13 Eylül 2014 Cumartesi

Sayın Büyüklerimiz'den Gereğinin Yapılmasını Talep Ediyoruz...



"ANKARA'da trafikte tartıştığı Kuveyt Büyükelçiliği diplomat ve elçilik görevlileri tarafından dövülen NATO'da görevli olan F-16 pilotu Kurmay Yarbay Hakan KARAKUŞ'un Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk'ün damadı olduğu ortaya çıktı."

Görgü tanığı bir vatandaşımız olayı şöyle anlatıyor:

 "Arkadaş bir kişi. Eşi ve çocukları yanında. Kuveytli olanlar kasıtlı olarak bu kişiyi yere yatırıyor. Diğer 3 kişi suratını tekmeliyor. Direk olarak öldürmeye çalıştılar arkadaşı. Onların amacı dövmek değil, defalarca ayırdık. Kasıtlı olarak ayakta vurmuyorlar. Her tarafı açıkta olmasına rağmen, arkadaşın sadece yüzüne vurdular. İçeride de hakaret ediyorlar. ’Bizim dokunulmazlığımız var’ diyorlar. Sonra dedik ki ’Siz bizim ülkemizde şahitlik yapamazsınız, hepimiz şahitlik yapacağız. Ondan sonra bankadan polisi arıyorlar. ’Biz diplomatız, dokunulmazlığımız var saldırıya uğradık, bizi linç edecekler gelin kurtarın’ diyorlar. Burada hiç kimse saygısızlık yapmadı. Gördüğünüz gibi devletin memuruna da saygılıyız. Sadece yüzlerine tükürmek istiyoruz. Şahitlikte yapacağız." 11 Eylül 2014


Ülke topraklarımız üzerinde hatta başkentimizin göbeğinde bu küstahlığı gösterme fütursuzluğuna cüret eden Arap diplomatına halkımızın tepkisi anında karşılık bulmuştur... 

Dolayısıyla... bu milletin bağımsızlığını ve gözbebeği değerlerini sakın kaşımaya kimse kalkmasın... 

El cevap, Türk Milletinin 1919'daki  Milli Mücadelesini hiç kimse aklından  çıkarmasın... Dolayısıyla yeri gelmişken bu kepazelikle birlikte aklıma merhum Turgut ÖZAKMAN'ın kitabından okuduğum, işgal yıllarında yaşanılan  benzeri tarihi bir olayı izninizle  paylaşmak istiyorum:


"HORCH marka siyah, büyük bir otomobil, köprüyü geçerek Karaköy'e saptı. Ali Kemal'in güvendiği meşru devletin Sadrazamı Tevfik Paşa, Londra'dan dönmüş, konferans hakkında Padişah'a bilgi sunmak için saraya gidiyordu. Birdenbire bir İngiliz trafik askeri, düdük çalarak önlerine atıldı. Şoför arabayı durdurdu. Sarsılan Tevfik Paşa sızlandı:

"Ne oluyor?" 

Şoförün yanında oturan parlak kordonlu yaver, "Şimdi anlarım efendim" dedi, arabadan fırladı.

İngiliz askeri öfke içindeydi.

Yaver sert bir şekilde, hemen yolu açmasını istedi. İngiliz, bir Türk subayının kendisiyle böyle yukardan konuşmasına şaşmıştı, o yüzden duraksadı. Askerin kabalığından pişman olduğunu sanan yaver, arabada Sadrazam'ın bulunduğunu açıkladı, yolu açmasını istedi. İngiliz kendini toparlamıştı, bir şey söylemeden düdüğüne asıldı.

İhtiyar Tevfik Paşa "Ne istiyor bu adam..." diye yakındı arabada, "..geç kalıyoruz."

Düdük sesine koşan bir devriye kolu arabayı sarıyordu. Yaver altüst olmuş bir suratla arabaya döndü. "Çabuk gidelim" emrini veren Sadrazam'a, "İmkansız efendim.." dedi, "..bizi tutukladı."

Tevfik Paşa'nın yüzü soldu:

"Kim olduğumu söylemediniz mi?

"Söyledim efendim ama bir faydası olmadı. Karakola götürüyor."

"Neden?"

"Arabanın plakası olmadığı için." ...

Çevre meraklılarla dolmuştu. Gözleri hayretten büyümüş bir Türk yanındakilere, "Şu hale bakın yahu.." diye fısıldadı,  ..bir İngiliz askeri, koca Osmanlı Sadrazamını tutukladı, götürüyor...

Yere tükürdü.

(...)

YILDIZ SARAYI'nın Küçük Mabeyn  dairesindeki genişçe odada, Vahidettin gözlerini kapatmış, Tevfik Paşa'yı dinliyordu. Tevfik Paşa saraya ancak hava karardıktan sonra gelebilmişti. 

"..Karakoldaki İngiliz subayı, üstleriyle konuşmadan bizi serbest bırakmadı. Bu yüzden geciktim efendimiz, affınızı dilerim."

Vahidettin bir süre sessiz kaldı, neden sonra gözlerini araladı, durgun bir sesle, "Bu tatsız olayı, diplomatik bir kaza olarak değerlendirelim" dedi.. " Turgut ÖZAKMAN / Şu Çılgın Türkler, sf:59-62


Demek ki... dokunulmazlık zırhı altında bu küstahlar, eline bomba alıp orayı burayı da bombalayabilirler'miş.. hatta yetmedi taramalıyla vatandaşlarımızı da öldürsünler valla..  
Nasılsa dokunulmazlıkları var'mış ya...


Allah aşkına böylesi bir kepazeliği ,  hangi ülke, hangi devlet, hangi millet kabul eder veya kendilerine reva görür? 

Bileniniz varsa beri gele... 

Dolayısıyla...

Yetkili Sayın Büyüklerimizden, 

Millet olarak, onur kırıcı bu küstah davranışın gereğinin yapılmasını ivedilikle talep ediyor ve bekliyoruz... 

Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder