6 Haziran 2011 Pazartesi

Valla Önce...















"Hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır olamaz."


Açık bir mekanda otururken, istemeden de olsa arkamda oturan -emekli sayılacak- grubun konuşmalarına dikkat kesildim... Zira büyük bir heyecanla anlatılmakta olan konu, televizyon dizilerleriydi.


Evet; belki dakikalarca dizilerin konularıyla ilgili hız kesmeyen anlatımları hararetle sürdü... Tabii bu arada "Muhteşem Yüzyıl"ın 5 yıl daha "süreceği"ni de ayrıca öğrenmiş oldum; bu vesileyle haberiniz ola... :)


Bu durumda, "eyvah, "Kurtlar Vadisi" dizisinin ve Polat Alemdar'ın galiba pabucu dama atılmış" demekten kendimi alamadım doğrusu. Ne bileyim, şimdi yükselişte "Hürrem" var... Ve anladığım kadarıyla da Polat ALEMDAR inişte...


Toplum olarak işi gücü bırakarak, dizilere merak salar olduk... Öyle ya, bir ara "Kurtlar Vadisi" ile devletimizin mekanizmasını çözdük! Çeteleşmenin, hesaplaşmanın yollarını hem öğrendik, hem de bu sayede devletimizin ve kurumlarının örselendiğine şahit olduk!!!

E sıra geldi tarihimize...

Böylelikle yeterince tanımadığımız atalarımızı hem tanır, hem de okumadığımız tarihimizi bir solukta öğreniriz... Sonra da tarihimizin nasıl örseleneceğine hep birlikte karar veririz.


Milli birliğimizi ve bütünlüğümüzü paramparça edecek "kanaat"lere ulaşmakta da hiç zorluk çekmeyeceğimiz kesinleşmiş oldu!!!

Sahi, diziler sayesinde de edebiyatımızı yerle bir etmiştik değil mi? "Aşk-ı Memnu" gibi edebi değer taşıyan bir eserin canına okunması...

Demek ki... Toplum olarak değerlerimizin bir bir aşağılanıp "paçavra" haline getirilmesine farkında bile olmadan, büyük bir destekle el veriyormuşuz...

İnanılır gibi değil... büyüğü küçüğü, yaşlısı genci herkes, günlük yaşamın gerçekliğini bir kenara iterek, hayali konuların içerisinde duygularını ifa eder olmuş...

Bu kadar vurdum duymaz ve boşvermiş olmak bizi nerelere sürükleyeceğini hiç düşündük mü acaba? Gerek yaşadığımız coğrafyanın koşulları, gerekse kimliğimizin zorluğunu gözönüne alacak olursak, bırakınız mutlu olmayı, nefes almamıza bile tahammül edemeyecek güçlerin baskısı altında bekaamızı sürdürmeye çalışıyoruz...

Hâl böyle olunca da sürekli uyanık ve dikkatli olmak yerine... bihaber yaşamanın şüphesiz ki bir "bedeli" olacaktır diye düşünüyorum.

5 Haziran Dünya Çevre Günü...

"2011 yılında yaşanan doğa olayları, çevre kazaları, orman yangınları, doğayı katleden projeler, nükleer tehdit, sera gazı salınımı ve buna bağlı olarak küresel ısınmayla buzulların erimesi ve çölleşme konuları her zamankinden daha fazla gündeme geldi." Hürriyet

Dünyamız bu yıl yaşanan olumsuzluklarla boğuşurken biz toplum olarak ne kadar bilinçliyiz, burası da ayrıca düşünmeye ve tartışmaya değer konular arasında... Zira varlığımızı sürdürebilmek için önce yaşanabilir dünya ve üzerinde bir vatanımız olması gerekiyor...


Özetle; bizim için hayati önem taşıyan bütün bu çetrefilli konular önümüzde duruken... Biz nelerle meşgulüz?!..


Valla önce Hürrem....

Sonrası mı?

"Allah Kerim!"

:)

Sevgi ve saygılarımla!

Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder