Çünkü maalesef ülkemizde insanın değeri yok. İnsanın değeri olmayınca da her şey normal kabul edilir bizde. Teşekkürler, hatırlattığın için... Çünkü hafızamızı toplum olarakara sıra tazelememiz lazım.


    ergil coşkunkanlıgil [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 15:54


    Tülay cığım kalemine sağlık .Çok önemli bir konuya değinmişsin,başarılar.


    dilek doğru [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 14:37


    merhaba tülay hanım yine harikasınız .sözlerinize aynen katılıyorum ellerinize ,yüreğinize sağlık .okuyanınız bol olsun.sevgi ve saygılarımla...


    ömer öztürk [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 14:03


    Yazınızı çok güzel olmuş kaleminize sağlık. Yorumlarınıza tamamen katılıyorum.


    basak çelik [Tüm Yorumlarını Göster] 09.06.2008 - 13:25


    Sayın Tülay Hanım tesbitleriniz cok güzel ve yerinde...elinize sağlık..Ancak o kadar sağlam bir sindirim sistemimiz var kii olanların hepsini cok güzel ve kısa sürede sindiriyoruz..Ne beynimize ne de organlarımıza hiç zarar vermiyor..Aman Allahım ya biri cıkarda bize kaliteli bir yaşam sunarsa.. İşte o zaman vücudumuzun yandığının resmidir.. :))

    YanıtlaSil