Günlerdir televizyonlar aracılığyla reklam kuşaklarında "Recep bey" konulu senaryonun yaygın bir şekilde, Türk halkına sunumlarını izleyerek, üzerinde gerçekten düşünülmesi gereken bir kaç noktaya temas etmek ve sorgulamak istiyorum:
Reklamların toplum üzerinde sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda etkin rolü olduğu bilinmektedir. Hatta her aile, bunu kendi üzerlerinde test edebilir; aile bireylerinin talepleri ve beklentilerini gözden geçirerek anlaşılabilir. Özellikle, eğitimci sıfatımla müşahade ettiğim acizane görüşümün altını çizerek, sizlere sunmak isterim. Reklamların çocuklara yönelik olduğu ve yapısı itibariyle de bunun farkındalığıyla hareket eden reklamcılar, ağırlıklarını bu noktaya verirler. Bu yüzden de, sektörün istek ve yönlendirmelerini iyice anlayarak, üzerinde sorgulayarak acilen gerekli tedbirlerin alınması gerekliliğini düşünüyorum. Bu bağlamda, yayınlanan reklamların, dizilerin milli değerlerimizin, kültürümüzün, ahlak anlayışımızın, geleneksel yapımızın dokusuna zarar vermeden, koruyucu ve hatta gurur sembolü halinde senaryoların hazırlanarak, toplumumuza sunulması gerekmektedir. Bebeklerin dahi ilgisine mashar olmuş reklamlar; işte bu süreç içerisinde beyinlere girme yolunun, çağımız araçlarının en önemli ayağı halinde kullanılan bir unsurdır.
Toplum olarak "nasıl bu kadar değerlerimizden uzaklaştık?" sorusuına bir cavap niteliği olarak gördüğüm reklamlar, diziler. Her alanda bizleri yozlaştıran! Kültürümüzü taklide çeviren! En önemli hazinemiz olan ahlakımızı çökerten! Televole kültürünü hızla beynimize kazıyan! Bütün bunlar televizyonlar vasıtasıyla aşındırıldı. "Recep bey" konulu reklamdaki şahsiyet beni derinden yaralayarak, altında yatan kimlik ve kişliğimize, bence hakaret olduğunu düşündüğüm gerekçeleri, beraberce sorgulayalım: "Recep bey"in konuşma şekli ve ele alınışı sözde espiri aracılıyla kendi kimliğimize bir hakarettir. Saf ve masum Anadolu insanımızın şive ile hitabını bakınız nasıl da aşağılama ruhuna büründürülmüştür. Görüntüsü ise, affedersiniz! "kıllı" Benzetmesini ele alarak, nereye varılmak istendiği ortadadır. Oysa ki bir kaç yıl önce bu anlamda bir gazetecinin "Türk insanının" buna benzer şekilde ele alınarak "donla denize girme tartışması" yazısına konu edilmesi günlerece, tartışma konusu yapılmıştı. "Recep bey"in duruş ve davranışı, özellikle de ayakkabılarını çıkartıp, ayaklarını uzatması, yanına da ayakkabılarını koymasının, ne anlama geldiğini; altından neler çıkarmamız gerekliliğini, Anadolu insanımızın masumane, insancıl ve tertemiz ruh halini, bir takım çevrelerin ticari zihniyeti kullanarak, aslında emperyal güçlerin milli şuurumuza saldırıyı hedef alıp, kültürümüzün ve değerlerimizin tahrip edilmesi, çocuk ve gençlerimizin kendi kimlik ve kişiliğine karşı utanç duymasına, aşağılanmasına vesile olmaktadır.
Başka bir reklama konu olan, "Ali Desidero" şahsiyetiyle de aynı amaç sürdürülmekteydi. Yine yakın bir tarihte reklama konu olan şahsiyetin, anne ve babalarımızın yıllarca giydikleri (Avrupa Yakası dizisine de, altını çize çize konu edilerek, dalga geçilen) çizgili pijamanın zayıf ve niteliksiz kişilikle anılmasını millet olarak hafızamıza kaydettiğimiz gibi lahmacun, ayran gibi bize ait geleneksel yiyeceklerimizi aşağılayarak, zayıf, niteliksiz kişilerle birlikte yanyana verilmesi herhalde güzel ve olumlu izler bırakmadı. Özellikle genç diğmalar üzerinde nasıl bir tahribat yarattığını gözden kaçırmamalıyız. Bütün bu unsurlar niçin özellikle bizlerin özünde olan objelelere denk getirilmektedir? Her şey iyi niyetleyse o vakit "hamburger, kola, pizza" gibi yiyecekler bu ezik karakterlerle neden yan yana getirilmez? Soğanı, sarımsağı aşağılatmayı, kuru fasülyeden utandırılıp, "suşi" gibi ne olduğu belli olmayan yiyeceklerin "üstünlük" olarak aşılanmasına nasıl bir açıklama getirmeliyiz? Yine cinselliği her şekilde ön planda tutarak, çocuklarımızın ve gençlerimizin öncelikli yaşam nedeni olarak işlenmesini, ahlaki değerlerimizin bu yolla yerle bir edilmesinin, ölçülü yayın ilkeleriyle nasıl bağdaştırılğını merak ediyorum!
"Recep bey" reklamında sunulmak istenen kişilik kimi temsil ediyor? Şimdi sizlere bu soruyu bir kez daha sorarak, üzerindeki sorgulamamı devam ettirmek istiyorum:
Anladığım üzere ruh sağlığı bozuk ve psikiyatriste gitmiş görüntüsüyle senaryo devam ediyor. Şimdi, buradan Anadolu insanımızın toptan ruh sağlığı bozuk anlamı mı çıkarmamız gerekiyor? Aklımıza ne getirmemiz gerekiyor? Bir zahmet reklamı konu eden kurum ve iligili kişilerin açıklık getirmesini önemle istirham edeceğim. Benim zihnimden bunlar geçmektedir. Şayet altında bu amaçlar yatmıyorsa niçin bu izlenime kapıldım? Konu edecek başka bir kişilik bulunamadı mı? Espiri denildiği zaman kimlik ve kişiliklerimizle dalga geçilmesi mi lazım? Ya da değerlerimizle mi? Bütün bu olaylar ve dahaları, beni inanılmaz rahatsız etmektedir. Ruhumun, kimliğimin, milliyetimin derin yara aldığını düşünüyorum. Kendi ülkemde, kendi kimlik ve kişiliğimizle bu denli oynanarak, aşağılatmaya maruz bırakılmak kimsenin hakkı ve haddi değildir!
Sonuç olarak, bu reklamların genel ahlaka uygun düşmemesi yine hisleri ve zayıf karakterleri örnek alarak, Türklüğü, gelenek ve göreneklerimizin, masum duygular taşıyan davranışlarımızın, istismara açık; reklam ve dizilerin yasal olarak suç kapsamına girdiğini düşünüyorum. Bu anlamda, sizlerle hem sorgulama yapıp, hem de bizlere ne mesajlar verildiğini ve bunları yaparken de, ticari zihniyetin bu denli hoyratça kullanıldığına dikkatlerinize sunmak istedim. Her şeyiyle ülkemi seviyor, çeşitliliğiyle varlığımızı savunup, ayrım yapmaksızın bir bütün halinde koruma ve kollamayı birinci derece görev sayıyorum. Sevgi ve saygılarımla!
sinem çiçek [Tüm Yorumlarını Göster] 29.07.2008 - 23:09
YanıtlaSilBaşlığından son cümlesine kadar harika olmuş tebrikler!
deniz deniz [Tüm Yorumlarını Göster] 29.07.2008 - 14:37
Bu yazını biraz geç okuduğum ve oy veremediğim için üzgünüm...Çok güzel bir yazı olmuş.Oy vermek isterdim, ancak senin için oylardan çok yazının okunmasının daha önem arzettiğini biliyorum . Buyüzden yazını okuduğumu bilmeni istedim. Sevgiler..
nural tekman [Tüm Yorumlarını Göster] 28.07.2008 - 13:20
Başkalarına özenerek varlığımızı sürdürmemiz imkansızdır. Geçmişimizle övünüp geleceğimizi güvenle hazırlamamız gerekir. Ellerine sağlık.
ayşe ataoğlu [Tüm Yorumlarını Göster] 26.07.2008 - 15:44
Lahmacanumla, kuru fasülyemle, ayranımla ve de sarımsak, soğanımızla çok daha mutluyum! Bizlerin geleneği ve kültürü utanılacak değil, ne kadar köklü olduğumuzun göstergesidir. Harika bir yazı...
dilek doğru [Tüm Yorumlarını Göster] 26.07.2008 - 13:46
SEVGİLİ TÜLAY HANIM,görüşlerinize katılıyorum çok farklı bi boyuttan bakmışsınız yine insanlara masum gelen bu tür reklamlar aslında bir nevi türklerele alay edilmeye giriliyor bu denli hassas oluşunuzu ve duyarlı oluşunuzu birkez daha takdir ediyorum okuyucunuz bol olsun sevgi ve saygılarımla...
hüseyin öztaş [Tüm Yorumlarını Göster] 25.07.2008 - 00:17
Küresel ısınma,doğaya karşı duyarsızlık,insanlığı yok edecek! Bu kültür yozlaşması da bizi!
baran dayan [Tüm Yorumlarını Göster] 24.07.2008 - 16:51
Türk Milleti her haliyle, her durumuyla bizlerin gurur kaynağıdır. Her halimizle mutluyuz, kıvançlıyız. Harika bir yazı Tülay'cığım.
ömer öztürk [Tüm Yorumlarını Göster] 24.07.2008 - 11:57
El birliğiyle toplumu bozmaya çabalıyorlar.Tebrikler
kıymet ışık [Tüm Yorumlarını Göster] 23.07.2008 - 12:09
Sevgili Tülay Hanım,ne kadar isabetli bir konuya değinmişsiniz.Kapıdan kovup bacadan düşmek değimi bu olsa gerek.Bahsettiğiniz karakterin canlandırıldığı filme,tasvip etmediğimden dolayı ne ben gittim nede çocuğumu gönderdim.Fakat ne yazıkki kaçış yok.Kendi irademizle kabul etmediğimiz şeyler,ne zaman çıkacağı belli olmayan anlarda ister istemez çocuğumuzun ve bizlerin önünde.Dediğiniz gibi bu kirliliğe bir dur demek lazım.Bunun içinde ekranlarda iyi bir temizlik şart.
kıymet ışık [Tüm Yorumlarını Göster] 23.07.2008 - 11:47
Sevgili
ruhi kısaoglu [Tüm Yorumlarını Göster] 23.07.2008 - 11:38
Halide Edip Adıvar'ın romanında bir öğretmenin linç edilişi vardı.Şimdi de değişen birşey yok aslında aynı linç farklı kategorilerde devam etmekte.Orta Asya'dan gelen Türk'ler ne zaman ki alfabesini,dinini,kültürünü,yaşam biçimini değiştirdi o zaman yozlaşma başladı.Halende el birliği ile bozmaya devam etmekteler.Reklam,dizi film,yarışma programları ve haberler bu işin baş müsebbibidirler.Sürüler sorgulamazlar.Uyarlar.Yazın beni çok farlı şeyler yazmaya itiyor ama yorumum bu kadar.Uygarlık için uyumamalıyız,uyanmak zorundayız.Yeni yazılarında görüşmek üzere.
ergil coşkunkanlıgil [Tüm Yorumlarını Göster] 23.07.2008 - 01:56
Ellerine sağlık. Yazılarınızı bekliyoruz,başarılar.
Misafir 23.07.2008 - 00:21
"Recep bey" değil hanımefendi 'Recep Bey' . Ünvanlar küçük harfle yazılmaz. Öğretmendiniz siz değil mi? Vay ki ne vay sizin elinizde yetişen yeni kuşağa...
gülay kısaoglu [Tüm Yorumlarını Göster] 22.07.2008 - 22:03
Bayağılığa düşmeden mizah yapmak zor olsa gerek.Bu yöntem, bu yüzden sık kullanılıyor.Bunu anlayabiliyorum.Ancak benim anlayamadığım,RTÜK ün ,bu ve buna benzemez daha nice olumsuz ,hatta yanlış uyaranlara göz yummasıdır. Televizyonun,bizim gibi toplumlardaki etkisinin ne boyutta olduğunu görürsek hiçbir şeyin rastlantı olmadığını anlayabiliriz sanıyorum. Kötünün örneği olmaz deyip siz ve sizin gibilerin varlığıyla, sular yolunu bulacak, gürül gürül akmaya devam edecektir.Binlerce yıldır olduğu gibi... ''Türkler denizin dibindeki inciler gibidir. Kıymetleri dünya yüzüne çıkınca anlaşılır...''H.G Wells TAY
KAÇAN KAÇAN [Tüm Yorumlarını Göster] 22.07.2008 - 17:21
Üzerinde düşünülüp,önlem alınması gerekli bir konu.altı aylık bir bebeğin bile gözlerini ayırmadan reklamları nasıl izlediğini gözlemlersek.İşin ciddiyetine belki daha dikkat ederiz.Tarihi ve kültürü ile alay eden,bunu komiklik kabul eden insanların gelecekleri alaykonusu olacaktır.SAYGILARIMLA.