5 Mayıs 2013 Pazar

Gerçek mi?

















"ELAZIĞ’ın Karakoçan İlçesi’ne bağlı Burgurcuk Köyü’nde, 15 yaşındaki S.A. adlı kızın 8 yaşından itibaren cinsel istismara uğramasıyla ilgili olarak, aralarında 68 yaşındaki bir kişinin de bulunduğu 7 şüpheli tutuklandı.

"KÖYE CAMİ YAPTIRDI, KÖTÜLÜK YAPMAZ"
Öğretmenlerin konuştuğu S.A.’nın annesi, G.E.’nin köylerine cami yaptırdığını ve kızını sevdiği için çikolata verdiğini belirterek, "Bize de yardım ediyor. Kızım yalan söylüyor, iftira atıyor. Böyle bir şey yok” diyerek öğretmenlere tepki gösterdi." 2 Nisan 2013, Milliyet
http://www.memuruz.net/karakocanda-15-yasindaki-kiza-cinsel-istismara-7-tutuklama/


Bu ve bunun gibi pek çok iğrenç haberlere tanık olduğumuz olayları, "Cehalet ve saçmalık varlık içinde yüzerken, akıl ve bilgi can çekişiyor" diye anlatabiliriz sanırım...


Konuya, güç ve paraya kendilerini adayan üçkağıtçı ve sapık kimselerin toplumda gericilikten, yobazlıktan beslenen karanlık güçlerle, aydınlığın ve ilericiliğin kaynağı bilimsel ve akıl temelli eğitimcilerin  çatışmasını konu eden Emile ZOLA'nın "GERÇEK" adlı eserinden, bir kesitle cevap bulmak istiyorum. Zira Zola bu eserinde itaatkâr, bağnaz olan kadınlara ve de halka, ancak gerçek gösterildiği zaman, insanların bilinçli ve hakkını arayabilecek düzeye erişebilirliğini sunuyor.


"Küçük, beyaz yatağı bozulmamış, çocuk, yatağına bile girememişti. Yere kırık bir iskemle devrilmişti. yatağın önünde Zephiri'in boğulmuş küçük bedeni duruyordu. Yüzü kireç gibi, çıplak boynunda katilin iğrenç parmak izleri olan çocuk, iç çamaşırlarıylaydı. Kirletilmiş, yırtılmış uzun gece  gömleğinin altından iğrenç bir biçimde ırzına geçildiğini açıkça gösteren vahşice ayrılmış ince bacakları görünüyordu.. Yapılan sapık saldırı her haliyle belliydi." E.ZOLA, sf:20

"Kalabalığın asıl nedeni bu sabah ortaya çıkarılan canavarca cinayet. Kardeşler Okulu öğrencilerinden küçük Zephirin'in ırzına geçilip boğularak öldürülmesiydi. Capucins Alanın'nda işte bu yüzden iğne atsan yere düşmeyecek kadar büyük bir kalabalık vardı. Rahip Philibin, Kardeşler Okulu'nu, saygıdeğer Fulgence Kardeş ve diğer üç öğretmen kardeşleri... öve öve göklere çıkarırken...

(...)

Topluluğun duyarlılığı gittikçe arttı., hıçkırıklar duyulmaya başlandı. Rahip Gorgias, dudaklarını at gibi aralayarak boyuna çocuğun adını okuyordu. Adamın sinsice alay eden, sırıtan bir hali vardı, kazma dişleri görülüyordu.

Tören tedirgin bir havada sona erdi... Alana yığılan işçi ve köylülerin ağzında Pélagie'nin yemekte sözünü ettiği iğrenç şeyler dolaşıyordu. Geçen yıl gene bu okulda, iğrenç bir olay olmuş, olaya adı karışan rahibi, üstleri hemen gözden uzaklaştırmışlar, olayı hasır altı etmişlerdi. Bu okulda daha nice iğrenç şeyler döndüğü halde, baskı ve korku yüzünden kimse ağzını açıp tek bir şey açıklamıyordu... Suçlu yine kurtulacak mıydı?" Emile ZOLA, Gerçek, sf: 50-51-52


Ne yazık ki  günümüzde yaşanan acı gerçeğin arka planında yatan tek gerçek; Emile Zola'nın "Gerçek" adlı eserindeki kaleme alınan gerçek'lerden ibaret...

İnsan mutluluğuna düşman cehalet dogmalarından, saçmalıklardan kurtaramadığımız insanlarımızı, bilinçli düşünebilen, bilgili, özgür kafalar yetiştiremediğimiz sürece bu olaylar yaşanmaya devam edecektir! 

Unutulmamalı ki sağlıklı ve mutlu bir toplumun oluşması için bilgi her zaman başta gelir...


Sevgi ve saygılarımla!


Image"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

2 yorum:

  1. Merhabalar Tülay Öğretmenim,

    Sizin paylaştığınız olayın bir başka şekline benzerini geçenlerde ben de gazetede okudum. Bu iğrenç olayla ilgili konuyu bloguma taşımak istedim. Her şeyini hazırlamıştım, fakat geri vazgeçtim. Zihinsel ve görme engelli bir kız çocuğuna ve ardından ağabeyine yapılan çirkin saldırı ile ilgiliydi.

    Sayın öğretmenim ne kadar güzel ve doğru söylüyorsunuz. Ben bu türden haberlere dayanamıyorum.

    Bu tür saldırıların faillerinin ispat edilmesi halinde, saldırıyı gerçekleştiren ve ona yardım ve yataklık edenlerin çok ağır bir ceza ile cezalandırılması gerekir. Avrupa kriterleri, Avrupa uyum yasaları bize göre değil. Bu yasalar bizim insanlarımızın gözünü korkutmuyor, caydırmıyor.

    Tabi ki ceza vermek, cezalandırmak sorunu çözmeyecek. Sorunu akılcı ve bilimsel yollardan çözmek için herkes elini, gerekiyorsa boynunu taşın altına koyacak.

    Bu nasıl müslümanlık? Bu nasl Allah'dan korkmak! Bu nasıl insanlık? Böyle bir konudan dolayı şüpheli olmak bile insanı kahreder.

    Cenab-ı Allah zalimleri ıslah etsin ve hidayet ihsan eylesin.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Tülay insan olmaktan utandığım bir haber. Gerçi yapanlar ve yapanlara kılıf bulanlar utanmalı. Utanmaktan anlıyorlarsa:(((

    YanıtlaSil