"Diyanet İşleri Başkanlığı, Kredi Yurtlar Kurumuna (KYK) bağlı öğrenci yurtlarında Evliliğe Hazırlık Okulu başlattı.Kaynak: Diyanet'ten devlet yurdunda evlilik okulu" 15 Mart 2017, Yeniçağ
"Din, ahlak alanında ortaya çıkan belli ödevlerin tanrısal bir buyruk niteliğinde açıklanmasıdır. Dinin ilgisini çeken temel sorun, insan doğasında bulunan "kötü"nün kaynağıdır. İnsanda, kötüye karşı ortadan kaldırılamayan ancak usun gücüyle önlenebilen bir eğilim vardır. Gerçekte kötü insanı yönlendiren öğelerin, itici güçlerin yer değiştirmesi sonucu ortaya çıkar, bu da bu öğelerin-güçlerin tersine dönmesidir. Oysa insan kötüyü sürdürmek değil, iyiyi gerçekleştirmek içindir. İşte insan yaşamını anlamlı kılan, bu iyiyi gerçekleştirme çabasıdır." İmmanuel KANT, Pratik Usun Eleştirisi, sf:19-20
Mehmet Akif, ahlâki değerlere bağlılık konusunda Japonlarda tanık olduklarını dizelerine döker. AKİF'e göre ahlak:
"1- Dürüstlük, doğruluk, şefkat, anlaşmaya uymak ve verilen sözü tutmaktır.
2- Zayıfın hakkını içtenlikle her şeyin üstünde tutmaktır.
3- Çok şeye gücün yettiği halde azla yetinmektir.
4- Fazla bir şeyin olmadığı halde bolca dağıtmaktır.
5- Kimsenin namusuna göz dikmemektir.
6- Başka insanlara da insanca muamele etmektir.
7- En zor koşullarda yiğitçe direnmektir.
8- Kişisel ihtiraslara kapılmamaktır.
9- Toplumun çıkarları uğruna kişisel çıkarları gözden çıkarmaktır.
10- Uygarlaşırken değerleri terk etmeden yararlı teknolojiye müşteri olmaktır.
11- Moda adı altında her şeye itibar etmemektir.
12- Kapınız-bacanız açık olsa bile kendinizi güvende hissetmektir.
13- Başka milletlerin ilminin, sanatının alınabileceğini, ancak çalışmadan salt onları taklit ederek hiçbir başarıya ulaşılamayacağını bilmektir.
14- Birtakım menfaaatler karşılığında bağımsızlık ve özgürlükten vazgeçmemektir.
15- Bağımsızlık ve özgürlük bilincinin özgüven ve başarı için mutlaka gerekli olduğuna inanmaktır.
16- Asla zulmü alkışlamamak, zalimi sevmemektir, birilerinin keyfi için geçmişe saygısızlık yapmamaktır.
17- Haksızlığa tapmamak, zalime karşı olmak ve mazlumun yanında yer almaktır.
18- Geleceği düşünülmediğinde toplumun fikrinin, hislerinin ve azminin felce uğrayacağı bilincinde olmaktır.
19- Haksızlığa karşı çıkılmadığı zaman ümitsizliğe kapılınacağının farkında olmaktır.
20- Hak ve hakikatin sesi kısılınca sapkınlığın putlaştırılacağını bilmektir.
21- Hakikat ile hayali karıştırmamaktır. Akif’in bu söyledikleri, sert ifade etmiş olsa da yaşayıp gördüğü gerçeklerdir.
22- İnsanları yaşatan ve öldüren şey ahlaktır. Ahlakın kaynağı gök değil yerdir. Çünkü olaylar, gökten dikte edilmez, yeryüzünde olup biter ve orada yaşanır.
23- İnsanın yaşadıkları, hak ettikleridir. Allah kimseye haksızlık yapmaz.
24- Müslüman temiz ve iyi niyetli olması gerekirken, zulme tapmak, adaleti tepmek, hakka hiç aldırmamak; kendi rahatsa, dünya yansa, baş kaldırmamak; sözünden dönmek, yalan söylemekten çekinmemek; güçlüye dalkavukluk etmek, zayıfa söz söyletmemek; birtakım aşağılık davranışlar: eğilmeler yatmalar, şaklabanlıklar, ikiyüzlülükler, sürekli aldatmalar sıradan davranışlar olarak görülmektedir.
25- En samimi kimseler bile parti, milliyet veya dil adına ayrılıkçı, enseden aslan, yüz yüze gelince yaltak kedi kesilen bir kişilik olarak ortaya çıkmaktadır. Tüm bunlar ahlaki çöküştür. Ahlaki çöküş hem dünyayı, hem dini götürür."
Dolayısıyla demem o ki,
Diyanet gibi bir kurumumuzun her şeyden önce gençlerimize, insanlığın temel amacı olan AHLÂK kavramını yerleştirmek, onlara bu anlamda rol model olmak Diyanet'in başlıca sorumluluğu ve en temel görevi değil midir?
Dolayısıyla toplumların ve dinin olmazsa olmazı olan ahlakın yitirildiği bugünlerde, işi gücü bırakıp, evlilikle uğraşmak ta neyin nesi oluyor?
Sevgi ve saygılarımla!
NOT:
Japonların ahlaki yapısı
Sorunuz, şimdi Japonlar da nasıl millettir?
Onu tasvire zafer-yâb olamam, hayrettir!
Şu kadar söyleyeyim: Din-i mübinin orada,
Rûh-i feyyâzı yayılmış, yalınız şekli Buda.
Siz gidin, safvet-i İslâm’ı Japonlarda görün!
O küçük boylu, büyük milletin efrâdı bugün,
Müslümanlık’taki erkânı siyânette ferid;
Müslüman denmek için eksiği ancak tevhîd.
Doğruluk, ahde vefâ, va’de sadâkat, şefkat;
Âcizin hakkını i’lâya samimi gayret;
En ufak şeyle kanâ’at, çoğa kudret varken;
Yine ifrât ile vermek, veren eller darken;
Kimsenin ırzına, nâmûsuna yan bakmayarak,
Yedi kat ellerin evlâdını kardeş tanımak;
«Öleceksin!» denilen noktada merdâne sebat;
Yeri gelsin, gülerek, oynayarak terk-i hayat;
İhtirâsât-ı husûsiyyeyi söyletmeyerek,
Nef’-i şahsiyi umûmunkine kurbân etmek;
Daha bunlar gibi çok nâdire gördüm orada...
Ademin en temiz ahfâdına mâlik bir ada.
Medeniyyet girebilmiş yalınız fenniyle...
O da sâhiplerinin lâhik olan izniyle.
Dikilip sâhile binlerce basîret, im’ân;
Ne kadar maskaralık varsa kovulmuş kapıdan!
Garb’ın eşyâsı, eğer kıymeti hâizse yürür;
Moda şeklinde gelen seyyie gümrükte çürür!
Gece gündüz açık evler, kapılar mandalsız;
Herkesin sandığı meydanda, bilinmez hırsız.
SAFAHAT, M. Akif ERSOY
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Elinize sağlık muhteşem bir yazı olmuş Tülay hanım
YanıtlaSil