"Şaka gibi"ydi. Zira "kardeşiz" deniliyor, ortada kardeşin, hatta et tırnak olan birlikteliğin ortak paydası olan; anayasal hakla belirlenmiş ve kanla yazılmış ve de kazanılmış anamızın ak sütü gibi helal
birlikteliğimizin sembolü, Türk bayrağı yoktu! Dahası kardeşliği bir arada tutan "ulus" kavramı yerlerde süründü.. Bunun yerine emperyalizmin elini ovuşturarak beklediği tuzak söylemlere kucak açıldı...
"Bugün Nevroz.
Ben bir Laz'ım. Aynı dili konuşmamıza gerek yok birbirimizi anlamak için" diyen Koyuncu, şarkılarını alanı dolduran yüz binlerce kişiyle birlikte söyledi."
Öte yandan bir başka "sanatçı" Cevdet Bağca’nın "Dünyada var olan bütün diller gibi Kürtçe dili de çok önemli ve kıymetli
dilinize sahip çıkın" sözleri üzerine kitle hep bir ağızdan "
Zimanê me rûmeta me ye" sloganını attı. Ahmet Kaya’nın "
Kadınlar Dağlara" şarkısının söylemesi üzerine alanda bulunan kadınlar parmakları ile zafer işaretini gösterdi."
Dahası bir televizyon kanalında bu sözde kardeşliği konuşan sunucu bile sevinçten,
mutluluktan başı döndü... Öyle ki kendini tutamayıp stüdyoda
halay bile
çekti...
N'aparsınız... Türk olmak böyle bir şey işte...
Zira toplu halde gelen şehit haberlerini kamuoyuna duyuran bir başka televizyon kanalı sunucusu olayın üzüntüsüyle toplumun acısını yaşayıp paylşacağına, umarsızca bir yandan "şehit" dedi, öte yandan şarkı söyleyecek kadar küstahlaşıp, pervasızlaştı...
Öyle valla...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Türk milletinin bir mensubu,
vatandaşı
olarak, bu
yaşananlara hayretle, ibretle ve tedirginlikle bakıyorum...
Ne âlâ... birisi ben Laz'ım diyor, ötekisi Kürt'üm diyor, bir başkası bir başka etnik kökenini ortaya atıyor.
Her kafaden bir ses... Topla toplayabildiğini...
Onlar bu "ırkçı söylemleri" ağızlarına alıp insanları "coşturma" kışkırtma, ayrıştırma peşine düşerken "ırkçı" olmuyor da, anayasal hakkı olan vatandaşlık bağını birlik beraberliğimiz için,
TÜRK'üm diyen insanlarımız anında
"ırkçı, faşist, rezil" ilan edilip, "suçlu" konumuna düşürülüyor ya...
Pes!..
O halde...
Mehmet Akif Ersoy neden İstiklal Marşı'nı yazmış, sormak gerekir?
Yoksa bir süre sonra millî şairimiz
Mehmet Akif Ersoy da "ırkçı" mı ilan edilecek?
Çanakkale Savaşı neden yedi düvele karşı yapıldı, sormak gerekir?
Yoksa bir süre sonra Çanakkale savaşına da işgale gelen düşman askerlerine "katliam" yapılmış mı, denilecek?
Madem öyleydi de... Kurtuluş Savaşı'nı niye yaptık?
Yoksa İstiklal Savaşı'mız da, Yunalılara yapılmış, "katliam" mıymış?
Emperyalist güçler, ülkemizi işgal ettiğinde kardeşlik mitingleriyle, halaylarla onları bağrımıza niye basmamışız ki?
O vakit, "
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" ne anlama geliyor?
Milli kahramanlarımız, Şerife Bacılar, Nene Hatunlar, İpsiz Recepler, Şahin Beyler, İmam Aliler... Niye, kim için canlarını feda ettiler ki?
Yoksa
onlar da
-kundaktaki bebeleriyle- "ırkçılık" falan mı yapmışlar?
Sahi; dün
Sevr'i yazanlar, bugün neyin peşindeler dersiniz?
Yoksa Kürt vatandaşlarımızı, Laz vatandaşlarımızı çok seviyorlar; onların iyiliği ve refahı için haçlılarla işbirliği içinde el ele verip "kardeşlik" mitingleri ile ülkemizi, Irak, Libya, Suriye'de olduğu gibi kan ve gözyaşı gölüne çevirme peşindeler mi?
Elimiz yüreğimizde...
"Kardeşlik", "barış", "özgürlük", "demokrasi" adı altında vatandaşlarımızı ayrıştırma gayretleri tüm hızıyla devam ediyor...
Tarih sayfaları bu tür kışkırtma ve isyanlara dolu dopdolu...
O sebeple...
Hangi etnik köken ve mezhepten olursa olsun, ayrım gözetmeksizin;
Türkiye Cumhuriyeti'ni Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti Denir!
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)